Yeni bir kitabı niye alır, adını bile bilmediği bir yazarı niye okur ki insan? Yeniye düşkün olduğundan mı, yenilikçiliğinden mi? Yeni düşkünü ile yenilikçi arasındaki ayrımı yapmak ise bazen zor. Kimimiz çabucak sıkılıverir: Nerede yeni bir şey varsa, biz oradayız (yenilik düşkünleri). Hedefi yalnızca değişiklik oluşturmak olan yenilik düşkününü oradan oraya sürüklenirken görebilirsiniz. Fikir değiştirmekten ziyade fikirlerin uçuşması diyebileceğimiz bir halde olur. Bir yazarı, bir kitabı, bir mekanı "in" yapanlar bu değişiklik meraklıları, yenilik düşkünleri arasından çıkacaktır. "Out" yapanların da aynı kişiler olmasını bekleyin.
Yenilikçiyi ise hedefine yönelik hareket ederken bildik yol ve yöntemlerin dışına çıkabilen olarak tanımlayabiliriz. Bu davranış tarzı serüvenci, sıradışı, devrimci veya avant-garde gibi adlara layık görülebilir. "Bildiğinden şaşan", bunu da bilerek yapan yenilikçiyi kendinize daha yakın görebilirsiniz. Onun da "sonu"nun daha iyi olacağını kimseye garanti etmiyorum. Eğer yaşadıklarımızın sonuçlarını sadece başarı ya da hüsran ile ölçmüyor, hedefe giden yolda yaşananların da bir anlamı olduğunu düşünüyorsanız zaten işin "sonu" gibi bir kavram sizi pek de ilgilendirmeyecektir.
Yenilik düşkünü ile yenilikçi arasındaki ortak noktaların çokluğu, bazen ikisinin de aynı türden olduğunu düşündürebilir. Acaba bir kategoriden öbürüne geçiş yapmak mümkün mü? Genetik ve davranış arasındaki ilişkileri araştıran İsrailli bir ekip (R. Ebstein ve arkadaşları) 1996 yılında yayımladığı bir çalışmada "yenilik arayışı" diye bilinen temel davranış özelliğinin ilişkili olduğu bir gen keşfettiğini dünyaya ilan etti. DRD4.7 diye bilinen bu geni taşıyanların (yukarıda tanımladığımız anlamda) yenilik düşkünü mü, yoksa yenilikçi mi olduğunu çalışma verilerinden kestirmek mümkün değil.
Bir insanın genine bakmak ile kahve falına bakmayı karıştırma eğilimine girmeyelim. Geçmişlerine bakarak gözleyebileceğimiz farklar var. Aynı genleri taşıyan insanların nasıl farklılaştıklarını anlayabilmek için başlarına gelenleri ve başlarından geçenleri bilebilmek gerekir. Hayat tarzı olarak, alışkanlıklarından vazgeçivermeye hazır olan bu iki grup arasında geçmişe ilişkin başlıca fark şu: Kuralları anlama ve kuralları uygulama alışkanlıklarını çocukluklarında geliştirebilmiş olanlar yenilikçi, bu alışkanlıkları olmayanlar yenilik düşkünü oluyor. Hayata yenilik geni açısından aynı noktadan başlamış olanlar, birbirine yakın gözüken ama çok farklı noktalara ulaşıyorlar.
Yenilikçi okurlar, yenilik düşkünü okurlar, ya da tam tersiyim diyen okurlar, ne durumda olduğunuzu anlamak için genlerinize baktırmanıza gerek yok. Oyunları kurallarına göre oynayıp oynamadığınızı bir kontrol edin, yeter. (1999)
("Devlet Baba, Tabiat Ana" (2002, Evrim Y) adlı kitaptan alınmıştır.)