Yaz yaklaşınca İstanbul sokaklarında zabıtalar ve sokakta sanat yapanlar arasında bir koşuşturma başlar. Keyfi olarak bazı müzisyenlere izin verilirken, bazılarına verilmez, enstrümanlar alınır, depoya götürülür, müzisyenler çalgılarına ulaşmak için uğraşır, sokak performansı yarıda bölünüp seyredenler dağıtılır.. Son dönemde sokakta sanatçılara yönelik zabıta ve polis baskısı azalmışken, yazın gelişi uzun yıllardır süregelen bu durumu yine ortaya çıkardı. Tek bir farkı var, artık sanatçılar bu baskı mekanizmasına karşı bir araya gelerek tepki veriyorlar.
Son olarak 10 gün önce, herhangi bir gerekçe göstermeden “Korkoro” grubunun enstrümanları toplatılınca müzisyenler bir araya gelmeye karar verdi, geçtiğimiz Cuma (25 mayıs) sazlı sözlü bir basın açıklaması yaptılar. ‘Çalgıya el uzatanın çamaşır makinesi bozulsun”, “Zabıta, zabıt tutma alkış tut” ve “Dikkat, müzisyen çıkabilir” gibi pankartlarla, bol müzik eşliğinde Beyoğlu Sanat Galerisi önünde buluşan grup, ardından Tünel’e doğru yürüdü.
Açık Dergi'de, eylemden müzikler eşliğinde üç müzisyenle yaptığımız kısa söyleşilere kulak verdik. “Kara Güneş” ekibinden gitarist Özgür, “Simurg” grubundan Gizem ve uzun süre İstiklal Caddesi’nde trompet çalmış olan, bir süredir sokakta çalmayan ama eyleme destek vermeye gelen Can, eylemin önemini anlattı.
Dinlemek için:
İndirmek için: mp3, 17.1 Mb.
Basın açıklaması ise şöyle:
Biz sanatını sokakta icra etmeyi seçenler, son zamanlarda iyice artan haksız uygulamalar karşısında biraraya geldik. Keyfi biçimde yerimizden ediliyor, kovalanıyoruz. Daha da kötüsü, bizim bir parçamız olan, yeri doldurulamayacak enstrumanlarımız, işporta malıymışçasına apar topar el konulup, kılıfına dahi konulmadan, özensizce zabıta kamyonetine atılıyor ve depolarda keyfi sürelerde tutuluyor.
Bu el koymalar başımızın üzerinde sürekli bir tehdit unsuru olarak tutuluyor. Enstrumanlarımızdan ayrılmak istemiyorsak, bu haksız kabadayıca muamelelere sessiz kalmamamız gerekiyor.
Sanat neden sokakta?
Çünkü müzik sokakta güzeldir. Gösteriler sokakta doğaldır. Dikkatleri cezbettikçe devam eder. Herkes dinleyebilir ve de izleyebilir. Barların aksine her yaş grubu izleyebilir. Konserlerin aksine her gelir seviyesi dinleyebilir. Bedavadır. Saati, günü belirsizdir, özgürdür, her an karşınıza çıkabilir. Sahibi, sponsoru yoktur. İnsanlar dinledikçe, sevildikçe devam eder.
Sokak sanatı iddia edilenin aksine dayatmacı değildir. Çevre esnafı tarafından uyarıldığımızda konuşur anlaşır, gerektiğinde rahatsızlık vermemek için yer değiştirir veya erteleriz.
Ne istiyoruz?
Sokak sanatlarına özgürlük istiyoruz! Sokak performanslarının kendi doğal akışı içerisinde serbest bırakılmasını ve zabıta güçlerinin haksız ve keyfi uygulamalarının sonlandırılmasını; ahalinin zaten farkında olduğu, sokakta icra edilen sanatın dilencilik yahut işportacılık olmadığını belediyelerin de anlayıp gereğince davranmasını istiyoruz.
Haber ve fotoğraf: Gözde Kazaz