"Sıtma zirvesinin başkanı bir sivrisinek oldu"

-
Aa
+
a
a
a

İklim Kuşağı Konuşuyor'da Atlas Sarrafoğlu, geçtiğimiz hafta sonu Birleşik Arap Emirlikleri'nde başlayan COP28 İklim Zirvesi'ni değerlendirdi.

""
2023 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı
 

2023 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı

podcast servisi: iTunes / RSS

Sevgili Açık Radyo dinleyicileri, İklim Kuşağı Konuşuyor programına başlıyoruz. Bugün konumuz tabii ki bütün yılın en beklenen iklim zirvesi olan COP28 ile ilgili olacak. Taraflar Konferansı olarak da bilinen COP28, bu sene Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Dubai’de yapılıyor. Bu sene zirve, ulusal petrol şirketi ADNOCun CEO’su olan Sultan Ahmed Al-Jaber tarafından yönetilecek.

Öncelikle zirveye başkanlık yapacak olan ismin açıklandığından bu yana özellikle iklim aktivistleri bu konuda seslerini yükseltmeye ve itiraz etmeye başlamışlardı. Fosil yakıtların bırakın iklim zirvesine başkan olmayı, iklim müzakerelerinde bile yeri yoktur. Liderlik eden kişilerin bizi aktif olarak iklim krizine daha da sürüklediğini bilerek BAE'deki COP28'de kötü bir oyun oynandığını düşünüyorum. Bir an önce fosil yakıtların artık aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını bekliyoruz.


Fosil yakıt şirketlerinden yetkililerin bugüne kadar COP koridorlarında dolandığına bizzat şahit oldum. Hatta beni o kadar rahatsız ediyor ki, bir söylem geliştirmiştim; eğer bir ‘sıtma zirvesi’ yapsak, bu sıtmaya sebep olan sivrisinekleri davet eder miydik bu zirveye? Diğer iklim aktivistlerinden de bu gibi benzer benzetmeleri duydum; ‘tavuk kümesini tilkilerin koruması’ benzetmeleri en sevdiklerimden biri… Oysa şimdi olay bir adım daha ileri taşındı ve sıtma zirvesinin başkanı bir sivrisinek oldu. Bir de üstüne, geçtiğimiz Pazartesi günü COP28 ve fosil yakıt CEO’su hakkında korkunç bir gerçek ortaya çıktı.

Dubai’de dün başlayan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’nin ev sahibi, BAE’nin ulusal petrol ve gaz şirketleri için anlaşmaları teşvik etmek amacıyla diğer ülkelerle iklim toplantılarını kullanmayı planladığı ortaya çıktı. İlk olarak BBC tarafından bildirilen söz konusu toplantılarda, ADNOC’un bu ülkelerle petrol ve doğalgaz kaynaklarını çıkarmak için çalışmak istediğini belirten 15 ülkeyle ilgili konuşma notları yer alıyor. Yani hikaye oldukça basit: BAE, petrol anlaşmaları yapmak için COP28 iklim görüşmelerini kullanmayı planlamış. Yani sivrisinek zirvesi olarak bakarsak, kanımızı emmek için daha iyi yollar bulmak amacıyla sivrisinekler arkamızdan örgütlenmeye çalışmışlar.



İki hafta sürecek olan BM İklim Zirvesi’ne yüzlerce dünya lideri, binlerce aktivist, kampanyacı, kâr amacı gütmeyen kuruluş ve sivil toplum kuruluşları katılıyor. Katılımcılar, ‘Bugüne kadar ki en kapsayıcı BM İklim Değişikliği Konferansı’ vaatleriyle, dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük güçlükler konusunda seslerini duyurmayı umuyor. Çoğu için iklim adaleti, eşit temsil ve dezavantajlı topluluklar için finansman Dubai’deki başarının ölçütleri olacak. Ancak fosil yakıtların etkisi konusundaki tartışmalar artarken, başarılı bir COP28 nasıl olabilir ve hala başarılabilir mi göreceğiz.

Euronewsün aktardığına göre, iklim politikasının gizemini ortadan kaldıran ve iklim değişikliğiyle mücadelede gençleri güçlendiren, gençler tarafından yönetilen ve kâr amacı gütmeyen ClimaTalk’un kurucusu ve CEO’su Emma Heiling de COP28’e katılanlar arasında. Heiling, “Bizim için COP28, lobilerin gücü, paranın gücü ve siyasetin dar görüşlülüğü yerine bilimin, gençlerin ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden gelenlerin seslerinin sonucu belirlemesi halinde başarılı olacaktır,” diyor.

Tüm bu karmaşanın üzerine, İklim Zirvesi’nde 20’den fazla sponsordan sadece bir tanesinin net sıfır Bilimsel Tabanlı Hedefler’e imza attığı haberi de dün yayınlanmıştı. Tüm sponsorların iklim kayıtlarının bağımsız doğrulayıcısı olan küresel muhasebe firması EY yani eski adıyla Ernst & Young da net sıfır hedef planına imza atmayan şirketler arasında. The Guardian’ın aktardığına göre, aralarında petrol sahası hizmetleri şirketi Baker Hughes‘ın yanı sıra Bank of America‘nın da bulunduğu kurumsal sponsorların çoğu, herhangi bir zaman diliminde emisyonları net sıfıra indirme taahhüdünde bulunmadı. Sadece yenilenebilir enerji şirketi Iberdrola, Bilimsel Tabanlı Hedefler programının onaylanmış bir üyesi ve emisyonlarını azaltmak için tam olarak taahhüt edilmiş bir hedef tarihi var. Yani sponsorların çok azının net sıfır hedeflerine imza atmış olması ve iklim taahhütlerini doğrulamak için seçilen EY’nin kendisinin de imza atmamış olması, bunun sadece yeşil göz boyama olduğunu gösteriyor.


Yeşil Gazete
’de Dr. Ezgi Ediboğlu Sakowsky‘nin kaleme aldığı ve COP28’den nelerin beklenebileceğine ilişkin değerlendirmelerine bir bakalım istiyorum;


COP28’e damga vurması beklenen konular arasında, ilk defa bu sene yayınlanacak olan Küresel Durum Değerlendirmesi Raporu; artırılmış yenilenebilir enerjive enerji verimliliği hedefleri; fosil yakıtlardan çıkış tartışması ve iklim finansmanı ile ilgili süregelen sorunlar yer alıyor. Ayrıca tarım sektörünün emisyonlarının azaltımı konusunun ilk kez iklim değişikliği bağlamında tartışılacak olması da ilgi çeken başlıklar arasında.

Her beş senede bir yayınlanması öngörülen Küresel Durum Değerlendirmesi raporlarının ilki, COP28’de tamamlanacak. Bu rapor, iklim değişikliğiyle mücadelede ulusal olarak değil, küresel olarak ne kadar aşama kaydedildiğini,
sera gazı emisyonlarının azaltımı, iklim değişikliğinin etkilerine uyum, iklim finansmanının sağlanmasıgibi farklı başlıklardaki mevcut durumu tespit etmeyi hedefliyor. Bu raporla amaçlanan, mevcut durumu devletlere netlikle göstererek daha ciddi hedefler belirlemelerini sağlamak.

Nitekim Eylül ayında yayınlanan, Küresel Durum Değerlendirmesi’nin teknik raporu, 1,5 °C hedefinden çok uzakta olduğumuzu ortaya koyuyor. Yine bu yıl sunulan ulusal katkı beyanları
sentez raporuna göre ise, bütün hedefler uygulansa dahi 2030’daki emisyonlar 2019’a göre yalnızca %2 azalacak.Oysa Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) bilimsel analizine göre,küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlandırmak için, 2030’a kadar emisyonların %43 oranında azalması gerekiyor.


Rapor, büyük bir netlikle, enerji sektörünün karbonsuzlaşma zorunluluğunu ifade ediyor. Peki bu mümkün mü?

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı,2030’a kadar yenilenebilir enerji hedeflerini üç kat, enerji verimliliği hedeflerini ise iki kat artırma ihtiyacını açıklamıştı. Londramerkezli haber ajansı Reutersın haberine göre, dünya ekonomisinin %85’ini temsil eden devletler, COP28 öncesi bir araya gelerek yenilenebilir hedeflerini üç katına çıkarmak üzerine anlaştı. Anlaşmaya varanlar arasında ABD, Avrupa KomisyonuveBAEde bulunuyor. Bu anlaşmanın, fosil enerji ve özellikle kömür yatırımlarını azaltmayı da hedeflediği belirtiliyor.

BAE’nin devlete bağlı fosil yakıt şirketinin, hem yenilenebilir hem de
fosil yakıt yatırımlarını artıracağıaçıklamasını da yakın zaman önce yapmış olması, bu konuda şüphe yaratan unsurlardan sadece biri. Fosil yakıtlardan çıkış hususu COP28’de ciddi anlamda tartışıldığında, BAE’nin nasıl bir tavır takınacağı belirleyici olacak. Fosil yakıt üretimi ekonomilerinde büyük pay sahibi olan Rusyave Suudi Arabistangibi başka ülkelerin de fosil yakıtlardan çıkışı onaylamadıkları, duyumlar arasında yer alıyor.

Çin'de yeni kömürlü termik santral projeleri ve kullanımdan kaldırılanlar

Öte yandan Çinve Hindistangibi sera gazı salımları yüksek ülkelerin tavrı ise merak konusu. Örneğin, Çin’in kömür yatırımlarıdevam ediyor. Bu konunun, COP28’in en çok tartışılan meselesi olması bekleniyor ve bahsi geçen anlaşmanın COP 28’e damgasını vurması kesin gibi.

Anlaşmanın COP28’de şeffaflık kazanması sonucunda,
Türkiye
nin bu anlaşmadaki yeri de belli olacak.Ulusal Enerji Planıaltında elektrik sistemini 2035’e kadar ciddi anlamda karbonsuzlaştırmayı öngören Türkiye, kömüre hâlâ yatırım yapması ve doğal gaza olan ihtiyacı sebebiyle eleştiriliyor. Bu Plan aynı zamanda güneş enerjisi kapasitesinin ciddi ölçüde artırılmasını öngörüyor; yeterli olmasa da rüzgar ve batarya teknolojilerini içeriyor ve nükleer vurgusunu artırıyor. Hem yenilenebilir enerjihem de kömür yatırımlarının artırımını planlayan Türkiye’nin, yenilenebilir hedeflerini üç katına çıkaracak bir anlaşma altında yer alması, ‘Kömürden çıkışa doğru bir adım olabilir mi?’ sorusunu gündeme getirebilir.



İklim Zirvesi’nin ilk gününde ise hızlı sayılabilecek bir karar alındı ve gelişmekte olan ülkelere yardım amaçlı kayıp ve hasar fonu açıklandı. Ülkeler, daha yoksul ülkelerin iklim çöküşünün etkileriyle baş etmelerine yardımcı olmak amacıyla kayıp ve hasar fonunun faaliyete geçirilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Uzlaşma haberi delegeler tarafından ayakta alkışlandı. Söz konusu fonun oluşturulması, iklim görüşmelerinde uzun süredir bir engel oluşturuyor ve konferansın ilk gününde varılan anlaşma, konferansın kapanışına kadar resmi olarak onaylanmayacak olsa da, pek çok delege tarafından memnuniyetle karşılandı.

Kayıp ve hasar finansmanı sözleşmesine ilişkin bazı önemli noktalar şöyle;

  • Dünya Bankası dört yıl süreyle geçici ev sahibi olacak ve fonun gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin temsil edildiği bağımsız bir sekreteryası olacak.
     
  • Fonun 2030’a kadar yılda en az 100 milyar dolar olması konusunda anlaşmaya varılırken, gelişmekte olan ülkeler gerçek ihtiyaçların halihazırda yıllık 400 milyar dolara yakın olduğunu söylüyor. Yakın zamanda yapılan bir çalışmaya göre , iklim değişikliğinden kaynaklanan kayıp ve hasarların maliyeti 2022’de yaklaşık 1,5 trilyon dolar.
     
  • Fona yapılan ödemeler gönüllü olacak ve gelişmiş ülkeler katkıda bulunmaya ‘davet edilecek’, zorunlu olmayacak.
     
  • Gelişmekte olan tüm ülkeler, en az gelişmiş ülkelere ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine minimum yüzde tahsisi ile fondaki kaynaklara doğrudan erişme hakkına sahip olacak.

Hem dünyanın en zengin ülkesi, hem de en büyük kirleticisi olan ABD’nin kayıp ve hasar fonuna yaptığı nispeten önemsiz katkı ise eleştirildi. ABD, kayıp ve hasar fonu için 17,5 milyon dolar, okyanustaki ada ülkelerine odaklanan Pasifik Dayanıklılık Tesisiiçin 4,5 milyon dolar ve iklim krizinden etkilenen ülkelere teknik destek sağlayan Santiago Ağıiçin ise 2,5 milyon dolar açıkladı.

Japonya,ana kayıp ve hasar fonu için 10 milyon dolar taahhüt etti. Halihazırda yaklaşık 300 milyon doları bulan bu önemli taahhütler, diğer zengin ülkeler üzerindeki fona katkıda bulunma baskısını artıracak. Almanya, kayıp ve hasar fonuna 100 milyon dolar yatıracağını duyurdu. Birleşik Krallık da fon için 40 milyon ve finansman düzenlemeleri için 20 milyon sterlin olmak üzere 60 milyon sterlin (75 milyon dolar) açıkladı. Kayıp ve hasar finansmanı düzenlemelerinin kabul edildiğinin duyurulmasının hemen ardından, görüşmelere ev sahipliği yapan BAE ise fona 100 milyon dolar bağışta bulundu.

Kayıp ve Hasar Fonu’nun Dünya Bankasının ev sahipliğinde yapılması konusunda anlaşmaya da varıldı. Ancak geçici olarak ve yalnızca şeffaf ve erişimi kolay bir şekilde işlediği sürece bu gerçekleşecek. Görev için uygun olmadığı ortaya çıkması halinde ise işi yapmak için ayrı bir kuruluş yapılandırılacak.



Peki neden COP28’de alınacak kararlar bu kadar önemli diye bakacak olursak, ilk olarak Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO), Küresel İklimin Durumu 2023
raporuna bakmamız gerekiyor. Rapor, Ekim sonuna kadar olan verilerin, bu yıl küresel ortalama sıcaklıkların sanayi öncesi dönem (1850-1900) ortalamasının yaklaşık 1,4 °C üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. Çalışma, 2023’ün, dünyanın sanayi öncesi ortalamadan yaklaşık 1,2 °C daha sıcak olduğu önceki rekor sahibi 2016’nın yerini alarak, büyük bir farkla kaydedilen en sıcak yıl olacağını doğruluyor. Rapor, bugün Dubai’de başlayan BM yıllık iklim zirvesi COP28’de fosil yakıtlardan aşamalı çıkış kararını ele alacak dünya liderleri için de önemli mesajlar içeriyor.

WMO Genel Sekreteri Peterri Taalas, “Sera gazı seviyeleri, küresel sıcaklıklar ve deniz seviyesindeki yükseliş rekor düzeyde. Antarktika’da ise deniz buzu rekor düzeyde düşük,” dedi. Ancak raporun bulgusu, dünyanın, bilim insanlarının 2015 Paris Anlaşması kapsamında yıkıcı iklim değişikliğini önlemenin tavanı olduğunu söylediği 1,5
°C’
lik uzun vadeli ısınma eşiğini geçmek üzere olduğu anlamına gelmiyor. Bunun için ısınma seviyesinin uzun süre aynı noktada kalması gerekiyor. 1,4 °C’lik bir yıl, 1,5 °C’yi kalıcı olarak geçmenin ne anlama gelebileceğine dair korkutucu bir ön izleme sağladı.

Bu yıl Antarktika deniz buzu, kış aylarında kaydedilen en düşük maksimum miktarına ulaştı. Raporda, İsviçre buzullarının son iki yılda kalan hacminin yaklaşık %10’unu kaybettiği belirtildi. Orman yangınları Kanada’da rekor bir alanı yaktı; bu da ülkedeki ormanlık alanların yaklaşık %5’ini oluşturuyordu. 
Bilim insanları, El Niño’nun etkilerinin bu kış zirveye ulaşacağını ve 2024’te daha yüksek sıcaklıklara yol açacağını belirterek, gelecek yılın daha kötü olabileceğini söyledi.

Bu hafta için Extinction Rebellion üyesi olan sanatçı
Louise Harris’den seçtim şarkımızı; “We Tried” yani “Denedik.” Şarkının sözlerini de sizinle paylaşmak istiyorum;

Dünya her zaman değişiyor
Ve bunun doğru olmadığını biliyorsun
Evet, iki kez düşündüğünü biliyorum
Ve sevgi, seni bir yolculuğa çıkarıyor
Ve soluksuz bırakıyor
Sanırım zamanımı tamamladım

Ama ben ağlamak istiyorum
O halde beni mavi kuşların şarkı söylediği yere götür
Her şeyimizi kaybederken
Çok fazla zehirleniyoruz.
Ve beni kuşların hâlâ uçtuğu yere uçur
Belki de bunun olması gerekiyordu
Bir anne barış istedi
Ve bizi düşünmediler
Ya da belki kazanmamız gerekiyordu
Ama yeterince iyilik, günahı bastıramadı
Dünyanın çöküşünü izlediler
Ama ben nedenini çözemiyorum…
En azından denedik.


Programı kapatmadan da sizinle bir bilgi paylaşmak istiyorum; gelecek hafta Cuma günü COP28 üzerinde konuşmak için Youth For Climate ekibimizden iklim aktivisti Seren Anaçoğlu benimle birlikte olacak. Haftaya görüşünceye dek, kendinize, sevdiklerinize ve bize ihtiyacı olan gezegenimize lütfen iyi bakın.