Eraslan Sağlam:Karikatür Vakfı tarafından düzenlenen Dünya Karikatüründen Seçmeler sergisi Schneidertempel Sanat Merkezi'nde açıldı. Şu anda konuğumuz, Karikatür Schneidertempel Sanat Merkezi'nin danışmanlarından, çizer Tan Oral. Hoşgeldiniz.
Tan Oral: Hoşbulduk.
ES: Karikatür Vakfı neler yapıyor genel olarak?
TO: Karikatür Vakfı karikatürle ilgili çok şey yapıyor yıllardan beri. En önemlisi Ankara'da düzenlenen Uluslararası Karikatür Festivali. 10 senedir devam ediyor bu festival, ayrıca Ankara'da karikatür meraklılarına kurslar veriyor, özellikle çocuklara. Ayrıca uluslararası ve Türkiye çapında çeşitli sergi ve yarışmalar yapıyor. Velhasıl, karikatürle ilgili yıl boyu yoğun bir çaba gösteriyor.
Festivalin 10 senedir sürdürdüğü uluslararası sergiler büyük bir birikim sağlamış oldu. 2006'da yeni bir sanat mevsimine girerken böyle bir derleme ile işe başlamayı doğru bulduk. Gerçekten de ilgi gördü. 10 yıl boyunca Ankara Karikatür Festivali her yıl bir konu etrafında bir çağrı yaptı ve o konu etrafında bir sergi düzenledi. 95 yılından bu yana bu sergiler devam etti. Mesela "Karikatür ve İnsan", "Karikatür ve İletişim", "Sanatta Karikatür", "Karikatür ve Kültür", "Karikatür ve Felsefe", "20. Yüzyılın Karikatürü Nedir?", "Karikatür ve Mizah" gibi son derece kritik ve insanın zihnini açan konularda bütün dünya çizerlerine çağrı yaptı. Bu sergilerin yanı sıra pek çok da konuk çağırdı Ankara Karikatür Vakfı Türkiye'ye. Aşağı yukarı 114 ülkenin karikatürcülerinden eser toplanmış, toplam olarak 145 sergi düzenlenmiş 10 yıl içinde. Bu bence bir rekor.
Festivalde açılan sergilerin ve festivalin özelliklerinden bir tanesi, bu çabanın bir bütünsellik göstermesi, sergi ile birlikte o senenin sergi konusu bir sempozyumla tartışmaya açılıyordu. Yerli ve dışarıdan gelen sanatçılar ile gazeteciler bildirileri ile sempozyuma katılıyorlardı, konular tartışılıyordu. Güzel olan şu, bütün bu konuşmalar ve bildiriler bir kitapta toplanıyor ve bütün katılımcılara gönderiliyordu. Böylece, özellikle 20. yüzyılın sonu ile yeni yüzyılın başı arasına denk gelen bu 10 yıllık süre içinde dünya karikatürünün ve 20. yüzyılın bir muhasebesini oluşturdu benim kanaatime göre. Bu hesaplaşma, üstelik 10 tane kitapla da belgelenmiş durumda ve karikatür meraklılarının kitaplıklarında yer almış durumda.
ES: Bu yoğunluk acaba bu yüzyılın inanılmaz değişikliklere tanık olmasıyla mı bağlantılı?
TO: Herhalde. Benim şöyle bir düşüncem var karikatür sanatıyla ve 20. yüzyılla ilgili olarak, karikatür sanatını 20. yüzyıl sanatı olarak düşünüyorum, bu yüzyılın ikinci yarısında yoğunluk kazanan ve popülaritesi yükselen bir sanat. Bir çok düşünür 20. yüzyılı insanlık tarihinin en zalim ve en yıkıcı yüzyılı olduğunda hemfikirler. Gerçekten ilk 50 yılı, ilk yarısı büyük dünya savaşlarıyla dolu geçti. 50'den sonra da bir soğuk savaşla ikinci yarı yaşandı. Bütün bu savaşların yıktığı sadece kentler ve ülkeler değil, insan ruhu da yıkıma uğradı ve güvensizliğe düştü. İşte karikatür sanatı tam bu noktada, yani 50'li yıllarda, hem dünyada hem Türkiye'de büyük bir atılım yaptı. Dünya siyasetini olduğu kadar insan düşüncesini ve insan duygularını da kalemine doladı ve ciddi şekilde eleştirip hırpalayarak yeni bir dünyanın kapılarını açmaya çalıştı, böyle doğdu bu sanat bence. Dolayısıyla festivalin yüzyılın sonundaki bu girişimi bence bu yeni sanatın bir anlamda envanterini çıkardı diyebilirim.
ES: Maalesef dünyanın gidişatından ötürü malzemesi bol bir festival geçirdiniz?
TO: Evet, zaten biraz önce saydığım festivalin bütün konuları ister istemez sergideki karikatürlerde de görülüyor; felsefeyle ilgili, iletişimle ilgili, yoğun bir şekilde dünya politikası ile ilgili, insan haklarıyla, düşünce ve ifade özgürlüğüyle, inanç özgürlüğüyle ilgili, yani içinde yaşadığımız dünyanın bizi ilgilendiren, bizi tedirgin eden, bizi umutlandıran ve umutsuzluğa götüren ne kadar konu varsa bunlar dünya çizerleri tarafından biraz mıncıklanmış.
ES: Bu dediğinizden su sonuca varıyorum, tek bir tema yokmuş gibi görünmesine rağmen aslında tek bir tema altında, dünya meselesiyle ilgili, tek bir temaya yaklaşan bir çabaymış gibi görüyoruz.
TO: Tabii içinde yaşadığımız dünyanın ve sürdürmekte olduğumuz yaşamın temel sorunları ister istemez karikatürlere yansıyor. Zaten çok bilinen bir deyimdir, "nerede bir sorun varsa mizahçının, karikatürcünün kalemi de mutlaka orada çalışmaya başlar." Dünyanın sorunları da bitmiyor ama tabii umut da bitmiyor, geçmiş yüzyılın bizi rahatsız eden problemlerinin yeni yüzyılda yaşanmaması herkesin dileği, umut etmek de bizim işimiz.
ES:. Bu sergi Uluslararası Ankara Karikatür Festivali'nden çıkarılan bir seçki aslında, bu seçmeyi neye göre belirlediniz? Yaklaşık 150 eser mi seçtiniz?
TO: Evet, zannediyorum 100 ile 150 arasında. Bu sergi aslında 2004 yılında Polonya'da yapılan Uluslararası Satyricon Karikatür Festivali'nde açılan bir sergi, yani Karikatür Vakfı'nın gönderdiği bir sergi. O sergi Türkiye'de tekrarlanmış oluyor. İlginç olan, şu anda, yani bizim bu sergiyi açtığımız günlerde, yine Polonya'da, Varşova'da Eryk LipinskiKarikatür Müzesi'nde de Türk karikatürünü tanıtan bir sergi var. Seçim şöyle oldu, zaten biraz evvel söylediğim gibi festival boyunca belli konular etrafında bir çağrı yapıldığı için elimizdeki bütün karikatürler bu konular etrafında dolaşıyor. Dolayısıyla ne seçsek zaten bu konunun dışına düşmemiş oluyor ve sunmak istediğimiz şeyler oluyor. Ancak Schneidertempel Sanat Merkezi'nin de bir sergileme kapasitesi var, o da aşağı yukarı 100'ün biraz üzerinde olabiliyor. Yani kendiliğinden bir seçim oldu.
ES: Yani galerinin fiziksel koşullarından ötürü böyle bir seçmeye gittiniz. Sizi bulmuşken sormadan edemeyeceğim bir iki sorum var; "araklamak" kavramıyla çok ilgilendiğinizi biliyoruz?
TO: Çok değil, herkes kadar. Dünyanın pek çok yerinde, şu anda yüzlerce ülkede, yüzlerce karikatürcü, her gün yeni bir şey üretmekle meşgul. Bunların arasında birbirine benzeyen temaların, hele ki ortak dünyada ve ortak sorunlarla yaşanırken çakışmaması hemen hemen imkânsız gibi. Dolayısıyla bu oluyor, çok da oluyor, ancak sadece böyle bakarsak fazla iyi niyetli olmuş oluruz. Kimi çizerler de gördükleri ve hoşlarına giden bir çizimi tekrarlamaktan kendilerini alıkoyamıyorlar çok sevdikleri için. Bir iki şey söylemek lazım, hazır konu açılmışken; diyelim ki bir tanesi yıl boyu 300 veya üzerinde karikatür çiziyor ve yayımlıyor, bir başka çizerse yılboyu 10 tane karikatür çiziyor ve yayımlıyor, bu 10 tanenin eğer 8 tanesi başka çizgileri hatırlatıyorsa burada iyi niyetli olmak biraz zorlaşıyor, ama 300 tane çizen bir çizerin çizgilerinin içinde bir kaç tane benzer olabilir.
ES: Bu da tesadüfi sanırım.
TO: Olabilir.
ES: Yine ilgilendiğiniz meselelerden biri de ödül ve yarışma kavramı?
TO: Yarışmalar, özellikle iki nedenle yararlı diye düşünüyorum; bunlardan bir tanesi aynı işi yapan, aynı tasaları duyan, aynı umutları besleyen insanların küçülen dünyada birbirlerini tanımaları için iyi bir fırsat. Ankara Karikatür Festivali bunu sağladı, dünyadaki pek çok meslekdaşımla daha yakın tanışmak ve dostuklarımızı sürdürmek şansını elde ettik, bir tanesi bu. İkincisi, genç çizerlerin çizdiklerini yayımlama şansları çok fazla olmuyor, dolayısıyla bu yarışmalar yine kendilerini tanıtmak için bir şans, aynı zamanda başkalarını tanıma konusunda, başkalarının çizgilerini görme konusunda da büyük faydası oluyor, çünkü ellerine kataloglar geliyor. Böylece kültürel birikimlerini arttırmış oluyor, en büyük faydası bu bence. Onun ötesinde, ödüller netice itibariyle bir jüri tarafından öznel olarak bir değerlendirme, dolayısıyle çok da büyütmemek lazım. Ama bazen de büyütenler oluyor...
(19 Ocak 2006 tarihinde Açık Radyo'da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)
Dünya Karikatüründen Seçmeler Sergisi 26 Şubat 2006 tarihine kadar, İstanbul'da Schneidertempel Sanat Merkezi'nde görülebilir.
Adres: Bankalar Cad. Felek Sk. No:1 Karaköy
Tel: 0212 249 01 50