Üfürükçüler, cinciler, falcılar

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Haftanın Kitabı'nda Ceyhan Usanmaz, Ömer Obuz'un meraklı insanoğlu için bilinmeyen ve gizemini her daim koruyacak olan bir konuyu işlediği "Osmanlı'dan Erken Cumhuriyet'e - Üfürükçüler, Cinciler, Falcılar" adlı kitabı üzerine konuşuyor.

""

Kitap tanıtım yazılarında da yazılı olmayan kurallar vardır. Bunlardan biri, mümkünse, ele alınan kitabın isminden farklı bir başlık kullanmaktır. En az kitabın ismi kadar albenili, yine en az onun kadar içeriğe dair bir fikir veren, yaratıcı, kimi zaman muzip, dikkat çekici bir başlık... Dolayısıyla kitabın adını doğrudan başlığa taşıyan yazılara rahatlıkla burun kıvrılabilir, hatta emek verilmemiş yazılar oldukları, çalakalem kaleme alındıkları dahi iddia edilebilir! Ancak bazen öyle kitap adları oluyor ki, insan bu yazılı olmayan kuralı çiğnemekten kendisini alıkoyamıyor! Benim için, Giovanni Scognamillo'nun Canavarlar Yaratıklar Manyaklar isimli kitabı tam da böyle bir kitaptı. (+1 Kitap, 2006) Hatta hatırlıyorum, hakkında yazdığım yazıya aynı başlığı atmakla kalmamış, arka kapak tanıtımındaki şu ifadeleri de aynen yazıya aktarmıştım: "Ayrıca envai çeşit manyaklar, çeşit çeşit uzaylılar, acımasız sapıklar, arayıp da bulamayacağınız türden psikopatlar, kurbanını hunharca öldüren katiller, tabutlarda yaşayan ölüler, eli testereli caniler, yeniden dirilen mumyalar ve bilumum gariplikler..." Arka kapak yazılarına artık daha sıklıkla yer veriyorum ama başlık konusunda halen hassasım... Ama şimdi, bu yazılı olmayan kuralı bir kez daha çiğniyorum!

Ömer Obuz, daha kitabının ilk sayfalarından itibaren bizi üzmeye başlıyor! "Nazar boncuğu takmak, kurşun döktürmek, hastalığa karşı ya da başka beklentilerle muska takmak, bir ağaca veya türbelerin demir parmaklıklarına çaput bağlamak görünürde kişiye zarar vermez elbette ama meseleye odaklanıldığında aslında bu ve buna benzer davranışların zihin dünyamızı, anlayış ve görgümüzü usul usul tahrif ettiğini; uzun vadede bu duyguları istismar etmeye hevesli insanları ve eylemlerini meşrulaştırdığını söyleyebiliriz. Başımıza gelen ya da gelmesi olası bir musibeti nazara yorup boncuklarla önlem almanın, mukadderatı falcıya-kahine sormanın, rüyayı tabirciye, kısmeti kahvenin telvelerine danışmanın uzun vadede muhakeme yeteneğini köreltici bir tür mistifikasyona yol açma tehlikesi olduğunu düşünüyorum." Haksız değil elbette ama bu konularda kapının biraz aralık bırakılmasını tercih ederdik sanırım. Hiç kuşkusuz tam da bu 'motivasyonla' devam ediyoruz Ömer Obuz'un Üfürükçüler, Cinciler, Falcılar kitabının sayfalarını çevirmeye. Zaman zaman Ömer Obuz da 'pes' ediyor! "Doğrusu insanoğlunun soyu tükenmediği müddetçe üfürükçü, cinci, büyücü ve falcı gibilerin müthiş uyum becerileriyle faaliyetlerine devam edeceğini kabul etmek gerekir, çünkü hisleri itibarıyla zayıf ve anlamlandırmaya meraklı insanoğlu için bilinmeyen, gizemini her daim koruyacaktır. Bilinmeyenin yol açtığı boşluklarsa öyle ya da böyle bir şekilde kapatılacaktır."


Ömer Obuz
Osmanlı'dan Erken Cumhuriyet'e - Üfürükçüler, Cinciler, Falcılar
İletişim Yayınları, 2025, 257 s.