Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü tarafından yayımlanan rapora göre, Türkiye ek teşviklerle mevcut destek mekanizmasını güçlendirerek güneş enerjisi sistemlerinin geri ödeme süresini bugün 7 yıla, 2030 yılı itibarıyla ise 2 yıla düşürebilir.
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü tarafından yayımlanan rapora göre, Türkiye ek teşviklerle mevcut destek mekanizmasını güçlendirerek güneş enerjisi sistemlerinin geri ödeme süresini bugün 7 yıla, 2030 yılı itibarıyla ise 2 yıla düşürebilir. Yeni Teşvikler Türkiye’nin Çatı Tipi Güneş Enerjisi Sektörünü Aydınlatıyor raporuna göre, çatı pazarında kurulum harçlarının ve katma değer vergisinin kaldırılması enerji bağımsızlığına giden yolun önünü açabilir. Mayıs ayında yürürlüğe giren ulusal mahsuplaşma düzenlemesi Türkiye’de çatı tipi güneş enerjisi sistemlerinin çoğalması için kapıyı araladı. Ancak rapora göre, bu sistemlerin kullanımının ülke çapında daha hızla yaygınlaşabilmesi için ek teşviklere ihtiyaç var. Raporun yazarlarından IEEFA Enerji Finansmanı Analisti Gerard Wynn Türkiye’nin güneş enerji sistemlerinin dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biri olduğunu söyledi. Hanelerin de bu teknolojiyi kullanmaya istekli olduklarını söyleyen Wynn, “öncelikle biraz daha fazla finansal desteğe ihtiyaçları var” dedi. Türkiye’nin bu sektörü desteklemesiyle ithal kömür kullanımını azaltabileceğine değinen Wynn şu ifadeleri kullandı: ‘’Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretmenin güzelliği, ülkenin hem diğer ülkelere nazaran çok daha avantajlı olduğu doğal bir enerji kaynağından yararlanıyor olması, hem de oldukça pahalı olan kömür ithalatını bu sayede azaltabilecek olması.’’
"Türkiye gelecekte su kıtlığı yaşayabilir"
DW Türkçe’nin haberine göre Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Uzun, Türkiye’nin gelecekte su kıtlığı yaşayan bir ülke olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Bakanlık tarafından hayata geçirilen Ulusal Havza Yönetim Stratejisi kapsamında Trabzon’da düzenlenen Doğu Karadeniz Havza Yönetim Heyeti toplantısında konuşan Uzun, Türkiye’deki su kaynaklarının durumuna ilişkin bilgiler paylaştı. Kullanılabilir, temiz su kaynaklarına olan ihtiyacın her geçen gün arttığını belirten Uzun hızlı nüfus artışı, ihtiyaçların artması ve sanayileşmenin etkisi ile Türkiye ve dünyada su kaynaklarının hızla azaldığını belirtti. Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının bin 365 metreküp olduğunu belirten Uzun, “Nüfus artışı ve sanayileşme hızı göz önüne alındığında 2030 yılında bu miktarın yıllık bin 120 metreküpe kadar düşeceği öngörülmekte. Bu verilere göre, ülkemiz günümüz itibarıyla su fakiri olmamasına rağmen, su zengini bir ülke de değil. Su stresi altında bir ülke” şeklinde konuştu. Uzun “Hatta yapılan birçok çalışmaya göre, yakın bir gelecekte ülkemizin su kıtlığı yaşayan bir ülke durumuna gelmesi bile muhtemel” ifadesini kullandı. Küresel iklim değişikliği nedeniyle, su kaynaklarının kalite ve miktar yönünden olumsuz etkilendiğini aktaran Uzun, “Kuraklık şartları ve aşırı yağışların sonucunda meydana gelen taşkınların” zarar verdiğini hatırlattı.
İzmit Belediyesi 23 bin adet lavanta dikiyor
Kadınlara işgücü ortamı sağlamak, kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik yönden faydalarını gözetmek mesleki veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile istihdam ve eğitim ortamı hazırlayarak karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma sunmak amacıyla İzmit Belediyesi tarafından kurulan İzmit Kadın Kooperatifi 23 bin adet lavanta dikimiyle çalışmalarına başladı. Kadınların sosyal kültürel ve ekonomik yönden faydalarını gözetecek olan İzmit Kadın Kooperatifi, üyelerinin mesleki veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile istihdam ve eğitim ortamı hazırlayarak karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmasına olanak sağlayacak bir alt yapıyla kuruldu. İzmit Belediye Başkanı Av. Fatma Kaplan Hürriyet, “Bakın üretmek ne kadar kıymetli bir araç. Bu kadar insanı ve kadını üretmek bir araya getirdi. Artık tüketen değil, üreten bir topluma ihtiyacımız var. Bu ekonomik krizde de yaratmak istediğimiz şey üretim farkındalığı, sahip olduğumuz değerleri üretmeyi hatırlatma bayramı. Lavanta kısmı işin güzellik kısmı. Asıl bizdeki hazine toprağımız, tarım ve köylerimiz. Köylerimizin ve toprağımızın değerini bilmemiz lazım. Bu yüzden lavanta bayramımızı köylerimizde yapalım istedik. Bu yüzden kadın kooperatifimizin kuruluşunun ilanını köylerimizde yapalım istedik” şeklinde konuştu. Başkan Hürriyet, “Önemli olan üretmek biz üretirsek lavantamızdan elde edeceğimiz ürünlerle kentimize, evlerimize katkı sağlamak mümkün. Birlikte omuz omuza dayanışma ile başarabiliriz. Kooperatifçilik demek sadece üretim demek değil dayanışma, birliktelik, kardeşlik, birlikte üretmek ve birlikte kazanmak demek” şeklinde konuştu.
29 Aralık'ta gıda çalıştayı düzenlenecek
İstanbul’da 29 Aralık 2019’da bir araya gelerek yapılacak olan Gıda Toplulukları ve Kooperatifleri Çalıştayı, gıda alanında çalışan 19 sivil inisiyatif ve sivil toplum kuruluşu ile, ülkemizdeki gıda kooperatifleri deneyimlerini masaya yatıracaklar. Temiz ve doğaya saygılı üretim yapan üreticiler ile gıda kooperatiflerinden faydalanan türeticileri de bir araya getirecek olan girişim, endüstriyel tarıma alternatif olarak gelişen bu yurttaş girişimlerinin yarattığı dönüşümü de tartışacaklar. Toplantıda üreticiler ile türeticiler, gıdaya erişimdeki radikal yöntemler, yerel yönetimler ve gıda toplulukları arasındaki iş birliği konuları, gıdaya erişimde katılımcılık modelleri ile endüstriyel üretimin iklim krizindeki rolünü ele alacaklar. Bu sene dördüncüsü düzenlenen Gıda Toplulukları ve Kooperatifleri Çalıştayı, 29 Aralık 2019’da İstanbul’da Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlenecek.