9 Mayıs 2006NTVMSNBC
Kent sakinlerinden tecrit edilmeden, kafes içine alınmadan, son derece az polis sayısıyla, kentin en işlek caddelerinden birinde yürürken, bir arkadaşın deyişiyle, önünden geçilecek ne kadar 'sakıncalı kurum varsa' geçtik: ABD Konsolosluğu, Emniyet Müdürlüğü, City Bank, Hilton, Meclis Binası ve daha birçok kurum ve kuruluş.
Özellikle ABD Konsolosluğu'nun Emniyet Binası ve meclisten bile daha sıkı korunması pek bir manidardı. Yaklaşık 4 saat süren gösteriyi ve de gösteri kültürünü (tuzu ve biberi ile) kentin içine nasıl sindirdiği aşikar. Özellikle polis sayısının azlığı ve anarşistlerle göğüs göğüse geldiklerindeki takındıkları hal ve ruhiyet, Türkiye'yi tecrübe etmiş birisi için oldukça şaşırtıcı. Şu notu da düşmek de fayda var: Hasbelkader, dünyanın belli bölgelerinde gösteriye tanık olursanız, şunu rahatlıkla söyleyebilirsini, "Hiçbir yerde, bizdeki kadar kolluk kuvveti eyleme eşlik etmiyor." Ki camsa cam, arabaysa araba, taşsa da taş. Galiba bizde mesele tamamen 'ideolojik'!Meraklısı televizyonlardan takip etmiştir. Euronews'un da ikinci haber olarak verdiği gösteri, Sosyal Forum'u protesto eden, 'gösteriyi' etmeyen anarşistlerin de sahada yer almaları ile oldukça hareketli geçti. Yurt dışı eylemlerden aşina olduğumuz sahnelere Atina'da da tanık olduk. Camlar kırıldı, araba yakıldı, molotof kokteylleri atıldı, polisle çatışıldı. Lakin ölen veya ciddi şekilde yaralanan olmadı. Son derece zor duruma düşse de 'polis' bir kere bile silah kullanmadı. Gaz bombaları ise birçok kere atıldı. Eylemden çok çatışmayı takip edelim derken de, sayısız kere bu 'gazlı' ortama müdahil olduk. Tecrübesizlik yüzünden ilk teması hayli sıkıntılı geçirsek de, daha sonrasında ağzımız sıkıca bağlayıp, gözlerimizi de kremleyerek ( Bu kremli haller ise pek bir enteresandı. Bir sürü insan, beyaz badanalı suratlarımız ile eylemde çeşitli showlar yapan palyaçoları yalnız bırakmamış olduk) diğer temaslardan başarıyla çıkmış olduk. Hoş bu takip de bize eylemin asıl şenlikli yanına, yani protestonun asli öznesi olan kortejlere uzak kalmamıza neden oldu. Pek bir yazık oldu!BİR EYLEMİN ANATOMİSİ...Genelde böylesi beynelmilel toplantılarda gösteri bölümünün ilki kitlesel ve barışçı geçerken, ikinci günkü gösterilerde sınırlı çapta gruplar blokajlar yapar ve polisle çatışırlardı. Latin Amerika'daki forumlarda ise hareketlilik polisten çok müzikal enstrümanlarda yaşanırdı.Tek gösteri yapıldığında da 'anarşist' veya 'otonom" gruplar, ya gösteri öncesinde ya da gösterinin sonunda çatışırlardı. Bu sefer biraz farklı oldu. Daha yürüyüş yeni başlamıştı ki, anarşistler banka molotoflayarak 'sezonu' açtı. Sonrasında da sürekli gösterinin önünü yandan aradan eskort ederek yol boyunca faaliyetlerini eksiksiz sürdürdüler. Ortalık durulunca da tekrar kalabalığın arasına karıştılar. Lakin ikinci çatışmadan sonra artık bu karışma hali pek bir problemi oldu; gösterinin ana gövdesi olan eylemciler bu grupların aralarına karışmasını, doğal olarak da gaz bombası yemeyi, kortejlerini insan zincirleri ile çok sıkı koruyarak engellemeye çalıştılar. Ama arka kortejlerden meraklıların da gelmesiyle, 30-40 kişilik anarşist grup gösterinin en önünde arkalarında 300-400 kişi ile hareket etmeye başladı. Nihayetinde de grup eylemin biteceği yer olan Syntgma Meydanı'nda bulunan Meclis binasını koruyan polisle çatışıp, bizde İstiklal Caddesi muadili bir sokağa daldılar. Artık eylem asli sahiplerine kalmıştı. Hayli geç olarak.BİZİMKİLERİN ÇEKTİKLERİ...Organizasyon komitesinin kararı imiş. Konuklar kortejin en önünde yer alacak diye planlanmış. Hal böyle olunca, forumun neredeyse en kalabalık yabancı delegasyonu olan Türkiyeli gruplar, çatışmalardan hayli çok etkilendiler. Bir iki kez gaz bombaları tam da yanlarına patladı. Her şeye rağmen, son derece sıkı bir disiplin ve dikkatle korteji koruyarak yürüyüşü tamamladılar. Eylemden sonra sorduk soruşturduk, kimsede hasar yokmuş. Sadece gözler ve genizler hayli yanmış. "E o kadar da olacak artık" dedik. Velhasıl insan sormadan da edemiyor, "Yahu insan konuklarını en başa koyar mı diye!" Arkadan gelen kortejin geneli dakikalar önce yaşanmış çatışma görüntülerini izleyip ve aslen de gösterinin cefasını sürerken, bizimkiler ise işin cezasını çekti. Ama Atina sokaklarına 'Türkçe' özgürlük, barış ve adalet sesleri vermeyi de ihmal etmeden... BİR GARİP POLİS HALLERİ...Atina emniyet kuvvetlerinin tavrı hakkında da birkaç kelam etmekte fayda var. En başta şunu söyleyelim: Atina sokaklarında Sosyal Forum'u başından beri protesto eden anarşistlerle polis 'çatıştı'. Hatta ve hatta, sayıları son derece az olan anarşistler saldırdı, polisler savunma ve kovalama pozisyonunda kaldı. Kıstırıldıkları anlarda da oldukça zor anlar yaşadılar. Yürüyüşün asli sahipleri ve organizatörleri ise protestolarını 'barışçı' bir şekilde sürdürdü. Hatta çok kez de, polisle anarşistler arasına girerek, kortejleri 'atılacak gaz bombalarından' korumaya çalıştılar. Yani bizde, yerli yersiz kullanılan 'çatışma' gibi sihirli bir kelimenin hem etimolojik köklerine hem de gazetecilik etiğine saygı açısından kelimenin asli kullanım alanına dair dün iyi bir saha çalışmasına tanık olduk. İnsan, memlekete basının 'ağır dayak' görüntülerini çatışma olarak yazdığını hatırlıyorsa, mesleki olarak hayli bir hayıflanıyor. Tekrarlayalım: Mesele, hakikaten de 'ideolojik'! Yunan polis kuvvetlerinin bize tanıdık gelecek bazı benzerlikleri de var: Bir kere yakaladıkları göstericileri döverken, görüntülenmekten hiç hoşlanmıyorlar. Aralarına aldıkları bir anarşist kızı fotoğraflama çabamız, iki tane polisin üstümüze koşup, burnunu burnuma değdirecek şekilde yakınlaşıp, avazı çıktığı kadar bağırmasıyla sonuçlandı. Gösterdiğimiz 'basın kartı'nda Türkiye ibaresini de zannediyorum ki görmedi! Adamcağız, tek kelimesini bile anlamadığım Yunanca kelimeleri tükürükler eşliğinde yüzüme boca ediyordu. Bu işi yaparken de ellerini, arkasında tutmaya gayret ediyordu. Durumun zor olduğunu düşünen iki İtalyan gazeteci yanıma gelip de, polislere bağırmaya başlayınca diğer polislerden biri İtalyan kadın gazeteciyi 'iteledi', biz de "Arkadaşıma dokunma" dayanışmasıyla polislere bağırmaya başladığımız anda, iri yapılı amirleri bir anda yanımızda bitiverdi ve az önce gazeteciyi iten polise sert bir şekilde vurarak deli gibi bağırmaya başladı. Sadece ona değil, orada bağırıp çağıran diğer polislere de. Diğer polisler dediğimde toplam 20-30 kişi falanlardı. Ekleyelim: Mesele, galiba biraz da 'komik'!Toplumsal Hareketler Asamblesi toplantısı ile 4. Avrupa Sosyal Forumu bittti. Lakin, birliktelik ve dayanışma bitecek gibi gözükmüyor. Özellikle Irak ve İran meselesinde toplumsal hareketlerin ve siyasi grupların ABD kadar hassas ve tetikte olduğu net bir şekilde ortaya kondu.Yani, daha çok yürüyerek aşındıracak 'yol'lar var. Sonuçta ABD'nin ve küresel kapitalizmin tuttuğu yolun yol olmadığı artık artan sayıda insanın malumu olmaya başladı. Bitirelim: Mesele, galiba biraz da 'kritik'!