İklim Haber’den Barış Doğru ve Bulut Bagatır’ın hazırlayıp sunduğu İklim Habercileri'nin 1 Ekim Cuma günkü programında Türkiye ve dünyada kömüre dair son gelişmeler ele alındı.
Türkiye’nin güçlü bir emisyon azaltım hedefi olmalı
Türkiye, Paris Anlaşması’nı 2016 yılında imzalamış ancak onaylamamıştı. Ekim ayında meclisin açılmasıyla gündeme alınacak olan anlaşmanın milletvekillerine sunulup kabul edilmesiyle, karar UNFCCC (BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) Sekretaryası’na iletilecek ve böylece Türkiye resmen anlaşmaya taraf olacak. Uzmanlar ise, şimdi güçlü bir seragazı emisyon azaltım hedefi belirleyerek sorumluluk alınması gerektiğini ifade ettiler.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Kabine Toplantısı’nın ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 2053 vizyonunun ilk ve en kritik hedeflerinden biri olduğunu belirttiği yeşil kalkınma devriminin bir sonucu olan iklim değişikliği konusunda yeni ve tarihi bir adım atıldığını söyledi. Erdoğan, Türkiye’de yeşil kalkınma devrimini millete kazandıracaklarını vurgulayarak, “Madem iklim değişikliği bir gerçektir ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir elbette Türkiye böyle hayati bir meselede öncü rol üstlenecektir” diye konuştu.
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin de Cumhurbaşkanı’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurul’unda yaptığı konuşmasına ilişkin, “Paris Anlaşması’nın meclisimizin onayına sunulması, Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını gösterecek ve uluslararası ticaretteki rolümüzü sağlamlaştıracak” dedi.
Bank Of China, yurtdışı kömür finansmanını sonlandırıyor
BM Genel Kurulu’ndaki önemli açıklamalardan biri de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Çin’in yurtdışında yeni kömür yakıtlı enerji projeleri inşa etmeyeceğine dair verdiği sözdü. Bu açıklamayı Bank of China’nın duyurusu takip etti. Buna göre banka, bu yılın dördüncü çeyreğinden itibaren Hong Kong, Makao ve Tayvan da dahil olmak üzere Çin dışında yeni kömür madenciliği ve kömür santrali projelerine finansman sağlamayacak. Devlet tarafından işletilen kredi kuruluşu, hali hazırda imzalanmış projeleri ise hariç tutacak.
Çin’den gelen bu açıklamalar inşaatı devam eden Hunutlu Termik Santrali’ni şu an için kapsamıyor. Doğu Akdeniz Çevre Platformu; Çin’in, işletmeye 2022 yılında alınması planlanan Hunutlu Termik Santrali’ni yurtdışında yeni kömür yatırımı yapmama kararı kapsamına alarak, santrale yönelik tüm desteklerini ivedilikle durdurmasını talep ediyor. Projenin başından itibaren 20’den fazla sivil toplum örgütü, santralin insan sağlığına, biyolojik çeşitliliğe, tarıma ve iklime yapacağı olumsuz etkilerini hem Türkiye’deki hem de Çin’deki yetkililere ulaştırdı. Ancak, gerek ulusal çevre mevzuatına gerekse Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir süreç işletilmiş ve inşaat başlamıştı.
Pandemi kömür üretimine darbe vurdu
Küresel ısınmanın en büyük sorumlularından biri olan kömüre dair geçtiğimiz hafta önemli veriler sunuldu. 2013 yılından bu yana artan linyit kömürü üretimi 2020 yılında %25 oranında azaldı ve 2014 seviyesine geri döndü. Taş kömürü üretiminde 2009 yılından bu yana süren düşüş de pandemi döneminde devam etti. Türkiye’nin yerli ve milli kömür politikasının iflası gerçekleşiyor.
Dünyada fiyatları yüksek oranda artan enerji kaynakları, Türkiye’de en çok ithal kömürle üretim yapan santralleri etkiledi. Fiyatların bir yılda 3.5 kat artmasına karşın, satış fiyatının baskılandığını gerekçe gösteren santraller, ünite ünite üretime ara veriyor.
Türkiye’de yenilenebilirlerle elektrik üretmek ithal kömür santrallerine göre daha ucuz
Dünya genelinde kömür fiyatlarının artışı ile, kömürden elektrik üretimi her geçen gün daha maliyetli hale geliyor. Ember tarafından hazırlanan yeni çalışma, küresel ölçekte her geçen yıl daha rekabetçi hale gelen güneş ve rüzgar enerjisinin, Türkiye’de de elektrik üretim maliyetlerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Beş yıl öncesi ile kıyaslandığında, Türkiye’de yeni rüzgar enerjisi santrali kurulumu maliyeti %32, yeni güneş enerjisi santrali kurulumu maliyeti ise %50 oranında azaldı. Rüzgar ve güneş enerjisindeki bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor.
Devletlerden ciddi miktarlarda yardım alan kömürün aşamalı olarak terk edilmesi 1.5 derece hedefi için oldukça kritik. Bu konuda yeni bir çağrı ise 40’tan fazla ülkeden 200’den fazla kuruluştan geldi. Açıklamada yenilenebilir enerjilerin fosil yakıtlarla maliyet açısından rekabetçi olduğu ve küresel güney ülkelerinin elektrik ihtiyaçlarını karşılayabileceği söyleniyor, fosil yakıtlar için uluslararası kamu finansmanına son verilmesi çağrısında bulunuluyor.
Hükümetlerden kritik adım: “Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi” duyuruldu
Sri Lanka, Şili, Danimarka, Fransa, Almanya, Karadağ ve Birleşik Krallık’ın da aralarında bulunduğu bir grup hükümet bugün, 1,5 derece hedefini ulaşılabilir kılmak için, BM İklim Zirvesi COP26 öncesi tüm ülkeleri yeni kömürlü santrallerinin inşaatını durdurma taahhüdü vermeye teşvik etmeyi amaçlayan “Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi”ni duyurdu. İlk kez, farklı bir grup gelişmiş ve gelişmekte olan ülke, yeni kömürlü termik santral üretimini sona erdirmek amacıyla küresel çabalara ivme kazandırmak için bir araya geldi.
Romanya’nın, her ne kadar Paris Anlaşması ile uyumlu şekilde 2030 yılını tutturamasa da 2032 yılnda kömürden çıkma kararı onaylandı. Avrupa’da kömürden çıkacak ülke sayısı 19’a çıktı. Ancak her ülke kömürden çıkmak için eyleme geçmiyor. Dünyanın en büyük kömür ve gaz ihracatçılarından biri olan Avustralya’nın Başbakanı Scott Morrison, COP26 yaklaşırken fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesini taahhüt etmeyi reddetti, yardımcısı ise net sıfır emisyon hedefine karşı çıktı.
Ülkeler metan emisyonlarını azaltmak için bir araya geldi
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin yayımlanan son raporuna göre, gezegeni kurtarmak için metan emisyonlarının acilen azaltılması gerekiyor. ABD ve AB de, çoğunlukla terk edilmiş kömür madenlerinden, petrol ve gaz operasyonlarından ve tarımdan salınan metan emisyonlarını 2030 itibarıyla azaltmak için ortak bir taahhütte bulundu ve diğer ülkeleri de kendilerine katılmaya teşvik etti. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, anlaşmaya katılan ülkeler ilk 15 metan yayıcısından altısını içeriyor ve küresel metan emisyonlarının beşte birini oluşturuyor.
Yeni bir analiz ise havacılık sektörünün iklim krizine olan katkısını gözler önüne seriyor. Aralarında İstanbul Havalimanı’nın da bulunduğu 20 havalimanı, hava yolcu taşımacılığından kaynaklanan emisyonların %27’sinden sorumlu. Türkiye’nin en çok emisyona sebep olan havalimanı konumundaki İstanbul Havalimanı, yıllık 2 kömürlü termik santrale eş değer miktarda emisyona da sebep oluyor.
Türkiye’de sadece iki kent temiz hava soluyor
Hava kirliliği küresel ölçekte her yıl 4,2 milyon erken ölüme neden oluyor. Hava kalitesine bağlı ölümler ise son 30 yılda %153 arttı. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, hava kirliliğinin sağlık üzerinde sanılandan da büyük bir etkisi olduğunu saptayan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de hava kirliliği değerlerinde değişikliğe gitti. İnsan sağlığına en çok zarar veren hava kirleticilerinden, kanserojen ince partikül madde PM2.5 için sınır değer yıllık 10 μg/m3’ten 5 μg/m3’e, günlük 25 μg/m3’ten 15 μg/m3’e indirildi (μg/m3: metreküpte mikrogram). Bir diğer önemli kirletici olan, kalp damar ve akciğer rahatsızlıklarına yol açan PM10 için ise yıllık değer 20 μg/m3’ten 15 μg/m3’e, günlük değer de 50 μg/m3’ten 45 μg/m3’e çekildi. Ağırlıklı olarak ulaşımda kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan azot dioksit (NO2) için ise değer yıllık 40 μg/m3’dan 10 μg/m3’a düşürüldü.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” çalışması ise Türkiye’deki hava kirliliğinin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor. Rapora göre hava kirliliği Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun. Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkari’de hava kirliliği (PM10) DSÖ kılavuz değerlerinin altında ölçüldü. Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu şehrin ise Muş olduğu açıklandı. Muşlular yılın 306 günü kirli hava soludu. 2020 yılında hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş oldu. Türkiye’nin hava kalitesi açısından en kirli illeri listesinde son dört yıldır ilk sırada yer alan Iğdır, 2020 yılında yerini Muş’a bıraktı. Beş yıldır Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken bu şehirlerde “Acil Temiz Hava Eylem Planları” açıklanması gerektiği vurgulandı.
Tweetler
- Türkiye’de yeni bir rüzgar veya güneş enerjisi santrali kurarak elektrik üretmek, en verimli ithal kömür santrali ile kıyaslandığında dahi çok daha ekonomik hale geldi. Rapora ulaşmak için: https://ember-climate.org/commentary/2021/09/28/turkiyedeki-yeni-ruzgar-gunesi-mevcut-ithal-komur-tesislerinden-ucuz/
- Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda Paris İklim Anlaşması onayının meclise getirileceğini açıklamasının ardından iklim uzmanları, şimdi Türkiye’nin güçlü bir seragazı emisyon azaltım hedefi belirleyerek sorumluluk alması gerektiğini ifade ettiler.
- Bir grup hükümet, COP26 öncesi tüm ülkeleri yeni kömürlü santrallerinin inşaatını durdurma taahhüdü vermeye teşvik etmeyi amaçlayan “Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi”ni duyurdu.
- Türkiye’de 2013 yılından bu yana artan linyit kömürü üretimi 2020 yılında %25 oranında azaldı ve 2014 seviyesine geri döndü.
- Temiz Hava Hakkı Platformu’nun yayımladığı Kara Rapor 2021’e göre, 2020 yılında Türkiye’deki illerin yarısında kanserojen olan ince partikül (PM2.5) seviyesi yeterli düzeyde ölçülmedi. Rapora ulaşmak için: http://www.temizhavahakki.com/kararapor2021/