Fransız Öpücüğü'nde, Devrim Özkan ve Sedat Nemli'yle, 17 Ocak'ta sekseninci yaş gününü kutlayan Fransız popüler müziğinin ikonik ismi Françoise Hardy'nin kariyerini, ilginç anekdotlar eşliğinde gözden geçiriyor ve onun farklı dönemlere ait şarkılarını yeniden keşfediyoruz.
Devrim Özkan: 95.0 Açık Radyo'da Fransız Öpücüğü'nde birlikteyiz. Bugün 16 Ocak yani Françoise Hardy'nin sekseninci yaş gününün bir gün öncesindeyiz. Yarın, Fransız müziğinin bu ikonik ismi sekseninci yaşını dolduracak, bu nedenle bir konuğumuz var bu hafta, Açık Radyo programcılarından Sedat Nemli ile birlikte bu değerli sanatçının hem kariyerini gözden geçireceğiz tekrar hem de onun biraz daha az bilinen şarkılarını keşfedeceğiz. Hoş geldiniz Sedat Bey.
Sedat Nemli: Hoş bulduk. Çok teşekkür ederim, çok keyifli sizlerle olmak.
D.Ö: Sedat Bey, aslında sekseninci yaş gününe özel bir program yapma fikri sizden geldi, sizin için ne anlam ifade ediyor Françoise Hardy, biraz bahsetmek ister misiniz?
S.N: Tabii ki, çok ikonik bir kişiliği, sanatçı tarafı var. Birçok neslin hayran olduğu bir isim fakat benim Françoise Hardy ile ilk tanışmam ile ilgili, dokuz yaşındayken Fitraş Sineması'nda bir konseri hatırlıyorum, hayal meyal hatırlıyorum tabii. 1965 yılında, İstanbul'a konsere geldiğinde ben dokuz yaşındaydım ve onun konserine gitmiştim. O zamanlar İstanbul radyolarında çok sık çalan La maison où j'ai grandi adlı parçasını çok iyi hatırlıyorum. O bizi heyecanlandırmıştı çocuk olarak evde, Françoise Hardy geliyordu ve o şarkıyla bağdaştırmıştık. Tabii ondan sonra bir sürü şarkısı, bir sürü filmi, tarzı, vesaire, bu yıllara kadar gelmiş çok önemli bir kişilik. Onun için hoş bir vesile oldu.
D.Ö: Evet, çok güzel oldu. Sizin konsere gitmiş olmanız da çok enteresan. Aslında 2019'da bir program yapmıştık, orada da Derya Bengi'nin kitabından* bir alıntı yapmıştık Françoise Hardy'nin bu konserleriyle alakalı. Cumhuriyet gazetesinde konser eleştirileri çıkmış: "Bu değerli şantöz için hareketsiz ve şarkıları tuhaf denmiş" o zaman. "Evet, bir anlamda gerçekten hareketsizdi. Shake-Surf söylemedi kendini yerden yere atmadı, zıplayıp hoplamadı."
S.N: Yé-yé yapmadı...
D.Ö: "Ama gereken yerde gereken hareketleri yaptı" denmiş.
S.N: Aslında duruşu falan çok sakin, soğuk şeklinde algılanabilecek bir duruşu vardı ama tabii ki çok muhteşem şarkıları da vardı. Onun için o hareketliliği bekleyenler için biraz şaşırtıcı olabilirdi.
D:Ö: Evet, farklı bir tarzı vardı yani o zamanki yé-yé akımındaki Sheila, Sylvie Vartan gibi isimlerden oldukça farklı, mütevazı, belki kendine az güvenen ama bu sayede de sahnede farklı bir duruşu yakalayan biri isimdi.
S.N: Kendisine az güvendiğini hep okudum, işittim, çok ilginçtir bu kadar başarılı bir kariyere rağmen kendini öyle hissediyormuş.
D:Ö: Şimdi bir parçayla devam edelim dilerseniz. 2019'daki programda da açılış şarkısı olarak çalmıştık bunu, bir Jacques Dutronc bestesi, Françoise Hardy'nin 1962 tarihli ilk albümünde yer alıyor: Le temps de l'amour.
D.Ö: Biraz da Françoise Hardy'nin hayat hikâyesinden bahsedersek: 1944’te Paris’te dünyaya gelmiş. Babası başka bir kadınla evli olduğu için annesiyle ve anneannesiyle geçmiş çocukluk yılları. O yıllarda özellikle anneannesi tarafından sürekli aşağılandığı için tüm hayatına yansıyacak öz güven eksikliği doğmuş, az önce bahsettiğimiz özgüven eksikliğinin kaynağı da aileden geliyormuş. Kısa süreliğine Mireille’in ünlü Le Petit Conservatoire’ında eğitim aldıktan sonra ilk albümünü 1962 yılında çıkarmış. Burada şarkıların ötesinde o dönemdeki erkek arkadaşı fotoğrafçı Jean-Marie Périer’nin objektifinden basına yansıyan fotoğrafları da özel bir yer edinmesini sağlamış.
S.N: Jour de France'tan mı, Paris-Match'tan mı neredendi o fotoğrafçı galiba?
D.Ö: Salut les Copains dergisinin birçok kapağında çıkmış. 1963’te L’amour s’en va isimli parçayla Eurovision’a katılmış ve beşinci olmuş. Bu dönemde bazı filmlerde de rol almış. Ölümle Yarışanlar (Grand Prix - 1966), Une balle au Cœur (1966), Erkek Dişi (Masculin Feminin - 1966) gibi filmlerde rol aldıktan sonra kariyerine daha çok şarkıcı olarak devam etmiş. Şimdi bu dönemden iki parça arka arkaya dinleyeceğiz: önce 1963 tarihli Le premier bonheur du jour, bunun ardından da 1968 tarihli ünlü "Comment te dire adieu" albümünden Michel Rivegauche & Jack Diéval ikilisinin imzasını taşıyan: Parlez-moi de lui. Bunu da Dalida seslendirmiş önce 1966'da, daha sonra Françoise Hardy kaydetmiş, 72'de de Cher, İngilizce sözlerle, The Way of Love adıyla yorumlamış.
D.Ö: 2019'da yaptığımız programda çok da değinemediğimiz bir dönemi vardı Françoise Hardy'nin. Bu da yetmişlerin sonu, seksenlerin başında Michel Jonasz ve Gabriel Yared ile çalıştığı dönemdi. Ne mutlu bize ki Sedat Bey de bu program için tam da bu dönemden şarkılar seçmiş. Şimdi sözü kendisine bırakıyoruz.
S.N: Ben de hakikaten altmışlardan sonra bir müddet unuttum diyeceğim, itiraf edeyim Françoise Hardy'yi, yeniden yetmişlerin sonlarında, az önce sözünü ettiğiniz dönemde keşfettim. 78'de çok beğendiğim ve o zamanlar yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan Michel Jonasz besteleriyle ve aranjman ve müzik direktörlüğünde Gabriel Yared ile birlikte Françoise Hardy'nin çıkardığı benim bildiğim üç albüm var, 78-82 arası. O bestelere ağırlıklı yer vereceğiz şimdi birkaç parçayla peş peşe. Bunlardan ilki Si c'est vraiment vraiment vrai ki "Gin Tonic" adlı albümde yer alan 1980 yılı kaydı. Onu takip edecek olan albümden birkaç parçamız var, bu dönemin büyük bir kısmını teşkil ediyor. "J'écoute de la musique saoûle" albümü o da. Bundan sonra da "Tirez pas sur l'ambulance" adlı albümden iki parça çalacağız. Bu dediğim gibi benim büyük keyif aldığım 78-82 dönemi. Bestelerin birçoğu Michel Jonasz'a ait, en son çalacağımız hariç ki o da sürpriz olsun, ondan sonra bahsederiz. Bütün aranjmanlar ve orkestrasyon da Gabriel Yared'e ait.
D.Ö: Aslında burada biraz risk almış Françoise Hardy çünkü onu sevenler onu biraz daha böyle şanson, daha hafif, az önce çaldığımız tarzda şarkılarla tanıyorlar. Burada bir tarz değişikliğine gitmiş 1978'de, biraz risk almış ama buradan da olumlu sonuçla dönmüş gibi değerlendirilebilir.
S.N: Çok hoş çünkü Gabriel Yared'in o senelerde en azından, daha sonra film müzikleri falan yaptı, çok büyük aranjmanlar yaptı ama o zaman Michel Jonasz'a da yaptığı aranjmanlarda hep bir yalınlık var. Gabriel Yared'in kendisi piyano çalıyor, elektro-piyano çalıyor ve yanında çok minimal diyebileceğimiz bir enstrümantasyon tarzı var. Ben onun Françoise Hardy'ye çok yakıştığını düşünüyorum. Umarım dinleyicilerimiz de beğenirler.
D.Ö: O zaman şimdi ilk olarak 1980 tarihli "Gin tonic" albümünden Si c'est vraiment vraiment vrai adlı parçayı dinleyeceğiz, bunun ardından da 1978 tarihli "Musique saoûle" albümünden Hallucinogène ve Occupé adlı parçalarla gelecek Françoise Hardy, Açık Radyo mikrofonlarına.
D.Ö: Şimdi yine "Musique saoûle" albümünden devam edeceğiz Sedat Bey, değil mi?
S.N: Evet, yine üç parçamız var bu albümden, bunları üçü de daha önce bahsettiğimiz gibi Michel Jonasz bestesi, Gabriel Yared aranjmanlarıyla. Michel Jonasz'ın bestelerinden oluşan albümdeki parçaları Michel Jonasz'ın kendisi hiçbir zaman kaydetmemiş, ilginçtir. Demek ki Françoise Hardy düşünülerek yapıldı besteler.
D:Ö: Ama tarzı aynı Michel Jonasz.
S.N: Aynı, herhalde her ikisinin de Gabriel Yared'le olan işbirliğinden dolayı böyle bir sinerji oluşmuş. Şimdi çalacağımız üç parçadan ilki Brouillard dans la rue Corvisart ki Françoise Hardy'nin eşi, hâlâ da eşi fakat beraber değiller, ünlü şarkıcı Jacques Dutronc ile kaydetmiş olduğu bir parça, beraber söylüyorlar. Onu takip edecek iki parçadan ilki Nous deux, nous deux et rien d'autre ve Si je le retrouve un jour.
D.Ö: Şimdi sırada 1982 tarihli "Tirez pas sur l'ambulance" albümünden iki parçamız var.
S.N: Evet, bunlardan ilki Un, deux, trois, chat, hemen sonrasında da Ces petits riens ki bu ünlü bir Serge Gainsbourg bestesi, Françoise Hardy'nin çok beğendiğim bir yorumu. Diğer bütün besteler Michel Jonasz imzalı olmasına karşın o döneme ait son parçamız bir Serge Gainsbourg bestesi.
D.Ö: Serge Gainsbourg, bu beste için Nijeryalı perküsyon sanatçısı Babatunde Olatunji’nin ritimlerinden ilham almış. Altmışlarda yaptığı bir beste bu, kendi yorumu çok bilinmiyor, repertuarının çok öne çıkan parçalarından biri değil ama Jane Birkin, Juliette Gréco, Françoise Hardy, Stacey Kent, Angélique Kidjo ve Zaz’ın yorumlarıyla dikkat çeken bir şarkı. Gainsbourg'un kariyeri boyunca klasik müzik bestecilerinden ilham aldığını da biliyoruz. Bu şarkının ismi için de Mozart’ın 1778 tarihli bale-pantomimi Les petits riens’den esinlenmiş. Bu da enteresan bir anekdot. O zaman şimdi ilk olarak Un, deux, trois, chat adlı parçayı dinliyoruz Françoise Hardy'den, bunun ardından da bir Gainsbourg şarkısı, Ces petits riens'le bizimle olacak sanatçı.
D.Ö: Seksenler dönemini de geride bıraktık. Tabii Françoise Hardy iki binli yıllarda da yeni albümler çıkarmaya devam etti. Bunlardan en önemlilerinden biri 2004 yılında piyasaya çıkan "Tant de belles choses" ve isim şarkısı da aslında bir hayli anlamlı çünkü yirmi yılı aşkın bir süredir kanserle savaşıyor Françoise Hardy. Tant de belles choses – Birçok güzel şey adlı bu parçada oğlu Thomas'ya sesleniyor ki Thomas Dutronc da annesi ve babası gibi şarkıcı, şu an Fransa'nın önde gelen popüler müzik sanatçılarından biri. Bu şarkıda da: “Elini bırakmak zorunda kalsam da, yarın görüşürüz diyemeden, hiçbir şey koparamaz bağlarımızı, uzaklara gitmem gerekse bile” sözleriyle bu hastalık sürecinden derinden etkilenen oğlu Thomas’yı teselli etmeye çalışıyor. Bu hastalıkla alakalı programın sonunda da konuşacağız ama önce sözleri Françoise Hardy müziği ise Pascale Daniel & Alain Lubrano ikilisinin imzasını taşıyan bu parçayı dinleyelim dilerseniz: Tant de belles choses.
D.Ö: Sedat Bey ile de konuştuk, Paris-Match dergisi geçen hafta Françoise Hardy'nin sekseninci yaş günü için bir özel sayı yayınladı. Daha çok yaşamı boyunca Paris-Match'a konuk olduğu, röportaj yaptığı zamanlara ait fotoğraflar yer alıyor bu özel sayıda ve bir de tabii röportajlar. En son 14 Aralık'ta bir röportajı yayınlanmış Françoise Hardy'nin, yani yaklaşık bir ay önce. Az önce bahsettiğimiz hastalık etkileri devam ediyor, diyor ki: "Son radyoterapilerimden beri daha kötüye gidiyorum, sağ gözüm çok flu görüyor ve bana acı veriyor. Burnum sürekli tıkalı, ağzım ve boğazım sürekli kuruyor, bir kâbus gibi yaşamım". Aslında burada da ötenazi hakkı istiyor ne yazık ki. Fransa'da bunun yasallaşmasını ve kendisinin de bir an önce acı çekmeden hayata veda etme imkânının olmasını istiyor. Bu röportajda yine yeni jenerasyondan şarkıcılarla nasıl bir ilişkisi olduğu sorulmuş kendisine. O da zaman zaman Juliette Armanet ile haberleştiğini belirtmiş, onun çok güzel melodiler bestelediğini ve yeni jenerasyonda çok fazla iyi besteci bulunmadığını söylemiş. "Sizden sonrasını, bırakacağınız izleri düşünüyor musunuz?" diye bir soru sorulmuş. "Daha çok benden sonrakilerin yaşayacağı büyük problemleri düşünüyorum." demiş, biraz pesimist!
S.N: Kendisi hakikaten Fransa'nın, belki de dünyanın bir kültür hazinesi. Fransa da bunun çok farkında. Kendisi yine bir tevazu göstermiş.
D.Ö: Şurada da bir tevazu gösteriyor mesela: "Gençliğinizde yeteneğinizden ve güzelliğinizden yeterince istifade edemediğinizi düşünüyor musunuz?" diye bir soru gelmiş. "Bir şeylerden istifade etmek fikri asla aklıma gelmedi, ayrıca kendimi çok da güzel bulmuyordum." diye cevap vermiş bu soruya da. Bu da program boyunca bahsettiğimiz tevazunun bir başka göstergesi... Evet, artık Françoise Hardy'ye ayırdığımız programımızın sonuna geldik. Sedat Bey size çok teşekkür ediyorum.
S.N: Ben de size konuk olduğum için çok teşekkür ederim, çok keyif aldım.
D.Ö: Çok güzel oldu, özellikle bu seksenli yıllardaki şarkılardan bahsetmek, onları çalmak ve sizin gittiğiniz konserle alakalı bize bilgi vermeniz, bundan bahsetmeniz...
S.N: Hakikaten, 1966 yılında olmasına rağmen, hatırlayabildiğim kadarıyla çok keyif almıştım, Fitaş sinemasındaydı. O ara gündemde olan birçok Fransız sanatçı İstanbul'a gelmişti peş peşe. Bunların arasında France Gall, Sylvie Vartan, Hervé Vilard vardı. Hatta Johnny Hallyday de İstanbul'a gelmişti. Bu önemli insanları görebilme şansımız olmuştu. Bu anlamda çok talihli hissediyorum kendimi.
D.Ö: O zaman biz de kapanışı Françoise Hardy'nin son albümünden bir parçayla yapacağız. 2018'de "Personne d'autre" adlı bir albüm yayınlamıştı sanatçı. Burada bir uyarlama da yer alıyordu. Finlandiyalı rock müzik grubu Poets of the Fall'un Sleep adlı şarkısını Dors mon ange adıyla Fransızcaya kendi yazdığı sözlerle uyarlamıştı Hardy. Biz de şimdi ona bırakalım dilerseniz mikrofonu bu parçayı seslendirmesi için. Gelecek programda görüşünceye dek hoşça kalın.
S.N: Hoşça kalın.
*Kaynak:60'lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük, Derya Bengi, Yapı Kredi Yayınları, 2017
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Françoise Hardy | Le temps de l'amour | Tous les garçons et les filles | 2:24 |
Françoise Hardy | Le premier bonheur du jour | Le premier bonheur du jour | 1:50 |
Françoise Hardy | Parlez-moi de lui | Comment te dire adieu | 2:35 |
Françoise Hardy | Si c'est vraiment vraiment vrai | Gin Tonic | 3:24 |
Françoise Hardy | Hallucinogène | Musique saoûle | 2:57 |
Françoise Hardy | Occupé | Musique saoûle | 3:07 |
Françoise Hardy & Jacques Dutronc | Brouillard dans la rue Corvisart | Musique saoûle | 3:10 |
Françoise Hardy | Nous deux, nous deux et rien d'autre | Musique saoûle | 3:40 |
Françoise Hardy | Si je le retrouve un jour | Musique saoûle | 2:15 |
Françoise Hardy | Un deux trois chat | Tirez pas sur l'ambulance | 3:31 |
Françoise Hardy | Ces petits riens | Tirez pas sur l'ambulance | 2:17 |
Françoise Hardy | Tant de belles choses... | Tant de belles choses | 4:05 |
Françoise Hardy | Dors mon ange | Personne d'autre | 4:07 |