Akbelen'de kamulaştırma kararı iptal

-
Aa
+
a
a
a

Akbelen Ormanı’nda kamulaştırılmasına ilişkin karar, Cumhurbaşkanı kararıyla iptal edildi.

Gezegenin Geleceği: 14 Mart 2024
 

Gezegenin Geleceği: 14 Mart 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Resmi Gazete’de yayımlanan Akbelen Ormanı’nın çevresindeki 190 parsellik arazinin linyit madeni sahası olarak kamulaştırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı, iki gün sonra bugün yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla iptal edildi. Muğla Milas’a bağlı İkizköy, Çamköy ve Karacahisar sınırları içinde yer alan ve acele kamulaştırılan arazilere ilişkin yeni karar, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Akbelen Ormanı’nın bulunduğu Milas’ın İkizköy, Çamköy ve Karacahisar sınırları içindeki 190 parsellik arazi, linyit madeni sahası olarak kullanılmak üzere Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılmıştı. Kararda, tarım arazilerinin olduğu söz konusu sahanın S:86541 numaralı linyit işletme ruhsatlı saha olduğu belirtilmişti. İkizköylüler ise kamulaştırma kararına şiddetle karşı çıkmış, en kısa zamanda acele kamulaştırmanın yürütülmesinin durdurulması ve iptali için dava açacaklarını duyurmuştu.

Ergene Nehri bir atık kanalına çevrilmiş durumda

Marmara Bölgesi’nden başlayıp Ege Denizi’ne kavuşan Ergene Nehri, yolculuğu boyunca sanayi ve evsel atıkların yükünü taşıyor ve nehir üzerinde yıllardır süregelen kirlilik ve artık onu bir atık kanalına çevirmiş durumda. Çorlu Kent Konseyi Çevre ve Sağlık Komisyonu başkanı Murat Sevgi, derin deşarj projesinin vaat edilen temizliği getirmediğini belirtiyor. Proje, atıkları Marmara Denizi’nin dibine taşısa da Ergene’nin durumunda iyileşme sağlamadı. Milliyet’in aktardığına göre, proje Kapaklı’dan Karıştıran Beldesi’ne kadar olan atıkları toplayıp, Çorlu’dan Marmara Denizi’ne taşımayı hedefliyordu.

Foça’daki ağaç budamaları ‘ağaç kıyımı’ olarak nitelendirildi

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Foça İlçe Örgütü, Mersinaki Caddesi boyunca yapılan vahşi ağaç budamaları hakkında Foça Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Uzmanların budamayı, ağaç kıyımı olarak nitelendirdiği değerlendirmesine yer verilen suç duyurusunda, işlemin derhal durdurulması talep edildi. TİP Foça Belediye Başkan Adayı Oylun Ercan tarafından yapılan açıklamada, Mersinaki Caddesi üzerinde yapılmakta olan vahşi budama işleminin uzmanlarca incelendiği ve ağaç kıyımı olarak nitelendirildiğine dikkat çekildi. Kıyıma maruz kalan ağaçların ya kuruyacağı ya da beş, altı yıldan önce kendisini toparlayamayacağını öğrendiklerini belirten Oylun Ercan, “Yaptığımız inceleme ve bilgisine başvurduğumuz uzmanlarca söz konusu budama ağaç kıyımı olarak nitelendirildi. Yine uzmanlardan edinilen bilgilere göre, söz konusu kıyıma maruz kalan ağaçların ya kuruyacağı ya da beş, altı yıl gibi bir süre kendisini toparlayamayacağı ifade edildi. Biz, Foça’daki her ağacı, her canlıyı korumakta kararlıyız. Foçalılar olarak bu tür kıyımların tamamına karşıyız. TİP, tarih ve doğanın korunmasını görev olarak tanımlar; karşıt her girişime tepki gösterir. Mersinaki Caddesi’ndeki ağaç kıyımını durdurmak amacıyla, Türk Ceza Kanunu’nun 151. ve 152/c maddeleri kapsamında değerlendirilerek işlem yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Yukarıda belirtilen maddelere göre, TİP Foça İlçe Örgütü olarak, ilgililer hakkında yasal işlem başlatılmasını, kent ve ekoloji suçu olarak değerlendirdiğimiz sözüm ona budama işleminin acilen durdurulmasını talep ediyor ve suç duyurusunda bulunuyoruz,” diye konuştu.

İklim kriziyle mücadele konusunda en fazla sorumluluk hükümet/cumhurbaşkanının

İklim Haber ve bir araştırma şirketi ile Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve her geçen yıl şiddetini daha da artıran iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için, 2018’den bu yana tekrarladığı anketi bu yıl da gerçekleştirdi. Türkiye çapında 2 bin 833 kişiyle hanelerinde görüşme yapılarak gerçekleştirilen anket, giderek derinleşen iklim krizinin Türkiye’deki etkilerine, rekor sıcaklıklara, ülkemizde iklim değişikliğine karşı gösterilen çabaların nasıl algılandığına ve bu kapsamda neler yapılması gerektiğine odaklandı. Yerel seçimlerin arifesinde yapılan ve yayımlanan çalışmaya göre, toplumun %55’i iklim kriziyle mücadele konusunda en fazla sorumluluğun hükümet/cumhurbaşkanına ait olduğunu düşünüyor. Bu oranı %22 ile yerel yönetimler/belediyeler takip ediyor. Ardından ise sırasıyla, %13 ile sivil toplum kuruluşları, %7 ile özel sektör/sanayi ve %4 ile siyasi partiler geliyor. Bu soruya gelen yanıtları cinsiyet, yaş ve eğitim durumuna göre incelediğimizde, her bir kümede sorumluluğun en yüksek oranla hükümet/cumhurbaşkanına verildiğini görüyoruz. Yerel seçimlere az bir süre kala, ankete katılanlara aynı zamanda yaşadıkları bölgedeki yerel yönetimlerin iklim eylemi performansını da soruldu ve sonuçlar KONDA’nın geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği başka bir çalışmasıyla kıyaslandı. Buna göre, 2022’den bu yana belediyelerin bu konuya yönelik çaba gösterdiğini düşünenlerin oranında bir artış gözlemleniyor. Kasım 2022’de bu önermeye katılanlar, önermenin %18’ine tekabül ederken, Kasım 2023’te bu oran yedi puan artarak %25’lik bir kesime denk geliyor. Ancak bu önermeye ‘kesinlikle yanlış’ diyenlerin yani belediyelerin iklim değişikliğine yönelik çaba göstermediğini düşünenlerin oranında ise sekiz puanlık bir artış var. Yerel yönetimlerin iklim krizine karşı yapmaları gereken en öncelikli iki çalışma sorulduğunda ise, öne çıkan cevaplar yenilenebilir enerji ve altyapı çalışmaları olarak öne çıkıyor. Toplumun %36’sı yenilenebilir enerji yatırımları, diğer %36’sı ise seller ve yoğun yağmurlara karşı altyapı çalışması yapılmasını, iklim kriziyle mücadelede belediyelerin yapması gereken en önemli iki çalışma alanı olarak görüyor.