2025'in yaz & sonbahar albümleri (II)

-
Aa
+
a
a
a

Bu haftaki programımızda; Zaz, Julien Lieb, Debout sur le Zinc ve Yves Jamait'nin Eylül ayında yayınlanan yeni albümlerinden parçalar dinledik.

Zaz

Programın açılışını, Rose’un La (nouvelle) liste adlı parçasıyla yaptık. 10 Ekim’de piyasaya çıkacak yeni albümü “Rose movie”de de yer alacak olan şarkıda, bir yapılacaklar listesi çıkarıyor 1978 doğumlu sanatçı. Söz konusu listede: ışığa doğru ilerlemek, hayatı şiirle boyamak, kendine daha çok inanmak, kabul etmeyi öğrenmek, en ufak şey için ağlamak ama acılara gülüp geçmek, rol yapmayı bırakmak, daha az sigara içmek ve kendine fırsat tanımak gibi maddeler yer alıyor.

Indie pop ve folk tarzındaki çalışmalarıyla tanınan Keren Ann, 12 Eylül’de piyasaya çıkan, dokuzuncu stüdyo albümü “Paris amour”da gençlik yıllarında geldiği Paris'e olan sarsılmaz bağlılığını dile getiriyor ve bu şehirden asla ayrılmayacağının sözünü veriyor. Bu açıdan da albüm, Keren Ann'in sıradan bir mekân olmaktan ziyade bir "kaynak" olarak tanımladığı Paris'e bir ilan-ı aşkı niteliği de taşıyor. Albümdeki melankoli yüklü şarkılarda aşk, yalnızlık, olgunluk gibi kişisel temaları ele alıyor sanatçı, bunun yanı sıra İsrail’de dünyaya gelmiş olması nedeniyle albümün son şarkısı L’écho des tirs’de İsrail ve Gazze'de yaşananlara da değiniyor. Albüme ismini de veren Paris Amour’da: “Beni yıpratmış bir dünyanın, çatlağından girdim içine, Sahne arkasında tanıştım, Sesi, sarhoşluğu ve zevkleriyle, benden çok önce, bu hayata hakkı olanların. Paris sen güçlüsün, Paris yemin ederim, Paris sen beni tükettin ama Paris sonsuza dek aşkım, seni asla bırakmayacağım” diyor sanatçı.

Serge Lama, 21 Kasım’da yayınlanacak yeni albümünde Charles Baudelaire, Alfred de Musset, Paul Verlaine ve Victor Hugo gibi isimlerin şiirlerini Augustin Charnet imzalı melodiler eşliğinde seslendirecek. Albümden çıkan ilk single, Arthur Rimbaud imzasını taşıyan Le bateau ivre ya da Türkçesiyle Sarhoş Gemi. 1871 yazının sonlarına doğru, henüz on altı yaşındayken kaleme almış bu şiiri Rimbaud. Bunun ardından da yazdıklarını kısa süre sonra Paris’te bir araya geleceği Paul Verlaine’e göndermiş. Bu sayede kendini, Paris Komününün ardından çalkantılı bir dönemden geçiren şehirdeki edebiyat çevrelerine tanıtmayı başaran genç şair, söz konusu şiir aracılığıyla hem edebi hem de kişisel başkaldırısını da ifade etmiş aynı zamanda. Türkçeye Sabahattin Eyüboğlu tarafından çevrilen ve: “Ölü sularından iniyordum nehirlerin, Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak Kızılderililer, nişan atmak için, Hepsini soyup alaca direklere çakmış.” dizeleriyle başlayan şiir, bir geminin -ya da gemiye benzetilen bir benliğin- okyanuslarda özgürce sürüklenişini anlatıyor ve geminin nehirlerden okyanuslara açılmasını ve doğanın vahşi, sınırsız güçleriyle karşılaşmasını betimliyor. Bununla birlikte bu yolculuk, sadece fiziksel bir macera değil, aynı zamanda şairin içsel ve manevi arayışını temsil ediyor. Gemi metaforu da, bir bakıma Rimbaud’nun kendi hayal gücünü, asi ruhunu ve dünyevi bağlardan kurtulma isteğini sembolize ediyor. Şiirin sonlarına doğru gemi yoruluyor, özgürlüğün bedelini sorguluyor ve sakin bir limana dönme özlemi duyuyor. Bu da, Rimbaud’nun kendi içsel çatışmalarını ve özgürlük arayışının tükenişini yansıtıyor. Eyüboğlu’nun Türkçeye “Gönlüm Avrupa'nın bir suyunda, siyah, soğuk. Bir çukurda birikmiş, kokulu akşam vakti; Başında çömelmiş yüzdürür mahzun bir çocuk. Mayıs kelebeği gibi kâğıt gemisini” şeklinde çevirdiği sondan bir önceki dörtlükte çocuk ve kâğıt gemi gibi simgeler aracılığıyla masumiyete ve basitliğe dönüş arzusu ifade ediliyor.

1999’da Fransa’nın Pau kentinde dünyaya gelen Julien Lieb, annesinin de desteğiyle daha çok küçük yaşta müziğe olan tutkusunu keşfetmiş ve babasını henüz on dört yaşındayken kaybetmesinin de etkisiyle Jacques Brel, Charles Aznavour ya da Damso gibi isimleri rol model olarak benimsemiş. Ergenlik yıllarında arkadaşları Christophe ve Arthur’le ilk müzik grubunu kuran genç adam, kendine güven eksikliği ve mesleki anlamda belirsizlik gibi sorunlarla boğuştuğu birkaç yılın ardından aradığı ilhamı nihayet romantik bir ilişki sayesinde bulmuş ve böylece ilk şarkılarını bestelemiş. 2022’de televizyon ses yarışması Star Academy’ye katılmaya karar veren Julien, ertesi yıl söz konusu programın on birinci sezonu kadrosunda yer almayı başarmış ve Şubat 2024’de son eren yarışmayı ikincilikle bitirmişti. Star Academy sayesinde son derece değerli tecrübeler edinen ve geniş kitlelerce tanınma fırsatını yakalayan genç adam, ilk single’ı Encore une fois’yı 2024 baharında piyasaya sürerken bu yıl da yayınladığı BPM ya da L’Horloge brûle gibi parçalarla  beğeni topladı. Julien Lieb’in ilk stüdyo albümü “Naufragé”, 26 Eylül’de aldı müzik marketlerdeki yerini. 

Ülkemizde de ciddi bir hayran kitlesine sahip olan Zaz, 19 Eylül'de piyasaya çıkan yeni albümü "Sains et Saufs"u, uzun zamandır hayalini kurduğu bir albüm olarak tanımlıyor ve 15 yıllık bir kariyerin ve 5 milyona ulaşan albüm satış rakamlarının ardından gerçekleşen biyografik bir derleme olarak adlandırıyor. Pop-folk ve dünya müziği gibi türleri harmanlayarak iç huzuru ve minnettarlığı yansıtan “Sains et Saufs”, yaratım sancılarıyla dolu önceki çalışmalarının aksine daha yoğun ama daha aydınlık bir albüm Zaz’a göre. Albümden çıkan ilk single’lar da sahip oldukları duygusal derinlik sayesinde beğeniyle karşılandılar. Albümdeki şarkılarda; alkol bağımlılığı, affetme, bastırılmış duygular ve onarıcı aşk gibi kişisel temaları ele alıyor Zaz. Télé7 Jours dergisinin bu haftaki sayısında kendisiyle yapılan bir röportajda, geçmişten gelen yaralar ve albümden çıkan ilk single olan ve affetme temasını işleyen Je pardonne hakkında şöyle diyor sanatçı: “Bazı şeyleri affettim bazıları için de affetme yolundayım. Hayata inancım var. Korkunç şeyleri atlatma kapasitesine sahibim, bu benim genlerimde mevcut. Çocukluktan itibaren birçok travmatik deneyim yaşadım. Ergenliğim sırasında toksik ilişkiler içinde oldum. Sonrasında ünlü olduğumda, birçok saldırıya maruz kaldım. Öyle bir an geldi ki artık bir kurban yerine kendi mutluluğumun efendisi olmaya karar verdim.” Bağımlılık sorunlarını ele alan Au pays des merveilles ve J’imagine que tu sais isimli şarkılar için ise şöyle diyor sanatçı: “Alkol en zorlu uyuşturuculardan biri ve ben on üç yaşından beri kullanıyordum. Yirmi yaşındayken erkek arkadaşım Bordeaux’da sokak ortasında öldürüldü, bu benim için çok şiddetliydi ama aynı zamanda bir tetikleyici oldu ve böylece mutlu olmak için her şeyi yapmaya, kendi sorumluluğum üstlenmeye karar verdim ve bunun için yardım aldım.” 

1995’te, biri rock müzik diğeri ise İrlanda folk müziği tarzlarını benimseyen iki farklı grubunun Rambouillet’de bir lisede tanışması sonucu kurulan Debout sur le zinc; barlarda, sokaklarda veya Louise Attaque, Les Garçons Bouchers ya da La Tordue gibi toplulukların ön grubu olarak verdiği konserlerin ardından kendi adını taşıyan ilk stüdyo albümünü 1999’un Ekim ayında piyasaya sürmüştü. İlham kaynakları arasında yer alan Les Têtes Raides gibi, geleneksel şanson ile folk ve rock müziği harmanlayan grup; bu karışıma eklediği tango, caz ve çigan sosları ile varlığını günümüze dek sürdürmeyi başardı. Debout sur le zinc: "çinkonun üzerinde ayakta" anlamına geliyor, bu isimle de bir zamanlar çinkodan imal edilen bar tezgâhını sahne olarak kullanıp şarkı söyledikleri günlere atıfta bulunuyor grup. 2000'li yıllarda uluslararası turnelere çıkan ve La Cigale gibi prestijli mekânları dolduran Debout sur le Zinc bu yıl, otuzuncu kuruluş yıldönümünü dönümlerini kutluyor. Uzun ömürlerini sahnede, seyirciyle girdikleri etkileşime bağlayan grup üyeleri: "Amacımız insanların yazdıklarımızda kendilerini bulması” diyor. Otuzuncu yaş günü şerefine “Mémoire électrique” adlı bir de yeni albüm yayınlayan topluluk;  hafıza, zaman ve benlik arayışı üzerine düşünceleri harmanlayan samimi ve güçlü bir "ayna" olarak tanımlanan bu çalışmada rock müzik altyapılı parçalara ağırlık vermiş. Fransız şanson geleneğinden esinlenilerek kaleme alınan şarkı sözlerinde de, bilinmeyene karşı duyulan umut, kendiyle yeniden bağ kurmak, içsel sürgün ve başka bir dünya arayışı gibi çağdaş ve evrensel temalar ele alınmış.

Yves Jamait’nin, on üç Maxime Le Forestier şarkısını yeniden yorumladığı “Maxime et moi”, piyasaya 26 Eylül'de çıktı. Albümün, Le Forestier'in çalışmalarının Jamait'nin gençlik yıllarındaki dönüştürücü etkisini yansıttığı belirtiliyor. Eski bir fabrika işçisi ve aşçı olan ve hayatının ilerleyen dönemlerinde müzisyenliğe adım atan Yves Jamait, Maxime Le Forestier'nin şarkılarıyla tanışmasının, gençliğinin sosyal belirlenimlerini yıkan özgürleştirici bir "şok" etkisi yarattığını söylemiş ve "Onun eserleriyle karşılaşmasaydım nasıl bir insan olurdum bilmiyorum." diye eklemiş. Albümün aynı zamanda, her iki sanatçı için de önemli olan umut, sevgi ve toplumsal başkaldırı temaları aracılığıyla geçmiş ve şimdiki zaman arasında bağlar kurarak Jamait'nin Le Forestier'ye bir anlamda "teşekkür etmesini” de sağladığı ifade ediliyor.

1996’da, Bordeaux’da, barlarda müzik yapan beş arkadaşın bir araya gelmesiyle kurulan Les Hurlements d'Léo, ismi için VRP grubunun Léo adlı parçasından ilham almış. Akordeon ve elektrogitarı buluşturan melodileri yardımıyla klasik Fransız şansonu ile alternatif rock’ı iç içe geçiren grup üyeleri, yaptıkları müziği java-şanson ve punk gibi türlerin bir karışımı olarak niteliyor. İlk albümü “Le café des jours heureux”yü 1998’de yayınlayan topluluk en son 2020’de, “Mondial Stéréo” adlı çalışmasıyla ziyaret etmişti müzik marketleri. Les hurlements d’Léo’nun yeni albümü "Sirocco" ise 19 Eylül’de piyasaya çıktı. Eleştirmenler tarafından beğeniyle karşılanan albümle ilgili: ”Grup, otuz yıldır formundan hiçbir şey kaybetmemiş, coşkulu dayanışma şarkıları ve duygusal, hüzünlü ama bir o kadar da hayatın izlerini taşıyan baladlar arasında gidip gelen "canlı ve birleştirici" bir albüm.” ifadeleri kullanılmış.

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Rose La (nouvelle) liste Rose Movie 3:25
Keren Ann Paris Amour Paris Amour 3:40
Keren Ann Que la vie est belle Paris Amour 3:23
Serge Lama Le bateau ivre Poètes 4:24
Julien Lieb Autrement Naufragé 2:44
Julien Andriana Tout était là Tout était là 2:48
Zaz Mon cœur tu es fou Sains et Saufs 3:23
Zaz On peut comme ça Sains et Saufs 4:04
Debout sur le Zinc Ferme les yeux Mémoire électrique 3:35
Debout sur le Zinc Je ne manque pas de cœur Mémoire électrique 3:38
Yves Jamait Raymonde Maxime et moi 4:01
Les Hurlements d'Léo Matador Sirocco 3:49