Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası (EIB) gelişmekte olan ülkelere mali desteğini artıracak.
Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası (EIB) da dahil olmak üzere kredi kuruluşlarının gelişmekte olan ülkelere mali desteğin artırılmasına yardımcı olmadaki rolü, COP27 müzakereleri için Kasım ayında Mısır’da buluşacak tarafların ele alacakları başlıca konulardan biri olacak. Geçen yıl taahhüt edilen iklim finansmanının yaklaşık 51 milyar doları, oran olarak yüzde 62’si düşük ve orta gelirli ülkelere gitti. Bankalar raporda, bu toplamın 33 milyar dolarından fazlasının iklime zararlı emisyonları azaltmayı amaçlayan projelere gittiğini söyledi. Ekonomileri iklim değişikliğinin giderek artan maliyetine adapte etmeyi amaçlayan projelere ise 17 milyar dolar ayrıldı. Raporda aynı zamanda özel yatırımcılardan ülkelere aktarılan sermayenin 13 milyar dolar olduğu belirtildi. Bununla birlikte 2021 rakamı, gelişmekte olan piyasaların ihtiyaç duyduğu tahmini finansmanın çok gerisinde kalıyor.
Türkiye’de elektrik üretiminde kömürlü termik santrallerinin payı yüzde 31,4
Türkiye’de kömürle ilgili kapsamlı bilgilere ulaşabileceğiniz Ekosfer Derneği’nin hazırladığı turkiyedekomur.org sitesi güncellendi. Kömür üretiminden istihdama, termik santrallerin elektrik üretimindeki payından Avrupa’da kömür kullanmaktan vazgeçen ülkeleri gösteren haritaya kadar çok farklı alanlarda güncel veriye Türkiye’de Kömür sitesinden ulaşabilirsiniz. 2022 yılında öne çıkan bazı kömür verileri: Türkiye’de elektrik üretiminde kömürlü termik santrallerinin payı yüzde 31,4. Türkiye’de linyit ve kömür madenlerinde 36.000.442 işçi çalışıyor, işçilerin 9.231.000’i kamuda, 27.229.000’u özel sektörde çalışıyor. Duyurusu yapılmış, izin alma aşamasında veya hâlihazırda izin alınmış projeler düşünüldüğünde Türkiye, yeni kömür santrali yapmayı planlayan ülkeler arasında dünyada 6. sırada yer alıyor. Avrupa’da kömürlü termik santrallerini kapatmak için tarih belirlemeyen 5 ülkeden (Bosna Hersek, Kosova, Polonya, Sırbistan) biri de Türkiye. Ekosfer Derneği bu konuda “Tarih Ver” adlı bir kampanya yürütüyor. Uluslararası Enerji Ajansı ve Climate Analytics gibi birçok kuruluş 1.5 derecelik sıcaklık artışının altında kalmak için kömürden elektrik üretiminin tüm dünyada 2040 yılında son bulması gerektiğini söylüyor.
Rüzgâr ve güneş enerjisi kullanımı artışta
Rüzgâr ve güneş enerjisi geçen yıl Mart-Eylül döneminde AB elektrik üretiminin yüzde 21'ini oluştururken, bu yılın aynı döneminde yüzde 24'ünü oluşturdu ve bu kaynaklardan 345 teravatsaat elektrik üretildi. Bu üretim geçen yılın aynı dönemindeki üretime göre 39 teravatsaatlik rekor artış gösterdi. İspanya elektrik üretiminin yüzde 35'ini, İtalya yüzde 20'sini, Polonya yüzde 17'sini ve Fransa yüzde 14'ünü rüzgâr ve güneşten sağlayarak rekor kırdı. AB'nin söz konusu dönemde rüzgâr ve güneşten elektrik üretimindeki rekor artış, 11 milyar euro maliyeti olan 8 milyar metreküp ilave fosil gaz ihtiyacının önüne geçti. Aynı dönemde AB'de fosil gaz ithalatına 82 milyar euro harcandığı hesaplandı. Doğal gazın bu dönemde elektrik üretimindeki payı yüzde 20 oldu. AB'nin gaza olan bağımlılığını artıran ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği hedeflerini engelleyen geçmiş politika tercihlerinin şu anki rekor seviyedeki enflasyonun ana nedeni olduğunu aktaran analizde, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin yüksek fiyatlı gaz ithalatını önemli ölçüde azaltarak daha yüksek bir enflasyon ve derin bir krizi önlediği ifade edildi. E3G Kıdemli Uzmanı Artur Patuleia, analize ilişkin değerlendirmesinde, "Sıkışık sıvılaştırılmış doğalgaz piyasalarının önümüzdeki yıllarda da yüksek gaz maliyetlerini sürdürecek olması nedeniyle, hükümetlerin RePowerEU'nun temiz enerji hedefini desteklemesi ve bunu enerji fiyat krizine müdahalenin temel bir unsuru hâline getirmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Ember Kıdemli Analisti Chris Rosslowe ise rüzgâr ve güneşin Avrupa vatandaşlarına enerji üretiminde yardımcı olduğunu fakat bu tip enerji kaynakları için gelecekte çok daha büyük bir potansiyelin bulunduğunu dile getirdi.
Ormanlar ve Finans Koalisyonunun raporu
Finans sektöründe şeffaflığı, politikaları, sistemleri,düzenlemeleri ve iyileştirmeyi amaçlayan Ormanlar ve Finans Koalisyonu tarafından yayımlanan raporda, ormansızlaşmayı körükleyen şirketlere sağlanan finansmanın 2020 ve 2021 yılları arasında yüzde 60’ın üzerinde artarak 47 milyar dolara ulaştığı tespit edildi. Analiz, yağmur ormanlarının ve iklim açısından hayati öneme sahip biyolojik çeşitliliğin korunmasının ana tema olarak belirlendiği, Kasım ayındaki küresel iklim müzakerelerinden önce duyuruldu. Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana bankaların riskli emtia firmalarına 267 milyar dolar pompaladığını ortaya koyan araştırmaya göre yatırımcılar, bu yıl Eylül ayı itibariyle 40 milyar dolarlık tahvil ve hisseye sahipler. Raporda, Brezilya’da sığır eti endüstrisinin 1985’ten bu yana Amazon ormanlarının yüzde 80’inin yok edilmesinin sebebi olduğu vurgulandı. Finans firmalarının her iki sektöre de kredi veya yatırım sağlamaya yönelik politikalarının“çok zayıf”olduğu ve çevresel bozulmayı önlemek, yerli halkların ve yerel toplulukların haklarını desteklemek veya şirketlerin insanları zorla kullanarak sömürmemesini sağlamak için çok az şey yapıldığı da belirtildi.