Uzmanlar, ilkbaharda havaların erken ısınması nedeniyle bitki ve ağaçların olması gerekenden erken çiçek açtığını belirtiyor.
İklim krizinin mevsimler üzerindeki etkisi bilim insanları tarafından sıkça tartışılıyor. Son yıllarda sonbahar aylarında havaların ortalama olarak daha sıcak olduğunu görüyoruz, ağaçlardaki yaprak dökümünün de geciktiğine şahit oluyoruz. BBC Türkçe’de yer alan habere göre, uzmanlar aynı şekilde ilkbaharda havaların erken ısınması nedeniyle bitki ve ağaçların olması gerekenden erken çiçek açtığını belirtiyor, İngiltere’de bunun neredeyse bir ay erken yaşandığını ifade ediyor. Kış aylarında ağaçlarda çiçek görmek bizi ne kadar mutlu etse de uzmanlar, çiçek açma düzenlerindeki değişimin tehlikeli olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor ve bu değişimlerin devam etmesi durumunda kuşların, böceklerin ve tüm ekosistemin, etkileri ciddi şekilde hissedeceğini söylüyor. Araştırmanın başında yer alan, Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Ulf Buntgen, erken çiçek açma olgusunun devam etmesi durumunda bir noktada ekolojik uyumsuzluğun başlayacağını, bunun “doğa ve çiftçiliğin varoluşu ve verimliliği üzerinde çok büyük etkisi olacağını” söylüyor. Buntgen, “İklim sistemimizde gördüğümüz bu değişim, hem doğayı hem de bizi çok derinden etkiliyor” diyor. Uzmanlar, dünyadaki tüm canlı türlerinin birbiriyle hassas bir ritim içinde var olduğunu belirtiyor. Bu ritmin bozulması, bilim dünyasında ‘ekolojik uyumsuzluk’ olarak sınıflandırılıyor ve uzmanlar sonuçlarının korkunç olabileceğine dikkat çekiyor. Cambridge Üniversitesi araştırmacıları, bu çalışma için İngiltere’de 18. yüzyıldan günümüze kadar yerli bitkilerin çiçek açma alışkanlıkları ve tarihlerini kaydeden ‘Doğanın Takvimi’ isimli veri tabanını inceledi. 406 bitki türünün çiçek açma tarihlerini günümüzle karşılaştıran araştırmacılar, erken çiçek açma olgusunun ısınan havalarla ilişkili olduğunu teyit etti, 1753 yılından 2019 yılına kadar bu tarihlerin neredeyse bir ay öne geldiğini tespit etti.
Araştırmalara göre, dünya okyanuslarındaki aşırı sıcaklık 2014’te “geri dönüşü olmayan noktayı” geçti ve yeni normal haline geldi. Bilim insanları, son 150 yılda küresel ısınma nedeniyle artan deniz yüzeyi sıcaklıklarını analiz ettiler. Bir asır önce, okyanuslarda sadece %2’lik bir zaman diliminde meydana gelen aşırı sıcaklıkların, 2014’ten bu yana zaman diliminin en az %50’sinde meydana geldiğini buldular. Bazı sıcak noktalarda, zaman diliminin %90’ında aşırı sıcaklıklar meydana geliyor ve vahşi yaşamı ciddi şekilde etkiliyor. Seragazları tarafından tutulan ısının %90’ından fazlasını emen okyanuslar, istikrarlı bir iklimin korunmasında kritik bir rol oynuyor. 2019’da diğer bilim insanları, okyanusları etkileyen sıcak hava dalgalarının sayısının keskin bir şekilde arttığını ve “devasa orman alanlarını yok eden orman yangınları” gibi deniz yaşamı alanlarını öldürdüğünü bildirdi. Plos Climate dergisinde yayımlanan çalışmada bilim insanları, 1920’den 2019’a kadar, mevcut en son yıl olan, sıcaklık kayıtlarını incelediler. 2014 yılına kadar, tüm okyanustaki aylık kayıtların %50’sinden fazlasının, 50 yılda bir görülen aşırı sıcaklık ölçüt sınırını aştığını buldular. Araştırmacılar, yüzdenin %50’yi geçtiği ve sonraki yıllarda bunun altına düşmediği yılı “geri dönüşü olmayan nokta” olarak adlandırdı.
Türkiye’nin ilk sürdürülebilirlik odaklı yayın platformu EKOIQ’nun kurucusu ve 2010 yılından beri Genel Yayın Yönetmeni olan Barış Doğru, aynı zamanda Good4Trust.org’un da konsey üyesi. Doğru gündelik yaşam kültürümüzün ve tüketim kalıplarımızın sürdürülebilir olmadığının artık açık bir gerçek haline geldiğini ve herkesin konfor alanlarından çıkarak değişime katılması gerektiğini belirtiyor. Barış Doğru liderliğinde çalışan ekip, iklim krizinden, toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal eşitsizliklere kadar uzanan çalışmalarına 2022’de hız kazandırdı. EKOIQ iklim krizinden çıkışta, krizin en büyük mağdurlarından Z kuşağının önemli bir rol oynayacağını söylüyor. Yayınladıkları Z Raporu dosyasıyla tartışmayı ve dönüşümü genişletmeye çalışılıyorlar. “Dijital dünyaya doğmuş bu yeni iklim kuşağını tanımak, tüm bu sorunların üstesinden gelebilmeleri için kendi dünyalarını kurmalarına izin vermek ve onlara bu zorlu yolculukta eşlik etmekten başka ne yapabiliriz” sorusu çevresinde hazırlanan bu dosyayla, herkese reddedemeyeceği bir yeni bakış kazandırıyor.
Belçika‘da federal hükümeti oluşturan siyasi partiler, ülkede artan enerji fiyatlarına karşı uygulanacak tedbirler konusunda uzlaştı. Buna göre, elektrik faturalarındaki KDV oranı geçici olarak azaltılacak ve 1 Mart-1 Temmuz döneminde elektriğe uygulanan KDV oranı yüzde 21’den yüzde 6’ya indirilecek. Böylelikle hanelerin elektrik faturalarının ortalama 60 Euro azalması sağlanacak. İlave olarak hanelere 100 euroluk ısınma çeki gönderilecek. Bu çek enerji faturalarının ödenmesinde kullanılabilecek. Ülkedeki yoksul ve düşük gelirli ailelere sağlanan uygun enerji tarifelerin süresi de uzatılacak. Hükümet, söz konusu paket için 1.1 milyar Euro kaynak ayıracak. Paketle, hanelerin enerji faturalarının ortalama 165 Euro azalması sağlanacak. Belçika’da ocak ayında enflasyon yüzde 7.59’la 1983 yılından beri ölçülen en yüksek seviyeye çıkmıştı. Ülkede enflasyon artışını en fazla tetikleyen unsurun enerji fiyatlarındaki yükseliş olduğu belirlenmişti. Belçika’da bir yıl öncesine kıyasla elektrik fiyatları yüzde 70.8, doğalgaz fiyatları yüzde 153.7, kalorifer yakıtı yüzde 47.1 arttı.