Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de Haluk Mimaroğlu, Roma’nın Bithynia valisi Genç Plinius’un "Anadolu Mektupları" adlı kitabını tanıtıyor.
Ben Haluk Mimaroğlu. Kızım Gülnar ile birlikte bu hafta, Roma’nın Bithynia valisi Genç Plinius’un Anadolu Mektupları adlı kitabını tanıtacağız. Bithynia, Marmara Denizi’nin Anadolu kıyılarında yer alır ve neredeyse Karadeniz’den Çanakkale’ye kadar uzanır. M.Ö. 73 yılında Bithynia Kralı III. Nicomedes’in ölümünden sonra kendi isteği üzerine Roma’ya tabi olmuştur. Başkenti Nicomedia yani Kocaeli, İzmit’tir. Nicomedia adı İskender’in seferinden sonra Bithynia Krallığı’nı kuran I. Nicomedes’ten gelmektedir.
Genç Plinius, Roma İmparatoru Traianus tarafından, M.S. 111 yılında proconsul yani eyalet valisi olarak Bithynia’ya tayin edilmiştir. Ülkemizde Genç Plinius olarak bilinen yazarın asıl adı Gaius Plinius Caecilius Secundus ya da kısaca Plinius Minor’dur. Genç Plinius’un çeşitli kişilere çeşitli konularda, çeşitli zamanlarda yazdığı mektuplardan oluşan bir de eseri vardır. Latince adı Epistulae yani Mektuplar olan eser 10 kitaptan oluşmaktadır. Roma’nın İmparatorluk döneminin sıkıntılarına tanık olan Genç Plinius’un mektupları, döneme ait önemli bir belge niteliğindedir.
Mektuplar adlı eserin ilk dokuz kitabı, Plinius’un siyasal davalardan masallara, av partilerine kadar değişik konularda çeşitli kişilere yazdığı mektuplardan ve İmparator Traianus’u öven senatodaki söylevinden oluşmaktadır. Bu kitaplara ölümünden sonra eklenen 10. kitapta ise Genç Plinius’un Bithynia valiliğine atandıktan sonra yazdığı mektuplar yer alır. Genç Plinius’un 10. kitabı, Anadolu Mektupları adı altında Latinceden Çiğdem Dürüşken ve Erendiz Özbayoğlu tarafında çevrilerek Yapı Kredi Yayınları tarafından 2001 yılında yayınlanmıştır.
Kitapta Plinius’un mektuplarına ilaveten giriş bölümünde, dip notlarında ve açıklamalar bölümlerinde yazar ve dönemi hakkında açıklayıcı bilgiler vardır. Bu bilgilere göre, Genç Plinius M.S. 61 yılında günümüzde Como diye bilinen Novum Comum’da dünyaya gelmiştir. Atlı sınıfından soylu bir ailenin oğludur. Como, Gallia Cisalpine denilen Alplerin güney yamacından İtalya’nın kuzeyine kadar uzanan eski bir Galler ülkesindedir. Roma hakimiyetine giren bölgedeki Gallialılar, tıpkı Bithynialılar gibi Roma vatandaşlığına kabul edilmişlerdir.
Açık kaynaklara göre, Roma İmparatorluğu kuruluş döneminin en meşhur şairleri Virgilius ve Catullus ile ünlü tarihçi Livius da yazar ve devlet adamı Plinius gibi İtalya’nın kuzeyindeki Galler bölgesindendir. Dante gibi Batı’nın en önemli edebiyatçılarının da bu Galli yazarlardan etkilendiği söylenmektedir.
Bithynia’da da benzer bir durum mevcuttur. Marmara’nın güney sahillerinden Anadolu’ya uzanan bölgede yaşayanlar da aslında bir zamanlar barbar denilen, Balkanlar’dan gelerek Anadolu’ya yerleşen Trak kavimlerinden Bithynlerdendir. Ünlü yazar Dio Chrysostom, tarihçi ve devlet adamları Flavius Arrianus ve Cassius Dio da Bithynialıdır. Nedense Roma’nın bu ünlü yazar, şair, tarihçi ve devlet adamlarından bahsedilirken, bir zamanlar barbar olarak adlandırılan kabilelerden geldiklerinden ve bu kabilelerin Roma medeniyetine katkılarından hiç bahsedilmez. Halbuki bu kavimlerin ataları, Avrasya otlaklarında atları ehlileştirip tekerlekli arabayı bulan, anadillerini Avrupa’nın bir ucundan Asya’nın öbür ucuna yayan, metal işçiliğinde öncü olan, ölülerini birbirinden güzel ziynet eşyaları ile donatıp tümülüslere gömen, ne Perslerin ne de İskender’in ordularına teslim olmayan, inançlarını, tanrılarını, adetlerini gittikleri yerlerde sürdüren hatta yayan kavimlerdir. Yazılı olmasa da hikayeleri, efsaneleri, şiirleri, çalgıları, şarkıları, dansları, gelenekleri ile bugün bile aramızda yaşamaktadırlar. Umarız genç araştırmacılarımız, Batılı yazarların görmezden geldiği bu kavimlerin medeniyetimize etkilerini de araştırır; 18. yüzyıldan kalma ilkel, eskimiş, günü geçmiş Batı yaklaşımından vazgeçerek barbar sıfatını hak etmeyen bu kadim kavimlerin, İskitlerin, Kimmerlerin, Trakların, Galatların tarih içindeki kıymetli yerini ortaya çıkarır.
İmparator Traianus da Roma’ın ilk yabancı imparatorudur. İspanya’nın soylu bir ailesinden gelmedir. Germania valiliği sırasında gösterdiği başarılar sayesinde, İmparator Neva tarafından evlat edilerek Roma’nın yönetimine getirilmiştir. Kitabın çevirmenlerinden Çiğdem Dürüşken’in ‘Giriş’ bölümünde belirttiğine göre, İmparator Traianus’un İspanya eyaletinde doğmuş olması eyalet halklarını daha iyi anlayabilmesine ve onların dertleriyle daha yakından ilgilenmesine yol açmıştı. Traianus, Anadolu’nun kuzeybatı eyaleti olan Bithynia’nın iyi yönetilmediği haberini alır almaz, özellikle mali sorunları çözme konusunda büyük güven duyduğu Genç Plinius’u Bithynia’ya proconsul yani eyalet valisi ve legatus Augusti yani imparatorun özel temsilcisi olarak atadı. Traianus’un Plinius’tan beklentisi, onun eyaletin iç düzenini sağlaması ve Doğu’daki komşuları Bosporus Krallığı ile ilişkileri de gözden geçirmesiydi.
Genç Plinius, dayısı Secundus’un himayesinde Roma’da eğitim aldı. Vesuvius Yanardağı’nın patlaması sonucu dayısını yitirince, genç yaşında hem maddi, hem de manevi bir mirasın sahibi oldu. Avukatlık görevinde kısa sürede ünlü oldu ve çeşitli devlet kademelerinde görev aldı. İmparator Traianus döneminde M.S. 100 yılında Roma’ın en yüksek görevine atanarak consul oldu. M.S. 111 yılında proconsul yani eyalet valisi olarak da Bithynia eyaletine atandı.
Plinius, göreve atandıktan sonra İmparator Traianus ile görevi gereği mektuplaşmaya başladı. Plinius’un valiliğe atandıktan sonra İmparator Traianus ile yazıştığı 121 mektup 10. kitapta toplanıp ölümünden sonra yayınlandı. Bu kitabın ilk 14 mektubu henüz göreve intikal etmeden, Roma’da iken yazdığı mektuplardır. 121 mektup, yazarın Bithynia ve Pontos eyaletlerindeki gözlemlerini içerir. Mektuplardan anlaşıldığına göre, Plinius, önce Prusa’ya (Bursa) vardı. Sonra Nicomedia’yı (İzmit) ve Nicaea’yı (İznik) gezdi. Claudiopolis’a (Bolu), Byzantium’a (İstanbul) gitti ve Apameia’da (Dinar, Afyonkarahisar) dolaştı. Eskişehir yakınlarındaki Iuliopolis’e gitti, Sinope’yi (Sinop), Amisus’u (Samsun) ve Amastris’i (Amasra) ziyaret etme olanağını buldu. Bunlara ilaveten eyaletin önemli kentleri Myrleia (Mudanya), Kios (Gemlik), Khalkedon (İstanbul, Kadıköy) ve Herakleia Pontica (Karadeniz Ereğlisi) ile de ilgilendi.
Plinius’un gözlemlerine göre, bu kentler zengin ve verimli kentler olduğu halde Roma’dan gönderilen bazı valilerin kötü yönetimleri sonucu, özellikle de mali açıdan büyük sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Plinius, gittiği yerlerde yöneticilerin ya da halktan özel kişilerin kamu hazinesinden gelişigüzel harcamalar yapmasına da tanık oldu.
Plinius, Bithynia’da kaldığı iki yıl süresince eyaletin değişik kentlerindeki yerel yönetim bozukluklarıyla, kamu hazinesinde yaşanan sıkıntılarıyla ve bayındırlık sorunlarıyla yakından ilgilendi. En ufak konuyu bile İmparator Traianus’a danıştı ve onun önerilerini aldı. Plinius’un, kentlerdeki savurganlıkları, özellikle kamu binaları yapımında açıkça ortaya çıkan savurganlıkları mektuplarında dile getirdi, İmparator’dan yardım istedi, mimar, müfettiş talep etti. Yapımı henüz bitmeden bırakılan ve kaderine terk edilen tiyatrolar, gymnasiumlar ya da hamamlar gibi yapıların bakımsızlıktan çürüyüp gitmekte olduklarını belirtti. Plinius, ilk önce kentlerin kamu gelir ve giderleri ile borçları saptadı ve buna göre kamu binaları için hazineden yapılacak harcamalara, halkın gereksinimleri doğrultusunda İmparator’a danışarak yön verdi.
Mektuplardan anlaşıldığı üzere, Plinius görevi sırasında yerel halkların inançlarına, adetlerine, yasalarına bağlı kalarak, yerel yönetimlere İmparatorla birlikte çeki düzen vermeye çalıştı. Şimdi, Plinius’un Mektuplar’ının içeriğine geçmeden, kısa bir müzik arası verelim ve İngiliz besteci Thomas Farnon’un Roma konulu bir video oyunu için bestelediği Roma Seferleri adlı eserinden “Bithynia” adlı parçasını dinleyelim.
Açık Radyo, 95.0, Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programındayız. Programımıza Plinius’un Anadolu Mektupları adlı eserinin tanıtımı ile devam ediyoruz. Plinius’un mektuplarında bahsi geçen konular, günümüzdeki konular, sorunlar ve yaklaşımlarla benzerlikler göstermektedir.
Plinius, göreve atanır atanmaz ilk mektubunda Aziz İmparator’u Traianus’u kutlar ve ‘Soylu İmparatorum, hem şahsım, hem de halkım adına senin sağlığın ve esenliğin için dua ediyorum’ diye iltifat eder. Bu iltifatlarına ilerleyen zamanlarda İmparator adına adaklarda bulunduğunu belirten, doğum günlerini kutlayan mektuplarla devam eder. Plinius’un buna benzer mektuplarına İmparator, memnuniyetini belirten cevaplar verir. Plinius’un yola çıkmadan arda arda yazdığı mektuplar, bizim için hiç de şaşırtıcı değildir.
Plinius, ikinci mektubunda İmparator’dan değerli dostu Servianus’un aracılığı ile talep etmiş olduğu, çocuğu olmadığı halde üç çocuklulara verilen hakka layık görüldüğü için İmparator’a teşekkür eder, ‘Efendim’ der ve devam eder, “Üç çocuklu babalara verilen hakka layık olduğumu düşünmen, beni ne kadar umutlandırdı kelimelerle anlatamam’.
Dördüncü mektubunda, gerekli şartları yerine getiren ilkokul ve silah arkadaşı Vocanius Romanus’un senatörlük rütbesine yükseltilmesini ister. Beşinci mektubunda ise geçirdiği çok ciddi bir hastalığı tedavi eden, kölelikten azat edilmiş yabancı bir uzman doktor için Roma yurttaşlığı verilmesini rica eder. Ayrıca bu mektupta soylu bir ailenin azatlı iki kölesi için de talepte bulunur. İmparator, doktorun yabancı olmasına rağmen Plinius’un ricasını kırmaz ve her üçüne de vatandaşlık hakkı verir. Bu gelişme Plinius’u çok memnun eder ve mektubuyla, ‘Efendim, hiç vakit kaybetmeden, dostum olan o bayanın azatlılarına tam yurttaşlık hakkı verdin, hem de doktorumu Roma yurttaşı yaptın, çok teşekkür ediyorum’ diye cevap verir.
Sekizinci mektubunda, yola çıkmadan arazisindeki işleri tamamlamak ve İmparator adına bir heykel dikmek üzere 30 gün izin ister. İmparator 30 günlük izni memnuniyetle verirken, mütevazi bir duruş sergileyerek kendi adına heykel dikilmesini pek hoş karşılamamasına rağmen yine Plinius’u kırmamak için kendi adına heykelin dikilmesini kabul ettiğini belirtir. Daha yola çıkmadan yaptığı taleplerine devam eder.
11. mektubunda son doktoru Marinus’un akrabası Pontoslu Mithradates’in oğlu Chrysippus’a, eşine ve oğullarına vatandaşlık ister. Ayrıca sahipleri adına üç Romalı azatlı köle için de vatandaşlık ricasında bulunur. 12. mektubunda Surra’nın halihazırda boş olan praetorluk görevine getirilmesini, 13. mektubunda ise kendisine ilave olarak, bir nevi kahinlik ve rahiplik görevi olan augurluk ve septemvirlik görevinin eklemesini ister.
Muhtemelen yazarımız, yola çıkmadan bu isteklere aracı olarak - biz de de adet olduğu üzere - yol harçlığını çıkarmanın peşine düşmüştür. İşlerini tamamlayıp yola çıkarken, İmparator’a övgü dolu mektup yollayıp zaferlerini kutlar ve başarıları için duacı olmayı da ihmal etmez. Görevi sırasında da buna benzer taleplere aracı olur, kayın validesinin isteği üzerine Clemens’in proconsul olarak atanmasına, Tranquillus’un üç çocuk yasasından yararlanmasına, Paulinus’un üç oğluna ve atlı birlik komutanı Aquila’ın kızına Roma yurttaşlığı verilmesine aracılık eder. İmparator bu isteklerin hepsine olumlu cevap verir. Demek ki bugünkü adetlerimiz de buralardan gelmektedir, bunda hiç şaşılacak bir durum yoktur.
Plinius, Bithynia’ya varır varmaz öncelikle İmparator’un doğum gününü kutlar ve devamında da Bursa’daki durumu rapor eder; ‘Kamu harcamalarını, gelirlerini ve borçlarını incelemekteyim. Çeşitli nedenlerle özel kişiler yüksek miktarlarda paraları alıkoyuyorlar. Ayrıca, bazı paralar da devlet hazinesinden yasal olmayan yollarla harcanıyor’ diyerek bize pek yabancı olmayan bir durumu tespit eder.
Nicomedia’da bulunduğu sırada çıkan yangında Gerusia adlı yaşlılar evinin, Mısır tanrısı İsis Tapınağı’nın ve özel mülklerin yandığına, halkın çaba göstermeyip seyrettiğinden ve yangını söndürecek araç gereç olmadığından yakınan Plinius, bir itfaiye birliği kurmak için İmparator’dan izin ister. İmparator, teşkilatlanıp ayaklanırlar endişesi ile bu birliğin kurulmasına müsaade etmez ve sadece itfaiye araçlarının temin edilmesine onay verir. Ayrıca Plinius, Nicomedialıların bitirmeden bıraktıkları ve hemen yıkılan bir su kemerine üç milyon akçe harcadıklarından, yeniden bir başka kemere 200 bin akçe ödediklerinden ve bunun da bitirilmeden bırakıldığından bahseder. Bu kadar büyük bir parayı yok yere harcayanların suya sahip olmak için yeni bir masrafla karşı karşıya kaldıklarından yakınan Plinius, çözüm olarak çok berrak bir su kaynağı keşfettiğinden ve İmparator’a yakışır bir şekilde yapılabileceğini dile getirir. İmparator onayını verir ancak şimdiye kadar büyük paralar harcanmış olmasının kimlerin suçu olduğunu da araştırmasını ve kendisine neticeden haberdar edilmesini ister.
Plinius, yine Nicomedia’da eski foruma yapılan ekler nedeniyle Mater Magna yani Kybele’ye adanan tapınağın taşınması için izin ister. İmparator, yabancı bir şehrin dinsel ilkelerinin farklı olabileceğini belirtip, bu şehrin insanlarından Roma’nın yasalarına tamamen uymasının beklenemeyeceğini ifade ederek bu tapınağın taşınabileceğini belirtir. İznik’e ziyarete gidenlerin gayet iyi bildiği Roma Tiyatrosu’nun hikayesini de Plinius’un bu konudaki mektuplarından öğrenebiliyoruz. Tiyatro olarak kullanımı bittikten sonra çöplük olarak kullanılan, son senelerde yapılan kazılarda, savaşlar sırasında ölen askerlerin gömülü olduğu katmanlara da rastlanan Roma Tiyatrosu, meğerse kullanılan malzemelerin uygun olmaması nedeniyle taşları dağılmış, duvarlarda çatlaklar oluşmuş. Plinius, şimdiye kadar 10 milyon harcandığı halde yarım kalan tiyatronun tamir edilip edilmemesi konusu için İmparator’a danışır. Yarım kalan gymnasium ve hamam da benzer durumdadır.
Plinius, bir yandan kamu parasının, bir yandan da her tür paradan daha değerli olan İmparator’un bağışının kötüye kullanılacağından endişe duymaktadır. İmparator, topu Plimnius’a atar. Tiyatro hakkında kararı onun vermesini ister ve yapacaksa yerel imkanlarla yapılması gerekeceğini söyler. Plinius’un bir de İznik Gölü’nü Gemlik Körfezi’ne kanalla bağlamak gibi çılgın bir projesi de vardır. Ancak göl suyunun yok olması tehlikesini öngören İmparator, projeyi yerinde incelemek üzere uzman göndereceğini belirtir.
Diğer mektuplarda, Sinope ve Apemea’daki halkın gladyatör savaşlarına merakından bahseder, yarışmalara katılan sporculara verilen ödül ve harçlıklardan, devlet gelirlerinin daha düşük faizle borç verilmesinden, yetim çocukların haklarından, bölgede artan Hristiyan inancındaki insanlara nasıl davranacağına kadar pek çok konuda İmparator’a danışmaya devam eder. İmparator her seferinde halkın güvenini sağlamak için yerel yasalara uyulmasını, imzasız ihbar mektuplarına itibar edilmemesini, zaman aşımına uğrayan borçların tahsil edilmemesini, yasalara aykırı da olsa uzun zamandır uygulananların geriye dönük cezalandırmamasını tavsiye eder.
Burada kısaca değindiğimiz Anadolu Mektupları’nı ve Plinius’un ilk dört kitabının çevirisini yapan Levent Keskin’in kitabını dinleyicilerimize tavsiye ederken, haftaya başka bir İç Anadolu eyaleti Galatia’da buluşmak üzere hoşça kalın dileklerimizi iletiriz.
Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programında adı geçen eserler:
- Genç Plinius’un Anadolu Mektupları - Plinius, Epistulae, 10. kitap, Latinceden çev.: Çiğdem Dürüşken & Erendiz Özbayoğlu, Yapı Kredi Yayınları, Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi / Çeviriye esas alınan metin: Pliny, Letters, (C. Plinii Caecilii Secundi Epistularum), tr. William Melmoth, rev. W. H. L. Hutchinson, London, 1963, Loeb
- Genç Plinius’un Mektupları – Plinius, Epistulae (I-IV), Latinceden çev.: Levent Keskin, Doğubatı Yayınları / Çeviriye esas alınan metin: Beety Radice, Pliny, Letters and Panegyricus, ed. Jeffry Henderson, Harward University Press, 1969, Loeb