Türkiye’de şarj istasyonlarına yatırımlar hız kazandı

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye’deki ciddi problemlerden biri olan şarj istasyonu sorunu çözmek için yatırım atağı başladı.

Tüm dünyada elektrikli araçlara geçiş hızlanırken Türkiye’de sürücülerin en büyük kaygılarından biri olan şarj istasyonu yetersizliği sorununu çözmek için yatırımlar hızlandı. Firmalar birbiri ardına bu alandaki yatırımlarını açıklıyor. Şarj ağı işletmeci lisansı alan firma sayısı da 30’a ulaştı. Türkiye’de 4 bin olan şarj istasyonu sayısının 2030 yılına kadar 200 bine yaklaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de 2022 yılının nisan ayında Resmi Gazete'de yayımlanan Şarj Hizmeti Yönetmeliği ve ardından haziran ayında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) işletme ağı için lisans vermeye başlaması firmaları bu alanda harekete geçirmişti. Mevcut şirketler yatırımlarını artırma kararı alırken sektöre yeni oyuncu girişi de hızlandı. 

Havrita’ya tepkiler büyüyor

Havrita isimli uygulama içerisinde başıboş köpeklerin işaretlendiğini ve bu köpeklerin kullanıcılar tarafından öldürüldüğünü söyleyen hayvanseverler, sosyal medyada ve change.org’ta Havrita’nın kapatılması için kampanya başlattı. Bunun üzerine site sahibi bugün itibariyle siteye yeni girişlerin durdurulduğunu bildirerek, “Kısa bir ara verdik.” notunu paylaştı. Havrita-Başıboş Köpek Haritası’nın sözcüsü avukat Devrim Koçak, DHA’ya açıklamada bulundu:

Arkadaşımız tamamen iyi niyetle, başıboş köpeklerin refahı ve insanların da başıboş köpekler nedeniyle zarar görmemesi için bu siteyi oluşturmuş. Garip iftiralar ortaya çıkınca ara verme kararı aldık. Sitede erişim engeli yok. Erişimi sitenin sahibi durdurdu. Art niyetli kişilerin işaretleme yapıp sonra da orada canice katliam yapabileceklerini düşündüğümüz için ara verdik. Bunun sorumluları ortaya çıksın. Sitede şu an eski saldırı vakaları duruyor, yeni giriş yapılmıyor.

Avdan mahallesi Cumhurbaşkanlığı kararıyla kamulaştırılıyor

Denizli’nin Tavas ilçesinde açılacak kömür madeni için Cumhurbaşkanlığı tarafından “acele kamulaştırma kararı” verilen Avdan mahallesindeki arazilerde işlemler başladı. Kömür madenine ve karara karşı çıkan vatandaşlar arazilerinde bulunan zeytin, tütün, üzüm gibi ürünleri maden şirketinden korumak için nöbet tutmaya başladı. Bölgede açılacak kömür madenine karşı mücadele veren vatandaşlar kamulaştırma sürecinde yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na anlattı:

Tapulu malımız. Bizi tehdit ediyorlar. Devlet gelsin. Ben kömürcüye vermeyeceğim dedim. Kuyunun başına geldi. Ben aradan indim, eşim de motorla gitti. ‘Yavrum bu kuyuyu nasıl gömdün?’ dedim. Öyle söyleyince kepçeyle üstüme yürüdü. Elim ayağım titredi, can korkusuyla kaçtım. Keşke kaçmasaydım da beni orada öldürseydi.


Nae São Paulo’ya tepkiler sürüyor

Dikili Kaymakamlığı’na şikayet dilekçelerini teslim eden Dikili Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, "Aliağa dünyanın çöplüğü değil.", "Türkiye, dünyanın çöplüğü değil." ve "Ölüm gemisini ülkemizde görmek istemiyoruz." sloganları attı. 100'e yakın kişinin katıldığı protesto sonrası şu açıklama yapıldı: 

Dilekçelerimizi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü’ne iletilmek üzere Dikili Kaymakamlığı’na teslim ettik. Aliağa çöplük değil, Türkiye çöplük değil. Dolayısıyla bu tür gemilerin Aliağa’da sökülmesine karşı çıkıyoruz. Bunu protesto ediyoruz.

Platform üyelerinin kaymakamlığa verdiği dilekçede şu ifadelere yer verildi:

Bakanlığınızın mayıs ayında verdiği onayla 1963-2000 yıllarında Fransız donanmasında, sonrasında da Brezilya donanmasında kullanılıp hurdaya ayrılan Nae São Paulo adlı uçak gemisinin İzmir Aliağa'daki gemi söküm bölgesine getirilmesine izin verildiğini öğrendik. Fransa’nın daha önce nükleer denemelerinde kullandığı bu uçak gemisinin yapım yılı da göz önünde bulundurulduğunda, asbest ve radyoaktivite dahil olmak üzere önemli miktarda tehlikeli atık içerdiğini basından üzüntü ve kaygıyla takip ediyoruz. Aliağa bölgesinde hâlihazırdaki sanayi tesislerinden dolayı kirlilik çok yüksek. Aliağa buna bağlı sağlık sorunlarının üst seviyelerde yaşandığı bir yer. Aliağa ve çevresinde yaşanan bu tehlike sadece Aliağa’yı ilgilendirmiyor. Söküm işlemi sırasında bu maddeler kontrolsüz bir şekilde çevreye yayılarak geri dönüşü olmayan riskler yaratacağı için hepimizi yakından ilgilendiriyor. Bu gemilerin söküm işlemleri sırasında deniz ve karada yarattığı çevresel kirliliğin yanında “oksijen kaynağı ile kesme yöntemi” kullanıldığı için hava kirletici bileşenler de atmosfere yayılıyor. Anayasanın 56. maddesine göre “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” Nükleer serpinti konusundaki ölçümlere dair net verisi olmayan, radyoaktivite ve asbest başta olmak üzere birçok tehlikeli ve zararlı maddeyi bünyesinde barındıran Nae São Paulo adlı uçak gemisinin ülkemize getirilmesini istemiyoruz.