TEMA Vakfı Hatay’da çalışma başlattı

-
Aa
+
a
a
a

TEMA Vakfı, 6 Şubat’ta yıkımın en çok yaşandığı illerden biri olan Hatay’da çalışma başlattı.

Fotoğraf: TEMA Vakfı
Gezegenin Geleceği: 06 Şubat 2024
 

Gezegenin Geleceği: 06 Şubat 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

TEMA Vakfı, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen, 11 ilde yıkıma ve on binlerce can kaybına neden olan depremlerin neden olduğu enkaz atıklarının toprak ve su üzerinde yarattığı kirliliği tespit etmek üzere, yıkımın en çok yaşandığı illerden biri olan Hatay’da çalışma başlattı. Çalışma kapsamında, 2023’ün Haziran, Eylül ve Aralık aylarında Hatay’a yapılan ziyaretlerde toprak ve su örnekleri alınarak asbest, ağır metal ve bakteriyolojik analizler yapıldı. Çalışmaya dair bilgi veren TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Hatay’da planlı olmadığını düşündüğümüz değişik noktalara dökülmüş enkaz atıklarından ve yakınlarındaki tarla ve bahçelerdeki topraktan aldığımız yedi örneğin beş tanesinde asbest tespit edildi. Ayrıca Samandağ’da deniz kenarında bulunan Mileyha Kuş Cenneti Sulak Alanı’ndan ve Antakya Serinyol’da bulunan kuyu suyundan alınan üç örneğin ikisinde de asbeste rastlandı. Güneysöğüt, Samandağ ve Serinyol’dan aldığımız üç adet su örneğinde ise bakteriyolojik üreme tespit edildi. Bu sonuçlar Hatay’da kullanılmakta olan suya kanalizasyon suyunun karışmış olma ihtimalini gösteriyor. Bu durum, zehirlenmelere ve salgın hastalıklara yol açabilir. Yine Defne ve Samandağ Mileyha Kuş Cenneti yakınlarından aldığımız su örneklerinde bazı ağır metal miktarlarının İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’le belirlenen sınır değerlerin oldukça üzerinde olduğu tespit edildi. Bu nedenle, halk sağlığı açısından endişeliyiz,” diye konuştu. Ataç, “Deprem sırasında ve sonrasında binaların yıkılmasıyla etrafa yayılan yüksek miktardaki asbest lifleri, halk sağlığı açısından ciddi tehlike yaratıyor. Maalesef daha önce bazı Sivil Toplum Kuruluşları tarafından yapılan asbest ölçümleri sonucunda havada sınır değerlerinin çok üstünde asbeste rastlandı. Asbestin, özellikle solunum yoluyla insan vücuduna alındığında; akciğer fibrozu, akciğer ve gırtlak kanseri vb. ciddi hastalıklara yol açtığı biliniyor. Sindirim yoluyla vücuda alındığında kansere neden olup olmadığı konusunda kesin bir sonuç olmamakla birlikte kansere yol açabildiğine yönelik çalışmalar da mevcut,” ifadelerini kullandı. Hatay’da halk sağlığını tehdit eden tek etkenin asbest olmadığını söyleyen Ataç, “Moloz yığınlarından havaya yayılan zehirli gazlar, tozlarda bulunan inorganik ve kimyasal atıklar ile sulara karışan mikrobiyolojik atıklar da söz konusu. Bunların içinde en tehlikelisi ise ağır metaller. Bazı ağır metaller su ve toprakta biriktiğinde nörolojik hasar, böbrek yetmezliği, kanser gibi sağlık sorunlarına neden olabilir,” diyerek diğer etkenlere de dikkat çekti. Ataç, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde, hayatını kaybeden yurttaşların yakınlarına, depremden etkilenen herkese ve tüm ülkeye başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini de bir kez daha yineledi.

Akbelen Ormanı’nda doğa katliamı yapan şirket yeşil aklama ile suçlandı

Geçtiğimiz Temmuz ayında Akbelen Ormanı’nın dörtte üçünü maden sahasını genişletmek için yok eden şirket yeşil aklama ile suçlandı. Şirketin İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörlüğü ile işbirliği içinde İTÜ’lü öğrencileri emrivaki bir şekilde şirketin reklam malzemesi olarak kullandığı ifade ediliyor. İTÜ yönetimi tarafından üniversitenin kulüp ve proje takımlarına ‘250. Yıl Fidan Dikimi’ etkinliği adı altında bir davet gönderildi. Davette yer alan programda kahvaltı, fidan dikimi, müzik ve çeşitli eğlence etkinlikleri ile kış pikniği konseptli öğlen yemeği düzenleneceği belirtilirken, şirket ile ilgili herhangi bir bilgi yer almadı. Ancak Muğla’ya varan öğrenciler, önce şirketin sahip olduğu termik santrala ardından fidan dikimi için şirketin arazisine götürüldü. Etkinliğin ardından bir açıklama yapan İTÜ kulüpleri, üniversite yönetimine tepki gösterirken, kulüplerin, doğa katliamı yapan şirketin termik santralına emrivakiyle reklam malzemesi yapılmasını kabul etmediklerini duyurdu.

‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’

Çevre sürdürülebilirliğinde gönüllü sanayi inisiyatifi ve geniş kitlelere dokunan sivil toplum kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ve özellikle son yıllarda ‘iklim krizi ile savaşım’ ve ‘döngüsel ekonomiye geçiş’ konularına odaklanan Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete İmer, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlikteki son gelişmeleri değerlendirdi. 2023’te Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi ile bir danışmanlık şirketi tarafından yayımlanan ‘Özel Sektörün Gözünden Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Değerlendirmesi’ raporunu özetleyen Mete İmer, “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, 17 madde olarak 2015’de BM Genel Kurulu’nda 2030 hedef tarihiyle kabul edildi. Gezegenimizi korumanın yanı sıra yoksulluğun ortadan kaldırılmasını, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadeleyi, refahın adil paylaşımı ve barışı hedefleyen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, dünya genelinde özel sektörün gündeminde de önemli yer tutuyor,” dedi.

Gigantopithecus blacki'nin yok oluş süreci

Nature dergisinde yayımlanan çalışma, dünyada yaşamış en büyük primat olan ve Asya maymunları arasında yer alan Gigantopithecus blacki'nin neslinin tükendiği süreci ele aldı. Nesli, günümüzden 295 bin ila 215 bin yıl önce tükenen Gigantopithecus blacki'nin yok oluş sürecini aydınlatmak isteyen bilim insanları, Güney Çin'deki 22 mağarada yaptıkları çalışmalarda, yaklaşık 2,5 - 3 metre uzunluğunda ve 350 - 400 kilogram ağırlığındaki primatın mevsimsel değişimlerle birlikte değişen yaşam alanı ve beslenme tercihleri sonucunda popülasyonunda yaşanan azalmalar nedeniyle yok olduğunu tespit etti.