Chris Hedges: Amerika tarihi bir seçimle karşı karşıya: 'iğrenç şirket diktatörlüğü' veya devrim

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

“Gelecekte bizleri neyin beklediğini düşünecek olursak, Halen iyi zamanlarda yaşıyoruz” diyor Hedges. Gerçek ümit ise sokaklarda.


 

Chauncey DeVega'nın Salon için kaleme aldığı yazıyı Açık Radyo için Semra Somersan'ın çevirisiyle yayınlıyoruz.
 

Donald Trump'ın Amerika'sında zaman şaşmış durumda. Dakikalar, saatler gibi geçiyor, saatler de günler. Haftalar artık aylar, aylar da yıllara benziyor. Ülke seçim gününe doğru ilerledikçe, her ne olursa olsun, korkunun, zamanı giderek çarpıttığı duygusu herşeye baskın çıkıyor.

 

Faşizm yükselirken, demokrasinin batmakta olduğu bir yerde, yönelimsizlik giderek yaşama egemen bir özellik haline geldi.

 

Pandeminin herkesi eve hapsettiği, ABD ekonomisinin de içine çoktüğü ilk haftalarda, burada, Salon'da çok okunan bir sohbette gazeteci ve yazar Chris Hedges şöyle diyordu, “Gelecekte olabilecekler düşünüldüğünde, bugünler, iyi günler”.

 

Koronavirüs pandemisinin, bugünlerde 136 bin kişinin hayatına neden olacak ölüm yürüyüşü o zaman henüz başlamamıştı. Hedges'ın uyarıları Trump'ın bencil acziyetinden, zulmünden ve sabotajından, veya potansiyel olarak, çocuklar dahil, milyonlarca Amerikalıyı kapitalizme yani ekonomiye ve tabii ki yeniden seçilmesine kurban etmesinden de önceydi. Hedges, kendi “iyi zamanlar” bağlamındaki uyarısını Trump'ın örf-i idare tehdidinden ve George Floyd protestoları ile halkın ayaklanmasına karşı askeri güç kullanmasından önceydi. 4 Temmuz Ulusal Bağımsızlık gününde kendisine karşı çıkan tüm Amerikalılara savaş ilan etmesinden de önceydi.

 

İşte o zaman Hedges'ı aradım ve sordum, “Hala iyi zamanlarda mıyız?”

 

“Evet” dedi, “öyleyiz”

 

Son konuşmamızda Hedges, gelecek ile karşılaştırıldığında, Amerika'daki bu tehlikeli anlara niye sevgi ve hasretle bakacağımızı anlatmaya çalıştı. Demokrat Parti ve Biden'dan pek ümitli değil; çünkü ona göre müthiş toplumsal eşitsizlik ve Donald Trump ile onun beyaz neofaşist hareketini doğuran kurumsal sorunlar karşısında işe yarar, esaslı bir çözümleri yok. Aynı zamanda 1990larda, kendisi de Yugoslavya da iken orada tanık olduğu etno-politik şiddete Amerika'nın da yuvarlanabileceğinden endişe ediyor.

 

Ama Birleşik Devletleri, acil ve hemen başucunda bekleyen gaddar yönetimden kurtarma konusunda ümidi de var. Nerede? George Floyd protestolarında ve devrimsel dönüşümde.

 

Chris Hedges ile yaptığım konuşmayı 'Hakikat Raporu' podcastimden de dinleyebilirsiniz.

 

Donald Trump'ın saltanatında Amerika, suç-odaklı bir aile tarafından yönetiliyor. Trump ve Cumhuriyetçilerinin hiç bir ahlaki itibarı yok. Kendi yaptıklarının herhangi bir gözetime tabii olmaması için federal hükümet içindeki genel müfettişleri işten atıyorlar; böylelikle Trump ve müttefikleri korona virüsü için ayrılmış fonları istedikleri gibi yağmalıyor. Trump ve ahbap-çavuşları “hukuk ve düzen” köpürüp George Floyd protestoları sırasında yağma yapanları tutuklarken, aslında, gerçekte, onun plutokratları (varsılerkçileri) bütün bir ülkeyi yağmalıyor, hatta onlarca yıldır bunu yapıyor.

 

Bu bir mafya devleti. Denetim yok. Düzenleme yok. Sistem yasalaştırılmış rüşvet ile yönetiliyor. Seçim sistemi de çürümüş/yozlaşmış durumda. Mahkemeleri, sağ-kanat ideologlar doldurmuş. Basın, satın alınmış ve şirketleştirilmiş halde. Amerikalılar olarak anayasal haklarımız, özel hayat hakkımız dahil, hukuki izinler ile yürürülükten kaldırılmış durumda. Şirket paraları, “özgür ifade” adı altında politik kampanyaları sellerde boğuyor. Birleşik Devletler başarısız bir demokrasi ve bir mafya devletidir, kapitalizm serbest bırakılıp kurallar yok edilince doğal olarak, olacak da buydu.

 

Trump, Mitch McConnell ve diğer Cumhuriyetçiler ile kapitalist gangster müttefikleri, kamuya korona için 1200 dolarlık bir korumanın yeterli olduğunu söylüyor. Ama aslında, “yardım“ fonlarının büyük kısmı milyarderlere ve milyonerlere gidiyor. Koronavirüs felaketi nedeniyle Amerikalı milyarderlar şimdi 500 milyar dolar daha zengin. Ortalama Amerikalı ise giderek daha da evsizliğe yaklaşmış durumda. Özet olarak neoliberal kapitalizm, zenginler için sosyalizm, geri kalanlar için de “serbest piyasa” anlamında geliyor.

 

Mitch McConnell ve diğer siyasi seçkinler hala bu büyük kriz ve altüst döneminde neler olduğunu kavrayamadı. Şu an Amerika'da görmekte olduğumuz, polisin masum kişileri öldürmesinin insanları ne kadar hasta ettiği değil, sadece. Bu bir kuşak ve bir sınıf isyanı. Evet doğru COVİD-19 buna tuz biber ekti. Ama ateşi oluşturacak bütün malzeme orada zaten mevcuttu. Kronik eksik işgücü (işsizlik), korkunç tüketici ve öğrenci borcu, bunların, kar amaçlı sağlık bakımı sistemi için, fiyatının yükseltilmesine ek olarak polisin askerileştirilmesi ve hapishane sisteminin genişletilmesi.

 

Bugünkü çok-ırklı bir hareket. Başı çeken renkliler, ama şu su götürmez; oralarda pek çok beyaz genç insan da var ve benim hissim o ki, sanki onlar artık beyaz seçkinlerin kendilerini aydınlatmasına izin vermeyecek, onlara aldanmayacak.

 

İmparatorluk her zaman misilleme yapar. Acaba bu nasıl bir şey olacak?

 

İmparatorluğun çöküşe doğru sendelemekte olduğunu kabul etmeliyiz. Peki imparatorluk nedir? İmparatorluk, beyaz üstünlüğünün sınırlarımız dışında da kendini göstermesidir (ifade bulmasıdır?) İmparatorluğun tüm doğası Orta Doğu'ya- daha önce Vietnam'a, Latin Amerika'ya, Filipinlere ve başka coğrafyalara girmek, oradaki doğal kaynakları çalmak (yağmalamak?) ve beyaz üstünlüğü adına ucuz işgücünü suistimal etmektir. Ve tabii ki, Amerikan toplumu (??taşınabilir??) kölelik ve yerli halkların soykırımı üzerine kurulmuştur. Sona geldiklerinde imparatorlukların , geleneksel olarak yaptıkları şey, tarihçilerin, “mikro-militarizm” adını verdikleri şeydir.

 

Sonunda, geri dönülmez bir düşüşe geçerken, imparatorluklar geçmiş güçlerini ve şan ve şereflerini ve zenginliklerini yeniden elde etmek için askeri maceralara girişirler. Amerika bunu Orta Doğu'da yaptı. Sonuç Amerika'nın içi koflaştı, boşaldı.

 

Son aşamada seçkinler, dünyanın farklı yerlerinde, renkli derileri olan insanlar üzerinde mükemmel hale geliştirdikleri araçlara ihtiyaç duyar. İşte şimdi, tam da bu nedenle, Amerika'da, insansız hava araçlarını, askerileşmiş polis ve ağır silahları, zırhlı personel taşıyıcılarını yönetimin kendi vatandaşlarına karşı kullanmasında görüyoruz.

 

Beyaz üstünlüğü beyaz halkı incitir. Bunun o kadar çok örneği var ki: al işte, federal hükümet ve eyalet kaynaklarının siyah ve kahverengi derili insanları nüfuslarına oranla, çok yüksek sayılarda hapse atmaktan, beyaz ırkçılığın tüm ekonomiyi ne kadar incittiğine kadar. Buffalo'daki polisin yaşlıca bir beyaz adamı kasten yere atmasından, adamın kafası kanarken, polisin sanki çöp üstünde geziniyormuş gibi adamın üzerinde yürümesine kadar, ırkçılığın beyaz insanları ne kadar acıttığının bir mecazı. George Floyd protestoları ve insanların ayaklanışı ile birlikte beyazlar artık yıllardır beyaz ve kahverengi derililerin yıllardır söylediği, polis haydutluğunun ne anlama geldiğini tekrar anlamaya başladı. Polis şimdi beyazlara gaddarca davranıyor.

 

Amerikan tarihi boyunca, her zaman önce renkli insanlar ıstırap çekmiştir. Önce ıstırap çekerler ve orantısız ıstırap çekerler. Ama şimdilerde endüstrisizleşme, beyaz çalışan sınıfı da vurdu. Denetim araçları şimdi onlara karşı kullanılıyor. Genel olarak beyaz ırkçılarda çok fazla kabahat bulmuyorum. Onlar neyse o. Benim kusurlu bulduğum kentsel alanlardaki renkli insanların başına gelenlere hiç dikkat etmeyen, bunu önemsemeyen beyaz liberaller.

 

Halen beyaz ilerici insanları çok kızdıran şeyler, aslında hiç de yeni değil- onlarca yıl geriye gidiyor. Ama Amerika'da ana-akım haber organları bunları hiç bir zaman kaale almadı, haber yapmadı. Liberal seçkinler daha çok butik aktivizm ile, “çeşitlilik”, “tolerans” ve “çokkültürlülük” vb. konularla ilgilendi. Tamam, bu da iyi ama ekonomik adaletten soyutlanmış bu tür yaklaşımların hiç bir yararı yok.

 

Bu çok-ırklı, kuşaklararası protestolara baktığınızda ne görüyorsunuz?

 

Kitleler ekonomik haklarından mahrum bırakılmış durumda. Ayrıca Demokratlar ile sözde liberaller arasında da bir liderlik krizi var.

 

Mesela, bakın, Kongre'nin Siyah Parti Meclisi ne yapıyor. Yıllardır polisin reform edilmesi bağlamında bizim söylemekten artık bıktığımız şeyleri tekrar tekrar söylüyorlar. George Floyd protestolarına katılanların çoğu bunların bir işe yaramadığını zaten biliyor. İçi boş bir simge. Washington D.C.nin Belediye Başkanı Muriel Bowser, Beyaz Ev'e yakın bir sokakta “Siyah Hayatlar Önemlidir” sloganını 10 metre yüksekliğindeki harflerle boyamış. Ama öte yandan, polis bütçesinde 45 milyon dolarlık bir artış ve 500 milyon dolara mal olacak yeni bir hapisane istiyor. İnsanların böylesi bir performansa inanacaklarını pek sanmıyorum. İnsanların Nancy Pelosi'nin küçük uyduruk, “Siyah Hayatlar Önemlidir, karşısında diz çökün” tuzak sloganına da inanmıyorum.

 

Bir kere böyle eylemlerin pek bir ikna yeteneği yok, çünkü beyaz gençler artık, oligarkların halihazırdaki aşırı ve müthiş eşitsizliği yaratan politikalarına inanmıyor. Renkli insanlar ise bu hakikatı çoktandır biliyor. Şimdi daha genç beyazlar yeni tür bir farkındalık ve bilinç geliştirmeye zorlanıyor. Bu da iyi bir şey.

 

Erken seçim anketlerinde Biden'ın, Trump'ın önünde gittiği bilgileri karşısında Demokratların kutlamaları, benim, kendilerini, büyük bir başarısızlığa ve ezici bir yenilgiye hazırladıklarını görüp endişelenmeme neden oluyor. Bunlar seçim günü sonuçlarını öngörmez. Hillary Clinton ile Mike Dukakis çeşitli zamanlarda çift haneli destek aldılar, ama her defasında Cumhuriyetçilere yenildiler.

 

Her ne kadar Trump yüz kızartıcı ve felaket ise de, Joe Biden da şirket iktidarına hizmet ediyor. Demokrat Parti'nin büyük şirket bağışçıları eğer Bernie Sanders başkan adayı seçilirse, desteklerini Trump'tan yana koyacaklarını açıkça söylediler. Bağışçı sınıfı, asla başarısızlığa uğramayacakları bir sistem yarattı. Eğer Trump veya Biden seçilirse, Goldman Sachs'ın bir kaybı olmaz, Exxon Mobil'in bir kaybı olmaz, Raytheon kaybetmez, ne de Citibank. Bunların kaybetmesine asla imkan yok. Sistemi öyle bir hile ile yapılandırmışlarki, her ne olursa olsun, onların menfaatlerine hizmet ediyor.

 

Birkaç hafta önce Donald Trump, Birleşik Devletler askeriyesinden Amerikan halkına saldırmasını talep etti, çünkü halk, polis vahşetine ve toplumsal eşitsizliğe karşı büyük kitlesel protestolara katılıyordu. Bu protestolar devam ediyor ve şimdi toplumsal hareketleri inceleyen bilimciler, George Floyd bağlamında yapılan protestoların Amerikan tarihindeki en büyük kalkışma olduğunu söylüyor. Trump sıkıyönetim talep etti ama askeriyenin en üst düzey liderleri buna temelden “hayır” dedi. Bir bakıma Trump'a karşı çıkmış olmalarından memnunum. Öte yandan ben, bir demokraside böyle bir gücün, normalleştirilmesinden çok endişe duyarım. Her halükarda Amerika sağlıklı bir demokrasi değil.

 

Askeriye sokaklarda konuşlandırılmak istemiyor. Halen ülkedeki en saygı duyulan toplumsal ve siyasi kurum. Askeriye, hem Demokratlardan, hem de Cumhuriyetçilerden, istediğinden çok daha fazla para alıyor. Askeriye çok doğru olarak, Trump'ın emirlerine itaat edip sert önlemler ile örf-i idare etmenin kendisi için felakete neden olacağını gördü.

 

Pratik açıdan askeriyenin George Floyd protestolarına ve diğer sokak gösterisi yapanlara müdahale etmesine gerek yok, çünkü Amerikan polisi son derece askerileştirilmiş durumda. Amerika'daki SWAT (I) ekiplerinin, Afganistan'ta kapı kıran Army Rangers'dan (II) pek farkı yok.

 

Askeriye birçok bakımdan Birleşik Devletler'deki en anti-demokratik güç. Bu kadar büyük güç ve etki, imparatorluğun sonuna işaret eden klasik bir semptom. İmparatorun muhafız kıtası, artık sözde siyasi liderler tarafından denetlenemiyor.

 

Ülke çapında beyaz güruhların Siyah Hayatlar Önemlidir protestocularına, anti-faşist ve diğer vicdanlı Amerikalılara saldırdığı olaylar oldu.Bu gangsterler Trump sloganları ile bağırıyor, onun kılık kıyafetini giyiyor, beyzbol sopaları ve diğer silahlarla saldırıyor. Trump sokak kolluklarının silahları da var. Bunlar nereye varacak?

 

Donald Trump ne kadar kuşatılırsa, çevresindeki ırkçılar ve bir ülkede doğmuş olmayı göçmenliğe üstün görenler (=nativists??), o kadar daha fazla şiddete yönelecek. Şu an Amerika'nın hali bana 1990ların Yugoslavya'sını hatırlatıyor.

 

Donald Trump'ın destekçileri, onun için ölmeye ve öldürmeye hazır. Seçim günü yaklaştıkça olabileceklerin daha başlangıcı bu. Siz, savaş bölgelerinde, etnik temizlik ve soykırım uygulandığı ülkelerde bulundunuz. İnsanların birbirine saldırmaya başlamasının bir modeli var mı?

 

Bu ekonomik işlevsizleşme ile başlıyor, Yugoslavya'da olan bu idi. Yugoslavya fiilen iflas etti. Koca devlet fabrikaları kapandı; aynen burada ABD'de olduğu gibi. Kitlesel işsizlik vardı, ülkedeki toplumsal bağlar koptu. Ekmek kuyrukları başladı. Kimlikleri dahil, insanlar herşeylerini kaybetti. Sonuç olarak Sırplar, Hırvatlar ve Müslümanlar olarak, insanlar, kendilerine dair efsanevi kişisel anlatılara döndüler. Böyle bir anda ortak kamusal bir söylemin paylaşıldığı görülmemiştir. Bu diğer kimlikler ve ilişkili efsaneler kanıtlanabilir tarihi olgulara üstün çıktı. Yugoslavya'da olan bu idi ve şimdi Birleşik Devletler'de olanın da bir parçası bu.

 

Sonra tabii, bir de kışkırtıcıların yükselmesi var; bunlar nüfusun kesimini şeytanlaştırıp Öteki olarak onu hedef alıyorlar. Bundan sonra şiddet yüklü tasfiyeci retorik başlıyor. Dört yıl sonra Yugoslavya'da insanlar birbirini vurmaya başladı. ABD'de de bu noktaya geliyor.

 

Birkaç ay önce, ulusal koronavirüsün ilk haftalarında ve ekonomik çöküş ile evlere sığındığımız günlerde konuşmuştuk. O zamanlar bana, her ne kadar çok korkunç şeyler olsa da, halen “iyi zamanlarda” yaşadığımızı söylemiştiniz. Şimdi aradan birkaç ay geçti. Sizce, Birleşik Devletler gelecekte olabileceklere göre hala “iyi zamanlar”ı mı yaşıyor?

 

Evet, başımıza gelecekler ile karşılaştırırsak öyle. Seçkinler koronavirüs pandemisine rasyonel bir yanıt vermiyor, ekonomik tahribat korkunç ve halen Birleşik Devletlerin yüzyüze olduğu çok çeşitli başka sorunları var. Amerikan yönetici sınıfı 2008'de ne yaptı ise şimdi de onu yapıyor, yani kamunun yararı, ülkenin geri kalanı hilafına- çalışan yoksulları ve işçileri çöpmüşçesine bir köşeye atıp kendi cebini dolduruyor. Bu çok basiretsiz, ileriyi göremeyen bir yaklaşım çünkü geri tepecek. Ve yansımaları felaket düzeyinde olacak. İnsan sanırdı ki Amerika'nın seçkinleri biraz daha akıllıca davranır, hiç olmazsa kendi menfaatleri için. Eğer başkan seçilir ise Joe Biden da akıllıca davranmayacak.

 

George Floyd protestoları, gerçeğe daha uygun sözcüklerle, bir kuşağın sınıf isyanı olarak nitelendiriliyor. Protestocular ve müttefiklerinin kazanacağını umuyorum çünkü eğer iktidarı bu Amerikan mafya devletinden geri alamazsak ülkede çok çirkin bir diktatörlük olacak.

 

Amerikan seçkinleri, yönetici sınıf, daha şimdiden bütün kanunları yeniden yazdı bile. Hapishane hücreleri hazır bekliyor. İç güvenlik güçlerini çoktan askerileştirdiler.. Habeas corpus ( ) gibi temel haklar ile vatandaşların sahip olduğu diğer yasal hakların yürürlükten kaldırılmasını zaten meşrulaştırdılar. Halen Amerikalılar, insanlık tarihinde en çok gözlemlenen, denetlenen, izlenen ve fotografı çekilen kişiler. Zorba hükümet hareket etmeye hazır.

 

Ben şimdilerde biraz daha iyimserim çünkü sokaklardaki direnişi görüyorum, ki, bir kaç hafta veya ay öncesine kadar bunlar yoktu. Ümit orada. Ümit sokaklarda yatıyor. Bu insanların hakkını teslim etmek zorundayım. Çoğu genç ve inanılmaz cesur, orada sokakta ekonomik sefalete, tutuklanmalara, ayrım gözetmeden yapılan gaddarlığa, ve çoğu kez öldürücü polis şiddetine ve COVİD-19a karşı duruyor, adaletsizliğe ve seçkinlere karşı bir savaşım veriyorlar. Benim kitabımda onların hepsi birer kahraman.

 

Chauncey DeVega, Salon'un kadrolu siyasi yazarıdır.

Denemeleri chaunceydevega.com sitesinde de bulunabilir. Ayrıca Twitter ve Facebook'tan izlenebilir.

(I) SWAT teams: ABD'de özel ve/ya askeri silahlar ve taktiklerle donanmış kanun uygulama üniteleri. İsyan ve şiddet kullanan insanlarla başetmek üzere 1960larda kurulmuştu ancak 1980 ve 1990larda ve 11 Eylül 2001'den sonra çok daha fazla kullanılmaya başladı.

(II) Army Rangers: ABD'nin büyük çaplı özel operasyonlar yapan askeri ekibi. Dünyadaki en seçkin askerler oldukları iddia ediliyor.