WWF-Türkiye, net sıfır yol haritası ve bunun bir parçası olarak kömürden çıkış stratejisine dair bir rapor yayınladı.
Paris Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasının ardından 2053 yılı için net sıfır hedefini açıklayan Türkiye’nin bu hedefe nasıl ulaşacağı tartışılırken, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), bu kapsamda enerji sektörünün adil dönüşümü için yol haritası öneren bir rapor yayımladı. Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinden akademisyenlerle bağımsız araştırmacılar tarafından, S360 ve WWF-Türkiye uzmanlarının da katkılarıyla hazırlanan rapor, ulusal ölçekte net sıfır yol haritası ve bunun bir parçası olarak kömürden çıkış stratejisi ile kömür bölgelerinde adil geçişin birbirleriyle bağlantılı şekilde planlanması ve uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Rapora göre, kömürden çıkış sürecinin ve sonrasının kapsayıcı ve demokratik bir şekilde ele alınarak kömür sektöründe çalışanların haklarının ve geçimlerinin korunması önem taşıyor. Bu, söz konusu bölgelerde yeni istihdam ve insana yakışır iş olanakları yaratan, toplumsal eşitsizlikleri azaltan, doğal kaynakları ve doğal yaşamı koruyan eşitlikçi, adil, sürdürülebilir ve dirençli bir kalkınma politikasının belirlenmesi ve uygulanması anlamına geliyor. Raporda ayrıca adil dönüşüm planlamasının bir parçası olarak enerji ve tarım sektörlerine yapılacak yeşil yatırımların (yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile organik tarım) sera gazı azaltımı ve istihdam etkilerini değerlendiren bir analiz de yer alıyor. Raporla ilgili bir açıklama yapan WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli şunları söyledi:
Türkiye geçtiğimiz yıl Paris Anlaşması’na taraf olurken 2053 yılına yönelik bir net sıfır vizyonu ortaya koymuştu. Bu vizyona giden yolda başta enerji sektörü olmak üzere tüm alanlarda kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç var. Emisyonların üçte birine neden olan elektrik üretiminde kömürden çıkış bir seçenek değil, zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Rüzgâr ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarını artırarak bu süreci 2030’da tamamlamak mümkün. Ayrıca, raporumuzdaki analizler enerji ve tarım sektöründe yeşil yatırımların büyük bir istihdam potansiyelini barındırdığını gösteriyor. Ancak bu dönüşümün maliyeti kırılgan grupların sırtına yüklenmemeli. Raporda Türkiye için adil ve katılımcı bir dönüşüm sürecinin nasıl olabileceğini gösteren bir yol haritası ortaya koymaya çalıştık.
Yeni rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kuruluyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Atıl durumda, tarıma elverişsiz 300 milyon metre kare hazine arazisini ekonomimize kazandırıyoruz. Bu arazilere rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kurulacak. Böylelikle 20 bin megavat yenilenebilir enerji üretimi sağlayacağız” ifadelerini kullandı. Anadolu Ajansı’na göre Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında çevre dostu enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması amacıyla yeni bir proje başlatacağını açıkladı. Buna göre, söz konusu arazilerde yenilenebilir enerji kaynaklarıyla lisanssız elektrik üretimi yapılabilecek. Uygulamadan mesken ve aydınlatma abone grubunda yer alanlar hariç, kendi ihtiyaç duydukları elektriği üretmek amacıyla maden veya jeotermal işletme ruhsat sahipleri, sanayiciler, kamu ve özel hizmetler sektöründe yer alan kişiler ile tarımsal faaliyetlerde bulunanlar yararlanabilecek.
Petrol şirketi CEO’su COP28’in başkanı olarak atandı
Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden birinin CEO’su, önümüzdeki aylarda yapılacak COP28 zirvesinin başkanı olarak atandı. Sultan Ahmed El Caber, aynı zamanda COP28’in ev sahibi Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Endüstri ve İleri Teknoloji Bakanı. Çevreciler, El Caber’in petrol şirketindeki görevinden ayrılması gerektiğini ve bu durumun net bir çıkar çatışması oluşturduğunu söylüyor. Ülkeleri, bilim insanlarının tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınmak için gerekli olduğunu söylediği fosil yakıt üretimi ve kullanımını azaltmaya petrol işindeki bir ismin zorlayamayacağını belirttiler. Küresel iklim değişikliği görüşmeleri sürecini yönetmek kolay bir iş değil. Çünkü aylar öncesinden, özellikle de konferans sırasında başkanın tüm sözleri ve faaliyetleri yakından izleniyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği kuraklık riskini değerlendirdi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kuraklık riskini değerlendirdi. Ege ve Marmara bölgelerinde devam eden yağışların özellikle kuru alanlarda üretim yapan üreticileri sevindirdiğini ve bu bölgelerde kuraklık riskinin şimdilik azaldığını aktaran Bayraktar, “Yağış almayan İç Anadolu Bölgesinde ise kuraklık riski devam ediyor” diye konuştu. Ekim, Kasım, Aralık ayları ve Ocak ayının başında beklenen yağmur ve kar yağışlarının düşmemesi sonucu ekim alanlarında, özellikle İç Anadolu Bölgesi’ndeki alanlarda buğday ve arpa çıkışlarının olumsuz etkilendiğini söyleyen Bayraktar, “Önümüzdeki günlerde beklenen yağışlar gerçekleşmezse üretimi ve üreticilerimizi zor günler bekliyor” dedi.
Tarımsal üretim ve pazarlama dönemi başladı
2022-2023 yılı tarımsal üretim ve pazarlama dönemi Ekim ayı itibarıyla başladı. Başta kışlık hububat olmak üzere, bazı baklagiller, kanola ve bazı sebzelerin ekimleri yapıldı. “Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de son üç ayda yağışlar uzun yıl verilerine göre yüzde 38, geçen yıla göre de yüzde 29 azalma göstermesiyle kış kuraklığı yaşanıyor” diyen Bayraktar, “Beklenen kar yağışlarının yeterince gerçekleşmemesi durumunda, ilkbaharla birlikte ekimleri gerçekleştirilecek diğer ürünler içinde sıkıntılı bir döneme girilecek” şeklinde konuştu.