No.257 - Ayaklar baş oluyor

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba Kâinat!..

ABD ulusal muhafızları ve yedekleri savaşa hazır ederken; Türkiye’de de birliklerin hareketliliği haberleri yaygınlaşıyor... CNN International’da Pentagon’dan naklen Türkiye’nin üs ve liman k ullanımı konusunda ABD’ye güvence verildiği (ve bunun karşılığında askeri ve ekonomik yardım güvencesi alındığı) haberine rastlanıyor.

Bununla birlikte, son yapılan uluslararası araştırmalarda ( What The World Thinks in 2002/Dünya 2002’de Ne Düşünüyor? ) Türkiye’de halkın ezici çoğunluğunun (% 83) üs ve liman kullanılması da dahil, hiçbir şekilde Irak’ın istilâsına Türkiye’nin bulaşmasının istenmediği, hatta Türkiye’de insanların yüzde 44’lük bir yüzdesinin Saddam’ın devrilmesinden yana dahi olmadığı gibi "tuhaf" sonuçlar çıktığı düşünülürse, komşuda pişen savaşta halkın kendisine birşey düşmesinin pek o kadar kolay olmadığı da söylenebilir. Erdoğan’ın bu konuda “zaman kalırsa” referandum düzenlemek gerektiği, çünkü asıl bedeli ödeyecek olan insanlara bunun sorulmasının makûl olacağı şeklindeki açıklaması, muhalefet partisinden milletvekili Bülent Tanla tarafından da makûl bulunmuş, hatta kamuoyu araştırmacılığı ile en iyi bilinen Tanla’nın böyle bir referandumda halkın yüzde 95’inin savaşa karşı çıkacağını tahmin etmiş olması da ayrıca dikkate değer.

Doğrusunu isterseniz, Chomsky’nin Açık Radyo’ya verdiği mülâkatta söylediği gibi, bir savaş öncesinde tarihte görülmemiş boyutlarda dünyanın her yerinde aynı anda bu savaşa karşı çıkılırken, savaşa girilmesi kesinleşiyor! Eşi görülmemiş bir tuhaflık yok mu ortada? İnsanlar hayır dedikçe savaşkanlık azıyor: Buyrun bakalım.

Kulun istemediği bir şeyin gerçekleşmesi ancak semavî bir irade ile olabileceğine göre, ABD bir "semâvî imparatorluk” boyutuna mı kavuşuyor acaba? İşte yılın son günlerinde yılın en metafizik sorusu.

Amerikan sinemasının önemli simalarından oyuncu ve yönetmen Sean Penn, ABD yasalarını çiğneyip Irak’a gidiyor ve “ellerimizden kan damlayacak!” diyor; Amerikan halk müziğinin önemli simalarından Belafonte, ABD yasalarını çiğneyip Küba’ya gidiyor ve “ABD emperyalizmi tüm dünyaya egemen olmak istiyor!” diye haykırıyor. New York’lu kadınlardan 60’ı savaşa karşı günlerdir “oruç” tutuyor (Boston Globe), Amerikalı Quaker’lardan bir grup insan ceplerinden para tutup Bağdat’ı “mesken tutuyor” ve “nasıl savaşa giderken ölünüyorsa, barışa da ölmek için gidilebilir pekâlâ” diye tuhafın da tuhafı mesajlar veriyor. ABD yerleşik medyası bunların çoğunu haber değeri bulmadığı için haber yapmıyor. ABD Savunma Bakanlığı bu haber yapmama olayını da yeterli bulmamış olsa gerek ki, yeni bir propaganda kampanyasının projelerini yapmaya başlıyor ve projede savaş politikaları lehinde haber yazılması için gazetecilere para verilmesi ve "savaş yanlısı" gösteriler düzenlenmesi için Pentagon’un özel şirketlerle anlaşması (New York Times) gibi son derece ilginç fikirler yer alıyor! ABD başkentinde öylesine bir savaş rüzgârı esiyor ki, orada yaşayan İngiliz gazetecilere bile bir haller oluyor: “İnsan ‘Stockholm sendromu’na tutulup, savaş fikrinin deli saçması olduğunu derinde bir yerde bilmesine rağmen, kendisini ‘rehin alan’ şahinlerin de haklı olduğunu düşünmeye başlıyor” diye yazıyorlar. (Matthew Engel/Guardian)

Resmen ve alenen askerî bütçeden maaşa bağlanan gazeteciler, resmen ve alenen taşerona ısmarlanan barış karşıtı gösteriler; savaşa karşı oruç tutan, kendi bedenini kendi bombalarına siper eden Amerikalılar, kendi yasalarını çiğneyen Hollywood starları, Washington’da kendilerini mânen ‘rehin alan’ şahinlere meyleden İngilizler!...

Kısacası dostlar, ayaklar baş oluyor ve başımıza taş yağacak gibi görünüyor!

Devamı yarın...