1965 yılının öne çıkan şarkıları

-
Aa
+
a
a
a

1960-67 dönemine ayırdığımız serinin altıncı bölümünde 1965 yılına gittik ve o yıl yayınladıkları şarkılarla büyük ses getiren Christophe, France Gall, Hervé Vilard ve Nana Mouskouri gibi isimlere kulak verdik.

Serge Gainsbourg & France Gall

Programın açılışını Adamo’nun La nuit adlı parçasıyla yaptık. Sekiz hafta boyunca Fransa listesinin zirvesinde kalan 45’lik toplamda dört yüz bin gibi bir satış rakamına ulaşmış, Adamo şarkıyı La notte adıyla İtalyanca olarak da kaydetmişti.

1964 yılı boyunca Olympia’da verdiği, kolektif histeri krizlerine sahne olan konserlerde Edith Piaf ya da Gilbert Bécaud gibi isimlerin bilet satış rekorlarını kıran Claude François, 1965 Şubat’ında, bir konser sırasında dans ederken sahnenin çökmesi sonucu yaralanmış, kaburgalarında oluşan kırıklar nedeniyle beş hafta süresince hareket edememişti. Bu dönemde France Gall’le romantik bir ilişki yaşayan sanatçı buna karşın o yılın Ekim ayında piyasaya çıkan Même si tu revenais (Geri gelseydin bile) adlı şarkısında, birkaç yıl önce kendisini Gilbert Bécaud için terk eden ve o dönemde henüz resmi olarak boşanmadığı ilk eşi Janet Woollacott’a sesleniyordu. Woollacott tarafından terk edilmek, Claude François’yı mücadele etme başarılı olma konusunda ateşlemiş, sanatçının bu acı hikâyeden söz yazarları Vline Buggy ve Jacques Chaumelle’e bahsetmesi ise, bu şarkının ortaya çıkmasına neden olmuştu. Şarkının kayıtları için kariyerinde ilk kez Paris yerine Londra’yı tercih eden Clo-Clo, yakın dostu Petula Clark sayesinde İngiltere’yi keşfedecek ve onun BBC’de sunduğu programa sık sık katılma fırsatı elde edecekti.

Çocukluluk yıllarından itibaren Amerikan yaşam tarzına hayranlık beslemeye başlayan Daniel Bevilacqua ya da sahne adıyla Christophe, gençlik döneminde blues müziğin usta isimleri Robert Johnson ve Johnny Lee Hooker’ı keşfetmiş, on altı yaşına geldiğinde de repertuvarı Elvis Presley ve Gene Vincent gibi rock’n’roll efsanelerine ait şarkılardan oluşan “Danny Baby et les Hooligans” isimli grubu kurmuştu. Kendine ait ilk 45’liği 1964 yılında Golf Drouot etiketi altında yayınlayan genç adam, ertesi yıl, bu kez Disc’AZ etiketiyle piyasaya çıkan romantik parçası Aline’le o yaza damgasını vurdu. Söz konusu şarkının ilham kaynağı ise, Christophe’un altmışlı yılların ortasında delicesine âşık olduğu Aline Natanovich adlı genç kadındı. Gündüzleri Montparnasse’da bir diş hekiminin asistanlığını yapan Aline, geceleri Saint-Germain-des-Prés’deki Orphéon Club’da vestiyer olarak çalışıyordu. Christophe’la da burada tanışmışlar, kısa süre sonra birlikte yaşamaya başlamışlardı. Ne var ki Christophe’un askere çağrılması bu aşkın da yarıda kalmasına neden oldu ve Aline bir süre sonra genç adamı terk etti. Bunun üzerine sanatçının çok kısa süre içinde bu kaleme aldığı parça, 1965 ilkbaharında piyasaya çıktı ve Fransa’nın yanı sıra Brezilya, İsrail, İspanya, Belçika ve Türkiye’de de o yazın en çok satan 45’liklerinden biri oldu.

1961’de Daniela adlı şarkılarıyla ile ortalığı kasıp kavuran Les Chaussettes Noires ertesi yıl yayınlanan Fou d’elle, Le Twist du canotier ve Parce que je sais gibi parçalarla hayran kitlesini genişletmişti. Ne var ki grubun solisti Eddy Mitchell’in 1962’nin ilk aylarında askere çağrılması, Siyah Çoraplıların popülaritesini bir anda ortadan kaldıracaktı. Silahaltındayken özel izinle kaydettiği iki 45’likle solo kariyerinin ilk adımlarını atan Eddy, 1963 Ağustos’unda terhis olur olmaz ilk albümü “Voici Eddy, c’était le soldat Mitchell”’i piyasaya sürdü. Bu albümün çıkışından sadece iki ay sonra bu kez yapımcılığını Jean Bouchety’nin üstlendiği ve ağırlıklı olarak rock’n’roll türünde parçalardan oluşan “Eddy in London” müzik marketlerdeki yerini alırken, genç adam Fransız Müziği’nde bu türün artık Johnny Hallyday’in yanında “ikinci” bir temsilcisi olduğunu ilan ediyordu. Eddy’nin solo kariyerindeki ilk hit parçası ise 1964’ün son günlerinde piyasaya çıkan Toujours un coin qui me rappelle olmuştu. Sandie Shaw’un yine aynı yıl piyasaya çıkan (There's) Always Something There to Remind Me adlı parçasından Ralph Bernet’nin yazdığı sözlerle Fransızcaya uyarlanan şarkı, 1965’in ilk günlerinde Fransız listesinin zirvesine oturacaktı. Eddy Mitchell’in o yıl ses getiren bir diğer parçası da Mayıs ayında piyasaya çıkan "Du rock'n'roll au rhythm'n'blues" isimli albümde yer alan Saint James Infirmary uyarlaması J’avais deux amis idi. Bir blues klasiği olan Saint James Infirmary’nin ortaya çıkışı 1920’li yıllara dayanıyor. 1928’de Louis Armstrong yorumuyla şöhrete kavuşan parça, daha sonra Josh White ve Joe Cocker gibi onlarca isim tarafından seslendirilmişti. Şarkının orijinali, St James Hastanesinde sevgilisinin ölümüne tanıklık eden bir adamı konu alıyordu. Parçanın Fransızca uyarlamasında ise, Elvis Presley, Jerry Lee Lewis, Eddie Cochran ve Buddy Holly gibi isimlere hayranlık besleyen rock’n’roll tutkunu Eddy Mitchell, sırasıyla bir otomobil ve uçak kazaları sonucu arka arkaya hayata veda eden Cochran ve Holly’ye saygı duruşunda bulunuyor. Sanatçı parçada: “Daha dün iki dostum vardı, birinin adı Buddy, diğerininki de Eddie’ydi” sözleriyle müzikseverlere bu iki isme duyduğu sevgiden bahsediyor ve parçayı “Neon ışıklar çok çabuk söndü ve perde üzerlerine kapandı, şimdi başka isimler yazıyor ama ben asla unutmayacağım onları.” dizeleriyle bitiriyor.

Çocukluğu hiç tanımadığı babası ve onunla yeterince ilgilenmeyen annesinden uzakta, Saint-Vincent-de-Paul yetimhanesinde geçen Hervé Vilard’ın hayatı, on altı yaşındayken yolunun galerici Daniel Cordier ile kesişmesi sonucu tamamen değişmişti. Aynı zamanda Champs-Élysées’de plak satıcılığı yapan Cordier’nin yanında çalışmaya başlayan genç adam, buna paralel olarak müzik dersleri de almaya başlamış,  pek de ses getirmeyen ilk 45’liği Je veux chanter ce soir’ı da 1964’te yayınlamıştı. On dokuz yaşındaki Hervé, bir sonraki şarkısı için aradığı ilham perisini ise bir gün metroda yolculuk yaparken buldu. Söz konusu yolculuk sırasında Charles Aznavour’un o dönemde popüler olan C’est fini adlı şarkısını mırıldanan genç adam tam da bu sırada Paris sakinlerini Capri’de tatile davet eden bir reklam afişini görünce, Aznavour’un şarkısıyla afişte söz edilen egzotik adayı bir araya getirecek ve böylece ortaya Capri’de sona eren bir aşktan bahseden Capri c’est fini çıkacaktı. 1965 Haziran’ında piyasaya çıkan şarkı sadece Vilard’ın kariyerine damga vurmakla ve onu Avrupa çapında üne kavuşturmakla kalmadı ve kısa sürede Fransız popüler müziğinin klasikleri arasına da girdi.

Gençlik yıllarında Luis Mariano, Gilbert Bécaud ve Charles Aznavour gibi isimlere hayranlık besleyen Michel Delpech, müzik kariyerine 1963’te liseden arkadaşlarıyla birlikte kurduğu küçük bir orkestrayla başlamıştı.  Ertesi yıl piyasaya sürdüğü ilk 45’liği Anatole'un ilgi görmemesinin ardından Festival etiketi altında bir komşusu aracılığıyla tanıştığı Roland Vincent’ın bestelerini seslendirdiği bir dizi 45’lik daha çıkaran genç adam, şöhreti 1965 yılında, Copains Clopant isimli müzikal komedide de seslendirdiği Chez Laurette isimli şarkıyla yakalayacaktı. Gençlik döneminden aldığı ilhamla yazdığı parçasına, lise yıllarında arkadaşlarıyla sık sık gittiği Honfleur'un merkezinde bulunan bir bistronun ismini vermişti sanatçı ve şarkıda söz konusu bistroyu bir kafeye dönüştürmüştü. Bestesi Roland Vincent imzalı parça, yé-yé fırtınasının ortasında ciddi satış rakamlarına ulaşamasa da radyolarda sık sık çalınacak ve Delpech’in adını nihayet daha geniş kitlelere duyurmasını sağlayacaktı.

Girit adasında dünyaya gelen Nana Mouskouri, 1959’da hem birinciliği hem de ikinciliği kazandığı bir şarkı yarışmasında 1961’de hayatını birleştireceği gitarist George Petsilas ile tanışmıştı. Aynı yıl Almanca olarak da kaydettiği Rose Blanche du Corfou Almanya’da bir milyondan fazla satsa da buna paralel olarak Fransa’da çıkan ilk albümü aynı başarıyı yakalayamadı. 1963’te Londra’da düzenlenen Eurovision şarkı yarışmasında Lüksemburg’u À force de prier isimli parça ile temsil eden sanatçı bu sayede hem İngiliz müzikseverlerin hem de Michel Legrand’ın dikkatini çekti. Legrand & Mouskouri ikilsi 1965 yılında Quand on s’aime ve Et si demain gibi düetlerde bir araya gelirken Nana, aynı yıl 1964 tarihli Jacques Demy filmi Les Parapluies de Cherbourg (Cherbourg Şemsiyeleri)’nin bestesi Michel Legrand imzalı ünlü şarkısını kaydetti. Başrollerini Catherine Deneuve ve Nino Castelnuovo’nun paylaştığı film, hem Cannes’da büyük ödülü kazanmış hem de beş dalda Oscar’a aday gösterilmişti.

10.Eurovision Şarkı Yarışması 1965'te İtalya’nın Napoli kentinde düzenlenmiş ve gecede dört Fransızca şarkı yarışmıştı. Monaco’yu Va dire à l’amour ile temsil eden Marjorie Noël dokuzunculuğu, İsviçre adına Non, à jamais sans toi ile yarışan Yovanna sekizinciliği, Fransa’yı temsil eden Guy Mardel ise N’avoue jamais adlı parçasıyla üçüncülüğü elde etmişti. Gecenin büyük ödülü ise Serge Gainsbourg imzasını taşıyan Poupée de cire poupée de son adlı şarkıyla Lüksemburg adına yarışan on yedi yaşındaki France Gall’e gitmişti. Buna karşın bu birinciliğin o dönemde Claude François ile aşk yaşayan France Gall’e en azından bir süreliğine mutluluk getirmediğini de eklemek gerek. Büyük ödülü kazanır kazanmaz sevinçle Claude François’yu aramıştı Gall ne var ki erkek arkadaşı belki de biraz kıskançlıktan ona: "Yarışmayı kazandın ama beni kaybettin" demişti telefonda. Bu nedenle şarkısını yeniden söylemek için sahneye çıktığında gözyaşları içinde kalmıştı Gall ancak bunlar mutluluk değil hüzün gözyaşlarıydı.

Yahudi bir ailenin çocuğu olan Barbara, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altındaki Fransa’da oldukça zor günler geçirmişti. Buna karşın 1964’te Almanya’daki Göttingen Üniversitesinden gelen bir konser davetini reddetmeyen sanatçı ertesi yıl bu şehir için bir de şarkı yazdı. Zamanla Fransız-Alman dostluğunun simgelerinden biri olan parça: “Tabii ki bir Seine nehri yok, ya da Vincennes korusu, ama yine de çok güzel Göttingen” sözleriyle başlıyor ve “Asla geri dönmesin, kan ve nefret zamanı, çünkü sevdiğim insanlar var Göttingen’de, ve tekrar çalarsa sirenler, sarılmak gerekirse silahlara, yüreğimden bir damla yaş süzülür, Göttingen için” dizeleriyle bitiyordu. Şarkının yayınlandığı dönemde Göttingen Üniversitesinde öğrenci olan Almanya eski başbakanı Gerhard Schröder’in, 2003 yılında, Almanya ile Fransa arasındaki dostluğu pekiştiren Elysée Anlaşmasının kırkıncı yıldönümünde yaptığı konuşmada, parçanın kendisini üzerinde önemli bir etkisi olduğunu belirttiğini de hatırlatalım.

1964'te konerlerinde seslendirdiği Amsterdam'la büyük yankı uyandıran Jacques Brel, ertesi yılın sonlarına doğru yayınladığı La chanson de Jacky adlı parçayla ciddi satış rakamlarına ulaşmıştı. Parçada, ilerleyen yıllarla başına neler geleceğini kafasında canlandıran bir kişi olarak karşımıza çıkıyordu Brel ve vaktinde emekli olmayan yaşlı bir şarkıcı olarak her gece Knokke-Le-Zoute'da, gösterişli kıyafetler giymiş olgun kadın gruplarına aşk şarkıları ve tangolar söylemek zorunda kalmaktan korktuğunu belirtiyordu. Bunun ardından kendini Makao'da bir kumarhanenin sahibi olarak, etrafı kadınlarla çevrili şekilde görüyordu sanatçı ve şarkıcılığı bırakıp viski ve uyuşturucu satan bir şantajcıya dönüştüğünü hayal ediyordu. Son olarak da kendini cennette, beyaz kanatlı kadınların arasında şarkı söylerken tasvir ediyordu. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, hem otobiyografik hem de mizahi unsurlar taşıyan şarkıyı, sözlerinde geçen yaş, güzellik ve çirkinlikle ilgili saptamalar nedeniyle Brel’in ertesi yılki sahnelerden çekilme kararının öncü duyurusu olarak değerlendirmek mümkün. Bunun yanı sıra Brel’in parçada, kendi arayışını yansıtan bir şekilde kafa karıştırma ve dil sanatıyla oynadığı da ifade edilebilir. 1965’te Dünya çapında tanınan bir sanatçı statüsüne yükselen ve Rusya ve ABD’de turneye çıkan Brel, 4 Aralık 1965’te Carnegie Hall’da verdiği konserini açılışını La chanson de Jacky’yle yapmıştı. Söz konusu şarkının da yer aldığı albüm, Fransa’da 1965 Noel’i boyunca en çok satan üç albümden biri olurken parçanın Jackie adını taşıyan İngilizce uyarlamasını Mort Shuman, Scott Walker ve Marc Almond gibi isimler seslendirdi.

Kaynaklar:

- 1001 histoires secrètes de chansons, Fabien Lecœuvre, Editions du Rocher, 2017

- L'odyssée de la chanson française, Gilles Verlant & Jean-Dominique Brierre, Hors Collection, 2006

- La véritable histoire des chansons de Claude François, Fabien Lecœuvre, Hugo Image, 2022

- Claude François: L'intelligence populaire en chansons, Olivier Delavault, Editions du Rocher, 2023

- Michel Delpech - C'était chouette, Pascal Louvrier, Archipel Eds, 2016

- Jacques Brel en 40 chansons, Baptiste Vignol, Hugo Image, 2018

- France Gall - L'intégrale, Norman Barreau-Gély, EPA Eds, 2023

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Salvatore Adamo La nuit Adamo à l'Olympia 3:47
Claude François Même si tu revenais Même si tu revenais 2:16
Christophe Aline Aline 2:49
Eddy Mitchell Toujours un coin qui me rappelle Best Of 3:19
Eddy Mitchell J'avais deux amis Du rock'n' roll au rhythm'n' blues 3:23
Hervé Vilard Capri c'est fini Capri c'est fini 3:35
Michel Delpech Chez Laurette Le Best Of 3:31
Dalida La danse de Zorba Les 50 Plus Belles Chansons 3:11
Nana Mouskouri Les parapluies de Cherbourg L'enfant au tambour 3:21
France Gall Poupée de cire poupée de son Mes Débuts 2:32
Barbara Göttingen Bobino 1967 2:19
Georges Chelon Père prodigue Triple Best Of 3:07
Jacques Brel La chanson de Jacky Ces gens-là 3:25