20 Haziran 2007Murat UTKU
Filistin'in şu an pek flu görünen geleceğini tahmin edebilmek için, meşru bir seçimle işbaşına gelen Hamas'ın kısa süreli iktidarının ardından El Fetih, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve İsrail'in tutumlarını gözden geçirmek gerekiyor. Herkesin daha baştan sonucunu bildiği ama oy sayımının ardından "biri beni çimdiklesin" diyerek gerçekliğine kimsenin inanmak istemediği Hamas zaferinin ardından Filistin birbirine girmişti. Farklı merkezlerden farklı sonuçların açıklandığı ilk gece farklı gruplar sokaklara çıkıp kendi hayali galibiyetlerini kutluyordu. Eline silahını alan sokaklarda, arabaların tepesinde idi. O gün Ramallah'taydım.Tahminler ve tepkiler... Gece El Fetih militanlarının sokağa çıktığını duyar duymaz soluğu kentin merkezinde almıştım. Sevincin nedeni bir tahmindi. Seçimin hemen ardından Ramallah Zeyt Üniversitesi'nden yapılan ilk açıklama El Fetih'in seçimde birinci parti olduğu, Hamas'ın ikinci sırayı aldığı ve bu tablodan bir koalisyon hükümetinin çıkacağı şeklindeydi. Birinci olduğunu sanan iktidar partisinin kadroları böylece sokaklara döküldü. Kucaklarındaki küçücük oğlan çocuklarına tüfeklerini verip havaya ateşler açarak kutlamalarına sabaha kadar devam ettiler. Ama kuşluk vakti tablo değişti. Bu kez Gazze Şeridi'nden uzun süre dinmeyecek kutlama sesleri yükselmeye başladı. Batı Şeria'dan doğruca Gazze'ye gidip durumu yerinde görünce, aslında iki parti arasında epeyce bir zamandır kendisini gösteren rekabet ve gerginliğin çatışmaya dönüşeceğine hiç şüphem kalmamıştı.Ayrıca El Fetih içerisinde de huzursuzluk baş göstermişti. Gençler başta Mahmut Abbas olmak üzere parti yönetimini bu hezimetin sorumlusu olarak görüyordu. Ancak El Fetih çabuk toparlandı. Hamas hükümetinin işbaşına gelmesi ile Filistin yönetimine dönük ambargolar ülke içerisinde başka huzursuzlukların çıkmasına yol açtı. Giderek büyüyen çatışmaların sonunda Filistin fiilen ikiye bölündü; hepimizin malumu, Batı Şeria'da El Fetih, Gazze Şeridi'nde Hamas ülkeleri kuruldu. Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları Mısır sınırında, El Fetih'in silahlı kanadı El Aksa Tugayları da Batı Şeria'da hakimiyeti tümüyle ele geçirdi. Bu sürecin sonunda İsrail ile diyalog kurmaktan yana olduğu bilinen Mahmut Abbas'a dünyanın her yerinden destek mesajları ve silah yardımları gelmeye başladı. Başta ABD olmak üzere, "daha az düşman" El Fetih için iyi niyetlerini belirten ülkeler şimdi gözlerini Gazze'ye diktiler. Olası felaket senaryoları Bundan böyle özellikle Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılar Batılı ülkelerin de ittirmesiyle ciddi oranda kan kaybına sebep olabilecek. İsrail saldırıları beklemek mümkün. Gerçi Filistin'e geride bıraktığımız bir buçuk yıl içerisinde İsrail bile Filistinliler kadar zarar veremedi. İki rakip Filistinli güç arasında çıkan çatışmalarda 700'e yakın insan hayatını kaybetti, parti binaları, başkanlık sarayı bile basıldı. Karşı tarafın silahlı güçleri esir alındı, öldürüldü, cesetler yerlerde sürüklendi. Fakat bundan sonra Gazze'de olabilecekler daha da vahim sonuçlar doğuracaktır. Zamanla işin içerisine Hamas ile sıkı bağları bulunan Müslüman Kardeşler'in de girmesi söz konusu olabilir. Bu durum bölgede Lübnan'da Hizbullah ve İsrail arasındaki savaşa benzer yeni bir çatışmanın işareti de olabilir. Dahası Mısır Hükümeti, 1967 savaşlarında İsrail tarafından işgal edilen toprakları üzerinde Enver Sedat'tan bu yana sürdürdüğü sessizliğini bozmak zorunda kalabilir. Hele de 2006'da yaşanan 33 gün savaşında, Hizbullah'a yönelik operasyon nedeniyle bütün Lübnan'ı tahrip etme girişiminde olduğu gibi İsrail, Müslüman Kardeşler örgütünü bahane ederek kimsenin beklemediği bir savaşı Mısır'ın tamamına yaymaya kalkarsa... Türkiye'nin rolü Bu süreç son derece zorlu yeni bir dönemin açılmasına sebep olabilir. Türkiye'nin Halit Meşal'i Ankara'ya çağırarak Hamas ile kurmaya çalıştığı diplomatik köprünün daha baştan yıkılması, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin ve Türkiye'nin bölgede söz sahibi olma girişiminin önüne ciddi bir set çekti. Bu nedenle ilerleyen yıllarda Türkiye'nin Ortadoğu'nun acımasız koşullarına müdahaleden tümüyle yoksun kalacağını da öngörmek zor değil.Ancak bölgenin daha ne gibi çatışmalara gebe olduğu ve bunun sonuçlarına ilişkin tahminler de sürecin sadece ve sadece şiddetin egemenliğinin devam edeceği yolundaki endişeleri artırıyor. Filistin artık bir büyük çatışmalar ve can kayıpları olmaksızın birleşemeyecek kadar önemli bir bölünme yaşıyor. Ve görünen o ki, İsrail ve Batılı müttefikleri Gazze'de tamamıyla İslamcı bir yapılanmaya izin vermeyecekler. Bölge yukarıda da söylediğimiz gibi, Suriye ile barış planlarının konuşulduğu, Golan Tepeleri'nin iadesinin gündeme geldiği bu günlerde sıkıntıların odak noktası olacak. Çöl fırtınaları Ortadoğu'da daha sert esecek. Pragmatik El Fetih kadroları ise Batı Şeria'da İsrail ile barışık yaşamak için yeni bir çaba içine girecek.(MU/EÜ)