Los Angeles yangınları spor organizasyonlarını nasıl etkileyecek?

-
Aa
+
a
a
a

Spor Gündemi'nde Burcu Biçer, yaşanan yangınlar sonrasında Los Angeles'ın büyük spor etkinliklerine ev sahipliği yapma planlarını masaya yatırıyor.

""
Los Angeles yangınları spor organizasyonlarını nasıl etkileyecek?
 

Los Angeles yangınları spor organizasyonlarını nasıl etkileyecek?

podcast servisi: iTunes / RSS

Ömer Madra: Günaydın Burcu, merhabalar.

Burcu Biçer: Günaydın, merhabalar.

Özdeş Özbay: Günaydın!

B.B.: Günaydın Özdeş!

Ö.M.: Evet, bugünkü ana konumuz nedir? Burcu nelerden bahsedeceğiz?

B.B.: Bugün aslında bu bölümü Muhammed Ali'ye ayıracaktım; Muhammed Ali'nin bugün doğum günü ve spor tarihi için önemli bir sporcuydu. Muhammed Ali'nin hem sporcu yönünü konuşacaktık, hem de biraz müzik geçmişi vardı ama dün ben Spor Gündemini hazırlarken, çalışırken çok sevdiğim arkadaşım, spor yazarı Yavuz Yavuz'un bir yazısına denk geldim. Yazı, Los Angeles yangınları ve spor organizasyonlarıyla ilgili bir yazıydı. ‘Olimpiyatın yanıp kül olmasına neden izin vermeliyiz?’ başlıklı bir yazı bu. Sonra ben bugünün konusunu değiştirdim ve Los Angeles'taki yangınla ile spor organizasyonlarının nasıl bir ilişkisi var, spor organizasyonlarının geleceğini, bu büyük afetler nasıl etkiliyor, iklim krizi ne kadar etkili konuları üzerine konuşacağız bu bölümde.

Los Angeles yangınları, orman yangınlarının ardından uzun ve zorlu bir toparlanma süreci yaşayan Güney Kaliforniya bölgesi, büyük spor etkinlikleri yapmaya hazırlanıyor. Organizatörler, bu planları sürdürmeli mi, sürdürür ise nasıl yapmalı gibi birçok yazı çıktı. Yavuz’un yazısı, Türkçe kaynakta bulabileceğimiz neredeyse tek yazı diyebilirim.

Aslında biraz yangından ve Los Angeles'taki büyük spor etkinliklerinin çevresel faktörlerinden bahsetmek gerekiyor. Los Angeles'taki orman yangınları, büyük spor etkinlikleri ve organizatörleri için iklim değişikliğine uyum sağlamanın gerekliliği konusunda bir uyarı niteliği taşıyor aslında. Geçen haftadan bu yana etkili olan rüzgar kaynaklı yangınlar şehrin büyük bir bölümünü etkisi altına aldı. En az 24 kişi hayatını kaybetti ve binlerce yapının yıkılması, yanması söz konusu. 135 milyar doları aşması beklenen bir ekonomik maliyete ulaştı bu yangınlar. Yaklaşık 16 bin hektarlık bir alanın da kül olduğu söyleniyor. ABD tarihindeki de en maliyetli yangın bu, haberlerde de bu şekilde geçiyor. Birçok maç yeri değiştirildi; Lakers ve Hornets arasında NBA maçı yapılacaktı, başka bir sahaya taşındı. Kadın futbol milli takımı kendi antrenmanlarını kampta sürdüremiyor, Miami'ye taşındı.

Önümüzdeki süreçte de yine yıllar olsa da Dünya Kupası maçları 2026 yazında oynanacak ABD'de. Ardından da Super Bowl var 2027'de ve 2028'de de Olimpiyatlar var. Yaz Olimpiyatları, 2028'de Los Angeles sahipliğinde gerçekleşecek ve Paralimpik Oyunları da var. Bunlara hazırlanırken böyle bir yangının büyük bir maliyete ve bu hazırlık süreçlerini daha da maliyetli hale getireceği yazılıyor hep. Bunların basına nasıl yansıdığını, spor organizasyonlarının nasıl konumlanması gerektiğini anlatacağım.

Yavuz Yavuz, yazısında Los Angeles'taki bu yangınların, büyük çaplı yangınların yabancı bir kent olmadığını, yangın sezonu, kent ekolojisini önemli bir parçası oluşturduğunu yazmış. Kuru, rüzgarlı ve sıcak bir iklime sahip olan Kaliforniya'nın daha ormanlık ve ekolojik olarak daha dirençli olduğu dönemlerde yani 19. yüzyıldan önce yaklaşık 5 milyon hektarlık bir alanın yandığı da biliniyor ve burada bitki örtüsünden bahsediliyor. Şaparol bitki örtüsünün bitki türlerinin aşağı yukarı beşte birini oluşturduğu bir coğrafyadan bahsediyoruz ve kendini yangın yoluyla yenileyen bir bitki örtüsü bu. Doğal bir yangın olduğu yazıyor. Her ilkbahardan sonbahara kadar da bu dönemde başlayan yangınlar Santa Ana rüzgarları etkisiyle yayılıyor ve bu döngü tamamlanıyor. Ancak dünyanın en öngörülebilir felaketlerinden birinin maliyetinin giderek arttığı konusunda ise yazar Mike Davis'in Ecology of Fear adlı kitabından bahsediyor. Burada yakıt kullanımı ve yangınlar arasında kurduğu ilişki de trajik bir şekilde Los Angeles'ın ev sahipliği yapacağı spor organizasyonlarıyla bir ilişki kuruyor.

FIFA, Suudi Petrol şirketi Aramco ve Erkekler 2026 ve Kadınlar 2020 Dünya Kupaları’nı kapsayan bir sponsorluk anlaşmasına imza attı. Daha önceki bölümlerde konuştuğumuz bir sponsorluktu bu. ‘Hem yangınlardaki olumsuz etkisi, hem de iklim değişikliğindeki rolüyle bilinen yakıtların aslında bunların her ikisinde de her yıl yıkıcı bir şekilde etkilenen bir kent de yani Los Angeles'da böyle bir sponsorluk eşliğinde bir spor organizasyonlarının yapılması kapitalizmin acı bir ironisidir’ diyor Yavuz Yavuz.

Olimpiyat söz konusu olduğunda da yine işler farklı değil. Los Angeles 2028 Olimpiyatı'nda organizatörler her ne kadar oyunlar orada kurulacak tesislerin - kullanılacak tesislerin tamamı daha önceki yani 1984'teki Los Angeles Olimpiyatları için inşa edilen ya da biliyorsunuz, Olimpiyat süreçleri de geçici yapıların kurulduğu, daha sürdürülebilir olduğunu iddia ettikleri yapılarla düzenlenmeye çalışılıyor. Bu geçici yapıların oluşacağını söylese de bu oyunların yangın gibi çevre felaketlerinden olumsuz etkilerinden korunacağını garanti etmiyor. Aslında burada hem büyük spor organizasyonlarının bu doğal afetlere daha önce de Tokyo Olimpiyatları'nda doğal afet değil ama bir pandemi süreciyle karşı karşıyaydık. Öngörülemez durumlarla karşılaşmanın organizasyonların yapısıyla veyahut o kente, insanlara, topluma ne katacağı ile ilgili çok fazla sorguya itiyor insanları. Çok büyük organizasyonlardan bahsettiğimiz için bunun iklimle ve çevreye etkisiyle her zaman konuştuğumuz süreçler bunlar bizim radyoda da. O yüzden üç tane büyük spor organizasyonundan bahsediyoruz şu anda; Dünya Kupası, Yaz Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları. Bunların ev sahipliğine hazırlanırken Los Angeles, bu yangınlardan sonra nasıl bir süreç izleyecek?

Mike Davis'in kitabında da bu yangınların iklim krizinden dolayı bu kadar büyüdüğünü ve aslında Los Angeles'ın bir afete karşı hiç de hazırlıklı olmadığını ve kentin yapısına çok aykırı olduğunu anlatıyor. O yüzden bu organizasyonlara çok da fazla hazırlıklı olmayan bir süreç olduğunu söylüyor.



Ö.M.: Ben de bu noktada bir ekleme yapayım izin verirsen; yakından takip etmeye çalıştığımız önemli düşünür ve yazarlardan Chris Hedges'in John Wayland adlı çok önemli bir başka ateş uzmanı diye de adlandırabileceğim bir bilim insanıyla yaptığı bir söyleşiden birkaç alıntı yapalım: Yangın Havası, Yanan Bir Dünyanın Ön Saflarında kitabı yazarı John Wayland ve özellikle de Boreal Ormanları'ndaki başta Kanada olmak üzere katran kumluları üzerindeki faciayı anlatıyor. Yani hem korkunç kanser oranlarının yükselmesi, hem de sağlığın korkunç olduğunu anlatıyor ve sonuç olarak kasırga benzeri yangınların geçmişteki orman yangınlarından ziyade II. Dünya Savaşı sırasında Hamburg ya da Dresden bombalanmasını andırdığını söylüyor. Yani kontrol altına alınmalarını da neredeyse imkansız olduğunu söylemiş Weyland. ‘Şimdi şu çok önemli bir nokta; bugün hayatta olan hepimiz petrol çağında büyüdük yani 1950'lerde insanların uçaklarda ve doktorların bekleme odalarında sigara içmesinin normal geldiği gibi bu da bize normal geliyor, tamamen alışmış durumdayız. Öyle ki artık bizim için görünmez bir hal almış durumda ama gerçekten durup petrolün nasıl işlendiğini ve aslında ne olduğunu düşünürseniz, hayatın her aşamasında kelimenin tam anlamıyla zehirli olduğunu görürsünüz. Topraktan çıkarıldığı andan itibaren, rafine etme süreci boyunca, arabalarımızda kullandığımızda ve yakıldığı noktada inanılmaz derecede kirleticidir. İster sıvı olarak, ister zehirli bir döküntü olarak, ister gaz olarak, ister salım olarak olsun petrol sizi her şekilde öldürecektir. Bu son derece zehirli maddenin bizim için değerli bir yardımcı olduğuna ve yaşadığımız bu harika yaşam tarzını mümkün kıldığına kendimizi inandırmış ve bu madde etrafımızı sarmışken şimdi bu enerji kaynağı tarafından ölçülebilir ve gözle görülür şekillerde tehlikeye atıldığımızı düşünmek çok garip. Burada garip olan tek şey buna şaşırıyor olmamız. Biz, 300 milyon yılın yoğunlaşmış enerjisini dizginledik ve ateşe verdik. Biz, fosil yakıtlara bağımlıyız ama bu bir intihar sözleşmesi. Kaçınılmaz olarak, kaçınılmaz değilmiş gibi davranarak elektronik halüsinasyonlarımıza yani sanrılarımıza çekilerek tuhaf hava koşullarını ve gezegenin parçalanmasını, paramparça olmasını görmezden geliyoruz. Kitle kültürü tarafından beslenen bu büyük bilişsel uyumsuzluk bizi insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en çok kendini kandıran toplumu haline getiriyor. Ama bu kendini kandırmanın bedeli kitlesel ölümler olacaktır ve Kaliforniya'daki yıkım kıyametin habercisidir’ diyor Chris Hedges. Bahar Özay’ın çevirisiyle de bugün internet sayfalarımızda da yer alacak bu yazı, herkese de tavsiye edebiliriz ‘Yangın Çağı’ başlıklı yazıyı. Yani yalnız spor organizasyonları değil, her türlü hayatın ve bütün canlılar aleminin büyük tehlikede olduğunu anlatan çok ciddi bir durum bu.

B.B.: Evet, büyük olaylarla, büyük spor organizasyonuyla o şehri, o ülkeyi daha fazla tanıma şansı buluyoruz. Los Angeles, daha önceki Olimpiyat süreçlerinde de bu organizasyonları kusursuz yapan hatta faaliyeti kârlı yapan ender organizasyonlardan biri ve dediğiniz gibi bu organizasyonların büyüklüğü her türlü şeyin de kabulü oluyor aslında. İşin içinde para var, çok büyük sermayelerin döndüğü organizasyonlar bunlar ve az önce bahsettiğiniz o karşı karşıya olduğumuz tablo çok da umurlarında olmuyor.

Ö.M.: Evet, yani normalde Haziran, Temmuz ve Ağustos yani yaz aylarında orman yangınları yaşanırken şimdi artık tam anlamıyla o durum kışın ortalık yerinde oluyor. Hatta yazıda tipik olarak patlayan ve tipik olarak indifa eden volkanların üzerinde bulunan yüksek bir küvülüs bulutunun altında, temellerine kadar yanıyor ve yangınlar kasırga gücünde rüzgarlar kilometrelerce ötedeki yangınları tutuşturuyor.



B.B.: Evet, şöyle ki burada parantez açmak istediğim başka bir konu da var aslında; burada büyük organizasyonlar ve bu organizasyonun iklime etkisi hep konuştuğumuz bir şey ama bir de bu işin sermaye kısmı var.

Yaz Olimpiyatları’nın yedi milyar dolara mal olması beklenirken, yangı ile beraber bu daha fazla büyük bir maliyete yol açacak ve felaketlere karşı organizasyonun sigorta edilecek olmasının masraflarını da göz önünde bulundurmak zorunda kalacaklar. Tokyo geçmişi var; 2020'de olması beklenen bir Olimpiyattı. Biliyorsunuz, Olimpiyatlar dört yılda bir gerçekleşiyor. 2020'de Tokyo Olimpiyatları olacaktı ama pandemi nedeniyle 2021'de oldu ve 2021'deki Olimpiyat da bildiğimiz normal Olimpiyatlar gibi geçmedi, pandemi etkisinde geçti. Bununla birlikte gündeme gelen Olimpiyatın sigorta edilmesi meselesi, organizasyonu hali hazırda devasa olan maliyetini daha da arttırdı.

Yavuz Yavuz yazısında diyor ki, ‘Olimpiyatın bir bütün halinde tehdit eden koşulların giderek daha sık gündeme gelmesi, sigorta şirketlerinin de iştahını kabartmış durumda. Los Angeles 2028'in zaten çok fazla olan kamu maliyetini giderek arttıracağı öngörülebilir. Bu spor organizasyonlarının çok büyük olduğundan her zaman bahsediyoruz. Gelip geçici şeyler ama etrafındaki o görünmezlik çemberinin her geçen gün daha da daralması ve bu geçicilik hissini katlıyor. Bu dönüşümden en fazla istifade eden ise yine büyük sermaye sahipleri oluyor. Los Angeles söz konusu olduğunda sigorta gibi maliyetlere harcanan para halkın konut sorununa yönlendirilebilecek çok önemli bir kaynak. Olimpiyat ve Dünya Kupası için mahrum kalması demek. Bu organizasyonlar bittiğinde sponsor şirketler para saymak üzere şehirden ayrılırken daha da derinleşen sorunlarla karşı karşıya kalacak olan yine kentin sakinleri olacak. Bu insanlar hoşnutsuzluklarını dile getirmek istediklerinde ise muazzam bir bütçe ve yetkilerle donatılmış olan polis gücüyle karşı karşıya kalmaları işten bile değil. Los Angeles'da bir Olimpiyat düzenlenmesine var gücüyle karşı çıkan gruplar polis ciddiyetinin artmasında ve Los Angeles polisiyle hak ihlali soruşturmalarının azaltılmasında bir dönüm noktası olacak. Burada aslında biz Olimpiyatları konuşurken ya da büyük spor organizasyonlarını konuşurken çevreye etkisini, iklim üzerindeki etkisini, orada yaşayan yerli halka etkisini, topluma etkisini hiçbir zaman es geçmiyoruz. Başka bir olayla birlikte bu spor organizasyonlarının nasıl düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha düşünüp masaya yatırmak gerekiyor aslında. Şimdi iklim değişikliği ve büyük spor etkinliklerin geleceği gibi bir şey ortaya atarsak, burada giderek zorlaşan ve maliyeti yükselen spor organizasyonları karşımıza çıkıyor bizim her zaman.’

Ö.M.: Ben de bir şey daha ekleyeyim; iklim krizinin sonucu olduğu konusunda bilim insanlarının %99'un hiçbir şüphesi yok ama duyurma problemleri var, medyada bahsedilmiyor çünkü. En önemli şeylerden biri bizim için de. Üyesi olduğumuz bir kuruluş var, medya kuruluşu, iklimi belirten bir şey. Sürekli olarak iklim üzerine yayın yapan bir kuruluş bu. Mark Hedsgard ile Kyle Pope'un ortak kurucuları ve bu Los Angeles'taki korkunç yangınların iklim krizi tarafından nasıl ateşlendiğini medyada bahsetmiyorlar diyorlar. Yani birkaç küçük istisna dışında bu büyük felaketlerde hiç kimse bahsetmedi iklim krizinin ne kadar büyük bir rol oynadığını ve oynayacağını yani yalnız Olimpiyat oyunlarına veya spor olaylarına değil, her şeyi etkileyeceğini.

Tabi başka şeyler de var; mesela, bilinmeyen pek çok şey de var Los Angeles'taki ikamet ya da ikamet ettikleri ev ya da dükkan sahipleri birkaç ay önce sigortalarının kesildiğini yani yeniden sigortalama olmayacağını öğrendiler ve ondan sonra da yangınlar geldi. Bu ne acayip iş falan diye düşünülüyor ama en ilginç olan şeylerden birisi, Enerji Bakanı olarak Donald Trump hükümetinin getirdiği, tayin ettiği kişi Chris Wright. Kendisi tamamen bir petrolcü ve müthiş bir protesto hareketi vardı Common Dreams'de. Doğrudan doğruya kaya çatlatma yöntemiyle petrol çıkartan şirketlerden Liberty Energy’nin başkanı ve iklim inkarcılığıyla ünlü birisi Wright. Trump, şimdi onu Enerji Bakanı yapıyor. Gün ışığı hareketi yani Sunrise hareketi denen genç iklim grubunun onun meclisteki görüşmesi sırasında senatoyu basmış gençler ve bu hareketten birisi diyor ki, ‘18 yaşındayım ve ben bir geleceğim olmasını istiyorum ama zengin, müreffeh, güçlü, özel çıkarlar bütün geleceğimizi satışa çıkarıyorlar kar etmek için. Chris Wright'ın yaşına geldiğimiz zaman nasıl bir dünyada yaşadığımız kabusu konusunda dehşet içindeyiz. Bütün o genç insanlar adına da kendimi ön plana çıkarttım. Geleceğimin yanmasına izin vermeyeceğim.’ Tabi gözaltına alınmış hatta Britanya'da, ABD'de de çok ağır şartlarda hapis cezaları filan da yapılıyor böyle şeylerde. Şöyle de demiş, ‘Baktım Wright 59 yaşındaymış, ben 60'a bile varmadan yanan bir dünyada olmak istemiyorum, onun için karşıyım’. Çok ilginç bir durum ile karşı karşıyayız.

B.B.: Evet, öyle ve bunun için çok büyük çabalar var. Ama eylemlerin de karşılıksız kaldığını çok düşünmüyorum. Burada yine konuya dönecek olursak, spor organizasyonları içerisinde de bu eylemleri görüyoruz aslında çoğu zaman. Burada, bu yangından sonra BBC Sports'a bir açıklama yapıyor Florida Eyalet Üniversitesi Spor Yönetimi’nden Doçent Timothy Kellyson, “Araştırmacılar uzun süredir sporun ve özellikle Olimpiyat oyunları ve Dünya Kupası gibi büyük etkinliklerin uygunluğu ve uygulanabilirliği konusunda uyarılarda bulunuyor çünkü iklim kaynaklı tehditler arasında deniz seviyesindeki yükselmeler, aşırı sıcaklıklar, aşırı soğuklar ve orman yangınlarının bulunduğunu vurguluyorlar. Orman yangınları tam bir joker kartı çünkü boyutları ve kapsama açısından öngörülemez. Ancak araştırmalar yangınların büyüyeceğini ve mevsimlerin uzayacağını, maalesef yıkımın artacağını gösteriyor.’”

Önceki Dünya Kupası’nda aşırı hava olaylarının büyük spor etkinliklerini doğrudan etkilediği gibi, etkinliklerde sıklıkla bir katkıda da bulunuyor. 2022 Dünya Kupası'nda çoğu kez konuştuk bunu. Atmosfere 3,6 milyon ton karbon emisyonu saldı bu organizasyon ve FIFA'nın çevresel vaatlerinin gerçeği yansıtmadığını söylüyorlar. Burada konuşulması gereken gerçekten çok fazla detay var. Olabildiğince yer vermeye çalışıyoruz ama hem doğal afet gibi gözüken yangın, ya da başka etkenlerin aslında burada bu detaylarla iklim değişimi, iklim krizi gibi detaylarla konuşulması medyada yer alması gerektiği her zaman söylediğimiz, dile getirdiğimiz bir şey. Bu bölümde de aslında bunların birbirlerinden spor organizasyonlarının çok temiz, çok steril bir şekilde yapıldığı ama arkasındaki bu olaylardan sıyrılmış bir şekilde gerçekleştiğini söyleyemeyiz.

Ö.M.: Önümüzdeki programlardan birinde de buna bağlı olarak bununla çok yakından bağlantılı olan Suudi Arabistan'da gerçekleştirilecek olan Olimpiyat oyunlarının durumunu da bu yangın çağında konuşmamızda çok yararlı olabilir.

B.B.: Hepsini konuşacağız zamanımız oldukça. Yavuz Yavuz'a çok teşekkür ediyorum, çok kıymetli bir yazıydı gerçekten, bolca faydalandım. Onu da Apaçık Radyo'nun sitesine yüklendiğimiz zaman okuyabilir dinleyiciler.

İlkan Karaman'dan da bahsetmek istiyorum; Basketbol Süper Ligi'nde birçok takımda forma giymiş bir basketbolcuydu İlkan Karaman ve geçtiğimiz aylarda, Eylül ayında Emre Ali Önder'in alkolü şekilde kullandığı aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti. Sürücü olay yerinden kaçtıktan kısa bir süre sonra yakalanmıştı ve mahkemece ölüme neden olma suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Bu hafta Emre Ali Önder, ikinci duruşmada tahliye edildi, çok fazla tepki aldı bu durum ve ‘tutuksuz yargılanamaz’ diye bir sosyal medya tepkisi aldı. Mahkeme tekrar savcılıkta karara itiraz etti ve Emre Ali Önder hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Kendisi tekrar teslim oldu bu kararlardan sonra çıkarıldığı mahkeme sonucu tutuklandı. İlkan Karaman gerçekten önemli bir oyuncuydu, sporcuydu. Çok üzücü bir olay, yakınlarına başsağlığı diliyorum, sabırlar diliyorum. Buna da değinmek gerekiyordu, çok teşekkür ederim.

Ö.M.: Çok teşekkürler, görüşmek üzere.

B.B.: İyi hafta sonları herkese.

Ö.M.: Görüşmek üzere.