Merhaba kâinat!..
Tefrikanın pilot mahallindeki kaptanla yardımcısı cızırtılı telsizden gelen âcil yardım mesajı ile sarsıldılar: Zengin ülkeler “sera gazı” salımlarını derhal kesmek durumundalarmış. Çağrı sinyali, Britanya’nın saygın Kraliyet Kuşları Koruma Cemiyeti’ndan geliyor. Kuşların korunması çabası kendi başına son derece saygın olmakla birlikte, asıl saygınlık başka yerden geliyor. Çünkü bu Cemiyet sadece kanatlı dostlarımızı – ve nadir birer kuş olan tefrikacılarınızı – değil, onların çok ötesinde devasa ekosistemleri ve onlara bağımlı olan insan türünü koruma konusundaki yoğun gayretleri ile elde etmiş bu saygınlığı. Ee, zenginler petrolle çalışan arabalarından, fabrikalarından çıkan gazları derhal kesmezlerse?
Hep birlikte gümbürdeyebiliriz, diyor Cemiyet: “Dünya poposunu dönüp bu gazları kısmak için ciddi efor sarfedene kadar sabretme lüksüne sahip değiliz.”
Kaptan pilotla ko-pilot, panik halinde bu selâmet meselesi üzerine eğilirlerken, gümbürtülü bir mesajla koltuklarından yere yuvarlanma tehlikesi geçirdiler: ABD imparatorluğu gürlemiş: Yeni tasarı meni tasarı derken, Birleşmiş Milletler’e gösterdiğimiz sabrın da bir sınırı var demiş. Beyaz Ev sözcüsü Fleischer, şu veciz ifadeyle özetlemiş durumu: “İşin sonuna geliyoruz. Birleşmiş Milletler’in sonsuza kadar vakti yok.” Ee, BM daha da oyalanırsa?
Bir koalisyon kurar, onun başına geçer, Saddam’ın tepesine bineriz gümbür gümbür, diyor Sezar.
ABD polisinin de sabrı tükenmekteymiş bu arada. Washington’da 150 kilometrelik bir şeridi şahsi atış talim alanına çevirmiş olan (Goldenberg/Guardian) keskin nişancı terorist “çocuklarınız hiçbir yerde, hiçbir anda güvende değil!” diye tüyler ürpertici bir mesaj vermiş. Polis, nişancının telefonda kendisine söylediklerini iyi duyamamış; çünkü nişancı sesini değiştiren bir aygıt kullanıyormuş. İyi duyulamayan mesajda iyi duyulabilen bazı istekleri de “tetikçinin istediği şartlarda yerine getirmenin elektronik bakımdan mümkün olmadığı”nı açıklayan polis, sabırsızlıktan çatlayacak. Dünyadaki bütün (evet, bütün!) elektronik mesajları dinleyen süper kulak Echelon’u yaratan FBI ve CIA’nın, bir de bunlara ilaveten Pentagon’dan gelen ve ısıya duyarlı aygıtlarıyla ortalığı tarayan keşif uçaklarına rağmen adama yalvar-yakar olması da insanın sabrını taşıracak bir husus doğrusu.
Büyük operasyonların adamı olarak basında tanıtılan Savcı Yüksel’in, Türkiye’nin mikrokozmosu olarak nitelendirilebilecek o leziz seks-heyecan-macera tefrikasının sabırsızlıkla beklenen son (yani, en yeni) epizodunda yataktaki kadının milliyetinin Rus’tan Türk’e dönüştüğü, medyanın bir bölümünün şantaj çetesinin peşinde koştuğu gözlendi; jandarma’nın, kendi içindeki o leziz yolsuzluk tefrikasının ikinci epizodunda ise suçlanan sivil belediye başkanlarının, jandarma yüzbaşılarının, üsteğmenlerinin, başçavuşlarının, kıdemli üstçavuşlarının adları açık açık yazılırken, olayı ortaya çıkaran gazetenin (Akşam), vurgunda birinci planda suçlanan üç albayın adlarının verilmeyip, çocuk suçlulara uygulanan yöntemle, bu komutanlardan sadece inisyalleri (S.D., M.A., M.P.) ile bahsedilmesi, basının yolsuzluk haberlerinde dahi hiyerarşiye riayet ettiğini ortaya koyuyordu ki, insana parmak ısırtır nitelikteki bu müthiş disiplin örneği karşısında tefrikacılarınız, parmaklarının acısını unutup kokpit’ten dışarı fırladılar – “ya sabır!” nidaları arasında.
Devamı yarın...