12 Ocak 2021 tarihindeWEF’in internet sitesinde yayınlanmıştır.
Benim adım Greta Thunberg. Buraya sizinle bir anlaşma yapmak için gelmedim. Gördüğünüz gibi, herhangi bir mali çıkarım yok, herhangi bir siyasi partiye de ait değilim. Bu yüzden pazarlık yapmam, ya da müzakereye girişmem sözkonusu değil. Sadece içinde bulunduğumuz acil durumu size bir kez daha hatırlatmak için buradayım. Sizin ve sizden önce gelenlerin yaratıp bizim üstümüze yıktığı krizi. Hâlâ görmezden gelmeye devam ettiğiniz krizi.
Çocuklarınıza ve torunlarınıza verdiğiniz sözleri size hatırlatmak için buradayım. Ve size, halihazırda elimizde kalan minimum güvenlik seviyelerinden taviz vermeye razı olmadığımızı söylemek için.
İklim krizi ve ekolojik kriz ne yazık ki artık günümüz sistemleri içinde çözülemez. Şu anda mevcut en iyi bilime göre bu artık bir kanaat değil, bir gerçek.
Ülkeler, işletmeler ve yatırımcılar artık o sözümona “iddialı” iklim hedef ve taahhütlerini sunmak için koşuştururlarken, bunu aklımızda tutmalıyız. Bu rahatsız edici gerçeklerden ne kadar uzun süre kaçınırsak, iklimi - ve ekolojik acil durumu - kriz gibi ele almadan çözebilirmişiz gibi ne kadar uzun süre beklersek o kadar değerli zaman kaybedeceğiz. Ve bu, bizim sahip olmadığımız bir zaman.
Bugün, dünyanın dört bir yanında liderlerle ülkelerin "varoluşsal iklim acil durumu"ndan söz ettiğini duyuyoruz. Ancak, herhangi bir acil durumda hepimizin yapacağı gibi hemen harekete geçmek yerine, gelecekte “net sıfır 2050” gibi belirsiz, varsayımsal, iyice uzak hedefler belirliyorlar. Hukuki boşluklara, kaçamaklara, eksik ve noksan sayılara dayalı hedefler bunlar. Teslim olmak anlamına gelen hedefler. Bu, gecenin bir yarısı uyanıp, evinizin yandığını görmek, sonra itfaiyeyi aramadan önce 10, 20 veya 30 yıl beklemeye karar vermek, insanları uyandırmaya çalışanları da panik yaratıcılar olarak etiketlemek gibi birşey.
Dünyanın çok karmaşık olduğunu, değişimin bir gece içinde gerçekleşmediğini anlıyoruz. Ama 30 küsur yıldır laga luga yapıyorsunuz. Daha kaç yıla ihtiyacınız var acaba? Çünkü iş, iklim ve ekolojik acil durumuyla yüzleşmeye gelince, dünya hâlâ tam bir inkâr durumunda. En çok etkilenen bölgelerde en çok etkilenen insanlar için adalet sistematik olarak reddediliyor.
Her ne kadar, iklim konusundaki tüm girişimleri memnuniyetle karşılıyor olsak da, bugün sunulan ve tartışılan öneriler yeterli olmaktan çok uzak. Ve "doğru yönde atılmış küçük adımların" zamanı çoktan geçti. İklim krizinin ve ekolojik krizin en kötü sonuçlarından kaçınmak için en azından küçücük bir şansımız olacaksa, bunun değişmesi gerekiyor.
Çünkü siz hâlâ bir şey söylüyorsunuz, sonra da tam tersini yapıyorsunuz. Bir yandan doğayı kurtarmaktan bahsederken, onu önümüzdeki on yıllar boyunca daha fazla yıkım politikasına hapsediyorsunuz.
Gelecek nesilleri yüzüstü bırakmayacağınıza dair sözler verirken, yeni hukuki boşluklar yaratıyor, noktaları birleştirmede başarısız olurken, bizi bu karmaşaya sürükleyen aldatmaca taktiklerine dayalı sözde “taahhütlerinizi” oluşturuyorsunuz. 2030'a kadar tüm emisyonlarımızı yüzde 70, 68 ve hatta 55 azaltma taahhütleri, aslında emisyonları bu seviyede azaltmayı hedefledikleri anlamına geliyor olsaydı, o zaman bu harika bir başlangıç olurdu. Ama maalesef durum böyle değil.
Ve kamu farkındalık seviyesi çok düşük olmaya devam ettiğinden, liderlerimiz hâlâ neredeyse her şeyden paçayı sıyırabiliyor. Kimse sorumlu tutulmuyor. Bu bir oyun gibi. Mesajını ambalajlamada ve satmada en iyi olan kazanıyor.
Şu an olduğu gibi, istediğimiz kadar çok sayıda zirve ve toplantı yapabiliriz, ancak iklim krizine ve ekolojik krize bir kriz gibi bakmadığımız sürece, yeterli değişiklik sağlanamayacak. Başlangıç olarak ihtiyacımız olan şey, mevcut en iyi bilime dayalı olarak yıllık bağlayıcı karbon bütçeleri uygulamak.
Ve şu anda umut için her zamankinden daha çok çaresiz durumdayız. Ama nedir umut? Benim için umut, her şeyin yoluna gireceğine, işlerin halledildiğine ve endişelenmemize hiç gerek olmadığına dair boş güvenceler değil.
Benim için umut, tüm olasılıklar aleyhimize olsa da, bizi ayakta tutan o duygu işte. Benim için umut sırf sözcüklerden değil, eylemden gelir. Benim için umut, lafı dolandırmadan, her şeyi adlı adınca söylemektir. Bu şey ne kadar zor ya da rahatsız edici olursa olsun.
Ve tekrarlayacak olursam, size ne yapacağınızı söylemek için burada değilim ben. Sonuçta, gelecekteki yaşam koşullarını ve bildiğimiz haliyle yeryüzündeki yaşamı korumak, bir gönüllülük işi. Seçim sizin.
Ama sizi temin ederim ki, fizikle pazarlık edemezsiniz. Çocuklarınız ve torunlarınız, yaptığınız seçimlerden sizi sorumlu tutacaktır. Bu anlaşmaya ne diyorsunuz peki?
Çeviren: Nil Sarrafoğlu
Çeviri Editörü: Ömer Madra