Geçtiğimiz Pazar, Tarlabaşı’ndaki Çukur Mahalle’de Streetart festivalinin dördüncüsü düzenlendi. Graffiti ve post graffitiyle (sokak sanatı) uğraşan, çeşitli ülkelerden sanatçıların katıldığı festivalin alan seçimi, Tarlabaşı’na “müdahale” adı altında yapılan çeşitli sanat etkinlikleriyle ilgili tartışmaları bir kere daha gündeme getirdi.
Geçtiğimiz ayın Bir+Bir dergisinde yayımlanmış olan, Begüm Özden Fırat imzalı Tarlabaşı’nda sanat: Yıkıma dek görülebilir! başlıklı yazısı kentsel dönüşüm alanında yapılan sanatın dönüştürücü potansiyeli ve estetik derdi arasındaki ince çizgide ilerleyen tartışmayı derli toplu bir düzlemde dikkate sunan bir yazıydı.
Özetle, Tarlabaşı’nda yıkılmış binaların civarında yaz boyunca gerçekleşenVJFest”, “Division Unfolded: Tarlabaşı Intervention”, “Heyt Be!” ve son olarak “Streetart İstanbul” etkinlikleriyle gittikçe daha görünür olan Tarlabaşı’ndaki sokak sanatçısı varlığının nedenlerini deşiyor yazı. Mahallede yıkım üzerinde yükselen bir açık sanat galerisi oluşturmaya başlandığını iddia eden Fırat, söz konusu etkinliklerin sonucunun, amaçlanan bu olmasa bile, mahallenin dönüştürülmeye çalışıldığı hale – yani yıkım bölgesinin önünde bir süre önceye kadar var olan illustrasyonlara bakılırsa yerinden edilenlerin yerine gelecek yeni bir sınıfın yeni mekânı – katkı sağladığı eleştirisinde bulunuyor.
Kentsel dönüşümün çarklarının bu kadar hızlı ve güçlü döndüğü İstanbul’da, sanat yoluyla karşı söylem/eylem oluşturma konusunda canlı bir tartışma alanına katkı sağlayan böyle bir yazının ardının internette de dolaşıma girmesinin ardından, “Renovation” (yenileme,onarma) alt başlığıyla Çukur Mahallesi’nin bir sokağında, düzenlenen Streetart festivali öncesi, “Kamusal Sanat Laboratuvarı”, “İmece Toplumun Şehircilik Hareketi” ve festival programında yer aldıkları halde son gün festivalden çekilen müzik grupları “Siyasiyabend”, “Ssbunderground”, “İmdat Freni” ve “Alatav” ortak bir bildiri yayımladı.
Bildirinin tamamı şöyle:
"Yıkımı güzelleştirmek için değil, kentin içindeki isyanı ateşlemek için sanat !Tarlabaşı’nda düzenlenen Streetart Festival İstanbul 2012’yi, kentin soylulaştırılması, pazarlanmak üzere gerçek sahiplerinden arındırılması, uluslararası sermaye için finans ve kültür merkezi haline getirilmesi projesine hizmet ettiği için boykot ediyoruz. Sokak sanatının gücünü, egemen kamusallığın eleştirisinden aldığına inanıyoruz. Tam da bu nedenle sanatçıların politik bir ilişkiler ağı olan kamusal alana yaptıkları müdahalelerin, toplumsal, kültürel ve ekonomik sonuçlarını gözeterek, zekice hareket etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Yıkımın kaçınılmazlığını, sanatçının acizliğini, muhalif sanatın kurumsallaşmasını ve yok edilmesini temsil eden bu etkinliği İstanbul’un kentsel dönüşümünde yaşanan şiddetin bir parodisi olarak değerlendiriyoruz. Bize göre, Streetart Festival İstanbul inşaat ve güvenlik şirketleri, belediye, üniversite ve kültür endüstrilerinin suç ortaklığının sahnelenmesidir. Festival kapsamında evcilleştirilen sokak sanatı, kentsel muhalefeti, Tarlabaşı sakinlerinin yaşam mücadelesini, bölgenin gerçekliğini hiçe sayıyor. Streetart Festival İstanbul katılımcılarını, yaratıcılıktan kaynaklanan güçlerini muktedirlerin kültürüne yöneltmeye davet ediyoruz."Kamusal Sanat Laboratuvarıİmece Toplumun Şehircilik HareketiSiyasiyabendSsbundergroundİmdat FreniAlatav
16 Eylül'de Streetart Festival İstanbul sırasında Kamusal Sanat Laboratuvarı ve bildiride imzası bulunan festivale davetli gruplar bir protesto gösterisi gerçekleştirdiler. Ali Ağaoğlu, Kadir Topbaş, Ahmet Misbah Demircan gibi isimlerin festivalden memnuniyetlerini dile getiren, ironik afişlerle galeriye dönüştürülmüş yıkıntıyı gezdiler. Güvenlik gözetiminde gerçekleştirilen eylemle tepkilerini dile getirdiler.
Açık Dergi ekibi de 16 Eylül pazar günü Tarlabaşı’nda Çukur Mahallesi’ndeydi. Sokakta bir protesto gerçekleştiren ekipten Ezgi Bakçay ve Streetart festivalinin organizatörü Pertev Emre Taştaban’la konuştular:
Dinlemek için:
İndirmek için: 24.5 mp3 Mb.
Açık Dergi Söyleşileri’nin podcast servisine abone olmak için tıklayın.