Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Yaban Hayatı Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sözen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye'de bugüne kadar yaklaşık 490 kuş türü kaydedildiğini belirtti.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Yaban Hayatı Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sözen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye'de bugüne kadar yaklaşık 490 kuş türü kaydedildiğini belirtti. AA'nın haberin göre ülkede yaşayan bazı kuş türlerinin sürekli görüldüğüne, büyük çoğunluğu göçmen olduğu için belli mevsim veya dönemlerde görülebildiğine dikkati çeken Sözen, "Bir kısmı rastlantısal konuk olup nadiren görülen türler. Bu nadir türlerden birisi 'Ak kaşlı kiraz kuşu (Emberiza rustica)' olup 1900'lü yıllardan sonra Türkiye'de sadece 8 kez görüldü" dedi. Sözen, "Ak kaşlı kiraz kuşu"nun Türkiye'de ilk fotoğrafının 2008 yılında Soner Bekir tarafından Sarıkamış'ta çekilebildiğini aktararak, şunları kaydetti: "25 Aralık'ta kente bağlı Çaycuma ilçesinde yaban hayatı gözlemcisi ve fotoğrafçısı Özay Özalp Özaydın tarafından türün görüntülenmesiyle Türkiye'den 1900'lü yıllardan sonraki 9. kaydı sağlanmış oldu. Ak kaşlı kiraz kuşunun Zonguldak'tan kaydı olmadığı için kent için de 309'uncu kuş türü olarak kayıtlara geçti."
En büyük buzdağı parçalara ayrılmaya başladı
Üç yıl önce Antarktika buz sahanlığından koparak dünyanın en büyük buzdağı haline gelen devasa buz kütlesi, makaroni ve imparator penguene ev sahipliği yapan Güney Georgia Adası’na doğru endişe verici yolculuğunda parçalara ayrılmaya başladı. ABD Ulusal Buz Merkezi (USNIC) tarafından yapılan açıklamada merkezdeki bilim insanlarının Sintinel-1A uydusundan alınan görüntülerde yeni ortaya çıkan parçaları tespit ettikleri belirtildi. Live Science’ın aktardığına göre ilk kırılma da 15 Aralık tarihinde gerçekleşmişti. Yeni parçalarla birlikte şu anda birbirlerinden ayrılan dört ayrı buzdağı parçası olduğunu ortaya koyuyor. Geçen nisan ayında büyüklüğü 5 bin 100 kilometrekarenin biraz üzerindeydi. 2020 yılının baharında parçalardan biri Güney Atlantik Okyanusu’nda milyonlarca penguen, fok ve diğer deniz canlılarına ev sahipliği yapan bir vahşi yaşam sığınağı olan Birleşik Krallık’a ait Güney Georgia Adası’na doğru ilerliyordu. Uzmanlar, adanın sığ kıta altı raflarına sıkışıp kalması durumunda, hayvanların yiyecek avlama yeteneklerine büyük ölçüde müdahale edebileceğinden korkuyorlardı. Birleşik Krallık Antarktika Derneği‘nden bir çevrebilimci olan Geraint Tarling yaptığı açıklamada, “Hayvanların yiyecek (balık ve kril) bulmak için seyahat etmeleri gereken gerçek mesafe gerçekten önemli” demişti. Tarling, “Büyük bir dolambaçlı yoldan gitmek zorunda kalırlarsa, bu durum, arada açlıktan ölmelerini önlemek için yavrularına zamanında geri dönemeyecekleri anlamına gelir” ifadelerini kullanmıştı. Ancak, görünüşe göre bu su altı rafları, aslında parçalanmaya başlamasına neden olan şey. Şu anda en büyük parçaların adanın kuzeyinde, Güney Antarktika Çevresel Akıntı Cephesi olarak bilinen hızlı hareket eden bir akıntı üzerinde taşınması umuluyor. Ancak herhangi bir parça raflara takılırsa gene de bölgedeki yerel vahşi yaşamı kesintiye uğratabilir.
HES'e geçit vermeyecekler
Batman'ın Sason ilçesine bağlı Balbaşı köyü ile Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Kayahan Mahallesi arasında bulunan Zore Çayı üzerinde yapılmak istenen hidroelektrik santralına (HES) tepki gösteren yurttaşlar, vadinin sular altında kalmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Projenin faaliyete geçmesiyle birlikte mahalleye bağlı 4 mezra sular altında kalacak.
Edirne'de at arabaları dönüşümü
Edirne‘nin Keşan ilçesinde başlatılan ‘At arabaları dönüşüyor’ projesi kapsamında bugün düzenlenen törenle at arabalarını teslim eden 104 kişiye ücretsiz elektrikli triportör dağıtıldı. Proje, Keşan Belediyesi tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘ndan alınan 1 milyon 600 bin liralık hibe desteğiyle hayata geçirildi. DHA‘nın haberine göre, Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, bu proje sayesinde yük taşımacılığında kullanılan at arabalarının ilk defa teslim alınarak yerine ücretsiz bir şekilde elektrikli triportör verildiğini kaydetti.
Gece alacalı kurbağası yeniden keşfedildi
Yeni yapılan bir çalışmayla 1991 yılından bu yana kayıp olan yıldızlı gece alacalı kurbağası (Atelopus aryescue) yeniden keşfedildi. Keşif, Kolombiya’da yer alan Sierra Nevada de Santa Marta’da yaşayan yerli Arhuaco halkı sayesinde yapıldı. Harlequin kurbağaları, Kosta Rika‘dan Panama‘ya zıplayan oldukça başarılı bir tür grubuydu. İklim değişikliği ve patojenik mantarlar, türleri büyük ölçüde yok olmaya itti. Şu ana kadar bu kara kurbağalarının bilinen tek popülasyonlarının Kosta Rika Quepos’de ve Batı Panama’nın birkaç bölgesinde olduğu tahmin ediliyordu. Bu ailenin siyah-beyaz benekli bir yesi olan gece alacalı kurbağasının ise soyu tükenmiş olarak kabul edilmişti. Sogrome topluluğunun bir üyesi ve Francisco José de Cladas Bölge Üniversitesi‘nde biyoloji öğrencisi olan Kaneymaku Suarez Chaparro, Arhuaco halkının Sierra Nevada de Santa Marta’yı “kutsal” bir yer ve yıldızlı gece alacalı kurbağasını “su dünyasının koruyucuları ve bereket sembolü” olarak gördüğünü belirtiyor. Chaparro açıklamasında “Kaynaklarımızı yönetmeyi ve evimizi korumayı sürdürdük. Bu da toprak ana ve buradaki tüm yaşam ile denge içerisinde yaşadığımız anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Projenin devamında kurbağaların nesillerinin korunması için araştırmalar sürdürecek.