Yeniden Bir Arada Olmak

-
Aa
+
a
a
a

Müzik piyasası şimdi re-union (yeniden bir araya gelme) modasını yaşıyor. Hatta biraz abartarak yaşıyor dersek çizgiyi geçmemiş oluruz. Bunun asıl nedeni paranın cezbedici kokusu. Müzik şirketlerinin ve prodüktörlerin bunu göz ardı etmeleri ne yazık ki o kadar kolay olmuyor, bunun sonucu olarak, bir sülük gibi, tekrar birleşmeleri "ses getirecek" olan dağılmış grupların peşine düşüyorlar. Dağılan grubun elemanları üzerine yapılan yoğun baskılar, dedikodular, vaatler sayesinde bu amaçlarında genellikle başarılı oluyorlar. Bazı durumlarda zaten bir araya gelmeyi planlayan ve kendi aralarında flört eden grup elemanları oluyor ki bu zaten işin yüzde doksanını halletmiş oluyor. Yeniden bir araya gelmenin maddi nedenlerinin yanı sıra, manevi nedenleri de var., örneğin müzik piyasası ile tam hesaplarını kapatmamış olan grupların geri dönüp bu açık hesabı kendilerine yakışır şekilde kapatmak istemeleri; tekrar birlikte çalışmanın dayanılmaz özlemi; grup iken yakaladıkları şöhreti solo projeleriyle yakalayamamış olan elemanların tekrar o şöhretli anları yaşamak özlemleri.

 

Elbette bazı sanatçılar vardır, parçası oldukları oluşumdan farklı bir şeyler yapmak isterler. Ana projelerinin çatısı altına giremeyecek deneyselliklerini ve tutkularını sunabilecekleri bir oyuncak kutusu ararlar. Bunun sonucu olarak, ya yan solo projelere soyunurlar, ya da farklı sanatçılar ile işbirliğine girerler. Amaçları zamanla alıştıkları kalıpların içinden çıkıp farklı atmosferlerde nefes alabilmektir. Ancak bir dönem köşe bucak kaçtıkları yuvalarına zamanla özlem duyan bu sanatçılar, kayboldukları karanlık yollarda arkadaşlarını bulmak için geri dönmeye çalışırlar. Bazıları bunu zorlanmadan gerçekleştirebilirken bazıları o arka sokaklardan asla aydınlığa çıkamazlar. Son zamanlarda moda olan yeniden bir araya gelme konseptine aday olan gruplara şöyle bir göz atalım, bakalım müziğin karanlık sokaklarında kimler neler yapıyor?

 

The Smiths'in asla bir araya gelmeyeceği gerçeğini hatırladıktan sonra, indie müzik dünyasında en fazla ses getirecek birleşimlerden birisi hiç kuşkusuz Stone Roses olacaktır. Artık bir fısıltıdan ileriye giden bu dedikodular, grubun solisti Ian Brown'un "olabilir" demesi üzerine oldukça ciddiyet kazandı. İki albüm yapmalarına rağmen indie müzik çevresini temelinden sarsan bu grubun ani dağılışı ister istemez bir hüzün yaratmıştı. Grup elemanları da bunun farkında olsa gerek ki bitmemiş işlerini tamamlamak ve peş peşe bir kaç konser vermek için bir araya gelmeyi düşünüyorlar. Hatta bu birleşmenin sonucunda bir yeni albüm bile doğabilir, kim bilir?

 

Yeniden birleşmesi en ilgi çekici grupların başında, hiç kuşkusuz, seksenlerin alternatif rock emekçileri Pixies yer alıyor. Nerdeyse bir yıl önce tekrar birleşen grup, verdikleri zincirleme konserler sayesinde, ilk dönemlerine kıyasla şüphesiz daha fazla para kazandı. Bu hem solo projeleriyle bir çıkmaza giren grubun solisti Frank Black'i, hem de prodüktörleri hiç şüphesiz hayli memnum etmekte. Şu ana kadar sadece konser biletlerinden 10 milyon dolar üzerinde gelir sağlayan grup, bu konser furyasına devam etmekte haklı olarak ısrarlı.

 

Ancak re-union grupları arasında hiç kuşkusuz en ses getiren, içimizi ısıtan ve tüm bakışları üzerine çeken grup Pink Floydoldu. 1983 yılında gruptan ayrılan Roger Waters, Pink Floyd ismini kullandıkları için gruptaki diğer arkadaşlarına dava açmıştı. Bu olay Roger Waters ve diğer ekip arasında yaklaşık yirmi yıllık bir ihtilâf oluşturmuştu. Ancak tüm tatsızlıklar, Roger Waters'ın 2 Temmuz'da, Londra Hyde Park'ta eski dostları ile Live 8 konserinde çalacağını açıklaması ile noktalanmıştı. En son 1981 yılında birlikte çalan bu efsanevi grubu, Live 8'de izlemek ise her müzik severin dört gözle beklediği bir hayaldi. Bu dönemde doğan müzikseverler büyükleri tarafından sürekli anlatılan efsanevi kadroyu kendi gözleri ile görme imkânına ulaştılar. "Nereden nereye" diyerek, bu kadar nostaljinin bir anda yüklenmesi müzik severlerin nefeslerini kesmeye yetti. Pink Floyd'u, dünya gözüyle, tam kadro olarak izlemenin bulunmaz bir fırsat olduğunun herkes farkındaydı. Aslında Live 8'in en can alıcı noktası, tüm amacının ve hedefinin yanı sıra, Pink Floyd'un birlikte tam kadro aynı sahneyi paylaşıyor olmasıydı. Her ne kadar birlikte bir albüm kaydetmeleri düşük bir olasılık olsa bile, 1975 yılında çıkan Wish You Were Here efsanevi albümünün 30. yıl kutlamaları için birkaç tane daha konser vermeleri umulmakta. Şu ana kadar 140 milyon üzerinde dünya satışı olan böyle efsanevi bir grubun vereceği konserlerden ne kadar kazanabileceklerini artık sizler tahmin edin...

 

Kişisel sorunlardan dolayı apar topar başarılı sanat yaşamına nokta koyan diğer bir grup ise Smashing Pumkins. 2 Aralık 2000 tarihinde en son konserlerine çıkan ekip ertesi gün farklı yönlere doğru dağıldı. Her biri farklı farklı çalışmalara imza atan grup üyeleri, zamanla birbirlerinden gittikçe uzaklaştı. Bu dönemde Billy Corgan, Zwan adında yeni bir grup oluşturdu ve bir albümden sonra bu projesini ilelebet gömmek zorunda kaldı. Sonra solo kariyerine dalan Corgan,The Future Embrace adında bir albüm çıkarttı ancak, ne hikmettir ki albümü çıkartır çıkartmaz Chicago Tribune'e "yüreğim eski grubumla" başlıklı tam sayfa bir ilan verdi. Söz konusu ilanda tüm sıcaklığı ve samimiyeti ile yüreğini döken Billy Corgan, bu beş yıl boyunca yaptığı yanlış işleri tüm açıklığı ile yazdı. Sürpriz bir şekilde, yüreğinin hâlâ Chicago'da, Smashing Pumpkins'de olduğunu fark ettiğini açıklayan sanatçı, eski ekibi ayağa kaldırmak için kolları sıvadı. Grubunu, şarkılarını ve rüyalarını geri isteyen sanatçı şu sıralar grubu toparlamakla meşgul. Burada maddiyatın ötesinde, çok yoğun bir duygusal zemine şahit oluyoruz, elbette bu da re-union furyasının diğer yüzünü gösteren güzel bir örnek.

 

Bu büyük örneklerin yanı sıra, blues-rock efsanesi Cream; 80'lerin en popüler makyajlı moda rock gruplarından Mötley Crüe; Hıristiyan dinini yaymak için saçını başına katan sarı-siyah üniformalı Stryper; mitolojik indie kahramanları The La's; 90'ların Mrs. Robinson parçasının yeni düzenlemesi ile ses getiren The Lemonheads; Hip-Hop'u dünya platformuna taşıyan The Fugees; gelmeleri ile gitmeleri bir olan ne olduğu belirsiz Spice Girls; Fredie Mercury'nin ölümü ile hayat damarları kesilen Queen; 18 yıldan sonra tekrar bir araya gelme kararı alan rock emektarları The Who; nesli tükenen Dinosaur Jr. gibi gruplar şimdilik yeniden bir araya gelme modasına uyanların liste başındalar. Emin olabiliriz ki bu liste uzayacaktır.  Ancak bu listede asla olmayacak fakat hayalini kurmaktan kendimizi alıkoyamadığımız The Smiths, The Verve ve Led Zeppelin gibi gruplar var.

 

Yeniden bir araya gelme furyası ne kadar başarılı olursa, bunu değerlendirecek olan kıyıda köşede kalan tüm dağılmış grupların sayısı da o kadar artacaktır. Sonuçta herkes bunu son bir defa para kazanma yolu olarak değerlendiriyor, tabii ki istisnalar hariç.