2020, dünyayı değiştiren bir yıl oluyor.
(Eva Ontiveros'un bu söyleşisi BBC Türkçe'nin internet sitesinden alınmıştır.)
Tüm dünyada etkili olan koronavirüs salgını, birçok ülkede sağlık sistemi ve refah üzerinde büyük bir baskı yaratırken, sistematik ırkçılığın uzun dönemli etkileri de hiç olmadığı kadar su yüzüne çıkıyor.
Siyahların Yaşamı Değerlidir hareketinden, toplumsal cinsiyetler arası eşitsizliğin giderilmesine kadar birçok kampanya düzenleniyor.
Peki ama tüm bunlar kötüye gidişi durdurup, salgın sonrası daha adil ve iyi bir toplumun kurulmasına yol açabilir mi?
Tarihçi Rutger Bregman, bu dönemin çok büyük bir fırsat olduğu görüşünde.
'Aptal hayırseverlik oyunlarını bırakın'
Gerçekçiler İçin Ütopya gibi eserlere imza atan Bregman'ın kitapları, aralarında Türkçe'nin de bulunduğu 30'dan fazla dile tercüme edildi ve milyonlarca kişiye ulaştı.
Tarihsel örnekler kullanarak, "İnsan insanın kurdudur" fikrinin hatalı olduğu ortaya koyma çalışmalarıyla ün kazandı. İyi kalpliliğin, insanlığın yeni temel değeri olduğuna dayanan görüşler ortaya attı.
Ancak Bregman'ın daha geniş kitleler tarafından tanınması Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda yaptığı konuşma sayesinde oldu.
Bregman, dünyanın en zengin ve seçkin isimlerinin oluşturduğu topluluğa yaptığı konuşmada, "Sir David Attenborough'nun gezegeni nasıl mahvettiğimizi anlattığı konuşmasını dinlemek için 1500 özel jetle buraya uçtunuz" dedi ve kendisini dinleyenlerden artık "aptal hayırseverlik oyunlarını" bırakarak, "vergiden kaçınma ve zenginlerin kendi üstlerine düşeni ödememeleri gibi gerçek konulardan" bahsetmeye başlamaları gerektiğini söyledi.
Her kriz bir dönüm noktası olabilir
Bregman, Hollanda'daki evinde Zoom uygulaması üzerinden BBC'nin sorularını yanıtladı. Tarihçilerin uzun zamandır, krizlerin toplumlar için dönüm noktaları olabileceğinin farkında olduklarını belirten Bergman, ilk etapta biraz karamsar bir tablo çizdi:
"Koronavirüs krizinin bizi çok ama çok karanlık bir yola sokabileceğini tahayyül etmek kolay. Tarih, krizlerin iktidarı elinde tutanlar tarafından suistimal edindiğini gösteren örneklerle dolu. Mesela tek başına 20'nci yüzyıla bile yeter: Almanya'da Reichstag yangını ve Hitler'in yükselişi… Sonra 11 Eylül saldırıları ve bunun sonucunda yaşanan iki meşru olmayan savaş ve devletin vatandaşlarını izlemeye başlaması."
Ancak Bregman, yine de zenginlerden alınan vergilerin artırılması, iklim değişikliğiyle mücadele için daha çevreci yeni bir anlaşma yapılması ve yoksulluğun ortadan kaldırılması amacıyla evrensel temel gelir uygulaması gibi birkaç yıl öncesine kadar çok radikal olarak değerlendirilen bazı görüşlerin ana akımlaşmaya başladığını ve bunun da iyimser olmak için yeterince neden sağladığını söylüyor.
Irkçılık, eşitsizlik ve yoksulluk
Bregman'a göre, her ne kadar ilk etapta çelişki gibi görünse de, her şeyin hiç olmadığı kadar kötü olduğunu düşündüğümüz zamanlarda aslında işler de iyiye gitmeye başlamış oluyor.
"Eşitsizlik, yoksulluk ve ırkçılık… Aslında öfkenin dışa vurduğunu görüyorsak, bu ilerleme sağladığımız anlamına da geliyor" diyen Bregman, buna örnek olarak ABD'den başlayarak tüm dünyaya yayılan Siyahların Yaşamı Değerlidir eylemlerini gösteriyor:
"Irkçılığın kötüleştiğini düşünüyor olabiliriz ancak artık bu konu hakkında hiç olmadığı kadar çok konuşmaya başladık. Irkçılığın kökleri, tarihimizin derinlerine işlemiş durumda. Bununla birlikte tüm dünyada protestocuların buna karşı sesini çıkarıyor olması, bu durumu değiştirebileceğimizi ve değiştirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor."
Bregman, benzer bir durumun zenginlerin vergiden kaçınma çabalarında görüldüğünü söylüyor ve bundan yaklaşık 15 yıl önce kimsenin vergi cennetlerinden bahsetmediğini ancak artık bu konunun gündeme gelip, insanların tepki gösterdiği bir meseleye dönüştüğünü savunuyor.
Aslında kimlerin önemli olduğu fark edildi
Bregman, pandemi sürecinin en ilginç noktalarından birinin devletlerin yayımladığı kilit sektörlerde çalışanlar listesi olduğunu vurguluyor:
"Bu listelere bakıp hiç 'neden burada bir hedge fon yöneticisi ya da bankacı yok' diye düşündünüz mü? Aslında en kilit olanların çöpçüler, öğretmenler, hemşireler olduğu görüldü. En yüksek maaşı alanlar arasında yer almayanların ya da genellikle en prestijli meslekler olarak görülmeyenlerin, esasen en gerekli olanlar olduğu ortaya çıktı."
Bregman, burada biri saygının ve gelirin yeniden dağıtılması gibi, iki noktanın önemli olduğuna dikkat çekiyor ve artık insanlara gıda, barınma ve kıyafet gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için aylık belli bir ödemenin yapılmasını öngören "evrensel temel gelir" konusunun da gündeme geldiğini belirtiyor.
Dünyayı değiştirecek nesil geliyor
"Şu anda nesil değişiminin de yaşandığını görüyoruz" diyen Bregman, bugünkü gençlerin "dünyanın bugüne kadar gördüğü en ilerici kuşak" olacağını öne sürüyor:
"Bu kuşak demokrasi yanlısı, değişim talep ediyor, iklim krizinin yarattığı tehlikelerin farkında ve giderek artan eşitsizliğe karşı tepki duyuyor."
Bregman, sadece 40 yaşın altındakilerin oy kullanmasına izin verilmiş olsaydı, dünya genelinde iktidarı elinde tutan liderlerin de çok başka isimler olacağını savunuyor:
"İngiltere'de İşçi Partisi her yerde kazanırdı. ABD'de çok büyük ihtimalle bu Kasım'da Bernie Sanders başkan seçilirdi. İster sağcı olun, ister solcu. Şu bir gerçek: Yeni bir nesil geliyor ve bu, her şeyi değiştirecek."
Umutlu olmakla iyimserlik arasında fark olduğunu ve insanların bu farkın ayrımına varması gerektiğini belirten Bregman, gençlerin "Her şeyin iyi olacağı" yönündeki hatalı düşünceye kapılmamasının önemli olduğunu aktarıyor:
"Umutlu olmak için çok fazla nedenimiz var. Mesela son beş yılda yaşananlara bakalım, neler görüyoruz? Tarihteki en büyük iklim adaleti hareketinin, 16 yaşındaki İsveçli bir genç kız tarafından başlatıldığına tanık olduk. ABD'de hayatım boyunca gördüğüm en büyük ırkçılık karşıtı protestolar yaşanıyor. Zamanın ruhu değişiyor ve hem bilimsel hem de toplumsal açıdan farklı bir döneme giriyoruz."