Eksik Mecaz'da Zeynep Uysal ve Murat Gülsoy, Goethe'nin Faust figürü üzerinden modernitenin yaratıcılık ve yıkım eksenindeki ikilemini tartışıyorlar.
Eksik Mecaz’ın yeni bölümüne hoş geldiniz. Bu haftaki programımızda, modern bireyi temsil eden Faust figürü üzerine olan tartışmamıza devam ediyoruz. Faust, Goethe’nin kaleminde sadece bilgiye ulaşma arzusunun değil, aynı zamanda yaratıcı bir dönüştürme tutkusunun da sembolü haline gelir. Goethe’nin Faust’unu diğer versiyonlardan ayıran temel özellik, onun nihayetinde Tanrı tarafından affedilip ödüllendirilmesidir. Faust, bilginin ve gücün peşinde koşarken, aynı zamanda dünyayı dönüştürmek isteyen, modern bireyi tanımlayan bir karakter olarak karşımıza çıkar.
Doğa ve Medeniyet Çatışması: Faust’un Hırsı
Goethe’nin Faust’unda, doğayla kurulan ilişki, medeniyet arzusunun yıkıcı boyutlarını gözler önüne serer. Faust’un, bir tepedeki küçük kulübede yaşayan yaşlı bir çiftin varlığını kabul edememesi, onun kontrol ve sahip olma arzusunu çarpıcı bir şekilde özetler. Bu küçük ama sembolik detay, insanın doğaya karşı duyduğu tahakküm hırsını ve bu hırsın yol açtığı yıkıcı sonuçları temsil eder. Faust’un bataklıkları kurutma arzusu, bu yıkıcı gücün başka bir örneğidir. Ancak burada dikkat çekici olan, Faust’un doğayı dönüştürme çabasında ütopik bir vizyon da barındırmasıdır: İnsanların özgürce yaşayabileceği, güvenli bir toplum yaratma hayali. Bu vizyon, Faust’un modern bireyin paradokslarını yansıttığı anlardan biridir: Yaratıcı bir medeniyet arzusu ve doğanın yıkımı arasında sıkışmış bir ruh hali.
Thomas Mann’ın Dr. Faustus ve Yaratıcılığın Karanlık Yüzü
Faust teması, Goethe’den sonra da edebiyatta farklı biçimlerde işlenmiştir. Thomas Mann’ın 1947 yılında yayımlanan Dr. Faustus romanı, Faust temasını yaratıcı deha ve yıkım ekseninde yeniden ele alır. Romanın ana karakteri Adrien Leverkühn, müzik dehası ve şeytanla yaptığı anlaşma üzerinden, yaratıcılığın karanlık yüzünü gözler önüne serer. Adrien, yaratıcılık arayışında şeytanla yaptığı anlaşma sonucu 24 yıllık büyük bir yaratıcılık dönemi yaşar. Ancak bu yaratıcı süreç, onun insanlıktan kopuşunu ve trajik bir sona sürüklenişini de beraberinde getirir.
Mann’ın romanı, yaratıcılık ve delilik, sanatsal özgürlük ve kişisel yıkım arasındaki gerilimi işler. Şeytanın, "Sanatçı dediğin canilerin ve delilerin kardeşidir," sözleri, yaratıcı sürecin doğası üzerine derin bir sorgulama sunar. Faust’un Goethe’deki bilgi arayışı, Mann’da sanatsal yaratıcılık eksenine kayar. Ancak her iki eserde de ortak olan, insanın huzursuzluğunun ve sınırları zorlayan arzularının yarattığı trajedidir.
Faust’un Modern Dünyadaki İzleri
Goethe’nin Faust’u, doğayı dönüştürme tutkusuyla modern insanın medeniyet inşa etme arzusunun bir yansımasıdır. Ancak bu tutku, beraberinde yıkıcı sonuçlar da getirir. Faust’un ikilemi, bugün hâlâ modern dünyanın temel sorularını şekillendirir: İlerleme adına neleri feda edebiliriz? Yaratıcılık ve yıkım arasındaki denge nasıl sağlanabilir? Goethe’nin Faust’u, bu soruların izini sürerken, insanın kendi varoluşuyla yüzleşmesini de sağlar.
Eksik Mecaz’ın bu bölümünde, Faust figürü üzerinden modernitenin yaratıcılık ve yıkım eksenindeki ikilemini tartıştık.