Maldivler Cumhuriyeti’nin geleceği, küresel ısınma kaynaklı yükselen deniz seviyesi nedeniyle tehlikede.
Hint Okyanusu’nun ortasında, Hindistan ve Sri Lanka’nın güney batısında yer alan Maldivler Cumhuriyeti’nin geleceği, küresel ısınma kaynaklı yükselen deniz seviyesi nedeniyle tehlikede. 1192 adadan oluşan ve 540 bin nüfuslu ülkede, adaların sadece 250’sinde yerleşim bulunuyor. Başkent Male’nin de aralarında olduğu birçok adanın deniz seviyesinden yüksekliğinin yaklaşık 1 metre ve sular her yıl ortalama 3 ila 4 milimetre yükseliyor. ABD Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) ile ABD Havacılık ve Uzay Ajansı’nın (NASA) geçen sene yürüttüğü araştırmaya göre, mevcut küresel ısınma oranları ile Maldivler’i oluşturan adaların yüzde 80’i, 2050’ye kadar dalgaların neden olabileceği seller ile altyapı ve temiz su kaynaklarının zarar görme ihtimali nedeniyle yaşanmaz hale gelebilir. Böylesi bir durumda, halkın yaşadıkları bölgeleri terk ederek Sri Lanka, Endonezya gibi ülkelere göç etmesi bekleniyor. Bu da Maldivler’den büyük bir iklim göçü yaşanacağı anlamına geliyor.
İtalya’da hükümet, kuraklıktan en çok etkilenen 5 bölgede olağanüstü hal (OHAL) kararı aldı. Son 70 yılın en şiddetli kuraklık kriziyle karşı karşıya bulunan ülkede, Başbakan Mario Draghi başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, bu durumdan en çok etkilenen kuzeydeki 5 bölgeye yönelik bir dizi karara imza attı. Bakanlar Kurulu, Piyemonte, Lombardiya, Veneto, Emilia-Romagna ve Friuli Venezia Giulia bölgelerinde OHAL ilan ederken, krizi aşmak için yaklaşık 36,5 milyon avroluk kaynak ayırdı. Söz konusu kaynaktan en çok pay yani 10,9 milyon avro Emilia-Romagna bölgesine verilecek. Hükümet ayrıca durum iyileşmezse, ek önlemlerin de alınabileceğini belirtti. İtalyan Ziraatçılar Derneğinin verilerinde, bu bölgelerdeki 270 bin kadar çiftliğin zor durumda olduğu belirtildi. Yılbaşından bu yana yağış miktarının önceki yıllara nazaran yarı yarıya azalması ve son haftalardaki aşırı sıcaklar nedeniyle söz konusu bölgelerde bazı belediyeler içme suyu kullanımında ve tarımsal sulamada kısıtlayıcı önlemlere başvurmak zorunda kalmıştı. Uzmanlar, ülke genelinde kuraklık krizinin tarımsal üretimin yüzde 30’unu tehdit ettiğini ve şu ana kadar tarım alanında 3 milyar avroya yakın zarara yol açtığını belirtiyor.
Araştırmacılar, tehlikeli virüslerin plastik üzerinde konaklayarak tatlı suda üç güne kadar bulaşıcı kalabildiğini buldu. Rotavirüs gibi ishale ve mide rahatsızlıklarına neden olan virüsler, 5 mm’den daha küçük olan mikroplastiklere bağlanarak hayatta kalıyor. Stirling Üniversitesi araştırmacıları, bu virüslerin bulaşıcı kaldıklarını ve potansiyel bir sağlık riski oluşturduklarını da ekledi. Stirling Üniversitesi’ndeki proje baş araştırmacısı Prof. Richard Quilliam şunları söyledi: “Virüslerin mikroplastiklere yapışabileceğini ve bu sayede suda üç gün hayatta kalabildiklerini bulduk.” Sudaki mikroplastiklerde bulunan virüslerin bulaşıcı olup olmadığını belirlemek için standart laboratuvar yöntemlerini kullanıldı. “Virüslerin çevrede, plastik üzerinde konaklayarak ne derece hayatta kalabileceklerinden emin değildik, ancak hayatta kalıyorlar hem de bulaşıcı olma özelliklerini koruyarak” dedi. Atık su arıtma tesislerinin mikroplastikleri yakalayamadığını sözlerine ekleyen araştırmacı, “Bir atık su arıtma tesisi kanalizasyon atıklarını temizlemek için elinden gelen her şeyi yapıyor olsa bile, boşaltılan suyun içinde hâlâ mikroplastikler var. Bunlar daha sonra nehirler aracılığıyla başka alanlara taşınabilir. Bu plastik parçacıklar o kadar küçük ki örneğin yüzücüler tarafından yutulabilir. Sizi hasta etmek için çok fazla virüs adeti gerekmiyor” dedi.
BM Okyanus Konferansı, Portekiz‘in başkenti Lizbon‘da bir hafta süren tartışma ve etkinliklerin ardından, hükümetler ve devlet başkanlarının Okyanuslarımızı Kurtarın adlı yeni bir siyasi deklarasyon üzerinde anlaşmalarıyla sona erdi. Konferansın sonuç bildirgesinde geçmiş “toplu başarısızlığı” kabul eden dünya liderleri, okyanusların karşı karşıya olduğu küresel acil durumdan derinden endişe duyduklarını” beyan etti; dünya sularının içinde bulunduğu “korkunç durum”un ele alınmasını sağlamak için daha fazla hırslı davranma çağrısında bulundu. Yapılan kapanışta, BM Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Miguel de Serpa Soares, konferansın başarısı için ortak ev sahipleri Portekiz ve Kenya‘yı övdü: “[Bu Konferans] bize kritik sorunları çözme ve yeni fikirler üretme fırsatı verdi . Ayrıca, kalan çalışmaları ve okyanuslarımız kurtarmak için bu çalışmayı genişletme ihtiyacını da netleştirdi.” Konferansa 24 devlet ve hükümet Başkanı da dahil olmak üzere 6.000’den fazla katılımcı ve 2.000’den fazla sivil toplum temsilcisi katılmıştı. Şimdiye kadar “Okyanuslarla ilgili hedeflere ulaşmak için toplu bir başarısızlığı” kabul eden liderler, hedefleri mümkün olan en kısa sürede tam olarak gerçekleştirmek için acil eylemde bulunma ve her düzeyde işbirliği yapma taahhütlerini yeniledi. Okyanusların karşılaştığı zorluklar arasında kıyı erozyonu, yükselen deniz seviyeleri, daha sıcak ve daha asidik sular, deniz kirliliği, balık stoklarının aşırı kullanımı ve deniz biyoçeşitliliğinin azalması yer alıyor. Lizbon’da bir araya gelen üst düzey politikacılar, iklim değişikliğinin “zamanımızın en büyük zorluklarından biri” olduğunun ve “okyanusların ve ekosistemlerinin sağlığını, üretkenliğini, sürdürülebilir kullanımını ve dayanıklılığını iyileştirmek için kararlı ve acilen hareket etme” gereğinin altını çizdi.