Fethiye Körfezi’nde halk için ayrılan kısımlara yat limanları yapılmak isteniyor.
BirGün’den Aycan Karadağ’ın haberine göre, Muğla Fethiye Körfezi’nin yat limanlarıyla başı dertte. Bölgede hali hazırda günübirlik tesis olarak işletilen koylarda, halk için ayrılan kısımlara yat limanları yapılmak isteniyor. Bu projelerin artması sonrasında Körfez’de geçtiğimiz yıllarda alg yani su yosunları patlamaları yaşandığını belirten uzmanlar, körfezin betonlaşmaya artık dayanacak gücü kalmadığı uyarısında bulundu. Fethiye - Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi ve doğal sit alanı olan bölgede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, şirketlerin önünü açtı. Bakanlık, 15 Şubat tarihinde Karagözler Mahallesi’nde yer alan Oyuktepe ve Gökgemile koylarında tekne bağlama iskelesi yapılması için imar planı değişikliği yaparak askıya çıkardı. Bölgede yaşayan yurttaşların ise planlara itiraz edeceği öğrenildi.
Mizan: Dünya Çevre Sözleşmesi
Dünyanın dört bir yanından önde gelen İslam alimleri tarafından hazırlanan ve hazırlayan çekirdek ekipte Üsküdar Üniversitesi’nin de yer aldığı ‘Mizan: Dünya Çevre Sözleşmesi’nin lansmanı, 27 Şubat Salı günü Kenya'nın Nairobi kentindeki Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda yapıldı. Mizan: Dünya Çevre Sözleşmesi, çevreye karşı ahlaki sorumluluk konusunda kapsamlı bir İslami bakış açısı sunarak iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilikle mücadele etme ve gezegenimizi korumak için toplu harekete geçme çağrısında bulunuyor. Dini ve ahlaki açılardan zengin ilkelere dayanan sözleşme, merhamet, adalet ve birbirine bağlılık değerlerinin rehberliğinde daha sürdürülebilir bir geleceğe giden yolun ana hatlarını ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi'nin (UNEA-6) altıncı oturumu 26 Şubat - 1 Mart 2024 tarihleri arasında Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) Kenya'nın Nairobi kentindeki genel merkezinde gerçekleşiyor. Lansmanda UNEA Başkanı'nın yanı sıra aralarında Vatikan'ın UNEP Kenya ve Güney Afrika Daimi Gözlemcisi Hubertus van Megen'in de bulunduğu İslami ve diğer uluslararası kuruluşların üst düzey temsilcileri de katıldı. Mizan'ın, Papa Francis'in 2015’de yayınladığı ve şimdiye kadar çevre, ahlak ve Hristiyan inancına ilişkin en kapsamlı Vatikan belgesi olarak kabul edilen Laudato Si'nin İslami muadili olarak görülüyor. Mizan: Dünya Çevre Sözleşmesi, İslami Ekoloji ve Çevre Bilimleri Vakfı tarafından yönetiliyor ve UNEP'in Dünya için İnanç Koalisyonu tarafından destekleniyor. Sözleşme, Müslüman Yaşlılar Konseyi tarafından onaylanmasının yanı sıra, 300'den fazla İslami ve uluslararası kuruluş tarafından da incelendi. Mizan'ın lansmanından sonra aralarından Mizan Akademisi, on yıllık eylem planı, gençlik konseyi ve zirvesi, küresel başarı ödülleri, Mizan ağı ve vakıf fonu kurulması, yılda iki kez küresel konferanslar düzenlenmesi, camilerin ve toplum girişimlerinin harekete geçirilmesi ve çok daha fazlasının yer aldığı çeşitli girişimlerle temsil edilen temel öncelikleri özetleyen uygulanabilir bir strateji ile desteklenecek.
Her insanda mikroplastik bulunuyor
Bir çalışmada test edilen her insan plasentasında mikroplastik bulunduğu ortaya çıktı, bu da araştırmacıları fetüslere dair potansiyel sağlık etkileri konusunda endişelendirdi. Bilim insanları 62 plasenta doku örneğini analiz etti ve en yaygın olarak tespit edilen plastik maddenin, plastik poşet ve şişelerin yapımında kullanılan polietilen olduğunu buldular. İkinci bir çalışma, test edilen 17 insanın tamamının atardamarında mikroplastik bulunduğunu ve bu partiküllerin kan damarlarının tıkanıklığıyla ilişkili olabileceğini öne sürdü. Son zamanlarda mikroplastikler insan kanı ve anne sütünde de keşfedilmişti. Sağlık üzerindeki etkiler henüz bilinmemekle birlikte, laboratuvar çalışmalarında mikroplastiklerin insan hücrelerine zarar verdiği ispatlandı. Partiküller dokuya yerleşebilir ve hava kirliliği partikülleri gibi iltihaba neden olabilir veya plastiklerdeki kimyasallar zarar verebilir. Plasentalardaki mikroplastikler, ilk kez 2020 yılında İtalya’da sağlıklı gebelik ve doğurma süreci geçiren dört sağlıklı kadından alınan örneklerde tespit edilmişti. Bilim insanları mikroplastiklerin endokrin bozucu olarak hareket edebilecek maddeleri beraberlerinde taşıdığını ve bunun insan sağlığı üzerinde uzun vadeli etkilere neden olabileceğini ifade etti.
Almanya, ‘azaltılması zor’ endüstrilerden gelen karbonu açık deniz sahalarında ve yeraltında depolayacak
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Almanya‘nın şansölye yardımcısı Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck, ‘azaltılması zor’ endüstrilerden gelen karbonun açık deniz sahalarında, yeraltında depolanmasına izin vermeyi planladıklarını duyurdu. Avrupa’nın en büyük ekonomisi, yenilenebilir enerji kaynaklarını ve kullanımını genişletme konusunda ilerleme kaydetse de Habeck, özellikle çimento üretimi gibi karbondioksit salımının ‘azaltılması zor’ olduğu sektörler için yaratıcı çözümlere ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Enerjisi yoğun birçok sanayiye ev sahipliği yapan Almanya, emisyonlarını 2045’e kadar net sıfıra indirmeyi hedefliyor. Habeck, Almanya’nın deniz altında karbondioksit depolayabilmesinin ‘birkaç yıl’ süreceğini ve Avrupa girişimlerini koordine etmenin akıllıca olacağını da belirterek, Danimarka’nın yanı sıra Norveç, Hollanda ve Birleşik Krallık‘ta sürdürülen çalışmalara işaret etti. İklim aktivistleri, uzmanlar ve bilim insanları ise fosil yakıtların yakılmasına tamamen son verilmesi yerine ya da bunu öteleyerek salınan karbonun yakalanması ve depolanması (CCS) girişimlerinin etkisi ve yararının geniş ölçekte kanıtlanmadığı, pahalı olduğu gerekçesiyle enerji sektörünün karbondan arındırılmasında güneş ve rüzgar gibi alternatiflerden daha az etkili olduğunu savunuyor. Karbondioksit depolama projelerinin çevreye vereceği zararlar konusunda da endişeler bulunuyor.