Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yayımlanan yeni bir araştırma kömürden çıkmanın faydasının maliyetlerinden çok daha ağır bastığını büyük karbon arbitrajı adı verilen bir hesaplamayla tespit ediyor.
Araştırmacılar kömürün kullanımdan kaldırılmasından elde edilen kazancı, karbonun sosyal maliyeti ile önlenen emisyonların miktarını çarparak buluyor. Önlenen emisyonlardan elde edilen faydaların bugünkü değerini, kömürü sonlandırmanın maliyetlerinin bugünkü değeri artı yenilenebilir enerji ile değiştirmenin maliyetleriyle karşılaştırarak, dünyanın 77,89 trilyon dolar net kazanç sağlayabileceğini tahmin ediyorlar. Bu, 2100'e kadar her yıl dünya GSYİH'sının yaklaşık yüzde 1,2'sini temsil ediyor. Araştırmacılar temkinli olmayan bir tahminle bu sayının 211 trilyon dolara kadar çıkabileceğini belirtiyorlar. Sağlanabilecek sosyal faydanın 107 trilyon doları bulabileceği de not ediliyor.
Araştırmacılar küresel olarak kömürden çıkmak için iklim finansmanı ihtiyacının -diğer araştırmalarda belirtildiği gibi- 29 trilyon dolar civarında olduğunu söylüyorlar. Bunun için Küresel Kuzey’in Küresel Güney’e 3 trilyonu (zengin ülkelerin GSYİH'sının yaklaşık yüzde 6’sı) peşin olmak üzere yıllık 0,5 ila 2 trilyon (GSYİH’nın yüzde 0,5 ila 3,5 ‘i) finansman sağlaması gerekiyor.
Raporda zengin ülkelerin 2,9 trilyon dolarlık finansmanı hibe olarak vermesi gerektiği not ediliyor. Borçların ise uzun vadeli olması ve iklim finansmanı verilen ülkelerin borç-GSYİH oranının en fazla yüzde 5 olması gerekiyor.
Araştırmacılar geçiş sürecinde karbonun sosyal maliyetini esas alan bir karbon vergisi uygulamasının ekonominin yeşile evrimine katkıda bulunacağını söylüyorlar.
Araştırmaya buradan erişebilirsiniz.
Avrupa Parlamentosu’nda tarihi bir "lobicilik tsunamisi"
"Bu bir lobicilik tsunamisi"
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Çevre Komitesi Başkanı Pascal Canfin, AP’de son dönemde endüstri temsilcileriyle yaptıkları yoğun görüşmeleri bu sözlerle aktarıyor.
Her ne kadar Parlamento için yasal düzenlemeler öncesinde lobi gruplarını görmek alışılmış bir durum da olsa, son dönemde yaşananların eşi benzeri görülmediğini söyleyenler de var.
‘Fit for 55’ adı verilen ve Avrupa Birliği’nin (AB) önümüzdeki 10 yılda salımlarını yüzde 55 azaltımasını ön gören iklim hedeflerini nasıl hayata geçireceğini detaylandıran iklim planına dair yasa teklifleri yakın zamanda oylanacak. Bundan önce otomotiv üreticilerinden çelik ve kimya sanayisine birçok sektör temsilcisi Parlamento üyeleriyle görüşüyor.
Örneğin otomotiv endüstrisinin parlamento üyeleriyle sadece Mart-Eylül arasında 32 toplantı yaptığı bunların 22’inin petrol ve dizelle çalışan araçların kullanımdan kaldırılmasına karşı olduğu belirtiliyor.
Plan gündeme geldiğinden bu yanaysa endüstrilerle yapılan 52 toplantıda en fazla görüşülen şirket Alman çelik üreticisi Thyssenkrupp ve Avrupalı çelik üreticileri birliği (Eurofer) olmuş.
Politico yayını, Avrupa Parlamentosu'nun iklim konusunda geçen hafta yaşadığı başarısızlığı şöyle veriyor: "Merkezden ve sol kanattan milletvekillerine göre, bir endüstri lobisi atağı, bu hafta Avrupa Parlamentosu'nda önemli bir iklim oylamasının raydan çıkmasına neden oldu." Ancak bu gecikme kısa sürebilir. Associated Press (AP) haber ajansına göre milletvekilleri iki haftalık bir süre içinde bu oylamayı yeniden gündeme alacak.
Araba lastikleri egzozlarından iki bin kata kadar daha tehlikeli
Yeni bir araştırmaya göre lastik aşınmasının neden olduğu partikül kirliliği modern arabaların egzozlarından çıkan partiküllerden yaklaşık 2000 kat daha fazla.
Araştırmacılar lastik parçacıklarının havayı, suyu ve toprağı kirlettiğini ve bilinen kanserojenler de dahil olmak üzere çok çeşitli toksik organik bileşikler içerdiğini söylüyor ve lastik kirliliğinin düzenleyiciler için hızla önemli bir sorun haline gelmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Arabaların artan ağırlığı nedeniyle aşınan lastiklerden daha fazla parçacık atılıyor. Araştırmayı yapan Emission Analytics’ten Nick Molden:
"En toksik lastikleri ortadan kaldırarak çok fazla ilerleme sağlanabilir. Araba kullanmayı bırakmadan ya da tamamen farklı yeni lastikler icat etmeden de büyük fark sağlanabilir. Kullanımdaki lastikler arasında en zararlıların yarısını bile devre dışı bırakmak ve onları sınıfının en iyileriyle değiştirmek büyük bir fark yaratabilir. Ancak şu anda düzenleme ya da gözetim yok.”
‘Kıyamet Buzulu’ son 5500 yılın en büyük kaybını yaşadı: Etkisi geri döndürülemez olabilir
Yeni bilimsel araştırmalara göre, Thwaites (Kıyamet Buzulu olarak da bilinir) ve Pine Island buzulları son 5500 yılda eşi görülmemiş bir buz kaybı yaşadı ve etkisinin geri döndürülemez olabileceğini düşünülüyor.
Çalışma radyokarbon testiyle Antarktika’nın batısındaki bu buzulları da barındıran bir kıyıyı oluşturan ve 5500 yıl öncesine kadar uzanan kabukları inceliyor. Bilim insanları, farklı yüksekliklerde bulunan kabukları test ederek denizin zaman içindeki seviyesini hesaplayabildiklerini söylüyor.
'Thwaites ve Pine Island buzullarının son 5500 yıl boyunca herhangi bir noktada bugünkünden önemli ölçüde daha küçük olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadıklarını aktarıyorlar.
Nature Geoscience adlı dergide yayımlanan araştırmaya göre 7000-5000 yıldır stabil durumda olan buzullar son 100 yıl içinde benzersiz bir değişim yaşadı.
Antarktika'nın batı bölümünde buzulların erimesi, önümüzdeki birkaç yüzyılda küresel deniz seviyesinin yükselmesine 3,4 metreye kadar artırabilecek büyüklükte bir buz kaybını tetikleyebilir.
Avustralya’da marul kıtlığı: Bir marulun fiyatı 170 lirayı buluyor
Avustralya’nın marul çiftlikleri kıtanın güney kıyılarını bu senenin başlarında vuran seller yüzünden sular altında kaldı. Ülkede marul kıtlığı yaşanıyor ve bir marulun fiyatının 10 dolar yani yaklaşık 170 liraya çıktığı belirtiliyor.
Fast food zincirlerinden KFC, burger ve dürümlerinde marul yerine lahana kullanacağını duyurdu.
Avustralya’da Mayıs ayında Queensland’deki sellerde yüzlerce kişi evinden olmuştu. New South Wales’de Mart sonunda yaşanan sellerse 30 bin insan ve sayısız yaşamı etkilemişti.
Sriracha acı biber sosunun üretimi ‘iklim değişikliği nedeniyle’ durdu
California merkezli ve dünyaca ünkü Huy Fong Foods adlı şirket, iklim değişikliği nedeniyle soslarını artık üretemeyeceğini açıkladı. Kuraklık nedeniyle Meksika’da acı biber tedariğinde yaşanan sorunlar şirketi durma noktasına getirdi.
Müsilaj ve imara ilişkin düzenlemeler içeren teklif Meclis’ten geçti
Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Kanuna göre, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce inşa edilen baraj, gölet ve diğer depolama tesislerinin maksat oranları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek, değiştirilebilecek veya kaldırılabilecek.
AA’ya göre kanunla atıksu arıtma tesislerinde kullanılan elektrik enerjisi yüzde yüze kadar geri ödenebilecek.
Boğazlar ve Susurluk Havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzası ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında, büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde iş termin planlarını Bakanlığa sunmak ve 3 yıl sonunda da ileri atıksu arıtma tesislerini kurup işletmeye almak zorunda olacak.
Belediyeler atıksu gelirlerinin yarısını atıksu arıtma tesislerinin kurulması ve işletilmesinde bu tesisler kurulana kadar kullanmak üzere ayırmak zorunda olacak. Ayrılan bu gelirler amaç dışında kullanılamayacak.
Sanayi alanları, ileri atıksu arıtma tesisleri, ibadethane alanları ve tarımsal amaçlı silo yapıları, imar planlarında bina yüksekliklerinin serbest olarak belirlenemeyeceğine dair düzenlemenin kapsamı dışına çıkarılıyor.
Çocuğumuza çoluğumuza ne bırakacağız biz?
İstanbul’un en önemli yeşil alanlarından Aydos Ormanı’na yapılmak istenen ‘millet bahçesi’ projesi için sürdürülen çalışma, Aydos Ormanı Savunması bileşenleri tarafından durduruldu.
Birgün’ün haberine göre Perşembe günü bölgeye giden Aydos Ormanı Savunması’ndan yurttaşlar, mahkemedeki yürütmeyi durdurma davasının devam ettiğini bildirerek kepçelerle yapılan çalışmaları engelledi.
Yeryüzü Ekoloji Kolektifi Twitter hesabından yapılan paylaşımda orman savunucularının ‘Çocuğumuza çoluğumuza ne bırakacağız biz?’ diye sordukları duyuluyor.
Sancaktepe belediyesi ve TOKİ işbirliği ile yapılmak istenen "millet bahçesi" projesi, önemli doğa alanı olan Aydos ormanını tahrip edecek. #AydosaDokunmapic.twitter.com/80jesvab7J
— Yeryüzü Ekoloji Kolektifi (@YeryuzuEkolojii) June 9, 2022
Bilirkişi raporu: Akçay Sulak Alanı'na verilen inşaat ruhsatlarının geçersizdir
Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı'nda Edremit Belediyesi tarafından verilen inşaat ruhsatlarının iptali için açılan dava sürecinde hazırlanan bilirkişi raporunda ruhsatların geçersiz olduğu belirtildi. Bilirkişiler bölgenin sulak alan niteliğine dikkat çektiler.
Evrensel’e göre Akçay Sazlığı ve Sulak Alanı’nda Edremit Belediyesi tarafından “Enginkent Akçay” adlı bir konut projesi için verilen inşaat ruhsatlarına karşı Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Doğa Araştırmaları Derneği, Yeşil Düşünce Derneği, Edremit Çevre Sağlığı ve Doğayı Koruma Derneği, Çevre Koruma Kooperatifi, Doğa Derneği ve bir grup yurttaş tarafından dava açılmıştı. Balıkesir 2. İdare Mahkemesine açılan davada alanla ilgili mevcut imar durumunun, sulak alan mevzuatı ve korunan alan mevzuatına aykırı olduğu ileri sürülerek ruhsatların iptali istenmişti.
Gördes yakınlarındaki Meta nikel maden işletmesinde ısı kazanı patladı
Manisa’nın Gördes ilçesinde Meta Nikel Kobalt AŞ’nin işlettiği nikel maden işetmesinde bir patlama yaşandı. Gördes Çevre Komisyonu’nun Facebook’ta yaptığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
‘9 Haziran 2022 tarihinde akşam saatlerinde işletmenin bulunduğu Tavşan alanı mevkiinde oturan vatandaşlar büyük bir endişe ve korku yaşadılar. Olay yerine yakın olan vatandaşlar işletmenin bacasından aniden çıkmaya başlıyan simsiyah duman kütlesinin çok hızlı bir şekilde etrafa yayılmaya başladığını endişeyle seyretmeye başlayıp, kamera görüntüleri ile resimlerini çekmeye başladılar. Yörede çobanlık yapan vatandaşlar nefes almakta zorlanıp, ne olduklarını bilemedikleri bu durum karşısında hızla o çevreden ayrıldıklarını söylediler.
Daha sonra yapılan araştırmalarda ısı kazanının patladığı öğrenildi. Olay anında çalışanların akşam yemeğinde olması, olası bir can kaybının olmaması büyük bir tesadüf eseri oldu. Böyle bir kazanın geçtiğimiz yıl içinde de olduğu etrafta yaşayanların anlatımından ve gönderdikleri fotoğraftan da anlaşılmaktadır.’