93 yaşındaki ABD'li düşünür New Statesman’e verdiği röportajda başta iklim felaketi ve nükleer savaş tehdidi olmak üzere önemli uyarılarda bulundu.
(Bu yazı 7Nisan 2022 tarihinde Independent Türkçe'de yayınlanmıştır.)
Noam Chomsky, yabancı saldırganlığın tehlikeleriyle ilk kez karşı karşıya geldiğinde 10 yaşındaydı. Chomsky, kısa süre önce görüntülü görüşme yoluyla konuştuğumuzda, "İlkokul gazetesi için yazdığım ilk makale 1939’daki Barselona'nın düşüşü üzerineydi" dedi. Barselona'nın düşüşü, dünya genelinde "korkunç faşizm bulutunun" ilerleyişinin göstergesiydi. "O zamandan beri fikrimi değiştirmedim, sadece daha da kötüleşti" diyor Chomsky alaycı bir şekilde. Chomsky bana, iklim krizi ve nükleer savaş tehdidi nedeniyle "insanlık tarihinin en tehlikeli noktasına yaklaşıyoruz... Şu anda Dünya'daki organize insan yaşamının yok olma olasılığıyla karşı karşıyayız" diye konuşuyor.
Belki de dünyanın en çok atıf alan yaşayan akademisyeni olan Chomsky 93 yaşında olduğu için kamusal alandan çekildiği için affedilebilir. Ancak o, kalıcı bir kriz çağında, genç bir radikalin ahlaki coşkusunu koruyor ve dünyanın ölümüyle kendi ölümünden daha fazla meşgul. Chomsky, Dylan Thomas'ın "Gitme o güzel geceye tatlılıkla" ihtarının veya kendisinin "bisiklet teorisi: hızlı gitmeye devam ederseniz, düşmezsiniz" dediği şeyin yürüyen bir reklamı.
Sohbetimizin vesilesi, Chomsky ile radikal gazeteci David Barsamian arasında 1984 ila 1996 yıllarında yapılan röportajların derlemesi olan Chronicles of Dissent'in (Muhalifin Güncesi) yayımlanması. Ancak perde arkasında, Chomsky'nin şaşırtıcı olmayan bir şekilde konuşkan olduğu bir konu, yani Ukrayna'daki savaş var.
Chomsky "Ukrayna için korkunç derecede kötü bir şey" diyor. Birçok Yahudiyle benzer şekilde Chomsky'nin de bölgeyle ailevi bir bağlantısı var: Babası bugünkü Ukrayna'da doğmuş ve 1913'te Çarlık ordusunda hizmet etmemek için ABD'ye göç etmiş; annesi ise Belarus'ta doğmuş. Kendisini eleştirenler tarafından sık sık Batı karşıtı herhangi bir hükümeti kınamayı reddetmekle suçlanan Chomsky, Vladimir Putin'in "canice saldırganlığını" tereddütsüz bir şekilde kınıyor.
Ancak Chomsky şunları da ekliyor:
Bunu neden yaptı? Bu soruya iki şekilde bakabiliriz. Bunlardan biri, Batı'da moda olan yol, Putin'in çarpık zihninin derinlerine inmek ve ruhunun derininde neler olup bittiğini belirlemeye çalışmak.
Diğer yol ise gerçeklere bakmak: Örneğin, Eylül 2021'de ABD, Ukrayna'nın NATO'ya katılımını artırma programının bir parçası olarak Ukrayna'yla askeri işbirliğinin artırılması ve daha ötesinde Ukrayna'ya ileri askeri silahların gönderilmesi çağrısında bulunan güçlü bir politika bildirisi yayımladı. Kendi seçimini yapabilirsin, hangisinin doğru olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz şey Ukrayna'nın daha da harap olacağı. Bir de, müzakere edilmiş bir anlaşma için var olan fırsatları kovalamazsak, son derece önemli bir nükleer savaşa geçebiliriz.
Chomsky, Putin'in en büyük korkusunun NATO tarafından kuşatma değil, Ukrayna'da ve Rusya'nın "yakın komşularında" liberal demokrasinin yayılması olduğu savına nasıl yanıt veriyor?
Putin de demokrasiyle bizim kadar ilgili. Propaganda balonundan birkaç dakikalığına çıkmak mümkünse, ABD'nin demokrasiyi baltalama ve yok etme konusunda uzun bir sicili var. Üstünden geçmem gerekiyor mu? 1953'te İran, 1954'te Guatemala, 1973'te Şili diye gidiyor... Ama şimdi Washington'un egemenlik ve demokrasiye olan muazzam sadakatini onurlandırmamız ve takdir etmemiz bekleniyor. Tarihte ne olduğu önemli değil. Onlar başka insanlar için.
Peki ya NATO genişlemesi? [dönemin ABD Dışişleri Bakanı] James Baker ve Başkan George H.W. Bush'un Gorbaçov'a, birleşmiş bir Almanya'nın NATO'ya yeniden katılmasına izin vermesi durumunda, ABD'nin doğuda bir santim bile hareket etmeyeceğine dair açık ve net bir sözü vardı. Şu anda bu konuda çok fazla yalan söyleniyor.
1990'da "Nürnberg yasaları uygulansaydı, savaş sonrası tüm Amerikan başkanlarının asılmış olacağını" gözlemleyen Chomsky, Joe Biden hakkında hayal kırıklığıyla konuşuyor.
Chomsky, Biden'ın geçen günlerde Rusya Devlet Başkanı'nın "iktidarda kalamayacağı" yönündeki açıklamasıyla ilgili de "Putin'in Ukrayna'daki eylemleriyle ilgili ahlaki öfke beslemek kesinlikle doğru" diyor.
Fakat diğer korkunç zulümler hakkında ahlaki öfke beslemek daha fazla bir ilerleme olurdu... Afganistan'da milyonlarca kişi açlıktan ölmek üzere. Neden? Pazarlarda yiyecek var. Ama parası az olanlar, yiyecek almak için markete gidemedikleri için çocuklarının açlıktan ölüşünü izlemek zorunda kalıyor. Neden? Çünkü ABD, Britanya'nın desteğiyle Afganistan'ın fonlarını New York bankalarında tuttu ve serbest bırakmayacak.
Chomsky'nin ABD dış politikasının ikiyüzlülüklerini ve çelişkilerini ortaya sermesi ve hor görmesi, onun birçok kitap ve broşüründen birini okuyan herkese tanıdık gelecektir. Chomsky, ilk siyasi çalışması olan ve 1969'da yayımlanan Amerikan Gücü ve Yeni Mandarinler'de ABD'nin Vietnam'daki yenilgisini öngörmüştü. Ancak şimdi Donald Trump'ın olası dönüşünü ve iklim krizini tartışırken belki de hiç olmadığı kadar hayat dolu.
"1930'ların başlarını hatırlayacak yaştayım. Ve anılar aklıma geliyor" diyor Chomsky.
Radyoda Hitler'in konuşmalarını dinlediğimi hatırlıyorum. Kelimeleri anlamamıştım, 6 yaşındaydım. Ama ruh halini anlamıştım. Korkutucu ve dehşet vericiydi. Trump'ın mitinglerinden birini izlediğinizde bu aklınıza gelir. Karşı karşıya olduğumuz şey bu.
Kendini anarko-sendikalist veya özgürlükçü bir sosyalist olarak tanımlasa da, Chomsky bana geçmişte Cumhuriyetçilere oy verdiğini açıkladı (Beğenin ya da beğenmeyin, geçmişte özgün bir partiydi, diyor). Ama artık onların gerçekten tehlikeli asiler olduğunu söylüyor.
Trump'ın fanatizmi nedeniyle Cumhuriyetçi Parti'nin saygıdeğer tabanı iklim değişikliğini çok az ciddi bir sorun olarak görüyor. Bu, türler için bir ölüm emri.
Bu tür varoluşsal tehditlerle yüz yüzeyken Chomsky'nin, kahramanlarından biri olan, 97 yaşına kadar yaşamış ve benzer siyaset ve felsefe duruşuna sahip Bertrand Russell tarzında muhalif bir entelektüel olarak kalması belki de şaşırtıcı değildir. Chomsky, hâlâ, hayranlarından ve eleştirmenlerden gelen e-postaları yanıtlamak için günde saatler harcıyor ve ikinci eşi Brezilyalı çevirmen Valeria Wasserman’la birlikte yaşadığı eyalet olan Arizona Üniversitesi'nde dilbilimi dersi veriyor.
Chomsky hâlâ Britanya siyasetiyle de ilgileniyor.
"Brexit çok ciddi bir hataydı, bu Britanya'nın ABD'ye itaat etmeye daha da fazla sürüklenmek zorunda kalacağı anlamına geliyor" diyor.
Bence bu bir felaket. Muhafazakar Parti için ne anlama geliyor? Sanırım yalan söyleyerek bu işten sıyrılabiliyorlar; birçok konuda yalan söylemekte iyi iş çıkarıyorlar ve bundan paçayı sıyırıyorlar.
Keir Starmer hakkındaysa Chomsky, küçümseyerek şunları söylüyor:
İşçi Partisi'ni tekrar iktidara güvenilir bir şekilde itaat eden, Tony Blair tarzında Thatchercı olacak ve ne ABD'nin ne de Britanya'da önemli olan herhangi birinin tüylerini diken diken etmeyecek bir partiye çeviriyor.
İtalyan marksist Antonio Gramsci, radikallere "aklın kötümserliği ve iradenin iyimserliğini" korumalarını tavsiye etmişti. Konuşmamızın sonunda Chomsky'ye ona neyin umut verdiğini sordum.
Birçok genç; İngiltere'deki Yokoluş İsyanı, felakete son vermeye çalışan gençler. Sivil itaatsizlik; şaka değil, hayatımın çoğunu buna adadım. Artık bunun için çok yaşlıyım [Chomsky ilk olarak 1967'de Vietnam Savaşı'nı protesto ettiği için tutuklandı ve Norman Mailer'la aynı hücreyi paylaştı]… Hapse atılmak ve dövülmek hoş değil ama gençler bunu üstlenmeye istekli.
Eski neslin davranışlarından haklı olarak dehşete düşen birçok genç var ve hepimizi tüketmeden önce bu çılgınlığı durdurmaya kendilerini adamışlar. Bu gelecek için bir umut.
Independent Türkçe için çeviren: Sevgi Aydoğan
Çeviri editörü: Özge Atılgan