4 Kasım 2012Milliyet Gazetesi
ABD’nin doğu kıyıları Sandy kadar ucube olmasa da tayfunlara yabancı değil. Ama normalinden dört kat daha büyük olan 3.200 kilometrelik bir alanı kaplayacak kadar görülmemiş boyutuyla Sandy akıl karıştırmakta.
Bir hikayeye göre bir zamanlar bu bölgede yaşayan bir balıkçı, atmosfer basıncını ölçebilmek için barometre ısmarlar. Barometre günlük-güneşlik bir günün sabahı postacı tarafından getirilir. Balıkçı paketi açıp barometreyi kutusundan çıkardığında, barometrenin iğnesinin “tayfun” gösterdiğini görür. Barometreyi sallar ama iğne inatla “tayfun” göstermeye devam eder. Balıkçı barometrenin bozuk olduğunu düşünerek hemen onu geri göndermek üzere uzak bir şehirdeki postanenin yolunu tutar. Bir gün sonra geri dönünce kulübesinin yerinde olmadığını görür – 21 Eylül 1938’de kulübe “adsız bir tayfun” tarafından yok edilmiş ve 700 kişi ölmüştür.
ABD’deki en öldürücü tropikal fırtına, 8 Eylül 1900’de Galveston Teksas’ta yaklaşık sekiz bin kayıpla yaşanmıştı. Aslında dünyadaki en ölümcül tropikal fırtınayla Bangladeş’te 13 Kasım 1970 yılında 500 bin kişinin can kaybına uğramıştı. Günümüzde meteoroloji uydularının devreye girmesiyle gelişen erken uyarı sistemleri nedeniyle can kayıplarında önemli düşüşler sağlandı. Fakat 2005 yılında Katrina Tayfunu’nun 1900 can kaybı ve 156 milyar dolarlık maddi zarara neden olması bazı şeylerin yine ters gittiğine yönelik alarm zillerini çaldırdı.
Tayfunlar gerçekte çok tuhaf ve ters fırtınalardır. Örneği, orta enlemlerdeki fırtınalar genellikle dünyanın dönüşüne uygun olarak batıdan doğruya doğru hareket ederken (Türkiye’ye yağışlı havanın Balkanlardan gelmesi gibi); tayfunlar dünyanın dönüş yönünün tersine doğudan batıya doğru hareket eder. Uçakla seyahat edenler yukarı seviyelerde hava sıcaklıklarının -50 derece C’a yaklaştığını görür. 12 kilometrede tayfunların merkezindeki hava sıcaklığı ise+10 derece C’dir!
Sandy “Mükemmel Fırtına”dan da büyük Tayfunlar, tropikal enlemlerde deniz yüzeyini ısıtan güneşin enerjisiyle çalışır. Tayfunlar, okyanus yüzeyindeki su sıcaklığının 26 derece C ve daha fazla olduğu zamanlarda oluşur. Atlantik Okyanusu’nda bu şartlar 1 Haziran-30 Kasım arasında görülür. Bu zaman aralığında tayfun oluşum sayısının tepe yaptığı tarih 10 Eylül’dür. Küresel ısınma ile deniz yüzeyinde daha fazla ısınma ve daha fazla suyun buharlaşması tayfunların sayısındaki tepe noktasının 20 Ekim’e ve tayfun mevsiminin sona erme tarhini de aralık ayının sonuna doğru yer değiştirdiği düşünülmektedir.
Sandy Tayfunu bir zamanlar sinemalarında gösterilen “Mükemmel Fırtına’dan da daha büyük. Korku veren, yapay ve canavar bir fırtına olduğu için Sandy’i “Frankeştayn fırtına” olarak adlandıranlar da oldu. Sandy’yi Frankeştayn yapan Cadılar Bayramı’nda oluşması değil; iklim değişikliğine, dolunaya ve kuzeyden gelen soğuk cepheye denk gelmesi oldu. Diğer bir deyişle, Sandy gibi her afete dönüşen fırtınaya tek neden olarak küresel iklim değişikliğini gösteremeyiz ama onun katkısını yok saymak da asla mümkün değil.
Buna rağmen, başta ABD başkan adayları olmak üzere birçok kişi Sandy’yi seyrederken küresel iklim değişikliğini görmemezlikten geldi ve gelmeye de devam ediyor. ABD Başkanlık seçiminden bir hafta önce Sandy’nin gelmesine rağmen küresel iklim değişikliği adaylar tarafından ağıza bile alınmadı. Halbuki bu sene ABD’de rekor kıran hava sıcaklıklarıyla beraber kuraklıklar yaşanmış, ülkeninmısır kuşağı ve ülkenin en yoğun nüfusun yaşadığı şehirler fırtınalara maruz kalmıştı. Bütün bunlara rağmen, TV açık oturumlarında da hiç gündeme gelmedi.
Bedel küresel iklim değişikliği ile mi ödenecek?
Halbuki küresel iklim değişikliğine neden olan belli başlı ülkeler Dr. Frankeştayna benzetilebilir. Acaba Frankeştayn gibi, ucube fırtına Sandy de ona neden olanları tanıyor mudur? Filmdeki Frankeştayn gibi onlardan öç almaya girişir mi? Yoksa Dr. Frankeştayn’ın kibrininve haddini bilmezliğinin bedelini küresel iklim değişikliği ile hep beraber mi ödeyeceğiz?
Son Sandy kasırgasında ABD’de hayatını kaybedenlerin sayısı 88’e çıktı.