Büyük Portekizli yazar Jose Saramago önceki gün bizlere veda etti. Ben Açık Radyo'nun İsa üzerine yapılmış programlarından biri olan Agnus Dei'nin yapımcısı olarak sadece Saramago'nun en ilginç kitaplarından biri olmakla kalmayan, bence bugüne dek yazılmış en güzel İncil olan bir eseri üzerine birkaç söz söyleyebilirim sanırım.
Saramago'nun 1991'de yayınladığı O Evangelo Segundo Jesus Cristo (The Gospel According to Jesus Christ), yani İsa Mesih'e Göre İncil adlı romanı, Nasıralı İsa'nın hayatını anlatan gerçek bir İncildir. Bilindiği gibi Hıristiyanlıkta İsa'ya indirildiği düşünülen bir kutsal kitap yoktur ve İnciller, evangelist ya da İncil yazarı olarak anılan kişiler tarafından yazılmıştır ve İsa'nın yaşamını ve öğretilerini anlatırlar.
En erken tarihlisi, yani Markus'a göre İncil, İsa'nın ölümünün üzerinden en az 30 sene, sonuncusu olan Yuhanna’ya göre İncil ise 80 seneden daha fazla zaman geçtikten sonra yazılmıştır. Kilise tarafından kanonik olarak kabul edilen 4 İncil olsa da, tarihte kilise tarafından kabul edilmeyen başka inciller de vardır.
Saramago'nun yazdığı İsa'ya göre İncil de bir romandan çok, işte böyle bir tür gerçek incildir aslında. Yalnız kabul edilen incillerden biraz farklıdır. Bu yüzden de Vatikan'ın şimşeklerini üzerine çekmiştir.
Bunun bir nedeni olayları kabul edilmiş İncillerden biraz farklı ve detaylı anlatmasıysa, bir başka nedeni de sanırım bu kitabın kendisinden beklendiği kadar din dışı olmamasıdır. İsa'yı bir insan olarak anlatan daha din dışı, daha seküler kitaplar da vardır. Saramago'nun yazdığı bu kitap ise aslında inançlı bir Hristiyanın elinden çıkmış gibidir.
En azından Saramago'nun İsa'nın varoluş mücadelesine ve acısına duyduğu inanç ve saygı apaçıktır. Aynı inancı İsa'nın babasına karşı beslediği ise pek söylenemez. Vatikan'ın hoşuna gitmeyen de bu olsa gerek.
Saramago'nun İsa'ya göre İncil'inde kanonik incillerde pek fazla ele alınmayan bir dönem, İsa'nın çocukluğu oldukça uzun bir şekilde anlatılır. Kitap isa'nın tanrının oğlu olduğunu inkar etmez. Gerçi Meryem bakire değildir ve İsa'nın rahmine düştüğü gece kocası Yusuf'la birlikte olur, ama aynı gece Meryem'i ziyaret eden bir melek vardır. Yani İsa'yı Meryem'in rahmine yerleştiren melek.
Kitapta İsa 13 yaşındayken babası olarak bildiği Yusuf Romalılar tarafından bir yanlışlık eseri çarmıha gerilir. Bunun ardından evi terk eder. Ardından ilk gençliği boyunca şeytanın yanında çobanlık yapar. Ardından Mecdelli Meryem'e aşık olurş Tanrının kuzusu olmaya hak kazandıktan sonra da insanları uyarmaya ve mucizelerini göstermeye başlar.
Saramago'nun incilindeki İsa kendi varoluşunu gerçekleştirmeye çalışan, ama babası olan tanrının elinde tutsağa dönüşen bir trajik kahramandır. Kitabın en çarpıcı iki noktasını anarsam sanırım Saramago'nun ne demek istediğini daha iyi anlarız.
Bu sahnelerden birinde İsa Celile gölündeki bir sandalda Tanrıyla buluşur ve Tanrı İsa'ya onun neden çarmıha gerilerek ölmesi gerektiğini ve ardından gelişecek olayları, yüzyıllar boyunca onun adı etrafında işlenecek cinayetleri, kan ve gözyaşı dolu tarihi havarilerden ve azizlerden başlayıp, ikinci dünya savaşının yıkımına dek bir bir ve büyük bir soğukkanlılıkla anlatır. Bu konuşmaya gölün içinde yüzerek sandala ulaşan şeytan da şahit olur ve tanrının bu planlarının kendisinin bile aklına gelemeyeceğini itiraf eder.
Eserin İsa'nın çarmıha gerildiği son bölümünde de tüm İncillerdeki gibi İsa'nın son sözleri vardır. Lukas incilinde geçen son sözlerden birinde İsa başını göğe kaldırır ve kendisini çarmıha geren askerleri kastederek tanrıya hitaben "Baba, onları affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar" der.
Saramago'nun incilindeki İsa ise gökyüzüne değil insanlara döner ve tanrıyı kastederek insanlardan tanrıyı affetmelerini ister, çünkü "o, yani tanrı ne yaptığını bilmemektedir".
Sanırım Vatikan'ın Saramago'nun bu olağanüstü İncil yorumundan pek mutlu olmamasının nedenlerini anlamak zor değil. Her şeyden önce Saramago İsa'nın ölümünden 1950 sene geçtikten sonra bir incil daha yazmaya cesaret etmiştir.
Ben de bugüne dek anlatılmış en trajik İsa'nın anlatıcısına, Jose Saramago'ya güle güle diyorum. Yolu açık olsun.