Marmara Gölü bu yıl hiç su verilmediği için kurudu

-
Aa
+
a
a
a

Manisa’daki Marmara Gölü, gölün ana kaynağı Gördes Deresi’nden su ulaşmadığı için tamamen kurudu.

Fotoğraf: Doğa Derneği
 Gezegenin Geleceği: 30 Ağustos 2021
 

Gezegenin Geleceği: 30 Ağustos 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Marmara Gölü, nesli tehlike altında olan Tepeli Pelikanlar, su kuşları ve endemik balıklara yaşam sağlayan ve uluslararası öneme sahip bir Önemli Doğa Alanı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, sivil toplum, uzmanlar ve yerel yönetimler Devlet Su İşleri’nden göle su verilmesini talep ediyor. Marmara Gölü, Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde bulunan ortalama 6 bin hektar büyüklüğünde bir alüvyal set gölü. Yer altı su kaynakları, Gördes çayı ve besleme kanalları ile dolması gereken Göl, Ağustos ayı içinde tamamen kurudu. Kurumasının başlıca nedeni göle akması gereken Gördes Çayı suyunun barajda tutulması. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, barajdan göle can suyu verilmesi için DSİ’ye yazılı başvuruda bulundu. Konu hakkında DSİ’den yanıt bekleniyor. Gölün tümüyle eski haline dönebilmesi için sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı daha Ahmetli Regülatörü’nde göle derhal su bırakılmasını talep ediyor. Önceki yıllarda kuruyan göle Gediz nehri üzerindeki Ahmetli Regülatörü’nden özel pompalarla su getirilerek göl kurtarılmıştı. Bir yandan göl kururken, diğer yanda gölün kuruyan alanları sürülerek taban suyunu kullanan tarım ürünleri ekiliyor ve göl tarım alanı olarak kullanılıyor. Marmara Gölü uluslararası öneme sahip bir Önemli Kuş Alanı. Kış aylarında bu gölde yaklaşık 65 bin su kuşu görülebiliyor. Nesli tehlike altına girmeye yakın olan tepeli pelikan türünün dünya nüfusunun kış aylarında %9’u Marmara Gölü’nde besleniyor ve kışı da burada geçiriyor. Gölün kurutulması tepeli pelikan başta olmak üzere pek çok su kuşunun yaşamını tehdit ediyor.  Marmara Gölü aynı zamanda Önemli Doğa Alanı. Gölde iki endemik balık türü yaşıyor. Gölün kurumasıyla birlikte göldeki balık nüfusu da tümüyle tehlike altına girdi. Göl, Ulusal Sulak Alan vasfında ve Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre koruma altında. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu RAMSAR Sözleşmesi olarak bilinen Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme’ye de aykırı.  

Küçük ölçekli balıkçılar ve kooperatif yetkilileri buluştu

WWF-Türkiye “Küçük Ölçekli Balıkçılık Ortak Yönetimi” projesi kapsamında, çalışma sahası olan Mersin’in Erdemli ilçesinde faaliyet gösteren küçük ölçekli balıkçılar ve kooperatif yetkililerini İzmir’deki küçük ölçekli balıkçılar ve kooperatiflerle buluşturdu. İzmir’in Mordoğan, Urla ve Foça bölgelerinde gerçekleşen saha gezileri, mezat ve kooperatif ziyaretlerini kapsayan dört günlük etkinlikte kooperatiflerin ilk satıştaki rolünün geliştirilmesi konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.

Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ile Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜRKOOP) temsilcilerinin de katıldığı teknik gezi kapsamında SÜRKOOP Genel Başkanı Ramazan Özkaya ve WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli tarafından işbirliği protokolü de imzalandı. Protokol ile ilgili tüm tarafların katılımının teşvik edilerek Ulusal Küçük Ölçekli Balıkçı Platformu’nun oluşturulması ve sektörün sürdürülebilirliğinin desteklenmesi için işbirliği kararı alındı. 12 metreden küçük tekneler ile kıyıya yakın bölgelerde pasif av araçları ile yapılan günübirlik balıkçılık faaliyeti olarak tanımlanan küçük ölçekli balıkçılık, geçimini balıkçılıkla sağlayan kıyı topluluklarının refahı açısından önemli bir yere sahip. Türkiye’de balıkçılık filosunun %89,6’sını küçük ölçekli balıkçı tekneleri oluşturuyor. Ancak sektörde çalışan tüm kesimler, iklim değişikliği, endüstriyel sektörle rekabet, alternatif geçim kaynaklarından yoksun olma, yeterli oranda temsil gücüne sahip olmama ve azalan kaynakların yönetiminde rol alamama gibi sorunlar ile başa çıkmaya çalışıyor. Sınırlı doğal kaynaklarımızı sürdürülebilir biçimde kullanmayı ve geçimini bu kaynaklardan sağlayan kıyı topluluklarını korumayı başaramıyoruz. Su ürünlerine yönelik talebin sürekli artışı ve kaynakların uygun yönetilmemesi nedeniyle dünya genelinde aşırı avlanma ile karşı karşıyayız. Akdeniz’de durum daha da vahim; analiz edilen balık stoklarının yüzde 75’i aşırı avlanıyor. Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan “Balıkçılar denizlerimizin doğal bekçileri. Bugün WWF-Türkiye’nin kolaylaştırıcılığı ile çok doğru bir buluşma gerçekleşiyor. Farklı bölgelerin balıkçıları,  kooperatifleri, sivil toplum, bilim insanları denizlerimizin ve sektörün sorunlarını ortak bir platformda hep birlikte konuşacağız. Sorunlarımıza ancak bu şekilde çözüm bulabiliriz.” dedi.

Yorkshire-Hebdenli Walker iklim değişimine dikkat çekmek için 335 km yürüdü

İlhamını Greta Thunberg’den alan Yorkshire-Hebdenli Walker, Londra-Westminister’daki İngiliz parlamentosuna yaptığı yaklaşık 335 km uzunluğundaki yürüyüşü boyunca tepelere, yağmura ve şüphelere meydan okudu. Walker, karbon vergisinin insanlığın mevcut olarak distopik bir dünyaya ilerlediği yolu yavaşlatmak için çok önemli bir adım olduğu konusunda net. Londra’nın yaklaşık 30 km kuzeyindeki Woburn Sands kasabasında yürüdüğü sırada Reuters’a konuşan Walker, “Artık iklim değişikliği konusunda çok daha fazla şey biliyoruz ve karbon vergisinin kesinlikle en faydalı çözümlerden biri olacağını düşünüyorum” dedi. Walker, insanlardan karbon vergisi talep eden bir dilekçeyi imzalamalarını istiyor. Şu ana kadar 57 binden biraz daha az insan imzaladı. Eğer 100 bin imza alınırsa konu parlementoda tartışmaya açılacak. Walker, “İklim değişikliğinin etkileri şu an zaten görülüyor. Özellikle daha sonra yaşanacak yıkıcı etkilerden kaçınmak istiyorsak şu an gerçekten değişiklikler yapmalıyız” dedi. Her gün ya bir aile üyesinin ya da arkadaşlarının eşliğinde ilerleyen Walker, günde 10 mil yürüyor.