Yeni TCK'da basın özgürlüğüne 25 tehdit

-
Aa
+
a
a
a

16 Mart 2005

Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi ve eski İstanbul Barosu başkanlarından avukat Turgut Kazan'ın, 1 Nisan'da yürürlüğe girecek 5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası'nın (TCY) basın ve ifade özgürlüğü açısından yaratabileceği sorunlar hakkındaki raporunu okuyucuya sunuyoruz. Yeni TCY tasarısı, büyük bir telaşla geçen yaz TBMM'ye sunuldu. Oysa, alt komisyon hükümet tasarısını önemli ölçüde değiştirmiş, adeta yeni bir metin hazırlamıştı. Alt komisyonun bu metni, içeriği tam tartışılamadan, yanlışları anlaşılamadan 26 Eylül 2004'te kabul edildi. Daha 2.5 ay önce (26 Haziran 2004), iletişim (basın) özgürlüğüyle ilgili, 5187 sayılı Basın Yasası yürürlüğe girmişti. Bu yasa, demokrasimiz açısından önemli bir adım sayılarak, basın örgütlerince desteklenmişti. Artık, basın yoluyla işlenen suçlar için hapis cezası verilmeyecekti. Ama, 5237 sayılı Ceza Yasası, ifade özgürlüğünü ciddi biçimde sınırladığı gibi, basın yoluyla işlenen suçlara verilecek cezanın 1/2 veya 1/3 artırılmasını öngörüyordu.

Metinde hiç yer almayan zina tartışması bu tehlikeli maddeleri konuşmamıza engel oldu. Yürürlük tarihi (1 Nisan 2005) yaklaştıkça, ifade ve basın özgürlüğü açısından yaşanacak sorunlar gündeme gelmeye başladı. Özellikle, Musa Kart'ın kedi karikatürüne duyulan öfke ve o öfke doğrultusundaki mahkeme kararı, çok uyarıcı oldu. Başvurularla, köşe yazıları birbirini izledi.

Acaba, 5237 sayılı yasanın, ifade ve basın özgürlüğünü ilgilendiren maddeleri hangileriydi? Ayrıca, bu maddeler, nasıl bir tehlike içeriyordu? Bir dökümünü verip kısaca açılayalım: 1) TanımlarMadde 6/g: Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar... Tanımlar başlıklı bu maddenin (g) bendi ile 'basın ve yayın yolu' deyimi açıklanıyor. Böylece, yazılı basınla birlikte, 'görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınlar' TCY kapsamına alınıyor. 2) İntihar Madde 84/3: Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 5187 Sayılı Yasa, Madde 20: Cinsel saldırı, cinayet ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar bir milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda iki milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda on milyar liradan az olamaz. Görüldüğü gibi, 2.5 ay önce yürürlüğe giren Basın Yasası'nın 20. maddesi ile yetinilmeyip 'başkalarını intihara teşvik' suçunun basın-yayın yoluyla işlenmesi durumu, bir ağırlatıcı neden olarak kabul edilmiş ve dört yıldan 10 yıla dek hapis cezası öngörülmüş. Basın Yasası'nın 20. maddesi, çok tutarlı bir bütünlük içeriyor. 'Cinsel saldırı', 'cinayet' ve 'intihar' olaylarını, 'haber vermenin sınırlarını aşarak', 'özendirici nitelikte' yayımlamayı yasaklıyor. Doğrudur. Ve yaptırımı hapis cezası değil, para cezasıdır. Ama Ceza Yasası'nın 84. maddesi ile ayrıca, 'başkalarını intihara alenen teşvik' suçunu düzenleniyor ve bu suçun basın yayın yoluyla işlenmesi 'dört yıldan 10 yıla kadar hapis cezası' gerektiriyor. Eylemin suç sayılması için, belli bir kişinin muhatap alınması aranmıyor. Yapılan yayının 'başkalarını intihara teşvik' niteliğinde sayılması yetiyor. Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakıyoruz, 'teşvik'i 'isteklendirme', 'özendirme' olarak açıklıyor. Bu durumda, bir intihar haberi, intihara teşvik 'özendirme' sayılırsa, (yazılı basın açısından) iki yasayla karşı karşıya kalınacak. Ve son yasanın (TCY'nın) dört yıldan 10 yıla kadar hapis tehdidi, görsel, işitsel, yazılı basının korkulu rüyası olacak. Ayrıca, maddenin son fıkrasıyla, adam öldürme fiiline dolaylı faillik gündeme girebilecek. Özellikle, cezaevi ölüm oruçlarını konu alan haberler, 'kasten öldürme suçundan sorumlu tutulmayı' gerektirebilecek. 3) HakaretMadde 125/4: Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, üçte biri oranında artırılır. 125. maddenin bu fıkrasında, hakaret suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın 1/3 oranında artırılması öngörülüyor. 4) Haberleşme GizliliğiMadde 132/4: Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayımlanması halinde, ceza yarı oranında artırılır. Bu fıkra ile de, haberleşme gizliliğinin 'basın ve yayın yoluyla ihlali halinde' cezanın yarı oranında artırılacağı belirtiliyor. 5) Konuşmaların KaydıMadde 133: (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması halinde de, aynı cezaya hükmolunur. 6) Özel Hayatın Gizliliği Madde 134/2: Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır. Konuşmaların kaydı ve özel hayatın gizliliğine ilişkin ihlallerde de, suç basın yoluyla işlenmişse, cezanın yarı oranında artırılması kabul edilmiştir. Elbet özel hayatın gizliliğini korumak, gizli dinlemelere engel olmak gerek. Ama, özellikle 133. maddede belirsizlik var. Uygulamada gazeteciler için sorun yaratabilir. Özellikle, maddenin 2. fıkrası yasallık ilkesine aykırı. Düzeltilmesi gerekir. 7) Nitelikli DolandırıcılıkMadde 158/g: 'Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle' işlenmesi halinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. 'Nitelikli Dolandırıcılık' başlıklı 158. maddenin (g) fıkrası ile bu suçun 'basın yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle' işlenmesi durumu, bir ağırlatıcı neden sayılmıştır. Doğrudur, yerindedir. 8) Suç İşlemeye TahrikMadde 214: (1) Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik eden kişi, on beş yıldan yirmi dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrik eden kişi, bu suçlara azmettiren sıfatıyla cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır) 9) Suçu, Suçluyu Övme Madde 215. (1) İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.) 10) Düşmanlığa Tahrik Madde 216: (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.) 11) Kanunlara Uymamaya Tahrik Madde 217. - (1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.) 214, 215, 216 ve 217. maddelerle tahrik ve övme suçları düzenlenmiştir. 218. madde ile de, bu suçların basın-yayın yoluyla işlenmesi durumunda, cezanın yarı oranında artırılacağı belirtiliyor. Özellikle, 215 ve 216/3'te yer alan düzenleme çok tehlikeli. Örneğin, etik açıdan ötanaziyi savunamazsınız veya kürtajda yasayla belirlenen süreye karşı çıkamazsınız. Bu nedenle, 'Bir suçu ve işlenmiş suçtan dolayı bir kişiyi övme' tanımı belirsiz ve tehlikelidir. Aynı şekilde, 216/3'te yer alan 'Bir kesimin benimsediği dini değerleri aşağılama' tanımı yetersiz ve tehlikelidir. Ayrıca, Avusturya Ceza Yasası'nın 283 ve Alman Ceza Yasası'nın 130. maddesinden esinlenerek (TCK 312 yerine) düzenlendiği anlaşılan, 216. maddenin 1 ve 2. fıkraları soyutluktan yine kurtarılmadığından, sorunlara yol açacaktır. 12) Örgüt Propagandası Madde 220/8: Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. 220. maddede kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurulması yasaklandığı gibi, son fıkrada bu örgütün veya amacının propagandası yasaklanıyor. Ayrıca, propaganda suçunun basın yayın yoluyla işlenmesi durumunda, yine cezanın yarı oranında artırılacağı belirtiliyor. 13) MüstehcenlikMadde 226/2-5: (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayımlayan veya yayımlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Öncelikle, 'müstehcenlik' deyimi yeterli ve belirli bir tanımı içermiyor. Belki, müstehcenlik yerine 'pornografi' denilmesi daha doğru olurdu. Ayrıca, müstehcenlik konusunda, genel bir hukuka uygunluk nedeni belirlenip kabul edilmelidir. Sanat gibi, bilim gibi etkinlik ve çalışmaları koruyucu bir çözüm üretmek gerekir. Bu yapılmadıkça 226. madde sorunlara yol açacaktır. 14) Fiyatları EtkilemeMadde 237: (1) İşçi ücretlerinin veya besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya havadis yayan veya sair hileli yollara başvuran kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir. (2) Fiil sonucu besin veya malların değerleri veya işçi ücretleri artıp eksildiği takdirde ceza üçte biri oranında artırılır. (3) Fail, ruhsatlı simsar veya borsa tellalı ise ceza ayrıca sekizde bir oranında artırılır. Fiyatları etkileme başlıklı bu madde ile işçi ücretlerinin ve malların değerinin artıp eksilmesine yol açacak 'yalan haber' yayımı yasaklanıyor. Bu düzenleme, ekonomiyle ilgili incelemeler ve ekonomik duruma ilişkin haberler için kullanılabilecek, dolayısıyla demokrasi açısından çok ciddi bir tehdit oluşturabilecektir. 15) İftira, madde 267/1-9: (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir. PişmanlıkMadde 269/5: Önceki dört fıkra ile etkin pişmanlık durumunda cezanın beşte dördüne kadar indirileceği belirtilirken, basınla ilgili bu fıkrada "İftira suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, bu madde hükümleri uygulanmaz" deniliyor. Yasanın 'İftira' başlıklı 267. maddesi, 269. maddeyle birlikte, basına öfkenin tipik bir örneği. Alt komisyon, burada 80 yıllık birikimi hiçe sayıp Dönmezer taslağı ile hükümet tasarısını da atlayarak, madde metnine 'basın ve yayın yoluyla' sözcüklerini eklemiştir. Hemen belirtelim ki, bu ekleme çok önemli sonuçlar verebilecektir. Artık, 'iftira' suçunun oluşması için, 'adliyeye veya durumu adliyeye bildirmekle görevli bir makama' ihbar ve şikâyet etmiş olmak aranmayacak. Vurgun/soygun haberini salt yayımlamış olmak yeterli sayılacak ve bu yayın nedeniyle, ilgili kişi hakkında savcılığın soruşturma başlatması değil, bağlı olduğu disiplin kurulunun soruşturma başlatması gazetecinin bir yıldan dört yıla kadar cezalandırılmasına yol açacaktır. Yapılan düzenleme kesinlikle yanlış. Bir kere, 'iftira' mevcut yasa ve yeni yasada 'adliyeye karşı suçlar' bölümünde yer alıyor. Yani, bu suç tipiyle adliyenin yanıltılması önlenmek isteniyor. Demek ki, disiplin suçunu ilgilendiren eylemler, bu maddeye giremez, girmemeli. İkincisi, suç sayılan bir eylemle, disiplin suçunu gerektirecek bir eylemi bir insana yüklemenin, aynı değerde sayılması ve ikisi için de bir yıldan dört yıla kadar ceza öngörülmesi olacak şey değildir. Kabul edilemez. Asıl önemlisi, 'iftira' için mutlak yetkili makama başvuruda bulunulmuş olması aranmalı. Nitekim, mevcut yasa ve yerleşmiş uygulama bu yöndedir. Eylemin basın yayın yoluyla yöneltilmesinin 'iftira' sayılması, vurgun ve soygunla mücadelenin önünü keser. Elbet, yapılan yayın yanlış olabilir, haksız olabilir. Bu durum cevap ve düzeltme yoluyla veya tazminat davasıyla onarılır. Yayımlanan gerçeğe aykırı haber nedeniyle, masum bir insan soruşturmaya uğramıştır diye, gazeteciyi iftiradan mahkûm etmek, demokrasiyi öldürür. Bu düzenleme, açık ve saydam toplum anlayışıyla bağdaşmaz. Sonuçta basın özgürlüğü boğulmuş olur, haksızlıklar ve yolsuzluklar korunmuş olur. Yine 'iftira' suçuyla ilgili 269. madde, basına duyulan 'düşmanlığı' apaçık sergiliyor. Madde, yaptığı haksızlığı düzelten faile daha az ceza verileceğini belirterek, eylemin yaratacağı zararı azaltmayı amaçlıyor. Bu düzenleme, ceza siyaseti bakımından doğrudur. Dolayısıyla, etkin pişmanlık bir indirim nedeni sayılmalıdır. Ama, alt komisyon basına çok kızdığı için, etkin pişmanlık başlıklı 269. maddenin 5. fıkrasında, 'suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, bu madde hükümleri uygulanmaz' deniliyor. Böylece, gazetecileri mutlaka cezalandırma yolundaki kararlılık, zararı azaltma amacını terk ettiriyor. Ve suç siyaseti ile hukuka kesinlikle aykırı bir yol izleniyor. 16) Gizliliği İhlal, Madde 285/3-4: (3) Bu suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır. (4) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Soruşturmanın gizliliğini korumak amacıyla getirilen bu madde, 1 yıldan 3 yıla kadar ceza öngörüyor. Maddenin 3. fıkrasına göre, suç basın yayın yoluyla işlenmişse ceza yine yarı oranında artırılıyor. Ve 4. fıkraya göre, 'soruşturma ve kovuşturma evresinde', 'kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde' görüntülerinin yayımlanması 6 aydan 2 yıla kadar cezayı gerektiriyor. Yani, kamuoyunun bildiği bir kişi için soruşturma açılmışsa, haberle birlikte onun resminin yayımlanması sorun olacak. Tehlikelidir. Düzeltilmesi gerekir. 17) Yargılamayı Etkileme ve Teşebbüs Madde 288: (1) Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır. 5187 Sayılı Yasa Madde 19: Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, ikimilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda onmilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az olamaz. Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hakim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır. 5187 sayılı Basın Yasası'nın 19. maddesindeki para cezası yetersiz görülmüş olacak ki, 'Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' başlıklı 288. madde ile 9 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören bir düzenleme getirilmiş. Böylece, Basın Yasası'nın 19. maddesine göre açılmış soruşturma ve davaların yarattığı şaşkınlık geçmeden, gazeteciler için hapis cezası tehdidi gündeme girmiştir. Bu durumda, yazılı basınla işitsel ve görsel yayın için farklı uygulamalar doğacak. Yazılı basın TCY'nin 288. maddesi ile Basın Yasası'nın 19. maddesinin tehdidi altında kalırken, görsel ve işitsel yayın yalnız 288. maddeye bağlı tutulacak. Yani görsel, işitsel yayın (mütalaa niteliği taşımamak kaydıyla) içerik yayımlamakta özgür olacak, ama bu imkân yazılı basına kapalı kalacaktır. Sırf bu tutarsızlık bile, yapılan düzenlemenin yanlış olduğunu gösteriyor. 18) Beslenmeyi Engelleme Madde 298/2: Hükümlü ve tutukluların beslenmesini engelleyenler hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Hükümlü ve tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmeleri ya da bu yolda kendilerine talimat verilmesi de beslenmenin engellenmesi sayılır. Burada, 'açlık grevine ve ölüm orucuna teşviki' suç sayarken, yasallık ilkesine uygun bir tanım getirmiyor. Dolayısıyla, cezaevinde yaşanan olayın haberini vermek, açlık grevine teşvik sayılabilecektir. 19) Cumhurbaşkanına Hakaret Madde 299/2: Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi halinde, altıda biri; basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, üçte biri oranında artırılır. 20) Devlet Organlarını Aşağılama Madde 301:(1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza 1/3 oranında artırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Mevcut yasadaki 158 ve 159. maddenin karşılığı olan bu maddelerden ilkiyle cumhurbaşkanına hakaret suçu düzenlenirken, 301. madde ile TBMM'yi, hükümeti ve diğer devlet organlarını, Türklüğü, Cumhuriyet'i 'alenen aşağılama' suçu düzenleniyor. Bir kere, 125 ve 299. maddelerde 'hakaret' sözcüğü kullanılırken, uygulamada en çok karşılaşılacak 301. maddede 'aşağılama' sözcüğünün kullanılması kesinlikle yanlıştır. Böyle bir düzenleme mevcut 159. maddeden daha çok sorun yaratacaktır. Çünkü, 'aşağılama' sözcüğü, her türlü 'küçük düşürücü' değerlendirme ve eleştirileri kapsayacak biçimde yorumlanacaktır. Madde sonuna eklenen fıkra, eleştiri hakkını korumayacaktır. Ayrıca, 125. maddedeki 'hakaret' suçuyla, 299. maddedeki 'hakaret' suçunun basın yoluyla işlenmesi 1/3 oranında ceza artırımını gerektirirken, 300 ve 301. maddedeki 'aşağılama' suçlarında bu artışın düşünülmemesi, yasa yapımındaki gelişigüzelliğin tipik bir örneği. 21) Savaşa Tahrik Madde 304: (1) Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Tahrik fiilinin basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (2) Bu madde uygulamasında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine karşı suç işlemek üzere oluşturulmuş örgütlerin doğrudan veya dolaylı olarak desteklenmesi, hasmane hareket olarak kabul edilir. (3) Bu maddede tanımlanan suçun işlenmesi dolayısıyla tüzelkişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. 'Devlete Karşı Savaşa Tahrik' başlığını taşıyan 304. madde, 'hasmane hareketler için tahriki' de suç sayıyor. "Türkiye'ye karşı hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik' tanımı, yasallık ilkesine hiç uygun olmayan, soyut bir tanımdır. Özellikle, Türkiye'deki ABD karşıtlığının, ABD yetkililerince büyük sorun sayıldığı düşünülürse, yabancı devletlere yönelik her eleştiri, 10 yıldan 20 yıla kadar hapis tehdidini gündeme getirebilir. Ve suç basın yoluyla işlenmişse, cezanın 1/3 oranında artırılacağını ayrıca belirtmek gerekir. Bu düzenleme çok tehlikelidir. 22) Milli Yararlara Karşı Hareket Madde 305: (1) Temel milli yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan vatandaşa, üç yıldan on yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası verilir. Yarar sağlayan veya vaat eden kişi hakkında da aynı cezaya hükmolunur. (2) Fiilin savaş sırasında işlenmiş ya da yararın basın ve yayın yoluyla propaganda yapmak için verilmiş veya vaat edilmiş olması halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (3) Suç savaş hali dışında işlendiği takdirde, bu nedenle kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır. (4) Temel milli yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü, milli güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel nitelikleri anlaşılır. Bu madde 'temel milli yararlara karşı olan bir eylemi' cezalandırmıyor. Bu amaçla 'yabancı kişi veya kuruluştan yarar sağlanması' suç sayılıyor. Yani, başlıkla metin birbirine uymuyor. Örneğin, herhangi bir yarar sağlamadan, 'temel milli yararlar' aleyhine eylem yapmışsanız, suç sayılmıyor. Doğrusu, olacak şey değil. Bu düzenleme, doğrudan ifade özgürlüğünü ilgilendirir. Örneğin, uluslararası bir kuruluştan sağlanan destekle yapılan incelemeler için, istenirse bu madde kolaylıkla uygulanır. Tehlike büyüktür. Önlenmesi ve düzeltilmesi şartı. 23) Askerlikten Soğutma Madde 318: (1) Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır. Madde, halkı askerlikten soğutacak şekilde 'teşvik ve telkini' cezalandırıyor. Suç basın yoluyla işlenmişse, verilecek cezanın yarı oranında artırılması öngörülüyor. Ancak, AİHM kararına göre, buradaki müdahalenin ve yaptırımın ölçüsüz olduğunu kabul etmek gerekiyor. Dolayısıyla, madde yeniden düzenlenmelidir. 24) Savaşta yalan Haber Madde 323: (1) Savaş sırasında kamunun endişe ve heyecan duymasına neden olacak veya halkın maneviyatını sarsacak veya düşman karşısında ülkenin direncini azaltacak şekilde asılsız veya abartılmış veya özel maksada dayalı havadis veya haber yayan veya nakleden veya temel milli yararlara zarar verebilecek herhangi bir faaliyette bulunan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Eğer fiil; a) Propagandayla, b) Askerlere yönelik olarak, c) Bir yabancı ile anlaşma neticesi işlenmişse, ceza 10 yıldan 20 yıla kadar hapistir. (3) Fiil, düşmanla anlaşma neticesi işlenmişse müebbet hapis cezası verilir. (4) Savaş zamanında düşman karşısında milletin direncini tehlikeyle karşı karşıya bırakacak şekilde yabancı paraların değerini düşürmeye veya itibarı amme kağıtlarının değeri üzerinde etki yapmaya yönelik hareketlerde bulunan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası verilir. (5) Dördüncü fıkrada yazılı fiil, bir yabancı ile anlaşma sonucu işlenmişse ceza yarısı; düşmanla anlaşma sonucu işlenmiş ise bir katı oranında artırılır. 25) Güvenlik Bilgileri Temini Madde 327: (1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye koymuşsa müebbet hapis cezası verilir. 26) Siyasal Yarara İlişkin Bilgileri Açıklama Madde 329/1: Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. 27) Yasak Bilgiyi Temin Madde 334: (1) Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. 28) Yasak Bilgiyi Açıklama Madde 336: (1) Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye sokmuş ise faile on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Fiil, failin taksiri sonucu meydana gelmiş ise, birinci fıkrada yazılı olan halde faile altı aydan iki yıla, ikinci fıkrada yazılı halde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. 29) Belgeleri Elde Bulundurma Madde 339: (1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri veya yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken hususları elde etmeye yarayan ve elde bulundurulması için kabul edilebilir bir neden gösterilemeyen belgelerle veya bu nitelikteki herhangi bir şeyle yakalanan kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş zamanında işlenirse faile üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Yasanın 6. bölümünde, 'Milli Savunmaya Karşı Suçlar', 7. bölümünde 'Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk' başlığıyla (317'den 339. maddeye kadar) çeşitli suçlar düzenleniyor. Bunlardan, 323, 327, 329/1, 334, 336 ve 339. maddelerin ifade ve basın özgürlüğünü ilgilendirdiği apaçık anlaşılıyor. 323 ile 'savaşta yalan haber', 327 ile 'devletin siyasal yararlarına ilişkin bilgileri temin', 329/1 ile bu bilgileri açıklama, 334 ile yasaklanan bu bilgileri temin, 336 ile bu bilgileri açıklama ve 339 ile bu bilgileri elinde bulundurma suç sayılıyor. Maddelerde yer alan 'abartılmış veya özel maksada dayalı havadis veya haber', 'milli yararlara zarar verebilecek herhangi bir faaliyet', 'yabancı paraların değerini düşürmeye ... yönelik hareket', 'iç ve dış siyasal yararlara aykırılık' gibi tanımlar belirsizdir, kesinlikle yasallık ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, değindiğimiz maddeler tehlikelidir. Düzeltilmelidir. 30) Ayrıca, yeni yasanın 'Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar' başlıklı 8. (son) bölümünde (340, 341 ve 342. maddeler) yabancı devlet başkanlarına, yabancı bayrağa ve yabancı devlet temsilcilerine karşı suçlar yer alıyor. Dolayısıyla, eleştiri/tahkir değerlendirmesi yönünden, bu maddeler de ifade ve basın özgürlüğünü ilgilendiriyor. Sonuç olarak, yeni TCY, belli bir felsefi temele dayanmadığı gibi, kendi içinde bütünlüğü olmayan, sistematiği bozuk, dili özensiz, cezaları ölçüsüz ve keyfiliğe açık bir yasa. Oysa kanunilik (yasallık) ilkesi uyarınca, kişi hak ve özgürlüklerinin korunabilmesi için, suçların ve temel kavramların yalnızca yasada gösterilmiş olması yetmez. Ayrıca, bunların farklı anlayış ve yorumlara yol açmayacak biçimde, doğru, açık ve net olarak tanımlanmaları gerekir. Ama, salt ifade özgürlüğü açısından ele aldığımız maddelerde vurgulamaya çalıştığımız gibi, çok belirsiz tanımlar yapılmıştır. Dolayısıyla, bunlar değişik biçimde anlaşılıp yorumlanacak ve keyfi biçimde uygulanacaktır. Durum açık. Doğacak tehlikelerin önlenebilmesi için, yasanın yürürlüğe girmesi (bir yasayla) bir yıl ertelenmeli veya sorun yaratabilecek maddeler ivedilikle değiştirilmelidir.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=146594