Açık Dergi içinde, Virginia Patrone ve Çiğdem Fidan'ın hazırladığı Ebedi Yokoluş/Forever Extinct'in 8. bölümde, türleri yok olma tehlikesi altında bir diğer türe bakıyoruz: kaplumbağa veya tosbağa!
V: Ebedi Yokoluş / Forever Extinct programına hoş geldiniz.
Ç: Merhaba.
V: Bugünkü programımızda kadim zamanlardan beri var olan, huzurlu, yavaş ve oldukça etkileyici bir sürüngen hakkında konuşacağız: kaplumbağa, veya isterseniz “tosbağa”. Evet, kemiksi bir kabuğu olan tüm omurgalı hayvanları kastediyoruz.
Ç: Kaplumbağalar pek çok insanın aşina olduğu, birçoğumuzun birlikte yaşadığı hayvanlar, yine de ne kadar özel oldukları fazla bilinmez: Kaplumbağa bedeni eşsiz bir şekilde evrilmiştir; bu omurgalının gövdesi kemiksi bir kabukla çevrilidir. Bazı paleontolojistlerin belirttiği gibi, kaplumbağaların soyu çoktan tükenmiş olsa, onları sadece fosillerden tanıyor olsaydık, bu canlıyı hiç şüphesiz büyük bir şaşkınlıkla karşılardık.
Bu özel hayvanlar, dünyanın dört bir yanından farklı farklı mitolojilerde, ne hikmetse, hep yaratılış bağlamında karşımıza çıkar. Dünya yaratıldığında bir kaplumbağanın sırtına yerleştirildiğinden söz edilir.
V: Amerikan yerlilerine göre dünyayı dengede tutan hayvan kaplumbağadır.
Ç: Çin mitolojisine göre hayatın ve ölümün sırrını kaplumbağalar bilir. Afrika yerlilerinin inancına göre ise ilk yaratılan canlı kaplumbağadır.
Ancak bu kadim hayvanlar günümüzde nesli tehdit altındaki omurgalıların başında geliyor; kuşlardan, memelilerden, balıklardan ve hatta yok olma riski oldukça yüksek olan amfibiklerden bile daha fazla tehlike altındalar.
V: Bu hayvanlar 200 milyon yıldır bu dünyadalar, 65 milyon yıl önceki dinozor çağını bile sağ salim atlattılar, ancak son birkaç yüzyıldır yok oluyorlar, hem de korkunç bir hızla.
Ç: İlginç ama belki de hiç şaşırtıcı olmayan şey ise, içinde bulunduğumuz yılda bile birçok kaplumbağa türünün yok oluşuna tanıklık etme ihtimalimiz var: Bilinen 356 kaplumbağa türünün %61’inin nesli ya çoktan tükendi ya da tükenme tehlikesi altında.
BioScience dergisinde, Ekim 2018’de yayınlanan bir rapora göre, kaplumbağaların tehlike altında olmasının bir nedeni, kuşların ve memelilerin yaşadığı alanlarda koruma programlarına öncelik verilirken, kaplumbağaların çeşitliliğine ve korunmasına yeterince önem verilmemesi. Deniz kaplumbağalarının yedi türünün altısı, insan faaliyetleri nedeniyle tehlike altında sayılıyor. Bu hayvanlar için temel riskleri şöyle sıralamak mümkün: balık ağlarına takılmak; etleri, yumurtaları ve kabuklarının tüketimi için aşırı ve kaçak avlanma; yaşam alanlarında daralmaya neden olan sahil düzenlemeleri; plastik ve diğer atıklar; iklim krizi; çevre kirliliği ve yasa dışı evcil hayvan ticareti. Ayrıca salgın hastalıklar da bazı türlerin sayısında hızla azalmaya neden oluyor. Aynı zamanda, tatlı suda yaşayan tür ve alttürlerin de nesilleri tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Gördüğümüz kadarıyla 21. yüzyılda yaban hayvanı olmak kolay değil (besi hayvanı olmanın zorluğundan bahsetmeye gerek bile yok) ama anlaşılan kaplumbağa olmak daha da zor!
Örneğin, bazı kaplumbağa türlerine artık yabanda rastlanmıyor– tutsak yaşıyorlar ve ölüyorlar. Bunlardan biri, en çok “Yangtze kaplumbağası” adıyla bilinen, yumuşak kabuklu dev kaplumbağa (Rafetus swinhoei). Bu türden yalnızca dört birey sağ kalmıştı. Bunlardan yalnızca bir tanesi dişiydi ve uzun bir süre yumurtlamadı ve ne yazık ki bu son dişi Nisan 2019’da öldü.
Nesli tükenen bir diğer tutsak hayvan ise Pasifik Okyanusu’ndaki Galapagos Adaları’nın dev kaplumbağalarından Pintalar (Chelonoidis abingdonii). Son bireyi Yalnız George’un (Lonesome George) 2012’de ölümünün ardından bu türün de nesli maalesef tükendi.
Bunlar, kaplumbağaların yaşadıklarına iki örnek sadece. Bugün, daha pek çoğu, yabanda yaşam mücadelesi veriyor. Koruma planları uygulansa bile, başarılı olmayabiliyor.
Ç: Ancak, kaplumbağaları kaybetmek, gezegenimizin sağlığının bozulması da demek.
V: Çünkü kaplumbağaların dünyamıza pek çok faydası var:
Ç: Deniz ve kara gibi iki farklı ekosistem arasında gidip gelmeleriyle, birer yaşam mühendisi onlar; bu alanları sağlıklı ve çeşit yönünden bereketli tutuyorlar, kum ve toprak taşıyorlar, yedikleri meyve tohumlarını kilometrelerce uzağa yayıyorlar. Ölü balıkları yiyerek nehir ve göl sularının temiz kalmasını sağlıyor, binbir çeşit canlıya evsahipliği yapıyor ve enerjinin ekosistemler arasında yeniden dağıtımını sağlıyorlar. Kaplumbağaların yok oluşu çok üzücü, ve bu durumun elbette kaplumbağaların yaşadığı çevre üstünde olumsuz etkileri olacak.
V: Bugün kaplumbağalarla ilgili iki haberden bahsedeceğiz. İlki bu yıl yapılan bir keşifle ilgili.
Ç: Galapagos Adaları’nın en büyüğü olan Isabela Adası yakınlarında, pek bilinmeyen, genç bir ada vardır: Fernandina. Geçen Şubat ayında bu adada, bir grup uzmanın keşif gezisi sırasında, 1906’da neslinin tükendiği sanılan bir tür olan Fernandina dev kaplumbağası bulundu. Memleketinin adı verilen bu dişi kaplumbağanın yüz yaşında olduğu tahmin ediliyor. Fernandina kaplumbağası, Galapagos’a özgü on dört dev kaplumbağa türünden sadece biri. Bu türlerin yarısından fazlasının nesli tehlike altında; ne yazık ki son 200 yıldır etleri ve yağları için öldürülüyorlar.
Galapagos Dev Kaplumbağalarını Koruma İnisiyatifi’nin (GTRI) başkanı ve bu keşfin öncüsü Washington Tapia, "Hayatımın en önemli başarısı, çünkü otuz yıldır kaplumbağaların korunması konusunda çalışıyorum," diyor.
Biliminsanları Fernandina’nin yaşadığı alandaki yiyeceklerin yetersiz olduğunu düşündükleri için, Fernandina Santa Cruz Adası’ndaki üreme merkezine gönderildi. Şimdi aynı türden bir erkek birey bulmaya çalışıyorlar ki nesilleri tükenmesin. Tabii bu noktada bazı etik sorular akla geliyor: Örneğin bu kaplumbağayı tam yüzyıldır kendince bir hayat sürmeyi tek başına başardığı yerden koparıp başka yere gönderme fikri sorgulanıyor. Onun için en doğrusu olduğuna inansak bile, bunu yapma hakkımız var mı?
V: Diğer haber de Hindistan’dan, güzel bir haber.
Ç: Hindistan'a özgü bir tatlı su kaplumbağası türü olan Nilsonnia nigricans, “yumuşak kabuklu kaplumbağalar”ın kendi doğal alanlarında nesillerinin tükendiği açıklanmıştı. Ancak bu kaplumbağa dostumuz yaşamını sürdürebileceği bir yer bulmuş: Butan ve Himalaya’dan pek de uzak olmayan Assam bölgesindeki Hayagriva Madhar Hindu tapınağı. Bugün yumuşak kabuklu kaplumbağaların yaşadığı tek yer bu tapınağın gölü. Hindu inancına göre kaplumbağalar Vişnu’nun tecessümlerinden biri, bu nedenle kutsal addedilip korunuyorlar. Öte yandan farklı farklı inanç ve kültürlerden insanların yaşadığı karma bölgelerde, bu kaplumbağalar toplanıyor, hatta yeniyor. Yabandaki yaşam alanlarının daralması da nesillerinin tehlike altında olmasında büyük rol oynuyor. Ancak şimdi tapınağın gölünde, yumuşak kabuklu kaplumbağalar dahil çeşitli kaplumbağaların sayısı artıyor. Tapınak, Good Earth adındaki bir koruma örgütüyle işbirliği içerisinde. Ocak 2019’da, bu örgüt tarafından yetiştirilen ve içlerinde yumuşak kabuklu kaplumbağalardan on beş bireyin de olduğu bir grup kaplumbağa göle bırakıldı. Bu tapınağın izinden giderek, muhtemelen on sekiz tapınak daha aynı deneyi tekrarlayacak. Türün yabandaki hayatı bitmiş olsa da nesli bu şekilde devam edecek.
Programımızı sonlandırırken Amerikan yerlilerinin inancına canıgönülden katıldığımızı, yani kaplumbağaların dünyayı dengede tutan hayvanlar olduğuna inandığımızı belirtmek istiyoruz. Bugün bunun inancın da ötesinde olduğunu biliyoruz, bilim bize kaplumbağaların yaşam mühendisleri olduğunu söylüyor.
V: Bu kadim hayvanlar saygıyı sonuna kadar hak ediyor!
Kapatmadan önce, yorumları için Özge Çelik’e, Açık Radyo’ya ve dinlediğiniz için size teşekkür ediyoruz.
Programın illüstrasyonlarını sosyal medyada paylaşacağız. Bize Instagram ve Facebook’tan ve [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz.
V: Bugünkü şarkımız Tunng’dan Bullets. Sevgili kaplumbağalar, bu şarkı size.
V: Ben Virginia Elena Patrone,
Ç: Ben Çiğdem Fidan.
V&Ç: Gezegendeki her şey! Çok güzelsiniz ve sizi seviyoruz!
Kaynaklar:
La Repubblica. (11.6.2019). India. Nella città sacra indù tempio millenario ha salvato tartaruga dall'estinzione; www.repubblica.it/viaggi/2019/06/11/news/india_tartarughe_salvate_da_estinzione_tempio_antico-228500552/?ref=RHPF-VV-I0-C6-P9-S1.3-T1
Langley, Liz. (2018, September 28). What If There Were No More Turtles? Tratto il giorno June 24, 2019 da National Geograohic: www.nationalgeographic.com/animals/2018/09/turtles-endangered-biodiversity-ecology-tortoise-terrapin-animals/
Langlois, G. (2019, February 22). How an ‘extinct’ tortoise was rediscovered after a century. Tratto il giorno June 24, 2019 da National Geographic: www.nationalgeographic.com/animals/2019/02/extinct-fernandina-giant-tortoise-found/
Lovich, J., Ennen, J., Agha, M., & Gibbons, W. (2018, October). Where Have All the Turtles Gone, and Why Does It Matter? BioScience , 68 (10), s. 771-81.
Platt, J. (2018, March 19). Scientific America. Tratto il giorno June 24, 2019 da The Turtle Extinction Crisis: blogs.scientificamerican.com/extinction-countdown/the-turtle-extinction-crisis/
See Turtles Org. See Turtles. Tratto da Sea Turtles Threats: www.seeturtles.org/sea-turtles-threats
Şimşek, Esma (2016) “Türk Kültüründe Kaplumbağalarla İlgili Efsaneler Üzerine Bir Değerlendirme”, Akra,No. 10, 2016, s. 51-63; dergipark.org.tr/download/article-file/324559
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Tunng | Bullets | Bullets | 4:16 |