Sıkıntı yok, hallederiz!: Haftanın kitabı Aylin Kuryel’in “Sıkıntı Var”ı

-
Aa
+
a
a
a

Aylin Kuryel'in derlediği “Sıkıntı Var” isimli çalışma dört ana başlık altında mekân/zaman, siyaset, edebiyat ve sinemadaki "sıkıntıları" irdeliyor.

Hakkında bu kadar konuşulduğu halde henüz -de'leri ve -da'ları bile tam oturtamamışken, her geçen günle birlikte yeni sorunlar çıkıyor karşımıza! Mesela, "tabii ki de." Yazılı halde hiç rastlamadığım için, bu söylemi kullanan birinin -de'yi ayırıp ayırmadığını bilmiyorum, ama mesele o değil zaten. Bir de "aynen" var. Kelimede bir yanlışlık yok tabii ama bu kadar sıklıkla ve daha da önemlisi yerli yersiz kullanılması tırmalıyor biraz kulakları. Benzer bir durum "sıkıntı yok" ifadesi için de geçerli; hatta yanına "hallederiz"i de ekleyebiliriz sanırım. Sıklıkla duymak bir yana, asıl üzücü olan, "sıkıntı yok, hallederiz," denen bir durumun, neredeyse hiçbir zaman arzu edildiği gibi halledilememesi maalesef! "Sıkıntı yoksa sıkıntı var demektir."

Aylin Kuryel'in derlediği “Sıkıntı Var” isimli çalışma, yukarıda özetlemeye çalıştığımız konuda odaklanmıyor yalnızca; bu "güncellikten" yola çıkarak sıkıntı kavramı üzerine denemeleri bir araya getiriyor aslında. Dört ana başlık altında mekân/zaman, siyaset, edebiyat ve sinemadaki "sıkıntıları" irdeliyor. Her bir ana başlıktan birer örnek vermek gerekirse: Osman Özarslan, taşra sıkıntısına değinmiş örneğin; Sevinç Çalhanoğlu’nun yazı başlığı da “Çocukluk Sıkıntısı ve Çarpışan Arabalar”; Orhan Koçak, sıkıntı kavramı çerçevesinde Edip Cansever’i mercek altına alırken, Fırat Yücel’in yazısı da “Ölü Zamanlar ve Yeni Türkiye Sineması’nda Yavaşlık” üzerine. Ayrıca her bir bölüm, bir eserle sona eriyor: İlk bölümün sonunda Pınar Öğünç'ün bir hikâyesini, sonrasında Efe Murad'ın bir şiirini okuyoruz; üçüncü bölüm Barış Bıçakçı'nın "Can Sıkıntısı Olarak Hayat" hikâyesiyle biterken, dördüncü bölüm de Nalan Yırtmaç’ın bir baskı eseriyle sonlanıyor.

Biz de son sözü Aylin Kuryel’e bırakıyoruz, kitabın “sunuş” yazısından:

“Can sıkıntısı, geçim sıkıntısı, aile ile eve kapanmak zorunda olmanın –her anlamda risk içerebilen– sıkıntısı, siyaset ve arzu alanlarını tıkayacak şekilde bedenlerin birbirlerinden uzaklaşmasının, fiziksel yalnızlaşmanın getirdiği sıkıntı... Sıkıntının türlü çeşit neden ve biçimi, kâh birbirleriyle çelişir kâh iç içe geçer bir halde bu döneme damgasını vuruyor ve belki de sıkıntı hiç olmadığı derecede kolektif bir şekilde deneyimleniyor bu günlerde. Bireysel olmaktan uzaklaşan ve –belki de henüz tahmin edemeyeceğimiz şekillerde– harekete geçirme gücü olan bu sıkıntı(lar) ile ne yapılacağını zaman gösterecek. Bu durum hakkında söylenebilecek her söz şimdilik eksik kalacaktır. Ama sıkıntının önümüzde açılan bu apokaliptik –ama aynı zamanda çok çeşitli imkânlar barındıran– döneme damgasını vuracak konulardan bir tanesi olacağı aşikâr. Kitapta yer alan denemelerin şu an ve gelecek üzerine kafa yorarken de yolu biraz aydınlatmasını dileyelim.”

“SIKINTI VAR”

Derleyen: Aylin Kuryel

İletişim Yayınları, 2020, 398 s.