En önemli İskender anlatısı: İskender'in Seferi

-
Aa
+
a
a
a

Haluk Mimaroğlu Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler'de, Arrianos'un "İskender'in Seferi" adlı kitabını tanıtıyor.

""
En önemli İskender anlatısı: İskender'in Seferi - Bölüm 1
 

En önemli İskender anlatısı: İskender'in Seferi - Bölüm 1

podcast servisi: iTunes / RSS

Ben Haluk Mimaroğlu. Kızım Gülnar ile birlikte bu hafta sizlere Nicomedialı Arrianos’un İskender’in Seferi adlı kitabını tanıtacağız. Asıl adı Aleksandrou Anabasis olan bu kitap, Furkan Akderin tarafından eski Yunanca aslından çevrilip 2005 yılında Alfa Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Bu kitapta, Hellen Birliği’nin başına geçen Makedonya Kralı III. Aleksandros yani Büyük İskender’in Pers İmparatorluğu’na karşı M.Ö. 334’te başlayıp 13 yıl süren seferi anlatılmaktadır.



Kitabın yazarı Arrianos, Nicomedialıdır. Nicomedia, İzmit’in antik adıdır. Batı Karadeniz’de, Kocaeli Yarımadası’ndaki Bithynia eyaletinin başkentidir. Bölgede, Trakya’dan gelen Thraklar’ın yaşadığı düşünülmektedir. Bithynia Krallığı, M.Ö. 74’te kendi isteği ile Anadolu’da güçlenmeye başlayan Roma İmparatorluğu’na katılmıştır. Arrianos soylu bir aileden gelmektedir. Latince adı Lucius Flavius Arrianus’tur. Adından anlaşıldığına göre, Roma konsülü Lucius Flavius zamanında ve himayesinde Roma vatandaşlığına geçmiştir. İyi bir eğitim almış, Hierapolis, Pamukkaleli Felsefeci Epictetos’un öğrencisi olmuştur. Genç yaşta Epictetos’un ders notlarını kitap haline getirmiştir. Muhtemelen öğrencilik yıllarında veya daha sonra bulunduğu yüksek görevler sırasında Roma İmparatoru Hadrianus ile tanışmış ve arkadaş olmuştur. Bu sayede kısa sürede, Roma Senatosu’na vekil olarak, sonra da Roma’ya Konsül olarak atanmıştır. M.S. 130 yılında da Cappadocia’ya vali olarak gelmiştir. Bu görevi sırasında da yazılarına devam etmiş, Doğu’dan gelen kabilelere karşı savaş teknikleri ve Karadeniz’in liman ve yerleşimleri hakkında İmparator Hadrianus’a rapor hazırlamıştır.

Arrianos’un, İskender’in Seferi kitabını M.S. 140’larda yazdığı düşünülmektedir. Bu dönem Roma’nın Hellen hayranlığı dönemidir. Arrianos da Hellen hayranıdır. İskender’in hikayesi büyük ölçüde Ksenophon’un Anabasis - On Binler'in Dönüşü adlı hikayesine benzemektedir. Ksenophon, bizzat katıldığı hikayeyi teri soğumadan anlatırken, Arrianos ise sefere bizzat katılanların yazdıklarından yararlanarak neredeyse 500 sene sonra yazmıştır. Arrianos’un dediğine göre, en önemli kaynakları, İskender’in seferine katılan Ptolemaios ve Aristoboulos’un günümüze ulaşmayan hatıralarıdır. Arrianos, eserini yazarken Ksenophon’u örnek almıştır. İskender’in de Ksenophon’un kitabından cesaret aldığı söylenmektedir. Her iki kitabın adı da Anabasis’tir ve ikisi de yedi kitaptan oluşur. İki kitapta da Hellen askerlerinin üstünlüğü anlatılmaktadır ve ikisi de sırasıyla, M.Ö. 400 ve M.Ö. 300’lerde Anadolu topraklarında geçmektedir. Konuları Hellenler ve Perslerdir.

Flavius Arrianus'un büstü

Faruk Akderin’in ön sözünde dediği gibi, Arrianos, bu kitabı yazarken bir taraftan ünlü tarihçilerin arasına girmeyi, diğer taraftan da İskender’in ününe ün katmayı hedeflemektedir. Her iki amacına da ulaştığı söylenebilir. Arrianos, iyi bir yazar olarak tarihe geçti ve kitabı elden ele dolaşarak İskender’in ününe ün kattı. Zamanla, İskender’in 10 senede yakıp yıktıkları, kırıp döktükleri unutulmuş, adeta bir ilah gibi ünü günümüze kadar gelmiştir. Trajanus, Hadrianus, Pompeius, Severus, Calligula gibi bir çok Roma İmparatoru, kahraman İskender’i kendilerine örnek almıştır. Asırlardan beri İskender’i ilahlaştıran yazarlar, bu kitapta da göreceğimiz gibi İskender’in savaşçı, acımasız, talana ve soyguna dayalı yanlarını görmezden gelerek, İskender’in seferini Hellen kültürünü bütün dünyaya yayan kültürel bir hareket gibi sunmaktadırlar. Ancak İskender’in bu sefer sırasında ne kurduğu bir imparatorluktan, ne de Hellen kültürünü yaydığından bahsedilebilir. Esasında, kendisi de yıktığı kadim imparatorlukların kültürlerini benimsemiş, gittikçe Hellen geleneklerinden uzaklaşmıştır. Zaten İskender Hellen değil, aslen Makedonyalıdır. Bugünkü Selanik yakınlarındaki başkent Pella’da doğmuştur.

Büyük İskender, Issus Savaşı sırasında atı Bucephalus'un üzerinde tasvir ediliyor

İskender’in babası Makedonya Kralı II. Phillipos, Pers akınları ve Atina - Sparta savaşları sonrasında zayıflayan Hellen şehir devletleri üzerinde hakimiyet kurmuş ve Makedon Krallığı’nı bölgenin en güçlü krallığı yapmıştı. Pillipos bir taraftan Pers ülkesini hedeflerken, diğer taraftan hanedanlığını güçlendirmek için oğlu III. Aleksandros’un yani geleceğin Büyük İskender’inin eğitimine önem verdi. İskender’i sarayında yetişen Makedonyalı Filozof Aristoteles’e emanet etti. Pers Krallığı’ndan kaçıp kendisine sığınan Pers satraplardan Anadolu’daki gelişmeleri takip etti. Aristoteles’i, Lesbos’a ve Assos’a gönderip Ege’deki yerleşimlerin Perslerden ayrılıp Makedonya’ya katılmalarını istedi. II. Pillipos bir suikast sonunda öldürülünce yerine genç yaşta İskender geçti. Pillipos’un ölümünü fırsat bilip dağılmak isteyen Hellen Birliği’ni İskender tekrar topladı. Atina’yı yakan Perslerin intikamını almak ve Pers hakimiyeti altındaki şehirleri kurtarmak bahanesi ile yola koyuldu.

İskender, öncelikle Makedonya’nın Trakya sınırındaki Thraklarla, sonra Bulgaristan dağlarındaki kabilelerle, devamında da Arnavutluk sınırındaki İlliryalılara savaşıp hakimiyeti altına aldı. Fırsattan istifade edip ayaklanan Hellenlerden Thebaileri kanlı bir şekilde yok etti. 30 bin kişilik ordusu ile Çanakkale üzerinden Anadolu’ya ayak bastı. Bu gelişmeleri, savaşların ayrıntılarına girmeden, bir de Gülnar’ın sesinden dinleyelim.


Flavius Arrianus, İskender’in Seferi - 1. kitap, 1. bölüm

Ptolemaios ve Aristobulos'un İskender hakkında yazdıklarını gerçek kabul ettim. Başkaları da İskender ile ilgili birçok hikayeler yazmışlardır. Ben, Ptolemaios’un ve Aristobulos’un anlattıklarının gerçeğe uygun olduğuna inanmaktayım. Aristobulos, Kral İskender'in seferi sırasında yanında bulunmuştu. Bu seferlere Ptolemaios da katılmıştı. İskender’in babası, Makedonya kralı Phillipos'un, Atina arkonu Pythodelos’un zamanında yani M.Ö. 336’da öldüğü söylenir. Phillipos’un oğlu İskender, tahta geçer geçmez Peloponnesos’a gitti. Henüz 20 yaşındaydı. Bütün Hellenleri bir toplantıya çağırdı. Onlardan, Perslere karşı sefer için, önceden Kral Phillipos’a verilmiş olan, Hellen Birliği komutanlığını kendisi için istedi. Bunu Lakedaimonlular yani Spartalılar dışındaki herkes kabul etti. Bazı Atinalılar bu fikre direndi. Atinalılar, İskender’in ilk saldırılarında telaşa kapıldılar. Ona, babası Phillipos’a verdiklerinden çok daha fazlasını vererek saygı gösterdiler. İskender Makedonya'ya dönünce Asya seferi için silahlanmaya başladı. İlkbaharla birlikte önce bugünkü Bulgaristan civarındaki Triballiler ve bugünkü Arnavutluk civarındaki İllyrialılara karşı sefere çıktı. Sonra sahildeki Amphipolis’ten yola çıktı ve bağımsız Trakya kabilelerinin üzerine saldırıp 10 gün sonra Haimos yani Balkan dağlarına vardı. Dağlara doğru uzanan boğazlarda Trakyalı kabileler ona karşı geldi. Trakyalıları geri püskürttü, hepsi silahlarını atarak dağlardan döküldü. Onlarla gelmiş olan kadınlar, çocuklar ve bütün mallar İskender’in eline düştü.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 2. bölüm

İskender, ganimetleri sahil şehirlerine gönderdi. Kendisi, Balkanlardaki Haimos Dağları arasından geçerek Triballilere karşı ilerledi. Triballiler, İster yani Tuna Nehri’ndeki Peuke Adası’na kaçtı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 3. bölüm

İskender üç gün sonra İster’in kıyısına geldi. Bu nehir, Kelt kavimlerinin sınırını teşkil etmekteydi. Kıyılarında Koyadlar, Markomanlar, Sauromatlar, İazygler, Getler, Skythler oturmaktaydı. Getlere saldırmak için öbür yakaya geçmeye karar verdi.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 4. bölüm

Nehri geçme işi gece yapıldı. Getler, karşı koyamadılar ve şehri bırakıp kaçtılar. İskender, bütün malları ele geçirdi. İster kıyısında oturan bütün bağımsız milletlerin elçileri ve Triballilerin Kralı Syrmos’un elçileri ordugahına geldi. Keltlerden de elçiler geldi. İskender onlarla antlaşmalar yaptı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 5. bölüm

İskender, Kuzey Makedonya’da emrindeki Agrian ve Paion ülkesine doğru ilerledi. Buradaki haberciler, İllyria yani Arnavutluk Kralı Kleitos’un ayaklandığını ve komşusu Taulantiya Kralı Glaukias’ın onunla birlikte hareket ettiğini haber verdiler. İskender, İllyria – Makedonya sınırındaki Pellion şehrine doğru ilerledi ve kente yaklaştı. Düşman, üç erkek ve üç kız çocukla birlikte üç kara koç kurban etti.


Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 6. bölüm

İskender, üç gün sonra Kleitos ve Glaukias’ın önlem almadan konakladıklarını öğrendi. Kalkanlı Hypaspisleri, Agrianlıları, okçuları ve komutan Perdikkas’la Koinos’un birliklerini yanına alarak gece nehri geçti. Okçularla Agrianları taarruza geçirdi. Böylece düşman baskına uğratıldı ve öldürüldü. Kleitos önce kente, sonra dağlara yani Taulantia’ya, Galaukias’ın yanına kaçtı.

M.Ö 335'te Trakyalılara karşı yapılan Araba Savaşı'nda Makedon falanksı

Açık Radyo 95.0, Kadim Anadolu Eserlerinden Seçmeler programındayız. Nicomedialı Arrianos’un İskender’in Seferi adlı kitabının tanıtımına kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Arrianos’un birinci kitabının ilk altı bölümünde anlattıklarına göre, İskender, Perslere karşı sefere çıkmadan önce sınırlarını emniyete almak için dağlarda, bayırlarda yaşayan çocukları kurban kesen, huzursuzluk çıkartan kavimlerle kimi zaman savaşarak, kimi zaman da korkutarak anlaştı. Sınırlarını emniyete aldı, ülkesini genişletti ve bölgedeki hakimiyetini pekiştirdi. Bu sıralarda, Güney sınırındaki Hellen Birliği’nden Thebailer, fırsattan istifa edip Makedonya boyunduruğundan kurtulmak için ayaklandı. İskender, Thebai isyanını acımasızca bastırdı. Sözde birlik içinde olan Hellenler birbirine düştü. Hikayenin devamını Arrianos’tan dinleyelim.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 7. bölüm


Thebai’den kovulan sürgünler, Thebailileri İskender’e karşı ayaklanmaya ve Makedonya boyunduruğundan sıyrılmaya çağırdı. İskender, zaten bir süredir Atinalılardan şüpheleniyordu. Kendisine düşmanlık duyan Lakedaimonlar ve başka bazı Peloponososlular ve Aitolialıların da bu ayaklanmaya katılabileceğini düşünerek bu çılgınca hareketi küçümsemedi. Yedi günde Thessalia’ya, altı günde Boeotia’ya girdi. Sonra Thebai şehrine yaklaştı. Thebailere pişman olmaları ve elçi yollamaları için süre verdi. İskender, Thebailerle tatlılıkla anlaşmayı istiyordu. Ordugahında sabırla bekledi.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 8. bölüm

Düşmanın yakınında bulunan komutan Perdikkas, İskender’in saldırı emrini beklemedi. İskender de bütün ordusuyla saldırıya başladı. Thebailer bir süre dayandılarsa da, süvarileri kaçtı, piyadeleri ise can derdine düştü. Artık savaşanlar yalnız Makedonyalılar değildi. Phokaialılar, Plataealılar ve diğer Boeotialılar büyük bir şiddetle Thebailileri öldürmeye başladılar.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 9. bölüm


Bu, Hellenlere büyük bir ders oldu. Thebai ayaklanması çok çabuk ve düşüncesizce olmuştu. Büyük insan kıyımı aynı halktan olan ve birbirine kin besleyenler tarafından yapılmıştı. Hellenler arasında en önde gelen şehri yani Plataea’nın tüm halkı esir edilmişti. İskender, Thebai’nin geleceğini belirlemeyi kendisi ile savaşan müttefiklerine bıraktı. Bunlar, şehri yerle bir etmeyi, araziyi paylaşmayı, tüm kadın, çocuk ve erkeklerin esir olarak satılmalarını kararlaştırdı.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 10. bölüm


Arkadialılar, Thebailerin yardımına birlikler göndermişti. Thebailerin kaderi, geri kalan Hellenler tarafından duyulunca, yardım seferine karar verenleri ölüme mahkum ettiler. Elisliler ise, daha önceleri İskender’e dostlukları yüzünden sürgün edilmiş olanları kente tekrar kabul ettiler. Tüm Aetolia kabileleri birer elçi heyeti gönderdi. Kendilerini affettirmeye çalıştılar. Atinalılar, endişelenerek köyleri bırakıp kente kaçmaya başladılar. Halk meclisi toplanarak İskender’in, İllirya ve Triballi’deki zaferlerini ve Thebailileri cezandırmasından dolayı Atina’nın sevincini bildirmek üzere İskender’e 10 kişi gönderdiler.

Flavius Arrianus, İskender’in Seferi – 1. kitap, 11. bölüm

İskender, bütün bu işleri tamamladıktan sonra Makedonya'ya dönerek kurban sundu ve Olimpiyat oyunlarını düzeldi. İskender, Antipatros’u Makedonya ve Hellas’taki işlerini düzenlemek için görevlendirdi. Sonra baharın başlangıcında hafif silahlar ve okçular dahil 30 binden fazla olmayan yaya ve beş bin atlı ile Hellespontos’a doğru yola çıktı.

M.Ö. 3. yüzyıla ait orijinal bir Yunan büstünün Roma kopyasında Büyük İskender

Arrianos’un bu bölümlerde anlattıklarına göre, Hellenler, ulaştıkları büyük medeniyeti bütün Dünya’ya yaymak üzere birlik olmaktan ziyade, neredeyse birbirinin düşmanı durumundaydı. Ege’deki sözde soydaşları da pek umurlarında değildi. Ortak kültürden de, ortak ülküden de bahseden yoktu. Etrafta sadece korku vardı. Yazarların sözde Hellen Birliği diye bahsettiği birlik, bu bölümlerde anlatılanlara göre Makedonya Kralı III. Aleksandros’un etrafa saldığı korkunun neticesinde sinen kavimlerden meydana gelmekteydi. Medeniyetle de hiç bir alakası yoktu. Acaba bize şimdiye kadar Hellenler ve Büyük İskender için anlatılanlar gerçek olmayan, zamanla efsaneleşen hikayelerden mi ibaretti? Bunun cevabını verebilmek için kitabımızın diğer bölümlerini de önümüzdeki haftalarda incelemeye devam edeceğiz.

Programımızın ilerleyen bölümlerinde, iki bin yıldan beri örnek aldığımız sözde Hellen Medeniyeti’nin, İskender’in kurduğu söylenen sözde Hellen İmparatorluğu sayesinde mi yayıldığı, yoksa bu seferler sırasında yıkılan Pers İmparatorluğu’nun, Anadolu ve Mısır Medeniyeti’nin kalıntılarından kendi kendine mi geliştiğini hep birlikte göreceğiz. Önümüzdeki programda İskender’in Seferi adlı kitabıkaldığımız yerden okumaya devam etmek üzere hoşça kalın.