2 Mayıs 2011Hürriyet Gazetesi
Şüphesiz “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Bu nedenle, parti programları ve seçim beyannamelerine inanmıyorum. Ancak madem ki gündemde onlar var, zahmet etmiş hem yazmışlar, hem de açıklamışlar bize de üzerlerinde biraz durmak düşer.AKILLI MERKEZİ KİM YÖNETECEKAK Parti'nin beyannamesindeki haşlıklar arasında hava veya iklim yok, ama su kaynakları ve afet yönetimi var. Afet yönetimi başlığına sevindim ama metin tam da 1950'lerin anlayışı ile yazılmış; “afet” yerine hâlâ “doğal afet/felaket” ya da “deprem” denilebilmekte; risk yönetimi yerine de yine yanlış bir şekilde kriz yönetimi öne çıkartılmakta. Böylece Türkiye'nin müdahale kabiliyeti dünyada başarılı görüldüğünden bahsedilip afet koordinasyon merkezlerinin kurulması, ulaşım ve alt yapının güçlendirilmesi, afet kontularının yapılması, hava ambülansı, helikopter pisti gibi yine afete müdahale araç gereçleri ve inşaat konuları öne çıkartılmış. “Çıkartılan kanunlarla afet anı ve sonrasında yapılacak işlerin koordinasyonu yapılandırılmıştır” deniliyor ama afet öncesi çalışmaların koordinasyonu her zamanki gibi unutulmuş. Maalesef afet yönetimi çerçevesinde afetlerde hiç bir işe yaramayacak olan akıllı binalar, “uzay üssü alfa” şeklindeki merkezlerin, alt yapı ve sistemlerin geliştirileceğinden bahsedilmekte ama bu merkezleri çalıştıracak akıllı insanlardan söz edilmiyor.CHP AFETİ UNUTMUŞCHP'nin 2011 Seçim bildirgesinde “afet” kelimesini arayınca sadece onu “İstanbul'un olası bir afete en iyi şekilde hazırlanması için bir an bile kaybetmeden deprem iyileştirme planını eksiksiz uygulayacağız” ifadesinde geçtiğini gördüm. Hava ve su ile de ilgili bir başlık yok ama iklim değişikliğine yer verilmiş. Genel “afet” kelimesinden vazgeçtim “doğal afet” ifadesinin bile olmaması bana çok tuhaf geldi. “Afet” yerine “kıran” kelimesini mi kullandılar diye merak ettim. Varsa yoksa kentleşme ve konut başlığı aldında “Depreme hazır, sağlam yapılar” şeklinde “deprem ve bina” var. Sanki sadece binaları depreme dayanıklı hale getirsek Türkiyenin afet yönetimi problemleri çözülmüş olacak. Japonyadaki son depremden de depremin sadece bina enkazı olmadığını, deprem ile birlikte sel, yangın, heyelan, kimyasal ve nükleer serpinti olaçağını da artık görebilmiş olmamız gerekiyor...TERMİNOLOJİDE KUVVETLİ MHP'nin beyannamesinde hava, su ve afet konuları başlık olarak yer almamış. Afet konusu daha çok “Kentleşme ve Konut” başlığı altında işlenmiş. Afet kelimesini başına mutlaka “doğal” kelimesini koymadan da bir-iki yerde kullanabilimişler. Yani ifadeler ve kavramlar bütünleşik afet yönetimine biraz daha uygun ama afet yönetimi sadece bina ve kentlerle ilişkilendirilmiş. Afetin tarıma da etkisini unutmamışlar. Fakat “Kırsal kesimde afete maruz bölgelerdeki yerleşimlerin afet açısından daha güvenli alanlara taşınması sağlanacaktır” gibi bazı bölgelerde uygulanması hiç mümkün olmayan bir ezbere de yer vermişler. Örneğin, Karadeniz'de evleri sel ve heyelan bölgelerine (akıllı olması şart değil ama) kurallarına uygun yapmaktan başka bir seçenek yok. İklim kelimesini çok kullanmışlar ama “ortam” anlamında; meteorolojik anlamda değil! Buna rağmen meteorolojik ölçüm istasyonlarını da unutmamışlar.Maalesef partilerimiz beni şaşırtmaya devam ediyor. Hz. Ali'nin dediği gibi “Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz” özdeyişine hiç uygun değil yazdıkları. Bu tür konuları doğru ve yeni anlayışları yansıtacak bir şekilde ele alabilirlerdi. Bir Fransız atasözü “Başarını n yüzde 5'i yapmayı bilmekten, yüzde 95'i yapabilmekten oluş ur” der. Bu nedenle şuan benden 5 puan kaybettiler ama bu hiç önemli değil. İşin kötüsü zamanla ortaya çıkabilecek olan afetlerde şimdiye kadar olduğu gibi yine 95 puan kaybeterek ülke olarak sınıfta kalmak var!..