Fransız caz gitaristi ve yorumcu Sacha Distel, 22 Temmuz 2004'te aramızdan ayrılmıştı. Biz de Fransız Öpücüğü'nün bu bölümünde, ölümünün on beşinci yılı anısına, sanatçının kariyerini en sevilen şarkıları eşliğinde gözden geçirdik.
1933 yılında Paris’te Dünyaya gelen Distel, ünlü orkestra şefi Ray Ventura’nın yeğeniydi aynı zamanda. Küçük yaşlardan itibaren caz müziğine ilgi duymaya başlamıştı. On yedi yaşına geldiğinde Henri Salvador’dan gitar teknikleri konusunda eğitim aldı. 1952’de Amerika’ya gitti ve burada Charlie Parker ve Miles Davis ile tanıştı. 1953’de Fransa’nın en iyi caz gitaristi seçildi. Bunun ardından Sacha’nın yeni bir Django Reinhardt olduğu konusunda hemen herkes hemfikirdi ama o, düzgün fiziği ve çapkın gülümsemesiyle daha büyük kitlelere hitap etmenin hayalini kuruyordu.
Sacha Distle'in dayısı Ray Ventura, ünlü bir orkestra şefiydi ve Ray Ventura et ses collegiens adlı orkestrasıyla sahnelediği şovlarla ünlenmişti. Bu şovlarda skeç tarzı şarkıları seslendirirdi Ventura’nın müzisyenleri. Bunlardan biri de Tout va très bien madame la marquise’di (Her Şey Yolunda Bayan Markiz). 1935 tarihli bu şarkının hikayesi de şöyle kısaca: Ray Ventura ve Paul Misraki’nin de bulunduğu bir akşam yemeği sırasında, besteci Loulou Gasté, esprili bir şekilde soylu bir İskoç kadının başından geçen talihsiz olayları anlatıyormuş. Buna göre ülke dışındayken evine telefon eden soylu bir kadın, uşağından atının öldüğünü, kocasının intihar ettiğini ve şatosunun yandığını öğreniyormuş ama uşak ısrarla bunlar dışında her şeyin yolunda diyormuş ona. Bu hikâye Misraki’nin çok hoşuna gitmiş ve ertesi akşam Tout va très bien madame la marquise’i yazmış. Şarkı piyasaya çıktığında büyük ilgi görmüş ve albüm satışları 100 bini aşmış ve yanı başında yükselmekte olan Alman tehdidine rağmen yeni bir savaşın yaklaşmakta olduğuna inanmak istemeyen ve her şeyin yolunda olduğunu düşünen Fransız halkını gülümsetmeyi başarmış o dönemde. Bu açıdan şarkının içeriğiyle, o dönemin ruhu arasında bir paralellik kurmak da mümkün. 1993’te, sosyal reformların ve politik skandalların konuşulduğu bir dönemde bu kez komedyen Coluche’ün tavsiyesi üzerine Sacha Distel, Claude Brasseur, Jacques Martin, Popeck ve Sim ile birlikte yeniden yorumlamış şarkıyı.
Bir caz müzik tutkunuydu Sacha Distel, 7 Aralık 1958 akşamı da ilk konserlerini vermek üzere Cezayir’e hareket etmeden önce, iki yakın arkadaşı Raymond le Sénéchal ve Maurice Tezé’yle, Ringside adlı caz kulübüne gitmişti. O akşam sahnede Nancy Holloway vardı ve Amerikan caz klasiklerini seslendirmekteydi. Bunlardan biri de Peggy Lee yorumuyla büyük yankı uyandıran Apple, peaches and cherries adlı parçaydı. Elma, armut ve kiraz satan bir kızın hikâyesini anlatan şarkıı Sacha Distel ve Maurice Tezé çok beğendiler ve Tezé hemen o akşam arabasında şarkıya Fransızca sözler yazdı. Ertesi gün orkestrasıyla birlikte deneme amaçlı seslendiren Distel bir şeylerin eksik olduğunu düşündü. Bunun üzerine şarkının içinde Amerikalı caz müzisyenlerinin “scat” larında çok sık kullandığı bir ses grubu olan "scou bi doo bi doo –ah "yı kullanmaya karar verdi. Parça, 1959’un başında piyasaya çıktı ve bir milyonu aşan bir satış rakamına ulaştı. Öyle ki Scoubidou'nun bu başarısı üzerine, Folioplast şirketi, farklı renkte ipliklerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan bilezik tarzı ürünlerine de şarkının adını verdi.
Altmışlı yıllarda yolu Türkiye’ye de düşen Sacha Distel, İstanbul ve İzmir’de konserler vermişti. 1965 yılında La Chanson Orientale adlı şarkısını Sezen Cumhur Önal tarafından yazılan sözlerle Kime Derler Sana Derler adıyla Türkçe olarak yorumlamıştı sanatçı. Derya Bengi’nin Altmışlı Yıllar'da Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük kitabında bu şarkıyla ilgili de bir başlık var. Burada yazdığına göre Paris’teki stüdyoda oldukça zorlanarak kaydetmiş şarkıyı Distel ve ancak on yedinci denemesinde başarılı olabilmiş. Dönemin Turizm ve Tanıtma Bakanı Zekai Dorman da, Türkiye’nin tanıtımındaki katkılarından dolayı kendisine teşekkür etmiş. O dönemde yabancı sanatçılara kendi şarkılarını Türkçe sözlerle söyletmek modaydı. Guy Marchand La Passionata’yı yine Sezen Cumhur Önal imzalı sözlerle seslendirmiş; Johnny Hallyday, Adamo ve Patricia Carli gibi isimler de bu akımın içinde yer almıştı. Şarkı bunun sonrasında Türkçe sözlerle Yeşilçam filmlerinde de sık sık yer buldu. Ajda Pekkan Babamız Evleniyor'da, Çolpan İlhan Kolejli Kızın Aşkı'nda, Gönül Yazar ise Bilen Kazanıyor adlı filmde seslendirdi şarkıyı. Derya Bengi’nin kitabından bir başka ilginç not da, müzik yazarı Naim Dilmener’i pop müzikle tanıştıran şarkı da yine Kime derler olmuştu.
1959’da Scoubidou sayesinde şöhretinin zirvesine tırmanan Distel, altmışlı yılların başında da bu şöhretin tadını çıkarıyordu. Bu dönemde Les sept pechers capitaux adlı filmi çeken yönetmen Roger Vadim ondan filmin müziklerini bestelemesini istemişti. Sacha ilk önce piyanosunda Marina adını verdiği bir melodi çıkardı ortaya. Ertesi gün bunu kaydetti ve film gösteirme girdikten sonra bu parça büyük beğeni topladı. Bir süre sonra bu bestesini dayısı Ray Ventura’nın arkadaşı Amerikalı Duke Niles’a gönderdi sanatçı. Aynı dönemde Duke Niles’ın da yolu New York’ta Tony Benett’la kesişti. Benett yeni albümü için şarkı arıyordu ve Niles’a bundan bahsetti. Onun da aklına Sacha’nın gönderdiği Marina geldi. Ünlü söz yazarı Jack Reardon’dan buna İngilizce sözler yazmasını istedi ve böylece ortaya The Good Life çıkmış oldu. 1963’te de Sacha Distel Fransızca sözlerle La belle vie adında kaydetti parçayı. Şarkı, o günden bu yana Matt Monro’dan Frank Sinatra’ya yaklaşık 250 kişi tarafından yorumlandı. Parçayla ilgili bir başka ilginç bir anekdot da, Sacha Distel, Marina'nın İngilizce versiyonunu, 1962’de Brüksel’de bir kulüpte duymuş ilk olarak, Duke Niles henüz bahsetmemiş o zamanlar kendisine şarkıyı uyarladığından, bu da hoş bir sürpriz olmuş onun için.
Altmışların başında ortalığı kasıp kavuran yé-yé fırtınasına karşın popülaritesini korumayı başaran Diste'in, bu dönemde Brigitte Bardot ile yaşadığı kısa aşk hikâyesi, uzun süre magazin gazetelerinin manşetlerinden inmedi. Bu yıllarda; Oh quelle nuit, Mon beau chapeau ve Monsieur Cannibale gibi birçok başarılı şarkıya imza atan sanatçı, yakışıklılığı ve karizması sayesinde sık sık televizyonda da boy gösterme şansı yakalıyordu. 1963-1971 arasında hayranlarıyla, yapımcılığını Maritie ve Gilbert Carpentier çiftinin üstlendiği Sacha Show aracılığıyla buluştu. Sanatçnını bu dönemde seslendirdiği La casa d’Irène de bir cover'dı aslında. Parça, ilk olarak 1965'te İtalyan şarkıcı Nico Fidenco seslendirmiş, Türkçeye de Beyaz Ev adıyla uyarlanmış ve Erkut Taçkın tarafından yorumlanmıştı.
Distel yetmişli yıllara, Paul Newman ve Robert Redford'u bir araya getiren Butch Cassidy and the Sundance Kid filminin soundtack’inde yer alan Rain drops keep fallin’on my head adlı şarkının Fransızca versiyonu olan Toute la pluie tombe sur moi ile başlamıştı. Bu parçanın başarısına rağmen sanatçının yetmişli yıllarda seslendirdiği şarkılar artık eskisi kadar ilgi görmemeye başlamıştı. Bu yüzden seksenlerle birlikte “The French Lover” lakabıyla anıldığı İngiltere’de yeni bir kariyere başladı, ayrıca Amerika’da da konserler verdi. Onu Fransa’da yeniden popüler hale getiren şarkı ise 1981 tarihli Le bateau blanc oldu. Daniel Vangarde ve Jean Kluger imzasını taşıyordu parça. Yetmişli yılların sonlarından itibaren Vangarde & Kluger ikilisinin yazdığı parçalar büyük başarı elde ediyordu. Bu yüzden de yapımcı Claude Carrère sık sık bu ikiliden yardım istiyordu. 1980’de Carrère, bu kez Sacha Distel için bir parça talep etti onlardan. Bunun üzerine ikili Carrère’e Le bateau blanc – Beyaz yelkenli adını taşıyan bir parçanın demosunu gönderdi ilk olarak. Parçanın sözlerinde Jean Kluger ailesiyle geleneksel tatillerine çıkan on altı yaşındaki bir delikanlıdan söz ediliyordu. Şarkının sadece nakarat kısmında bir melodi mevcuttu. Bu kısmı oğlu Julien ve arkadaşı Claude Deff’in çocuklarıyla birlikte seslendirmişti Distel. Böylece parça 1980 yılımım sonunda 45’lik olarak piyasaya çıktı ama satış rakamları hiç iyi değildi. Bir yandan da kanserle mücadele eden Sacha da bunun üzerine Paris’ten ayrılıp ailesiyle birlikte tatile gitti. Tam bu sırada yapımcısı telefon edip ondan son bir televizyon programına katılmak üzere Paris’e dönmesini rica etti. Sacha da onu kırmadı ve Paris’e gidip Avis de recherche programının Line Renaud’ya ayrılan bölümünde Le bateau blanc’ı seslendirdi. Bu yayın aynı zamanda şarkının şansının dönmesini sağlayan olay oldu. 1981 ilkbaharında en iyi satan albümler arasına girdi Le bateau blanc ve toplamda 500 binlik bir satış rakamına ulaşıp Altın Plak statüsünü elde etti.
Geçen yıl Charles Aznavour hayata veda ettiğinde basında onun için Fransa’nın Frank Sinatra’sı gibi benzetmeler yapılmıştı hatta Açık Radyo’da da gündeme gelmişti bu konu hem Açık Gazete’de hem de İlksen Mavituna’yla Açık Dergi’de Aznavour anısına hazırladığımız programda. O zaman bu lakabın Aznavour için çok da uygun olmadığını belirtmiştik. Bu yorumlara belki de şunu da eklemek gerekir ki; sesi ve kariyeri göz önünde bulundurulduğunda, illa birini Fransa’nın Frank Sinatra’sı olarak adlandırmak gerekiyorsa, buna en uygun isim Sacha Distel’di aslında. Bir Sinatra hayranıydı kendisi. Ayrıca hem ses rengi olarak dönemin crooner’larını hatırlatıyordu hem de yorumcu kimliğiyle öne çıkıyor ve yorumladığı şarkılar da Sinatra repertuarındakilere oldukça benziyordu. Örneğin Amerikan klasiklerine yer verdiği 2003 tarihli "But Beautiful" albümündeki parçalardan L.O.V.E'ı, ilk olarak 1964'te Nat King Cole seslendirmiş, parça daha sonra başta Nathalie Cole ve tabii ki Frank Sinatra olmak üzere pek çok isim tarafından yeniden yorumlanmıştı.
22 Temmuz 2004’te kanser nedeniyle hayata veda eden Sacha Distel, Henri Salvador ile birlikte Dictionnaire du jazz’da yer alan iki Fransız popüler müzik şarkıcısından biri. Kendisi özellikle altmışlı yıllarda Türkiye’yi de ziyaret etmiş, Türk izleyicileriyle en son 1995 yılında, Saint Joseph Lisesi’nin kuruluşunun 125. Yılı onuruna düzenlenen gecede buluşmuştu. Sacha Distel’in repertuvarında birçok uyarlama şarkı vardı. Bunlardan biri de Carson Parks’ın 1967 tarihli Something stupid adlı şarkısıydı. Parça; Frank Sinatra ve kızı Nancy Sinatra’nın yaptığı düetle üne kavuşmuş. 2001’de Robbie Williams ve Nicole Kidman’ı bir araya getiren single’la yeniden gündeme gelmişti. Sacha Distel ise şarkıyı, Maurice Tezé’nin yazdığı sözlerle, aynı zamanda Amerikalı aktör Sydney Poitier’nin eşi olan Kanadalı oyuncu Joanna Shimkus’la birlikte seslendirmişti.
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Sacha Distel | Monsieur Cannibale | Ses premières chansons Vol.2 | 3:21 |
Sacha Distel | Ma première guitare | Profession chanteur - CD3 | 3:33 |
Sacha Distel | Un vieil air de jazz | Profession chanteur - CD4 | 2:15 |
Sacha Distel | Tout va très bien Madame la Marquise | Qu'est ce qu'on attend pour etre heureux | 3:24 |
Sacha Distel | Scoubidou | Ses premières chansons Vol.2 | 3:03 |
Sacha Distel | Kime Derler Sana Derler / La Chanson Orientale | Kime Derler / Ses premières chansons Vol.2 | 3:30 |
Sacha Distel | Toute la pluie tombe sur moi | Disque d'or (1965 à 1972) | 3:01 |
Sacha Distel | La belle vie | The Very Best of Sacha Distel (44 Essential Songs) | 2:03 |
Sacha Distel | La Casa d'Irène | Sacha Show à l'Olympia (1966) | 3:37 |
Sacha Distel | Le bateau blanc | The Very Best of Sacha Distel (44 Essential Songs) | 3:10 |
Sacha Distel | L.O.V.E | But Beautiful | 2:48 |
Sacha Distel & Joanna Shimkus | Ces mots stupides | The Very Best of Sacha Distel (44 Essential Songs) | 2:37 |