Dünya Mirası Adalar'da Derya Tolgay ve Nevin Sungur, Adalar’ın turizm baskısı, sıfır atık hedefleri, yenilenebilir enerji olanakları ve ada belediyelerinin ortak geleceği üzerine Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Av. Fırat Durak, Adalar Belediye Meclis Üyesi İsmail Onur Balbinar ve Friedrich-Ebert-Stiftung’dan Büyükadalı arkadaşımız Yasemin Ahi ile bir araya geliyor.
Derya Tolgay: Merhabalar, Dünya Mirası Adalar programında birlikteyiz. Teknik masada Andrei Gritcu var, çok teşekkürler Andrei. Sevgili dinleyicilerimiz, bugün önce bir duyuru ile başlıyoruz.
1 Ekim'de başlayan Marmara Urban Forum (MARUF25) etkinliğini belki biliyorsunuz, bilmeyenler için de biraz açalım: MARUF25'te adil, dayanıklı, herkesi ve tüm canları gözeten, birlikte yaşamı mümkün kılan bir kent tartışılacak. İklimden ekonomiye, teknolojiden kültüre uzanan geniş bir yelpazede 50'den fazla ülkeden 550'nin üzerinde konuşmacı var. Ayrıca 150'den fazla partner ve 200'den fazla da etkinlik olacak. Dünya Mirası Adalar olarak ‘Marmara Denizi ve Havzası Restorasyon Raporu’ çalışmasının bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz. Açılış 1 Ekim saat 10:00'da Haliç Kongre Merkezi'nde ‘tüm mümkünlerin kıyısında’ ile başlıyor. Bizim etkinliğimiz ise 2 Ekim saat 16:00'da gerçekleşecek ve ‘İki İç Denizin Hikayesi: Marmara ve Baltık’ oturumu kaçırmayın isteriz. Haliç Kongre Merkezi'nde ilginizi çekecek daha birçok kıymetli etkinlik de var. Bu yüzden de katılım için önceden kayıt yaptırmayı unutmayın.
Bugün çok kıymetli üç konuğumuz olacak. Konu başlığımız ise, ‘Eco Islands: Adalar İçin Yeşil Gelecek Mümkün mü?’
Friedrich Ebert Vakfı Atina Ofisi’nin öncülüğünde Tilos’ta düzenlenen Eco Islands buluşmasında; Türkiye’nin Prens Adaları, Yunanistan’ın Tilos Adası ve Hırvatistan’ın Cres Adası Belediyeleri bir araya geldi. Bu toplantıda dünyanın ilk sıfır atık adası olan Tilos'un deneyimi, temiz enerji yatırımları konuşuldu ve belediyeler arasında bir işbirliği mutabakatı imzalandı. Buradan kalkarak biz de bugünkü konumuzu şöyle belirledik; Adalar'ın turizm baskısı, sıfır atık hedefleri, yenilebilir enerji olanakları ve ada belediyelerinin ortak geleceği. Bugünkü konuklarımız ise Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Avukat Fırat Durak, Adalar Belediye Meclis Üyesi İsmail Onur Balbinar ve Friederich Ebert Vakfı'ndan Büyükadalı sevgili arkadaşımız Yasemin Ahi. Hepiniz hoşgeldiniz.
Fırat Durak: Hoşbulduk, iyi yayınlar.
İsmail Onur Balbinar: Hoşbulduk, iyi yayınlar.
Yasemin Ahi: Hoşbulduk, iyi yayınlar.
Nevin Sungur: Çok teşekkür ederiz katıldığınız için.
D.T.: Nevinciğim, sen hemen sorulara başlamak ister misin yoksa ben devam edeyim mi?
N.S.: Tabii ki. Öncelikle bu Friedrich Ebert Vakfı'ndan Yasemin Hanım'la başlayalım istiyorum. Eco Islands gibi bir toplantıya öncülük ediyorsunuz. Bu buluşmalarla ilgili çalışmalarınız ne kadar zamandır devam ediyor?

Yasemin Ahi: Öncelikle davetiniz için teşekkür ederim. Burada yaptığımız çalışmayı anlatabilmek güzel. Biliyorsunuz, ben de bir adalıyım ve bu konulara kişisel olarak da çok duyarlıyım. Çalıştığım vakıf da birkaç yıldır bu konuyla ilgilenmeye başladı. Friederich Ebert Vakfı, bildiğiniz gibi merkezi Almanya'da bulunan bir vakıf ama 100’den fazla ülkede ofisleri aracılığıyla sosyal demokrasinin temel ilkeleri çerçevesinde çalışan bir vakıf. Bunun yanı sıra son yıllarda iklim adaleti ve temiz yenilenebilir enerji meselesini de gündemine aldı. Bu konuda da ilk adımları atanlardan bir tanesi vakfın Atina ofisi oldu. 2023 yılında Atina ofisi ve Hırvatistan ofisi birlikte böyle bir proje üzerine düşünmüşler ancak Türkiye ofisi olarak biz henüz katılmamıştık buna. 2023 yılında Eco Islands projesini başlattılar.
Özellikle turizm baskısı altındaki adalar arasında neden böyle bir projeye girişildi diye düşünecek olursak, Yunanistan'ın birçok adası var biliyorsunuz ki Hırvatistan'ın da öyle. Adalar dışında kıyı kentleri de turizm baskısı altında ve bu da çevre sorunlarına yol açmaya başlıyor. Bu sorunları çözmek için çabalayan arkadaşlarımız da özellikle turizm baskısı altındaki adalar arasındaki iş birliğini ve çözüm önerilerini tartışmak, birbirinden öğrenmek, ilham almak için toplantılar düzenlemekle başlamışlar. 2023 yılında birinci çalıştayı Hırvatistan'ın Cres ve Krk Adaları'nda yapmışlar ve ortak birçok sorunun olduğunu fark etmişler. Bir sonraki toplantıyı 2024 yılında da bu kez Yunanistan'ı Astypalaia Adası’nda gerçekleştirmişler - bu arada bizler, Türkiye henüz katılmamıştı bu projenin içerisine, bunları ben sonradan öğrendim. Astypalaia’da yapılan toplantıda, Bulgaristan ve Hırvatistan'dan da katılımlar olmuş ve daha çok sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve yerel yöneticilerle birlikte geniş bir çalışma yapılmış ancak bu çabalarda kalıcılık da, devamlılık da çok önemli. Bunun için arkadaşlar çok çaba sarf ediyorlar.
Çalıştay en son 2025 yılında da Tilos Adası’nda yapıldı. Tilos zaten örnek bir ada. Birçoğumuzun, özellikle ekoloji konularına duyarlı insanların ismini duyduğu bir ada. Küçük bir ada olmasına rağmen, sıfır atık ve kendine yeten enerji üretimi, temiz enerji üretimi ile biliniyor. Yunanistan ofisimiz Tilos Adası'nda böyle bir çalıştay gerçekleştireceğini bize bildirdi ve “Türkiye'den de ilgi duyulur mu? İki ülkeden katılım olsa ne dersiniz?” diye bize sordu. Hemen ben de devreye girdim, “Çok iyi olur, özellikle de Adalar Belediyemizi katmak isterim,” dedim. Tabii ki, Ege Denizi'ndeki adaları da katmak mümkün olabilirdi ama adalı olduğum için, hemen aklıma gelen Prens Adaları oldu ve konuyu hemen Fırat Bey ile konuşmak için kendisini arayıp durumu anlattım. O da çok büyük bir istek ve ilgiyle, “Katılalım,” dedi. Böylece Tilos'taki bu çalıştaya katılmaya karar verdik ve çok da iyi yaptık diye düşünüyorum.

D.T.: Önümüzdeki dönemde Adalar Belediyesi'yle neler planlıyorsunuz onu da soracağız ama önce Fırat Bey size Yasemin'in bıraktığı yerden sorayım; Adalar Belediyesi, meclis kararıyla bu toplantıya bir katılım kararı aldı herhalde. Burada öne çıkan öncelikleriniz nelerdi? Bir de Tilos'ta gördüğünüz sıfır atık ve temiz enerji uygulamalarından nasıl etkilendiniz? Adalar’a uygulanabilir mi? Bunları biraz anlatır mısınız?
F.D.: Öncelikle tekrardan iyi yayınlar diliyorum. Yasemin Hanım’ın ve sizin ifade ettiğiniz gibi, Friedrich Ebert Vakfı tarafından Yunanistan'ın Tilos Adas ve Hırvatistan'ın Cres Adası'nın katılımıyla Tilos'ta gerçekleştirilen bir toplantı için Vakıf'tan bize gelen davet üzerine biz de belediye meclisimizden bir görevlendirme yazısı alarak toplantıya katıldık.
Adalar’da atıkların geri dönüşümü konusunun hiç çözülememiş olması, atıkların ana karaya taşınmasının güçlüğü, bunun yarattığı iş gücü ve kaynak israfı ve her şeyden önemlisi çevre kirliliği gibi sorunlarla uğraşıyoruz. Bu nedenlerle de hem Türkiye'deki, hem de yurt dışındaki ada belediyelerinin bu müşterek sorunlarla nasıl baş edilebileceği üzerine hep beraber kafa yormak; hem Yunanista’nın, hem de Hırvatistan’ın yaşamış oldukları zorlukları, coğrafi şartlarının getirmiş olduğu zorlukları değerlendirmek, onların almış oldukları önlemleri incelemek üzere bu toplantılara katıldık.
D.T.: Neler tespit ettiniz orada ve bunlar adalar için uygulanabilir mi? Çünkü Tilos çok küçük bir ada değil mi? Sanırım 500 gibi bir nüfusu var.
F.D.: Tilos Adası'da esas itibariyle yüz ölçümü olarak adaların toplam yüz ölçümünden yani Sedef Adası, Kınalıada, Burgada, Heybeliada ve Büyükada'yı beraber topladığımızda yüz ölçümü toplamda 16 km2 ama Tilos Adası bunun yaklaşık dört katı, 65 km2 bir yüz ölçümüne sahip. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, yüz ölçümü itibariyle adaların dört katı büyüklüğe sahip olmasına rağmen, nüfusu bin kişi. Adalar ilçesinin yaşamış olduğu turizm baskısını da aynı şekilde yaşayan bir ada yani yaz nüfusu oldukça kalabalık. Kış nüfusu ise bin kişiye iniyor.
Orada gözlemlediğimiz şey de şuydu; yenilebilir enerji konusunu neredeyse tamamen halletmişler ve bunu da sadece bir rüzgar türbünüyle ve geri kalanını da güneş enerji panelleriyle çözmüşler. Adanın tahmin ediyorum ki batı tarafına doğru olan kısmında bir rüzgar türbünü var ve buradan da ihtiyaç duyulan enerjinin %65’ini sağlıyorlar. Diğer taraftan da güneş enerji panelleriyle de %9’luk bir enerji sağlıyorlar. Böylece yenilenebilir enerjiyle ihtiyaç duyulan toplam enerjinin %74’ünü sağlamış durumdalar. Oradaki yetkililerden aldığınız bilgiye göre, zaten %75’lik bir yasal sınır varmış ve bunun üzerine çıkamıyorlarmış. Bunun için %74’te üretim kapasitesini durdurmuşlar. Bunun üzerinde yapılan üretimleri de diğer adalara iletiyorlarmış.
Adalarımız için bu hususlar ne kadar uygulanabilir derseniz; örneğin, güneş panellerinin veya rüzgar enerji sistemlerinin adalarda uygulanabilmesinin belli başlı prosedürleri var. Bildiğimiz üzere, daha önceki dönemde Adalar, sit alan olarak koruma altındayken geldiğimiz süreçte Özel Çevre Koruma Bölgesi statüsü çevresinde koruma altındadır. Buralarda yapacağınız her türlü iş ve işlem yani geri dönüşüm tesislerinin kurulmasından tutun da enerji tesislerinin kurulmasına kadar kurul, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ve tabii ki belediyemizin izinlerine tabii. Belli başlı prosedürler yerine getirildikten sonra, doğaya da zarar vermemek şartıyla bu enerji sistemlerin Adalar’da kurulabileceğini düşünüyoruz. Bunlardan evvela hangisi yapılabilir durumda derseniz, geri dönüşüm konusu derim yani imar planlarıyla beraber kamu hizmet alanı olarak görünen yerlerde yapılacak olan geri dönüşüm tesisleriyle %100’ünü sağlayamasak bile, en azından belli başlı kalemlerde bu geri dönüşümü sağlayabileceğimizi düşünüyoruz.
D.T.: O atık sorunu çok önemli bir şey değil mi? Çünkü tam da dediğiniz gibi çok büyük bir ada ve buralara tribün de, güneş enerjisi de koymak mümkün ama bizim küçücük adalarımız olağanüstü bir ekolojik dengeye sahip olduğu için çok hassas davranmak gerekiyor herhalde.
F.D.: Kesinlikle öyle. Bildiğiniz üzere, Adalar’ın yüz ölçümünün %55'i ormanlardan oluşuyor. Tabii ki korumamız gereken çok hassas bir coğrafyada yaşıyoruz. Bazı arkadaşlarımızın 'Son İstanbul’ diye de ifade ettiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Dolayısıyla temizlik yapmak gerekiyor.
D.T.: O biziz, bizim programımızın mottosu.
F.D.: Dolayısıyla kıymetini bilmemiz gerekiyor. Yapacağımız bütün uygulamalarda kaş yapayım derken göz çıkartmamak lazım. Geri dönüşüm konusunda, yenilenebilir enerji santrallerinin ya da tesislerin kurulması noktasında tabii ki bir yandan da doğaya zarar vermeden bu uygulamaların yapılması gerekiyor.

N.S.: Bu sıfır atık meselesini daha önce de Ercan Bey de dile getirmişti. Belediyenin bir sıfır atık hedefi var fakat tabii sıfır atık deyince burada yaşayan insanların da buna katkıda bulunması gerekiyor. Tilos Adası’nda oranın halkıyla beraber yaşanan bir dönüşüm var. Ben İsmail Bey'e sormak istiyorum. Acaba sizce Adalar’da yaşayanların bu sürece katılımı mümkün olacak mı? Bunun için nasıl bir plan hedefleniyor ve Adalıların bu konan hedeflere katılımının nasıl sağlanabilir?
İ.O.B.: Öncelikle yeniden merhabalar. Tilos Adası ufak bir ada, halkıyla birlikte dönüşümü başarmış. İstanbul'da da eğer sıfır atık yapılacak bir yer varsa, bu da Adalar olabilir çünkü diğer ilçelerde bu gerçekten zorlu bir süreç, Adalar’da bu çok daha kolay olur.
Sıfır atık hedefinin başlama noktası evler olmalı ki Tilos Adası’nda gördüğümüz de buydu. İlk başta evler bunu ayırmaya başlıyor, gidebilecek çöpler baştan ayrıldığında tekrardan bir iş gücü kaybı olmuyor. Geri dönüştürebilecek her malzeme baştan ayrılabiliyor. Adalarda bu dönüşüm nasıl yapılabilir? Okullar ve çocuklarla başlanabilir çünkü bir aileye girmenin en kolay yolu çocuklar ile olabilir. Bu süreci eğer çocuklarda ve okullarda başlatabilirsek, daha sonra evlerde, iş yerlerinde ve sürecin tamamında ilerleyebiliriz diye düşünüyorum.
Dediğim gibi başlangıç noktası çok önemli. Biz önce eğitimle başlamak zorundayız. Biz orada, “Nasıl yaptınız? Nasıl başardınız?” diye sorduk. Başta onlar da çok zorlamışlar çünkü Tilos'ta yaş almış nüfusu fazla olan bir yer. Bu yüzden herkesin değişime kapalı olma ihtimali var. Zor bir süreç ama dediğim gibi bizim Adalar’da genç bir nüfusumuz var. Okullarda eğitimle başlayabilir. Sonundaki kazanımlar çok fazla olduğu için bunu anlatmak zorundayız. Bizden sonraki sürdürülebilirlik aslında burada başlıyor. Sürdürülebilirliğin ne kadar iyi bir şey olduğunu, bizden sonra gelecek nesillere burayı nasıl bırakmamız gerektiğini anlatmamız ve ikna etmemiz lazım.
Adalar’da nüfusa oranla çok fazla işletme var. Bu yüzden de çok ciddi bir organik atık miktarı çıkıyor. Organik atıkların geri dönüşümü çok önemli ama burada bunu toplayacak firmalar problemlemi var. Tilos Adası’nda bu iş özel bir firma tarafından yapılıyor ve plastik atıklar, organik atıklar ayrılarak belli bölgelere, Rodos ve Atina'ya yollanıyor.
Evlerde geri dönüşüm yapılacaksa üç şekilde; eğer sigara kullanıyorsanız dört şekilde; işletmeyseniz beş ayrı şekilde yapılması gerekiyor. Tilos’ta sigara için de çok önemli bir şey yapmışlar. Sigara hiçbir şekilde bir atığa bulaşmasın diye ayrı bir kutuları var.
Dediğim gibi başlangıç noktası çok önemli. Biz önce eğitimle başlamak zorundayız. Biz orada, “Nasıl yaptınız? Nasıl başardınız?” diye sorduk. Başta onlar da çok zorlamışlar çünkü Tilos'ta yaş almış nüfusu fazla olan bir yer. Bu yüzden herkesin değişime kapalı olma ihtimali var. Zor bir süreç ama dediğim gibi bizim Adalar’da genç bir nüfusumuz var. Okullarda eğitimle başlayabilir. Sonundaki kazanımlar çok fazla olduğu için bunu anlatmak zorundayız. Bizden sonraki sürdürülebilirlik aslında burada başlıyor. Sürdürülebilirliğin ne kadar iyi bir şey olduğunu, bizden sonra gelecek nesillere burayı nasıl bırakmamız gerektiğini anlatmamız ve ikna etmemiz lazım.

D.T.: Sivil kesimle iş birliklerinizi de merak ediyoruz çünkü Adalar’da çok duyarlı hem sivil topluluklar, hem de kişiler var. Mesela geçen hafta geri dönüşüm üzerine Kınalıadalı arkadaşımız Niyazi Selçuk ile bir program yaptık. Kendisi Sabancı Vakfı tarafından Fark Yaratanlar’a seçildi ve projesi destekleniyor. Bunun gibi daha birçok çalışma var. Tilos örneğinde sivil tarafla da işbirlikleri var sanırım ama orada nüfus çok az. Adalar için etkili bir şekilde yapmaya gerçekten niyetiniz var mı?
İ.O.B.: Niyetimiz tabii ki var. Biz bu projeye zaten bunun için başladık. Vakıf da sağolsun bizi bunu asıl merkezine götürdü. Orada işin nasıl yapıldığını gördük. Sadece bizim bunu uyarlamamız lazım.
Sivil tarafta Kent Konseyi Atık Çalışma Grubu var ki sıfır atıkla ilgili ayrı bir rapor hazırladı ve bu rapor, belediye meclislerimize geldi. Bununla ilgili bütün paydaşları bir araya toplayarak bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Bu bizim için bir yolculuk aslında ve bu yolculuğa başlayacağız. Bu yolculuğa çıktıktan sonra da her paydaştan ne alabilirizi, ne yapabilirizi ve herkes hangi kısımda bulunabiliri konuşacağız çünkü işin bir de resmi boyutu var. Atık toplamak öyle herkesin yapabileceği bir iş değil; biz atığı topladık, buraya götürüyoruz diyemeyiz. Bunun İstanbul'a gidişi var çünkü Ada’da maalesef bir katı atı tesisimiz yok ve olma ihtimali ancak planlarla uygulanabilir, şu an yapamıyoruz. İlk aşamada plastikle başlayabiliriz çünkü plastik atığı toplamak çok daha kolay. Bununla ilgili Tilos’ta örneğin uluslararası işbirlikleri olduğunu gördük. Orada Sürdürülebilir Yaşam Topluluğu Dafne Network Sürdürülebilir Yunan Adaları Ağı ile görüştük. Kostas Bey ve Tiyana Hanım ile bunu Adalar’a nasıl uyarlayabiliriz diye görüştük.
Dediğim gibi, asıl iş yerelde başlıyor. Bir yönetim tarafı, bir de sivil tarafı var. Sivili işin içine katmadan hiçbir şekilde ilerleyemeyiz ama yönetimin de bu işin çatısında olup, projeyi uygulaması lazım. Kolay bir proje değil. Dediğim gibi bir yolculuk bu. Bunun belli bütçeleri var, uygulaması gereken prosedürler var. Biz bir şekilde buna başlıyoruz. İnşallah bunun sonunda Adalar’ı sürdürülebilir bir şekilde geleceğe hazırlamış olacağız.
D.T.: Bu kaynak konusunda neler yapılabilir diye soracaktım ki sanırım en büyük sorun o.
İ.O.B.: Kaynak konusu da şöyle; Daphne Network dediğimiz bir ağımız var orada yani Sürdürülebilir Yunan Adaları Ağı. Avrupa Birliği'nden alınan bazı fonlarla ilerliyor. Bunun için önce proje gelişimleri yapılması lazım, uygulanabilir olması lazım, bir iş gücü lazım. Dediğim gibi, bunu Türkiye'de yapan firmalar da var. Bunlarla görüşmeleri sağlayıp, orada yapılan uygulamaları Adalar’a uyarlamamız lazım çünkü orada tek ada üzerinden gidiyor. Bizde ise beş ada üzerinden gideceğimiz için lojistik olarak da çok zorlu bir süreç. Her adada yaz ve kış nüfusumuz çok farklı. Bir de işin şu kısmı var; yazın gelenlere de entegre etmemiz lazım yani 16 bin ya da 17 bin kişi de bunu belki uygulayabiliriz ama yazın gelen 100 bin kişi de nasıl uyarlayacağımız çok önemli. Gelen turistin bıraktığı atık bizim en büyük sorunlarımızdan biri.
D.T.: Peki bir pilot ada olabilir mi? Mesela Büyükada en sorunlusu ve buradan başlamak daha kolay olur mu? Teknik olarak bilmediğim için soruyorum.
İ.O.B.: Tabii ki olabilir.
D.T.: Çünkü çok zor dediğiniz gibi, beş ada birden...
İ.O.B.: Evet ve bunun sürdürülebilirliği önemli yani bugün projeye başlayıp bir sene sonra bıraktıktan sonra projemizi devam ettiremedikten sonra hiç bir önemi yok. Öyle bir plan yapmalıyız ki bu sürdürülebilir olmalı ve yıllara yayılmak zorunda.
Tilos’da ve diğer adalarda da bu birkaç günde yada bir yılda yapılmadı. Bunu uzun zamanlayıp bir şekilde çözümümüz lazım. Dediğiniz gibi; pilot bölge, pilot sokak, pilot ev, bunların hepsi başlayabilir, sadece buna bir adım atmak önemliydi. Vakıf ve belediyemiz bu konu hakkında projeleri yaptı, ortak mutabakatlarımızı yaptık. Başlıyoruz diyelim ve inşallah sonu dediğim gibi sürdürülebilir bir şekilde devam eder.

Y.A.: Ben bir küçük ek yapabilir miyim? Tilos Adası'nda gördüğüm en önemli başarı nedenlerinden bir tanesi, gerçekten de halkın katılımıydı. Diğeri de yereli otoritenin çok istekli olmasıydı. Yerel belediye başkanı gerçekten bu işe kendisini adamış, öyle gördük biz onu. Başkan Maria çok uğraşmış ve ekibini kurmuş, “Bu adada ben bu işi halledeceğim,” demiş. İnsanları ikna etmek için kapı kapı gezmişler. Özellikle bir rüzgar tribününde karşı çıkanlar olmuş, “Bizim adamızda ne işi var?” demişler. Özellikle atık meselesinde, atık ayrıştırmanın sonuçta herkes için yararlı olduğuna ikna etmek için uğraşmışlar. Sizin de söylediğiniz gibi, sivil halkı katmak çok çok önemli ve bu sayede başarılı olacağını inanıyorum ben de.
N.S.: Fırat Bey, bu projeye ilişkin bilgilendirici toplantılar olacak mı adalarda?
F.D.: Yunanistan'ın Tilos Adası bu adalar arasında yapmış olduğumuz çalışmanın genel koordinasyonluğunu üstlendi. Bunun dışında bu çalışma beş ayrı başlık altında toplandı ve bize de sorumluluğu üstlendiğimiz başlıklar olarak yeşil altyapılar ve doğa temelli çözümler ile sosyal olarak adil geçiş stratejileri verildi. Aslında bahsettiğiniz konu da tam olarak bu başlıkla ilgili yani eğitim ve bilinçlenme kampanyaları, sürdürülebilir uygulamalar, yeşil teknolojiler, toplumun ve STK'ların bunlara katılımı, sadece kamu otoriteleri eliyle bu sürecin yürütülmemesi tamamıyla bu başlık altında toplanabilecek süreçler olacak.
Biz de süreç içerisinde okullardan ve evlerden başlamak üzere bu toplantıları geniş katılım toplantılarını ve kamuoyu bilgilendirmelerini, meclislerdeki buna ilişkin karar düzenlemelerini yerine getireceğiz.
D.T.: Sanırım daha sonra Prens Adaları'nda uluslararası bir toplantı yapılması planlanıyor, doğru mu?
İ.O.B.: Doğrudur. Önümüzdeki sene Hırvatistan’ın Cres Adası'nda yapılması planlanıyor. Akabinde bu süreç içerisinde adaların yapmış olduğu gelişmeler, bu protokolü uyumlu süreç işleri vs. tekrardan değerlendirilecek. Daha sonraki sene de Prens Adaları'nda merkez Büyükada olmak üzere bir toplantı yapmayı planlıyoruz.

N.S.: Hepinizin sesinde bir heyecanı hissetmek mümkün. Anladığım kadarıyla sizin için de gerçekten motive edici bir işbirliği olmuş.
İ.O.B.: Kesinlikle öyle çünkü baktığımız zaman Adaların problemleri birbirine çok benziyor. Yunanistan'da da olsa, 3 bin nüfuslu Hırvatistan'ın Kres Adası'nda da olsa temel problemler aynı, coğrafi koşullarının getirdiği dezavantajlar aynı. Dolayısıyla turizm baskısı, bunun yaratmış olduğu, kirlenme, çevre kirliliği, bu sorunların hepsi aynı olduğu için aslında birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var. Örnek veriyorum, biz belki elektrikli araçlar noktasında ya da fosil yakıtlı araçların daha az kullanılması noktasında Tilos Adası'ndan daha ilerideyiz çünkü orada fosil yakıtlı araçlar kullanılıyor - bu protokolün kapsamında örnek veriyoruz. Fosil yakıtlı araçların azaltılması, temiz enerjinin daha ileri seviyeleri taşınması, daha yoğun kullanımı gibi başlıklar da var. Her adanın birbirinden öğreneceği çok şey var diyebiliriz.
N.S.: Sanırım programımızın sonuna geldik. Çok teşekkürler, ellerinize sağlık. Bu tür projeleri duymak ve bunun için bir enerjinin geldiğini hissetmek çok önemli. Dinleyicilerden de, özellikle Adalar'da dinleyicilerimizden de bu süreci takip etmelerini ve hep birlikte destek vermelerini rica edelim değil mi?
D.T.: Evet, Adalar Belediye Başkanı Fırat Durak, Adalar Belediye Meclis Üyesi İsmail Onur Balbinar ve Friederich Ebert Vakfı’ndan Yasemin Ahi konuğumuzdu. Çok teşekkür ediyoruz kıymetli bilgileriniz için ve bizleri dinlediğiniz için. Hep beraber ‘Adalar hepimiz’ diye kapatalım.


 
   
   
 
 
 
