Açık Radyo'nun 51. yayın döneminde Tuğba Tekerek, Avrupa Ne Konuşuyor? isimli programla her perşembe Açık Gazete'de.
Öncelikle şunu söyleyeyim; yıllardır hayatımın bir parçası olan Açık Radyo’nun parçası olmak benim için büyük mutluluk. Heyecanlıyım.
Açık Gazete sayfalarında yer bulmak, Eurotopics bültenleri için de çok önemli. Eurotopics nedir diye soracak olursanız, Almanya merkezli gazetecilik ağı n-ost tarafından yaklaşık 12 yıldır çıkarılan bir bülten. Hafta içi her gün 32 Avrupa ülkesinden 500’den fazla gazete ve haber sitesindeki köşe yazıları taranıyor, ana başlıklar seçiliyor ve köşe yazılarından önemli bölümler beş farklı dile çevriliyor. Amaç, Avrupa’nın farklı köşelerinde yaşayan insanların birbirinin gündeminden haberdar olmasını sağlamak, Avrupa kamuoyu oluşmasına katkıda bulunmak...
Eurotopics bültenleri üç yıldır Türkçeye de çevriliyor. Dileyenler eurotopics.net/tr adresinden, ayrıca Twitter ve Facebook’tan takip edebilir. Ben, bundan böyle Açık Gazete’de işte bu bültenlerden seçtiğim birkaç başlığı aktarmaya çalışacağım.
İşte bu haftanın başlıkları...
İsveç’te ilk Covid19 kayıpları: Somali kökenli vatandaşlar
Mart ayında Koronavirüs’ten ölümler başladığında bir de bakıldı ki Stockholm hastanelerinde hayatını kaybeden ilk 15 kişiden en az altısı Somali kökenli vatandaşlar... 15’te 6 oranı sonraki dönemde düştü ama yine de göçmenler arasında ölüm oranı toplam nüfuslarına kıyasla yüksek seyretti.
İsveç gazetesi Aftonbladet’ten bir köşe yazarı bunun nedeninin şöyle açıklıyor: “Stockholm'un zengin ve yoksul bölgelerindeki ortalama yaşam süreleri arasında 18 yıllık bir fark var. ... Ölenler arasında çok sayıda Somali kökenlinin olması, yeterli konut olmadığı için bazılarının dip dibe yaşadığı sınıflı toplumun acımasız sonucu. Küresel salgın biter bitmez siyasal çözümler üretmemiz gereken bir sorun bu. Toplumsal sınıf farkları ve iç içe yaşanan konutlar yüzünden hiç kimse ölmemeli.”
Epidemiyolog Tegnell: Neredeyse bir rock yıldızı
İsveç, bilindiği gibi Covid-19’la mücadelede farklı bir yol izledi. Diğer ülkelerdekinin aksine, kreşler, ilkokullar, ortaokullar hiç kapatılmadı restoranlar, barlar, kafeler açık kaldı, sınırlar da açık tutuldu. Sadece, yaşlı evlerinde ölümler artınca, bu evlere ziyaretler yasaklandı.
Bu politika bazı İsveçliler tarafından eleştirilse de, kamuoyundan ciddi bir destek de görmeye devam ediyor. Koronavirüsle mücadele için yol haritasını çizen epidemiyolog Anders Tegnell ülkede neredeyse bir rock yıldızına dönüşmüş durumda. Tegnell bağımsız bir oluşum olan Halk Sağlığı Kurumu’nun başkanı, Koronavirüs’le ilgili basın toplantılarını o yapıyor. Facebook’ta Tegnell için açılmış fan sayfalarının binlerce üyesi var. Resmi tişörtlere basılıyor. Dahası, vücutlara dövme olarak işleniyor.
Tüm bu olup bitenleri, uzun zamandır İsveç’ten yaşayan Çek yazar Kateřina Janouchová biraz da kaygıyla izliyor:
“Dünyanın en büyük deneyinin denekleriyiz. Hiç kimse bu deneyin nasıl biteceğini bilmiyor. Ülke iki cepheye ayrıldı. Anketler baş enfeksiyon uzmanımız Anders Tegnell'e duyduğumuz güvenin her geçen gün arttığını gösteriyor. Kişilik kültü onu milletin babası yaptı. İnsanlar resmini vücutlarına dövme yaptırıyor. Muhalifleri ise ona insanları büyük bir soğukkanlılıkla ölüme gönderen [Nazi doktor Mengele'ye gönderme yaparak] 'Dr. Tengele' diyor.”
Türkiye’de unutulan, Avrupa’da alkışlanan meslek
Koronavirüs’le birlikte Türkiye’deki gibi Avrupa’da da belirli meslekler öne çıktı; risk alarak işini yapanlar takdir edildi, alkışlandı. Öne çıkan gruplar arasında sağlık çalışanlarının yanısıra kargocular, market çalışanları, çağrı merkezi çalışanaları, çöpçüler, sosyal hizmet uzmanları da vardı.
Bunların yanısıra bir grup daha vardı ki Avrupa’da hakları teslim edildi, ama Türkiye’de neredeyse hiç gündeme gelmediler: Gazeteciler!
Avrupa’da gazetecilerden bahsedilirken, onlara tam da ihtiyaç duyulan dönemde gazetelerin reklam gelirlerinin ciddi şekilde düştüğü de çokça yazıldı çizildi. Tüm bu tartışmaların bugün geldiği noktada hükümetler ekonomi için kurtarma paketleri açıklarken, bu paketlerde medya sektörüne de yer veriyor. Kamu ilanlarıyla dara düşen gazetelerin desteklenmesi Avrupa’da pek çok ülkede gündemde.
Medyanın bu desteklere yanıtına gelince, bazı gazeteler gayet temkinli. “Hükümetten para almak bağımsızlığımıza halel getirir mi?” diye soruyorlar. Estonya’dan Postimees gazetesi ise bu sorgulamalar sonucunda kararını vermiş: “Bağımsızlığımızın bu sebepten dolayı tehlikeye girmesini istemiyoruz. Bu parayı almayacağız.”
Türkiye’den ne kadar farklı bir medya ortamı, değil mi?
Gelecek hafta görüşmek üzere.