Gezegenin Geleceği: 6 Kasım 2019

-
Aa
+
a
a
a
Fotoğraf: Nature.com
Gezegenin Geleceği: 6 Kasım 2019
 

Gezegenin Geleceği: 6 Kasım 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

İstanbul’daki ıspanaktan zehirlenme vakalarıyla ilgili, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden açıklama yapıldı. Zehirlenmelere ıspanakta bulunan bazı yabancı otların neden olduğu belirtildi. Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, yapılan açıklamanın kamuoyunu bilgilendirme açısından yetersiz olduğunu düşünüyor. Yapılan açıklamada ‘’Ispanak zehirlenmelerine bazı yabancı otlar neden olmuş olabilir ancak, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan şu sorulara cevap vermesini talep ediyoruz:  Söz konusu yabancı otlar hangileri? Bu kadar çok sayıda insanı etkileyen bir yabancı ot karışması nasıl meydana geldi? Yapılan analizlerde pestisitler gibi insan sağlığına zarar verecek düzeyde herhangi bir kimyasala ya da mikrobik bulaşana rastlandı mı? Ne yediğimizi bilmek, güvenilir gıdaya ulaşabilmek en doğal hakkımız... Benzer bir olay yaşanmaması için gereken önlemler alınmalı; bunun ötesinde ‘’ZehirsizSofralar’’ için pestisit kullanımını azaltacak ve doğa dostu tarım yöntemlerini destekleyecek politikalar hayata geçirilmeli’’ dedi Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı.

 

Zonguldak, Çanakkale ve Afşin-Elbistanlılar, baca filtresi olmadan çalışan 15 kömürlü termik santralin kapatılması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na başvurdu. Söz konusu santrallerin yarattığı hava kirliliğinden şikayetçi olan halk, Greenpeace ile birlikte gerçekleştirdiği başvuruda 15 santralin 2019 yılı sonuna kadar gerekli çevre yatırımlarını yapmadığı gerekçesiyle kapatılmasını istedi. 2013 yılında özelleştirilen kömürlü termik santrallere, çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2019 yılının sonuna kadar süre tanınmıştı. Bu süre içerisinde santraller, filtre ve baca gazı arıtma sistemleri gibi çevre yatırımlarını yapmadan zehirli gazları altı yıl boyunca doğrudan havaya saldı. Verilen sürenin dolmasına iki ay kalmasına karşın gerekli çevre yatırımlarını yapmayan 15 santral halen etrafa zehir saçmaya devam ediyor. Yeni bir kanun teklifiyle bu santralle çevre yatırımlarını yapmamaları için verilen sürenin 2022 yılına kadar uzatılması da yine meclis gündeminde. Teklif yasalaşırsa, bu santraller 2022 yılı sonuna kadar havayı kirletmeye, çevreye zarar vermeye, halk sağlığını tehdit etmeye devam edecek. Greenpeace Akdeniz, Temmuz ayında söz konusu 15 santralden ikisinin yer aldığı Kütahya Seyitömer ve Tunçbilek’te yaptığı 24 saatlik hava ölçümü sonucu hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü’nün limit değerinin üç katı çıktı olduğunu ortaya çıkarmıştı. Greenpeace avukatı Deniz Bayram: “Türkiye’nin en kirli termik santralleri 6 yıl boyunca yatırımlarını yapmadı, çevreyi kirletti, kanser ve birçok hastalığın sorumlusu hava kirliliğine neden olarak halk sağlığını tehdit etti. 2019 yılı sonuna kadar süreleri olan bu santraller için zaman doldu. Keyfi olarak havayı kirleten santrallerin çevre yatırımlarını tamamlayana kadar faaliyetlerinin durdurulmaları gerekiyor. Bu santraller, havayı kirletmekle kalmadı aynı zamanda, 2018 yılında bu santrallerden 10 tanesine toplam 559 milyon Türk Lirası, 2019 yılında 665 milyon Türk Lirası kamu teşviki ödendi. Bu santrallerin 2020 yılında da milyonlarca teşvik ödemesi almasına karar verildi. Kısacası bu santraller hem cebimize hem sağlığımıza zarar” dedi.

Güney Afrika’nın San ve Khoi halkları geleneksel topraklarında yetişen kırmızı çalı yani rooibos çayının kârını paylaşacaklar. Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin Nagoya Protokolü uyarınca Güney Afrika hükümeti bu kararı aldı. Biyolojik çeşitlilik genetik çeşitliliğinden işletmeler kar elde ediyorsa bunun bedelini yerel topluluklara ödemeli. Çay endüstrisi yerli temsilciler San ve Khoi halkınına rooibos çayı ticaretinden kaynaklanan gelirin bir kısmını ödeyecek. Hükümetin kararına göre bu bedeli endüstri gönülsüz de olsa ödemeyi kabul etti.

 

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ülkesinin, Paris Anlaşması’ndan ayrılma başvurusuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Pompeo: “Başkan Donald Trump, ABD halkına, vergi mükelleflerine ve işlerine yüklediği yükten dolayı Paris Anlaşması’ndan çekilme kararı verdi” dedi. ABD’nin söz konusu anlaşmadan ayrılmasının gerekli prosedürler gereği 1 yılı bulacağı biliniyor. 

Öte yandan ABD’nin oyun bozanlığına rağmeni yirmi yedi ülke, Birleşmiş Milletler’in gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine uyum fonu için 9.8 milyar ABD doları vaadinde bulundular. Vaadedilen fon, bu kez ABD ve Avustralya’nın olmamasına rağmen, 2014’te vaat edilen 9,3 milyar doları aşıyor. Amerika Birleşik Devletleri, 2014 yılında diğer ülkelerden daha fazla para aktardı, ancak o zamandan beri vaat edilen 3 milyar doların sadece 2 milyar doları verildi ve ABD daha fazla katkıda bulunmayı reddetti.

Birgün’den Anıl Varlı’nın haberine göre, Kapalı havza olan Edremit Körfezi’ne yapılmak istenilen “derin deniz deşarjı” projelerine karşı yaşam savunucuların açtığı davada mahkeme, “ÇED gerekli değil” kararını bozarak, Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nden ÇED raporu istedi. Mahkeme kararında, Edremit Körfezi’nin hassas deniz statüsünde bir deniz olduğu, körfeze ileri arıtma gerektiği, bunlar yapılmazsa bölgede su ve toprak kirliliğinin görülebileceği vurgulandı. Erdemit Çevre Platformu sözcüsü Kubilay Öztür, mahkemenin ÇED gerekli kararının, yanlıştan dönmek için önemli bir fırsat olabileceğini söyledi.