İklim Habercilerinin yirmi yedinci bölümünde AB Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın Türkiye’ye olası etkileri İKV Genel Sekreteri Çiğdem Nas ile ele alındı.
Türkiye’nin ilk iklim davası kurutulan Marmara Gölü’nün balıkçıları adına açıldı
Manisa’nın Gölmarmara ilçesine ismini veren Marmara Gölü, 2011 yılından 2021 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte, devlet kurumlarının hatalı su politikaları ve ataleti sonucunda, yüzey alanının %98,18’lik bir kısmını kaybetti ve neredeyse tamamen kurudu. Bu yaşananlar yetmiyormuş gibi kamu idaresinin, kuruttuğu göl sebebiyle balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep etmesi ve kooperatife ödeme emri göndermesi, bardağı taşıran son damla oldu. Yaşanan sorunu basit bir kira borcu olarak görmeyen Altıparmak Hukuk Bürosu, Marmara Gölü balıkçılarının avukatlığını “pro-bono” yani toplum yararına bir hukuk hizmeti olarak üstlendi. Altıparmak Hukuk Bürosu; Marmara Gölü’nün, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden ve Paris İklim Anlaşması’ndan kaynaklı taahhütlerine tamamen aykırı politikaları sonucunda kuruduğunun ve bu kurumadan kamu idarelerinin sorumlu olduğunun tespiti için, Manisa İdare Mahkemesi’nde Türkiye’nin ilk iklim davasını açtığını duyurdu.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. 21-25 Şubat tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilen İklim Şurası’nın son gününde 217 maddelik tavsiye kararı oy çokluğu ile kabul edilmişti. Maddeler arasında kömürden çıkış tarihinin yer almaması ve doğalgaz ve nükleer enerjiye destek verilmesi hayal kırıklığı yaratmıştı. Gök tarafından 8 Mart’ta verilen önergede de Bakanlığın İklim Şurası’nın sonuç bildirgesini bir yol haritası olarak kabul ettiği hatırlatılırken, fosil yakıtlardan çıkışa ilişkin herhangi bir tavsiye içermeyen, temiz enerji üretimini öncelemeyen bir yol haritası ile bütün dünyanın mücadele ettiği iklim krizinin nasıl aşılacağı soruldu.
Türkiye’nin de dahil olduğu dört Avrupa ülkesi kömürden çıkış tarihi belirlemedi
Avrupa’da 23 ülke iklim krizine neden olan kömür santrallarını kapatma kararı aldı. Bu ülkelerden 10’u şimdiden kömür santrallarıyla vedalaştı. Bazı ülkeler ise önümüzdeki 18 yıl içinde santralları kapatacağını açıkladı. Avrupa’da kömürlü termik santralları ne zaman kapatacağına dair resmi bir tarih belirlemeyen sadece dört ülke var: Bosna Hersek, Polonya, Sırbistan ve Türkiye.
“Kömür Sahalarının Güneş Potansiyeli” raporuna göre kömürlü termik santrallara kömür sağlayan açık maden ocakları güneş panelleri ile donatılırsa 6,9 milyon hanenin yıllık elektrik ihtiyacı karşılanabilir. Kömürlü termik santrallara bağlı çalışan açık madencilik sahaları, hem kapladıkları alan itibarıyla güneş santralı kurulumuna elverişli, hem de trafo merkezleri ve iletim hatlarına halihazırda bağlantılı olduklarından güneş enerjisi dönüşümünde maliyet avantajına sahip. Türkiye, net sıfır hedefine ulaşmak için 2030 yılına kadar kademeli kömürden çıkış planını bir an önce hazırlamalı; ekosistemi ve yerel halkın taleplerini önceliklendirerek kömür sahalarındaki güneş potansiyelini değerlendirmeli.
Sürdürülebilir Kentler Zirvesi’nden beş ana mesaj
Kadıköy Belediyesi ve Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Birliği (ICLEI) tarafından organize edilen “Kadıköy Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Zirvesi” 18 Mart’ta düzenlendi. Zirve kapsamında yeşil şehir yatırım finansmanı, iklim krizi ile mücadele, döngüsel yaşam ve uluslararası girişim konuları ele alındı. Zirve sonrasında açıklanan sonuç bildirgesinde, Türkiye’deki bütün belediyeler ICLEI ile işbirliğine davet edilirken, “ICLEI, yerel ve bölgesel yönetimleri güçlendirmeye, yetkinleştirmeye, ilişkilendirmeye ve sürece dahil etmeye kararlıdır. Türkiye’deki belediyeleri ICLEI girişimlerine ve ağlarına aktif olarak katılmaya teşvik ediyoruz” denildi. Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da “Krizlerle gerçekten mücadele edeceksek, yerel yönetimlerin önündeki yapısal engelleri aşmak şart” dedi.
Yeşiller: Rusya ile yapılan nükleer santral anlaşması iptal edilsin
Yeşiller Partisi, 2010 yılında Rusya ile yapılan bir anlaşmayla Mersin-Akkuyu’da inşasına devam edilen Akkuyu Nükleer Santralı’nın inşasının hemen durdurulmasını ve anlaşmanın iptal edilmesini talep etti. Yeşil Ev’de gerçekleştirilen basın toplantısında, santral anlaşmasının iptal edilmesini talep eden bir kampanya başlattıklarını duyuran Yeşiller, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ederken kontrol altına aldığı nükleer santrallar ile Akkuyu’nun yarattığı tehlikenin boyutuna dikkat çekti.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 2021 yazında ülkemizde yaşanan tarihi orman yangınlarını takiben Natura Doğa ve Kültür Koruma Derneği’nden bir grup akademisyenin işbirliği ile hazırlanan “Akdeniz Bölgesi’ndeki Büyük Orman Yangınlarının Ekolojik ve Sosyo-Ekonomik Etkileri” konulu raporu 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde kamuoyuna sundu. Rapor, 2021 yazında meydana gelen büyük yangınların yol açtığı ekolojik ve sosyo-ekonomik etkileri inceliyor. Yangın öncesi, sırası ve sonrasına dair önerilerde bulunuyor. Toplumların ormanlara yönelik ilgisini artırmak amacıyla, 21 Mart 1971 tarihinde, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından kabul edilerek, doğada yeni bir yeşerim döneminin başlangıcı sayılan 21 Mart Dünya Ormancılık Günü, 1975’ten bu yana ülkemizde de kutlanıyor.
Iğdır Avrupa’da hava kirliliği en yüksek kent oldu
Her yıl İsviçre merkezli hava kalitesi teknolojisi şirketi IqAir tarafından yayımlanan Dünya Hava Kirliliği raporunun yeni çalışmasına göre, Türkiye 2020 yılındaki gibi dünyanın en kirli havasına sahip 46. ülkesi oldu. Rapor, 117 ülkede 6476 şehirdeki hava kalitesi izleme istasyonlarından alınan metreküp başına düşen ince parçacıklı madde (PM 2,5) yoğunluğu ölçümlerine dayanıyor. Buna göre Ankara dünyanın en kirli 54. başkenti olurken Iğdır, Avrupa’nın hava kirliliği en yoğun şehri olarak belirlendi. Avrupa’nın en kirli şehirleri sıralamasında Iğdır’ı Rusya’daki Krasnoyarsk ve Sırbistan’daki Novi Pazar izledi. Düzce ise Avrupa’nın en kirli beşinci şehri olarak yer aldı.
AB Konseyi, üye ülkelerin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) adlı düzenleme konusunda anlaştıklarını açıkladı. Açıklamada, söz konusu mekanizmanın çevreyi korumak için hazırlandığı ve temel amacının karbon kaçağını önlemek olduğuna dikkat çekildi. Mekanizmayla ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele için karbon fiyatlandırma politikaları oluşturmaya teşvik edildiği vurgulanan açıklamada, bunun AB dışında üretilen karbon yoğun ürünlerin ithalatını hedef aldığı aktarıldı. Açıklamada, üçüncü ülkelerden gelen çimento, alüminyum, gübre, elektrik, demir ve çelik gibi ürünlerin karbon vergisine tabi tutulacağı ifade edildi.