İsrail'in, 160'ı çocuk olmak üzere her gün yüzlerce Filistinliyi katleden soykırım saldırıları, Gazze'de geri kalan hastaneleri de bombalamaya kadar genişledi.
DOHA, Katar: El Cezire'nin Arapça servisine ait stüdyodayım, Gazze Şehrini canlı yayında izliyorum. Gazze'nin kuzeyindeki El Cezire muhabiri, İsrail'in yoğun bombardımanı nedeniyle güney Gazze'ye tahliye edilmek zorunda kaldı. Kamerasını da geride bıraktı. Kamera Gazze'nin en büyük sağlık kompleksi olan El Şifa hastanesine doğrultulmuş durumda. Şimdi gece. İsrail tankları doğrudan hastane yerleşkesine ateş açıyor. Uzun yatay kızıl parlamalar. Bir hastaneye kasıtlı saldırı. Kasıtlı bir savaş suçu. Ağır hastalar ve bebekler de dahil olmak üzere en çaresiz sivillere yönelik kasıtlı bir katliam. Sonra yayın kesiliyor.
Monitörlerin önünde öylece oturuyoruz. Sessiz sedasız. Bunun ne anlama geldiğini biliyoruz. Elektrik yok. Su yok. İnternet yok. Tıbbi malzeme yok. Kuvözdeki her bebek ölecek. Her diyaliz hastası ölecek. Yoğun bakımdaki herkes ölecek. Oksijene ihtiyacı olan herkes ölecek. Acil ameliyata ihtiyacı olan herkes ölecek. Peki aralıksız bombalamalar nedeniyle evlerini terk ederek hastane arazisine sığınan 50.000 kişiye ne olacak? Bunun cevabını da biliyoruz. Onların da pek çoğu ölecek.
Şahit olduklarımızı anlatmaya kelimeler yetmez. Beş haftalık dehşet içinde bu, dehşetin doruklarından biri. Avrupa'nın kayıtsızlığı yeterince kötü zaten. ABD'nin aktif suç ortaklığına ise akıl sır erdirmek mümkün değil. Hiçbir şey bunu haklı çıkaramaz. Hiçbir şey. Ve Joe Biden tarihe soykırımın suç ortağı olarak geçecek. Dilerim, katledilmelerine ortak olduğu binlerce çocuğun hayaleti hayatının sonuna kadar onun peşini bırakmasın.
İsrail ve ABD dünyanın geri kalanına tüyler ürpertici bir mesaj gönderiyor. Cenevre Sözleşmesi de dahil olmak üzere uluslararası hukuk ve insani hukuk metinleri, anlamsız birer kâğıt parçalarından ibarettir. Bunlar Irak'ta geçerli olmadılar. Gazze'de de geçerlikleri yok. Mahallelerinizi, şehirlerinizi bombalarla, füzelerle yerle bir edeceğiz. Kadınlarınızı, çocuklarınızı, yaşlılarınızı, hastalarınızı hayasızca katledeceğiz. Açlık yaratmak ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını sağlamak için ablukalar koyacağız. Ey, dünyanın "ikincil soyları", sizin hiçbir öneminiz yok. Bizler için siz, yok edilmesi gereken haşaratsınız. Biz her şeye sahibiz. Eğer bunlardan herhangi birini bizden almaya kalkarsanız sizi öldürürüz. Ve bunun hesabını asla vermeyiz.
Bizden nefret etmeleri, sahip olduğumuz değerlerden dolayı değil. Bizden nefret etmeleri, değerlerimiz olmadığı için. Bizden nefret ediyorlar çünkü kurallar yalnızca başkaları için geçerli. Bizim için değil. Bizden nefret ediyorlar çünkü biz, ayrım gözetmeksizin katliam yapma hakkını kendimizde görüyoruz. Bizden nefret ediyorlar, çünkü kalpsiz ve zalimiz. Bizden nefret ediyorlar çünkü ikiyüzlüyüz: bir yandan sivilleri korumaktan, hukukun üstünlüğünden ve insancıllıktan söz ederken, Gazze'de her gün 160'ı çocuk, yüzlerce insanın hayatını söndürüyoruz.
İsrail, yüzlerce kişinin ölümüne yol açan Gazze'deki El Ahli Arap Hıristiyan hastanesini bombalamakla suçlandığında haksızlığa karşı duyulan kızgınlıktan kaynaklanan bir ahlaki öfkeyle tepki gösterdi. Bombalamanın Filistin İslami Cihad örgütü tarafından atılan hedefi sapmış bir roketten geldiğini iddia etti. Oysa, Hamas'ın ya da İslami Cihad'ın cephaneliğinde, hastaneyi vuran füzenin devasa patlayıcı gücünü uzaktan yakından taklit edebilecek hiçbir şey yok. Gazze konusunda yıllar yılı birçok haber yapmış olanlar bu İsrail klişesini o kadar çok duyduklar ki, artık gülünç kaçıyor. İsrail yönetimleri işledikleri savaş suçlarından dolayı daima Hamas'ı ve Filistinlileri suçlarlardı zaten, şimdi de hastanelerin Hamas'ın komuta merkezleri ve dolayısıyla meşru hedefler olduğunu iddia etmeye çalışıyorlar. Asla bir kanıt sunmuyorlar. İsrail ordusu ve hükümeti nefes alıp verircesine yalan söylüyor.
El Şifa'da çalışan personeli de bulunan Medecins Sans Frontieres (Sınır Tanımayan Doktorlar) kuruluşu hastaların, doktorların ve hemşirelerin "hastanelerde ateş altında mahsur kaldıklarını" belirten bir bildiri yayınladı. "İsrail hükümetine Gazze'nin sağlık sistemine yönelik bu amansız saldırıyı durdurması" çağrısında bulundu.
“Son 24 saat boyunca Gazze'deki hastaneler amansız bir bombardıman altındaydı. MSF personelinin halen çalışmakta olduğu en büyük sağlık tesisi olan El Şifa hastane kompleksi, doğumhane ve ayakta tedavi bölümleri de dahil olmak üzere birçok kez vuruldu ve bu da çok sayıda ölüm ve yaralanmaya yol açtı" deniyordu çağrıda. Ve şöyle devam ediliyordu: “Hastane etrafındaki çatışmalar durmadı. MSF ekipleri ve yüzlerce hasta hâlâ El Şifa hastanesinde. MSF, hastanelere yönelik saldırıların durdurulması, ateşkesin derhal sağlanması ve tıbbi tesislerin, sağlık personelinin ve hastaların korunması yönündeki çağrılarını acilen yineliyor.”
Bir doktorun El Cezire'ye "hastanelere karşı savaş açıldığı gün" diye nitelediği günde, kuzey Gazze ve Gazze Şehri'ndeki diğer üç hastane İsrail güçleri ve tankları tarafından kuşatıldı. Endonezya Hastanesinde de elektrik olmadığı bildirildi. BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Gazze'deki 36 hastaneden 20'sinin artık hizmet veremediğini bildirdi.
İsrail ve Washington'un sinizmi ve alaycılığı nefes kesici. Niyetleri açısından ikisinin arasında hiçbir fark yok. Washington bunun bir an önce yapılmasını istiyor sadece, hepsi o kadar. İnsani koridorlar açılması mı? Bombardımana ara verilmesi mi? Bunlar kuzey Gazze'nin nüfusundan toptan arındırılmasını kolaylaştıracak araçlardır. Bir avuç yardım kamyonunun Refah'tan Mısır sınırına geçmesine izin verilmesi mi? Bu bir halkla ilişkiler hilesidir. Burada tek bir amaç var: öldür, öldür, öldür. Ne kadar hızlı olursa o kadar iyi. Biden yetkililerinin tek konuştuğu şey, İsrail’in Gazze'deki katliamı tamamladıktan sonra ne olacağı. Gazzeliler şeridin güney kesiminde açıkta barınaksız yaşayıp yiyecek, su ve tıbbi bakım eksikliği nedeniyle ölene kadar İsrail'in katliamının sona ermeyeceğini biliyorlar. İsrail'in kara harekâtından önce Gazze, gezegendeki en yoğun nüfuslu yerlerden biriydi. Kuzeyden gelen 1,1 milyon Gazzelinin güneydeki 1 milyonun üzerine yığılmasıyla neler olacağını bir düşünün artık. Kolera gibi bulaşıcı hastalıklar salgın haline geldiğinde neler olacağını bir düşünün. Açlığın yarattığı tahribatı düşünün. Bir şey yapılması yönünde baskılar artacaktır. Ve İsrail'in umduğu da o birşey işte; yani Filistinlileri topluca sınırdan öteye, Mısır'da Sina'ya itmek. Filistinliler bir kez oraya vardıklarında asla geri dönmeyecekler. İsrail'in Gazze'deki etnik temizliği tamamlanmış olacak. Ondan sonra da İsrail’in Batı Şeria'daki etnik temizliği başlayacak.
Bu, İsrail'in manyak hayalidir. Bunu başarmak için Gazze'yi yaşanmaz hale getirecekler.
Şimdi kendinize şunu sorun: Gazze'de bir Filistinli olsaydınız ve silaha erişiminiz olsaydı ne yapardınız? İsrail ailenizi öldürseydi nasıl tepki verirdiniz? Zalimler için değil, yalnızca mazlumlar için geçerli olduğunu bildiğiniz halde, uluslararası veya insani hukuku neden önemsiyesiniz ki? İsrail'in iletişim kurmak için kullandığı tek dil terörse, görünüşe göre anladığı tek dilse bu, terörle karşılık vermez misiniz?
İsrail'in ölüm şenliği Hamas'ı ezemeyecek. Hamas bir fikirdir. Bu fikir, şehitlerin kanıyla besleniyor. İsrail de Hamas'a bol miktarda kan nakli depolaması yapıyor.
Chris Hedges'in Chris Heges Report'ta yayınlanan "The Horror The Horror" adlı makalesi Nil Kayarlar Sarrafoğlu tarafından Açık Radyo için çevrilmiştir.