Gezegenin Geleceği: 18 Eylül 2019

-
Aa
+
a
a
a

Yaşamı tüketen tüketimin yerine iyiliğe ve karşılıklı güvene dayalı ilişkileri sağlamlaştıracak, dayanışma ilişkileri ile örülü, kârı değil mutluluğu ve değeri maksimize etmeyi amaçlayan, ekolojik ve sosyal açılardan adil ve onarıcı bir ekonomiyi, türetim ekonomisini konuşmaya başlamamız gerekiyor. Eğer alışkanlıklarımızı değiştirmezsek ekolojik sistemler ve yaşam pratiklerimizde geri dönüşü olmayacak değişimler gerçekleşecek. 

Fotoğraf: WWF
Gezegenin Geleceği: 18 Eylül 2019
 

Gezegenin Geleceği: 18 Eylül 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

WWF’in Blue Panda yelkenlisi, “daha iyi korunan bir Akdeniz” fikrinden hareketle çıktığı yolda Türkiye’ye ulaştı. WWF’in Blue Panda yelkenlisi denizlerdeki kirliliğe dikkat çekmek için Haziran ayında Fransa’dan başladığı yolculuğuna Kasım ayına kadar devam edecek. Blue Panda bir yandan tehdit altında olan deniz yaşamı ile ilgili bilimsel araştırmalar yaparken, diğer yandan ziyaret ettiği kıyı kentlerinde Akdeniz’i tehdit eden plastik ve petrol kirliliği ile ilgili bilinçlendirme çalışmaları sürdürüyor ve kitleleri harekete geçirmeye çalışıyor. Blue Panda 14-28 Eylül tarihlerinde İstanbul’da; 4 Ekim’de İzmir’de ve 10 Ekim’de Antalya Kaş’ta olacak. Yelkenlinin Türkiye etkinliklerinin ortak noktası Akdeniz’deki plastik kirliliği olacak. WWF tüm dünya liderlerine çok geç olmadan harekete geçmeleri için çağrıda bulunarak 2030 yılına kadar denizlerimizdeki plastik kirliliğini durduracak, küresel ölçekte, bağlayıcı yeni bir Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin hayata geçmesi için imza topluyor. Tüm dünyada yaklaşık 1.5 milyona yakın imza toplandı.

 

Good4Trust.org’tan Berk Butan 20 Eylül İklim Grevi yazısında ‘’Gezegenin yaşam destek ünitelerinin gün geçtikçe zarar gördüğü çağımızı iklim ve biyoçeşitlilik krizleriyle, sosyal adaletsizliklerle, geçim sıkıntılarıyla ve bunlara tezat oluşturacak biçimde güçlü global ekonomik bir sistemle tanımlamak mümkün.” Diyor ve devam ediyor “Sanayi devriminden bu yana devam eden kâr maksimizasyonuna ve kaynakların tüketimine dayalı mevcut ekonomik sistem açık bir biçimde gezegenin geleceğini tehlikeye atıyor! İçinde bulunduğumuz durumda bir eylemlilik sorumluluğunun taşıyıcısı olduğumuz aşikar. Geç olmadan harekete geçmeliyiz. Adil, barışçıl bir dünyayı yaratabilmek için yaşamlarımızı, alışkanlıklarımızı dönüştürmemiz gerekiyor. Bu kötü gidişatı yaratan ekonomik-politik tüm faaliyetleri geç olmadan durdurmalı, yaşama verdiğimiz zararı minimize edecek biçimde kendimizi ve makro yapıları dönüştürmeliyiz. Bunun için gezegenin dört bir yanında ilham verici bir hareketlilik söz konusu. Greta Thunberg ve Fridays for Future hareketinin öncülüğünde tarihin en büyük iklim odaklı grevi 20-27 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek. 23 Eylül’de New York’ta toplanacak olan Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’ni de hedef alan bu bir haftalık eylemlilik hali, iklim mücadelesini kitlelere yaymayı ve karar vericileri geç olmadan harekete geçirmeyi hedefliyor. Bir hafta sürecek eylemlilik içinde bizim için büyük gün 20 Eylül. Antalya, İzmir, İstanbul, Malatya, Eskişehir ve daha birçok şehrimizde greve ek olarak iklim buluşmaları gerçekleştirilecek. Elbette iklim eylemliliği bu bir haftalık grevle sınırlı kalmayacak. Burada amaçlanan iklim dostu adımlar atılana kadar dünyayı etkisi altına alacak kitlesel bir iklim mücadelesini oluşturabilmek. Tam da bu nedenle geldiğimiz noktada hepimizin sorumluluğu bu grevi büyük bir iklim seferberliğine dönüştürmek. Zira ancak kendi bireysel yaşantılarımızda hedeflediğimiz iyileştirmelerin ötesine geçerek, geleceği tehlikeye atan ve sadece daha çok kâr elde etmek için yaşamı yok sayan şirket ve tekellerin mevcut yok edici faaliyetlerini sınırlayarak insan odaklı ekolojik zararı minimize etmekten söz edebiliriz. Yaşamımızı ve gezegenimizi tehlikeye atan tüketim odaklı ekonomiyi dönüştürmemiz lazım. Yaşamı tüketen tüketimin yerine iyiliğe ve karşılıklı güvene dayalı ilişkileri sağlamlaştıracak, dayanışma ilişkileri ile örülü, kârı değil mutluluğu ve değeri maksimize etmeyi amaçlayan, ekolojik ve sosyal açılardan adil ve onarıcı bir ekonomiyi, türetim ekonomisini konuşmaya başlamamız gerekiyor. Mevcut ekonomik alışkanlıklarımızın temelini yaratan sanayileşmeye bağlı olarak gezegenin 1,0ºC ısınmasına yol açtık. 2030’dan itibaren ise kritik eşik olan 1,5ºC’lik ısınma söz konusu. Eğer alışkanlıklarımızı değiştirmezsek ekolojik sistemler ve yaşam pratiklerimizde geri dönüşü olmayacak değişimler gerçekleşecek. İşte iklimsel sorumluluğumuzun kaynağı da tam olarak buradan geliyor. Türsel olarak gezegeni içine soktuğumuz krizden en az sayıda yaşamın etkilenmesi için ekonomi pratiklerimizden başlayarak yaşamlarımızı topyekun dönüştürmenin yollarını aramamız gerekiyor. Akşamdan sabaha olmayacaksa da, fazla vakit kalmadığını da unutmamak gerekiyor! Yaşam pratiklerimizi değiştirmek konusunda dayanışmak, karar vericilere baskı yapabilecek kadar güçlenmek için herkesi Good4Trust’a bekliyoruz!’’ dedi. 

Ekolojist.net’ten Pınar Özurgancı Eşkin’nin haberine göre, Hollandalı bilim insanları, yaprak gibi görünen ve hareket eden bir güneş reaktörü geliştirdiler. Geliştirilen yapay yaprağın, mikro kanallarına kimyasal madde yerleştirilip güneş ışığına maruz bırakılarak, gerçek bir yaprak gibi davranıp güneş reaksiyonlarından ilaç üretmesi sağlandı. Pleksiglastan yapılmış olan yapraklar, içinde bulunan ultra ince kanallar sayesinde güneş ışığını absorbe ederek kimyasal reaksiyonlar gerçekleştiren mini bir reaktör görevi görüyor. Araştırmacılar, doğadaki yapraklardan ilham alarak geliştirdikleri silikon kauçuk malzemeden üretilen çok ince damarlı kanallar tasarlayarak başarılı oldular. Eindhoven Teknoloji Üniversitesi araştırmacıları “Kimyasalların seçimine bağlı olarak, hemen hemen her türlü ilaç hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde oluşturulabilir. Üretilen bu yapay yapraklar sayesinde belki bir yağmur ormanının ortasında sıtma ilacı üretebiliriz veya uzayda bir baş ağrısı hapı” diyor.

Kırklareli’nin Babaeski ilçesine bağlı Oruçlu Köyü’nde, sulama göletindeki sular, tarlaların sulanması amacıyla aşırı su çekilmesi nedeniyle üç gün önce kurumaya başladı. Su seviyesi önemli oranda düşen gölette çok sayıda balık öldü. Bunun üzerine Kırklareli Valisi Osman Bilgin gölete su takviyesi yapılması için talimat verdi. İl Özel İdaresi ekipleri de tankerlerle gölete su taşımaya başladı. Göletin su seviyesinin yükseltilmesi amacıyla ekiplerin gün boyu çalışma yapacağı belirtildi.