Tuğba Tekerek, Avrupa Ne Konuşuyor programında bu hafta Berlin Film Festivali’nden ve Swexit’ten bahsediyor.
Berlin Film Festivali’nde 2021 yılından itibaren, en iyi oyuncu ödülü artık kadın ve erkek kategorileri ayrı ayrı verilmeyecek, cinsiyet-nötr olarak tek bir ödül, “en iyi oyuncu ödülü” verilecek.
Festival eşbaşkanları yaptıkları açıklamada "Oyunculuk alanındaki ödülleri cinsiyete göre ayırmama, toplumsal cinsiyete daha duyarlı bir film endüstrisi için mesajdır” dedi.
Bu arada kısa bir parantez açıp şunu söyleyelim, festivalin kurucu direktörü Alfred Bauer adına verilen ödülün de artık verilmeyeceği açıklandı.
Alman Die Zeit gazetesi tarafından bu yılın başında yayımlanan haberle Bauer’in, Hitler Almanyasında üst düzey bir Nazi olduğu ortaya çıkarılmıştı. Habere göre, Bauer, Josef Goebbels tarafından kurulmuş propaganda sistemiyle yakından ilişkiliydi, ancak daha sonra bu geçmişini gizlemeyi başarmıştı.
Cinsiyet-nötr oyunculuk ödülü kararına geri dönecek olursak, Türkiye’de Fatma Girik’ten Türkan Şoray’a pek çok oyuncu bu kararı olumlu bulduklarını söylemişler.
Avrupa’da da bu kararı cinsiyet eşitliği yönünde önemli bir adım olarak görenler var. Fakat bu karara karşı çok sayıda eleştiri de var. Örneğin Süddeutsche Zeitung gazetesindeki bir yorumda şöyle deniyor:
En iyi yönetmen ödülü söz konusu olduğunda, kadınların az film çekmesi nedeniyle ödülün hep erkek yönetmenlere gittiği söylenir. Bu mantığa göre şimdi de erkekler başrolde daha fazla yer aldıkları için en iyi oyuncu ödülü de ekseriyetle onlara gidecek. Aksi söz konusu olduğunda, ödülün sırf cinsiyeti yüzünden ve jüri toplumsal cinsiyet infialine boyun eğdiği için bir kadına verildiği rivayetleri ortalıkta dolaşacak.
Bu kararı yorumlarken belki 5050 x 2020 kampanyasıyla ilgili gelişmeleri de bilmek faydalı olabilir. 2016’da başlatılan 5050 x 2020 kampanyasında 2020’ye kadar film endüstrisinde yüzde 50-50 toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşılması hedefleniyor. Bu kampanyanın taahhütnamesini imzalayan festival organizatörleri ise festivaldeki idarecilerin ya da seçim komitesi üyesi gibi çeşitli karar alıcıların cinsiyet dağılımına dair bilgileri kamuoyuyla paylaşıyorlar. Ayrıca festivale kabul eden filmlerin yönetmenlerinin, oyuncu kadrolarının cinsiyet istatistiklerini de yayınlıyorlar. Berlin Film Festivali bu taahhütnameyi imzalamış organizasyonlar arasından en iyi performans gösterenlerden birisi. 2020 yılında yapılan festivalde üst düzey yöneticilerde yüzde 50 hedefi tutturulmuştu. Berlin Film Festivali’ne katılan filmlerin ise yüzde 38’inin kadın yönetmenler tarafından çekildiği duyuruldu.
Yani Berlin Film Festivali, karar alıcılar arasında erkekler kadar kadınların bulunduğu bir organizasyon. Ayrıca festivale gelen filmlerde de kadın ağırlığı görece iyi durumda.
Sinema sektöründe başarılı kadınların ödül alması için aslında ödüllerde kadın kategorisine değil de, daha eşitlikçi bir film endüstrisi, daha eşitlikçi festival organizasyonlarına ihtiyaç var. Berlin Film Festivali’nin cinsiyet-nötr ödül kararını da, festival organizasyonunda attığı diğer adımlarla birlikte düşünmek gerekli galiba...
Şimdi de Swexit mi?
İsviçre, 27 Eylül’de yapacağı referandumda, AB’yle serbest dolaşım anlaşmasının iptalini oylayacak.
İsviçre AB üyesi değil, ancak yapılan bu anlaşma neticesine AB vatandaşları İsviçre’de ikamet edip çalışabiliyor ve aynı şekilde İsviçre vatandaşları da AB üyesi ülkelerde yaşayıp orada iş yapabiliyor.
Referandum girişimini başlatan sağ popülist parti İsviçre Halk Partisi (SVP), ülkenin göç konusunda tek taraflı olarak karar verici olmasını, ülkeye göç edenlere bir kota konmasını öneriyor.
8.5 milyon nüfuslu İsviçre’de 2.1 milyon yabancı var. Zürih’te ise yabancı oranı yüzde 50’ye çıkıyor. Serbest dolaşım anlaşmasını iptal etmek isteyenlere göre yabancılar İsviçre’ye gelip, sistemin avantajlarından yararlanıyorlar.
Öte yandan, serbest dolaşım anlaşması iptal edilirse, İsviçre’nin AB iç pazarına girişi de dahil olmak üzere altı farklı anlaşma daha iptal edilmiş olacak. Bazıları, bunun İsviçre ekonomisine ciddi şekilde zarar vereceğini söylüyor. Ayrıca İsviçre vatandaşlarının da yabancı ülkelerde ikameti ve çalışma imkanlarının sınırlanması söz konusu. Bu nedenlerle hem hükümet, hem de SVP dışındaki tüm partiler ‘serbest dolaşım anlaşmasına devam” diyorlar.
İsviçre’nin serbest dolaşım anlaşmasını iptal etmesi, Britanya’nın AB’den çıkmasına atıfla Swissexit ya da Swexit, yani İsviçrexit diye tanımlanıyor.
Peki bu referanduma köşe yazarları ne diyor? İsviçre gazetesi Sonntag Zeitung, bu oylamayı tabu bir konu olan göç üzerinde tartışma fırsatı olarak değerlendiriyor:
Göç konusunda tartışmak çok yorucu. Her yer tuzaklarla dolu: Yanlış bir sözcük ve bitiyorsun o anda.(...) Şimdi bu göçü sınırlama girişimi bütün problemli yanlarına rağmen konuyu tartışmaya bir davettir.
Öte yandan, Avusturya’dan Die Presse gazetesinden bir yorumcu ise, serbest dolaşım anlaşması iptalinin sonuçlarının çok kötü olacağını ve bunun üzerine tüm AB’nin düşünmesi gerektiğini ifade ediyor:
Ciddi bir kısıtlamanın iç pazarda bir tür 'İsviçrexit'i tetiklemesi kaçınılmaz. ... Siyasetçiler, üstelik sadece İsviçreli olanlar değil, bu oluşumda neyin yanlış gittiğini sormalılar kendilerine. Çünkü ulus devletçiliğe geri dönüş bir felaket olur.
Bu haftalık Avrupa Ne Konuşuyor’dan bu kadar. İnternet sitemizde çok daha fazlasını bulabilir, bizi Twitter ve Facebook’tan da takip edebilirsiniz.