ABD Yüksek Mahkemesi, Oklahoma'nın yarısının Amerika yerlilerinin toprağı olduğunu onayladı. Bikem Ekberzade, bunun gibi yerlilere ait toprakların iadesi ile ilgili başka davalar olduğunu ve kararın emsal oluşturacağını belirtiyor.
Bianet'ten Ayşegül Özbek'in haberine göre ABD Yüksek Mahkemesi, "Oklahoma'nın yarısı Amerikan yerlilerine ait topraklardır" dedi.
"Standing Rock: Greed, Oil and the Lakota's Struggle for Justice" (Dikilen Kaya: Petrol, Aç gözlülük ve Lakotalıların Adalet Mücadelesi) kitabının yazarı, gazeteci Bikem Ekberzade, kararın olumlu olduğunu ve yerlilere ait topraklarla ilgili pek çok dava olduğunu ve kararın emsal oluşturacağını belirtiyor.
AA'da yer alan habere göre Yüksek Mahkeme Başkanı Neil Gorsuch'un açıkladığı karar neticesinde Amerikalı yerliler uzun yılların ardından ilk defa toprak anlaşmazlıkları konusunda ABD'de kesin bir hukuki zafer kazanmış oldu.
Açık Radyo'da kitapla aynı ismi taşıyan "Standing Rock (Dikilen Kaya)" programının da yapımcısı Ekberzade, kitabında 2016 yılında "Standing Rock"ta başlayan direnişi anlatıyor.
Buradaki mücadelenin baş aktörleriyle röportajlar gerçekleştirmiş ve yerliler için tarihsel olarak önem arz eden tüm bölgeyi ziyaret etmişti. Ekberzade kitabı için "Kitap, o direniş üzerine ama aslında direnişe kadar gelen yüzyıllar süren süreci anlatıyor" diyor.
"Geri verilen bir şey yok, hakkı olanı aldılar"
Ekberzade ABD basınında "toprakların geri verildiği" şeklinde bir terminoloji kullanıldığını belirterek buna itiraz ediyor:
"Geri verilen bir şey yok. Haklarını aldılar. Sahiplerine iade edildi yani. Oklahoma'daki Black Hills ile başlayan mücadelede 'Land back' (toprağımızı geri verin) diye bir hareket yükseldi. Bütün yerliler ve onları destekleyenler 'evet, bu toparklar bizim topraklarımız' dedi yüksek sesle.
"Black Hills ile ilgili süreç çok uzun ve komplike. Bu kararda da aslında sadece Oklahoma'nın bir bölümü deniyor... Bütün Kuzey Amerika toprakları yerlilere ait. ABD tarafından işgal altında, diyorlar ki 'bizim elimizde sözleşme var.' Fakat o sözleşme de hangi şartlar altında alındı zaten tarih dökümanları bize gösteriyor.
"Toprakları talan edildi"
"Beyaz Amerikalılar geldiği zaman insanlar kandırılarak, ne olduğu belli olmayan ama adına sözleşme denilen şeylerle bu topraklar alındı. Daha sonra bu insanlar, onlara ayrılmış yine beyazların karar verdiği rezarvasyonlara sokuldular. Bir çeşit açık hapishane. Bu insanlar yörük, göçebe. Önemli olan şey şu, geriye kalan topraklar hazineye devredildi. Yerliler topraklarına sahip çıkacak kapasiteye gelene kadar ABD bir 'baba devlet' olarak güvenlik korumasına aldı. Ama bu yerler satışa çıkarılıp talan edildi."
Bunun gibi kararların geleceğini söyleyen Bikem Ekberzade, "land back" tarzı pek çok davanın olduğunu aktarıyor.
"Tam da 'black lives matters' hareketinin zirvesinde, tam da bu harekete yerliler destek vermişken... Black Hills bunun en başında geliyordu. Orası kutsal bir dağ ve beyaz ABD'liler kendi beyaz başkanlarının yüzlerini oymuşlar o dağa. Bu en başından kutsal alanlara saygısızlıktır. Kendilerine ait olmayan bir alanı işgal edip oraya kalıcı bir imge bırakıyorlar. Aslında o dağın gerçek ismi de Paha Sapa'dır. Aynı bölgedeki Mount Rushmore'un ismi de "6 Büyükbaba"dır aslında. Ama onun yerine bölgeyi ziyaret eden New Yorklu bir yatırımcı, Mr. Rushmore'un ismi konuluyor."
"Bu tarz pek çok toprak var"
Oklahoma gibi birçok yerin gasp edildiğini aktaran Ekberzade, bu tarz pek çok toprağın yerlilerin aidiyetine dönebileceğini söylüyor.
"Ama bunlar ciddi, zor, karışık hukuki mücadeleler. Eski sözleşmeler devreye giriyor. Tanıklıkların birçoğu kaybolmuş. Düzenli kayıt tutulan yer maalesef Beyaz Saray. Yerlilerde bulabileceğiniz tek şey sözlü tarih kayıtları. Zorunlu göç ettirilmiş bu insanlar. Zincirlerle sürüldüler, aileler parçalandı."
Yerliler petrol boru hattına açtığı davayı kazandı
Ekberzade, ABD mahkemesi, Dakota'daki petrol boru hattı için kapatma kararı almasını da değerlendirdi. Tartışmalı boru hattına karşı Dakota'da yaşayan Dikili Kaya Siyuları (Standing Rock Sioux) isimli yerli kabile Ağustos 2016'da dava açmış, ülkenin dört bir yanından protestocuların da desteği ile boru hattının yapılmaması için uzun süre direnmişti.
Ekberzade, "Bu karar da çok olumlu. Şirketler istedikleri kadar temyize gitsinler ABD'de hasbelkader çalışan bir adalet sistemi var ve dolayısıyla bununla ilgili kademe kaydedemezler. Çünkü mücadele edenler tek başlarına mücadele etmediler. Bunun gibi farklı davaları takip edip emsal kararlar alındı" diyerek sözlerini tamamladı.